• çok kitap okuyarak çok gezerek kazanılacak bir kültür değildir. diğer kültürlerden ayıran en büyük özelliğidir tribün kültürünü. stad da o atmosferi yaşamak gerekir...nerede ne yapılacağını bilmektir. tezauratları bilmek. duruşu bile farklıdır tribün kültürüne sahip insanın. kendine güvenlidir tribündeyken.. nasıl kazanılır bu kültür diye sorulabilir... baban daha 7 yaşındayken elinden tutup maça götürdüyse, orta okuldayken deplasmana gitmene izin verdiyse içine işlemiştir bu kültür.. tanımışsındır tribündeki insanları artık. ismini bilmezsin ama her gördüğün yerde selamlaşırsın.. golden sonra bir bakmışsın ki kucak kucağasın..birbirine sarılmış omuz omuzayaparsın..hastalıktır tribün kültürünü kazandıktan sonra maçlar artık. deplasmanları beklersin işlerini ona göre ayarlarsın..sevgiliye restini çekersin...takımına sahip çıkar her ortamda korursun.. tribün hayatının bir parçasıdır ... bunu yaşamayanlar anlayamazlar..
  • ingiltere'de terrace culture olarak adlandırılan tamlama.
  • türkiye'de bizans takımları tiyatro izler gibi maçlar izlerken,
    kırım tatarları ve balkan türkleri ağırlıklı nüfusu ile,
    türkiye'ye tribün kültürünü
    ve kamyonlara trenlere doluşarak
    onbinlerce kişilere ulaşan sayıları ile türkiyede ilk defa deplasmanlara gitme olgusunu,
    başlatanlar ise en büyük taraftar diye bilinen eskişehirspor taraftarıdır ki;
    ülkemizde tribün kültürü denen şey eskişehirspor taraftarının tribünlerde takımlarını desteklerken eğlenme biçiminin ülke çapında kopya edilmiş biçiminin adıdır.
  • deplasman otobüsü adı verilen kaotik araçla, hava - 20 derece, camlar kabrio model, 15 saat uzaklıkta bulunan bir kente, tribün çocuklarıyla birlikte sevilen renkler uğruna giden, dışardan bakanların '' aaa bak bunlar bu takımın delileri'' diye parmakla gösterdiği adamların sahip olduğu kültür. diğer kültürlerden farklı olarak; ilgi alanı, hobi, boş zaman geçirme aracı, statü sahibi olma meselesi değildir. sinema kültürü, edebiyat kültürü, siyaset kültürü gibi kültür içerikli sınıflandırmaların çok dışında, ayrı bir vakadır. yaşayan bilir. yaşam tarzıdır. sosyolojik tezler ve psikolojik çözümlemelerle açıklanamaz.

    kendine özgü yazısız kuralları, gelenekleri, kavramları ve raconu vardır. tribün alemi denilen ortamın benimsediği ortak kültürdür.
  • sokaklarda akşamı etmiş,patlak top peşinde koşmuş,önem derecesi yüksek olan mahalle maçlarında kavgayı göze almış çocuğun ileri safhada içine girdiği kültürdür.artık sokakta top oynama yaşı geçmiş,kariyer yamalı asfaltlara gömülmüş ve tribüne doğru yatay geçiş yapılmıştır.ömrü mahallesinde geçen çocuk kabuğunu kırıp maçlara izleyici olarak gitmeye başlamıştır.ilk olarak sahadaki futbol önemlidir daha sonra bu güzelliğin parçası olan tribünler farkedilir işte artık bulaşmıştır bir yerden bu hayata,mahallenin çocuğu, şehrinin adamı olmuştur.deplasmanlarda biz olmanın gururunu yaşarken futbola aynı çocuk yüreğiyle bağlıdır değişmeyen tek şey budur.

    bu kültürün bir parçası olmuş insanlar dışarıdan ayıplanırlar;"size para mı veriyorlar,manyak mısınız?" diye.işte bunlara cevap verememektir,anlatsan anlamayacaklardır mutlak yaşamak gereklidir.arka kapısı açık olan deplasman otobüsünden onlarca kafanın dışarı sarkıp gururla şehrini haykırması "biz geldik" demesini söylesem onlara eminim ki gülerler,ama yaşamış olsalar...
  • emek vermeyenlerin anlamayacağı kültürdür. boş beleşe "sevinmek için sevmedik" diye konuşan herkesin bu kültüre sahip olduğunu düşünmeyin sakın. ağza kolay geldiği için söylerler bunu.

    tribün sevgisi, takımının arması neredeyse orada olmayı görev bilmektir. yanında olamazsa ölecek hastalığına çoktan yakalanmış olmaktır. örneğin bu akşam galatasaray - fenerbahçe maçı var, ne yazık ki burada sayfa sayfa konuşmalarını dinlediğiniz insanların %99.99'u şu an maç öncesi içip, keyif alma peşindeler. fakat her şeyi arkada bırakıp çanakkale'den istanbul'a dönerken, yol üstü diye kayseri'de galatasaray'ın maçına uğrayan insanlar, maçtan önce bira kovalamayacaklar, o insanlar ataköy ahmet cömert'te saat 3'te başlayacak olan, galatasaray'ın engelsiz aslanlar maçını kovalıyor olacaklar. resmî sitede aramayın bu maçı, yazmaz bile. orada bizi bekleyen "galatasaraylı" başka bir takım var, size kolay kolay fener'e giydirmeler sokakta. sizin sadece fener maçlarında tıklım tıklım yaptığınız sokağın hiç zevki yok inanın bana, herhangi bir çarşamba günü gündüz oynanan, formalite kupa maçında, 20 kişi orada toplanıp yakalanan samimiyeti, kimse sizle değişmez merak etmeyin.

