under
-
ingizlice alt, alti, altinda gibi illaki asagilik belirten preposition
-
yere düşenleri kaldıramam eski çorapları, donları, gömlekleri, mektupları, şişeleri, bira tenekelerini... yatağımı yapamam tuvalet kağıdını yerine takamam dişlerimi fırçalayamam saçlarımı tarayamam giyinemem yatakta öylece yatarım çıplak lekeli çarşaflarımın yarısı yerde döşeğin üstündeki düğmeler batar sırtıma telefon çaldığında ya da kapıya biri geldiğinde deliririm kayaların altına sıkışmış hamam böceği gibi aynı korkuyu taşıyarak büfenin üstündeki aynayı farkederek yatakta kalırım kendimi kaşıyabilmek bir zafer benim için.
charles bukowski-under adlı şiiri. -
death seven yeni bir sözlük yazarı. (bkz: mortiferadan önce davranmak)
-
(bkz: below)
-
(bkz: 2.5 gol altı)
-
kavramlara, kelimelere, seslere, hecelere ve kızlara düşmanlık beslemediğimi daha önce açıklamıştım. ama bu under başka bir şey, türkçeye tam uymuyor bazen. gerçi uyması da gerekmiyor. ancak under'lı ifadelerden bazılarının müstehzi sırıtışlara sebep olması kaçınılmaz. büyük doğa filozofu theophrastus'u tanıtan bir yazıda bakın nasıl kullanılıyor:
"he studied philosophy firstly under plato, then aristotle. he became the favourite pupil of aristotle."
adamımız ilkin platon'un, daha sonra aristoteles'in altında felsefe çalışmış, onu anlatıyor ilk cümle. ikinci cümleyi görmesek bir nebze müstehziliğimizin volümünü düşürebiliriz, ama ikinci cümle sarsıyor, kışkırtıyor: aristoteles'in gözde öğrencisi oldu.
bu, mahallede yetişmiş, kıvrak zekâlı ama bağrı yanık her delikanlıya "vay be ne laftı, o lafın altında kalacağına gel benim altımda kal" lafını hatırlatır. düşünebiliyor musunuz, belki de yunan felsefe tarihinin gördüğü en büyük doğa filozoflarından theophrastus'u önce platon'un, sonra aristoteles'in altına yatırmış oluyor müstehzi dudaklar. aristoteles'in gözdeliği de, emrah'ın bir filmindeki durumu anımsatıyor. izleyenler bilir, emrah'ın hapishanedeki arkadaşlarından biri belli aralıklarla gardiyanın altına yatar, gardiyan da ona diğer mahkumlardan farklı olarak güzel yemek ve imkan sağlar. yanlış hatırlamıyorsam, arkadaşları tarafından sert sözlerle eleştirilen bu çocuğun gayet ağlamaklı bir savunması vardı. 80'lerin sosyal mesajlı emrah filmleri altında kalmıştı türk sineması bir dönem. tarık akan'ın polisli, komiserli filmleri, diskolardan kurtarılan genç kızlar vs.
güzel türk sineması o filmlerin altında kalacağına, platon'un altında kalsaydı, daha iyi olmaz mıydı? şu an penceremden şehrin ışıklarına bakıyorum, sigaramdan tüttürerek. "şu an" diyorum ve ekliyorum "kimler, kimlerin altında kalıyor, kimileri ölüyor, kimileri doğuyor... yaşam, mutlaka bir şeylerin altında kalmaktır."
lafı koymuş olmanın verdiği iç-huzurla sözlüğe dönüyorum ve bu satırları yazıyorum.
-thats better under me than these words. -
-
şarkı sözleri çok manidar olan, dinledikçe dinleyesim gelen ingiliz genç bir kadın şarkıcının, alex hepburn'un şarkısı...
don't bury me
don't let me down
don't say it's over
cause that would send me under
underneath the ground
don't say those words
ı wanna live but your words can murder
only you can send me under, under, under
ı die every time you walk away
don't leave me alone with me
see, ı'm afraid
of the darkness
and my demons
and the voices
saying nothing's gonna be ok
ı feel it in my heart
soul mind that ı'm losing
you me
you're abusing every reason
ı have left to live
don't bury me
don't let me down
don't say it's over
cause that would send me under
underneath the ground
don't say