    aa spoiler da vereyim size, futbol takımından birisi bu akşam hata yaptığı, kötü oynadığı zaman gelip sayfalarca burada oyuncudan sinirlerini çıkaracaklar. fakat diğer bahsettiğimiz kimseler de gelip o oyuncuya sahip çıkacaklar, "olsun, canın sağolsun, sen sev yeter" diyecekler. daha sonra "taraftar bana sahip çıktı" deyince oyuncu, üstüne alınan yine ilk grup olacak...

    ilginç işler vesselam. gelmeyen bilemez. hatta şu an internette gördüğünüz galatasaraylıları önce oraya davet edin bakalım, sonra verecekleri bahaneleri dinleyin. eğlenin, gerçek zevki alın.
  • kendi içinde tutarlı olmasına rağmen, dış dünya ile birlikte düşünülünce tutarsızlıklar sergileyen, içine girince insanın yeni bi' benliğe büründüğü acayip kültür.

    bi' bakıyorsunuz, "abi öyle diyosun da, foucault'nun bireyselleşme üzerine getirdiği bu eleştiriler..." veya "schopenhauer ile kant'ı bu konuda bir tutamayız..." gibi muhabbetler yapan adamlar tribüne çıkıldığında "azrailin biziz, göt oğlanı fener!" diye bağırabiliyor.

    üzerine ciddi sosyolojik araştırmalar yapılması gereken bi' alan bence.
  • daha demin bu gruptan bir şahsın bir örneğini gördüm :

    "merhaba diyip sosyete oluyorsak .
    selamun aleyküm diyincede varoş olunuyorsa .
    o zaman cümleten selamun aleyküm arkadaşlar ! :)"

    tribün, destek ve isyan arasında sıkışmış kalmış bir oluşum. ama genel olarak gelenekçi ve tekdüze bir yapıya sahip olmalarından hazetmiyorum. çoğunluğu tehlikeli adamlardan oluşan tehlikeli bir sürü insan. sadece bu ülkeyi kastetmem yanlış olur, tüm dünyada da böyle. hatta sadece bir sosyo-ekonomik sınıftan da oluşmuyor. yerin geliyor, asla yapmayacağı şeyleri tribünde yapabiliyor bir zırtapoz.

    şu yazılan şey bu adamların neden tehlikeli olduğunun göstergesi mesela. belki bunu bir üniversite öğrencisi, belki çoluğa çocuğa karışmış mazbut bir hayat süren adamın teki yazdı. tribün gruplarının içinde böyle adamlar yok mu sanıyosunuz.

    formaları giyince potansiyel bir suçlu gibi davranmalarını anlamayacağım, anlamam mümkün değil. ulan biz de taraftarız, biz de maç izlerken pozisyon icabı kendimizden geçiyoruz. ama bir başkasının yaşam hakkını tehdit edici eylemler içine girmiyoruz.

    ulan gerçi benim bahsettiğim insan grubu içinde şunu okuyup da, biz kimin canına kast ettik ki, diye düşünen zibilyon tane adam da vardır. işte fark bu, öyle düşünürsünüz. sonraki gün tribünde küçücük çocukların kafasına sandalye atarsınız hayvan herifler, pis adamlar.
  • bu ülke sınırları içinde olanı utanılacak düzeyde rezil durumda olan, bu rezaleti tribün dışına da yansıyan kültür.
    üç senelik kombine sahibi olduğum dönemde gittiğim maçlardan aklımda kalanlar maça giderken metro istasyonlarında bira ve sigara içip bira şişelerini sağa sola atan insan müsveddelerinin metro hareket halindeyken metroyu sallamak suretiyle raydan çıkarmaya çalışmaları, aynı metroda normalde ağza alınmayacak küfürleri kadınların ve çocukların yanında koro halinde söylemeleri, bu küfürlere eşlik eden kadınların da olması, kendi yerlerine oturmayarak insanların yerlerini gasp etmeleri, itiraz edince herkes böyle yapıyor diye abuk şekilde savunmaya çalışmaları, sigara içilmesi yasak olan tribünde sigara içip insanları rahatsız etmeleri, bu sigaraların izmaritlerinş gelişigüzel aşağıdaki insanların kafalarına atmaları, gol olunca oluşan hengamede etrafındaki insanları darp etmeleri, şarkıların sözlerini abuk şekilde değiştirip anlamsız tezahüratlar üretmeleri, birebir karşılaşıp aynısını yapsalar korkudan titreyecekleri futbolcu ve hakemlere topluluk içinde olmanın verdiği özgüvenle ana avrat küfretmeleri, sahada oynanan oyunla senkronize olmayan alakasız tezahüratlar dolayısıyla sahadaki oyunculara destek olmak bir yana, onlara hakaret ederek morallerini bozmaları.
    kısacası ülke hakkında fikir sahibi olmak isteyen yabancı bir arkadaşınızı sadece bir futbol maçına götürerek anlatmanız aylar sürecek bilgiyi üç saatte aktarabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap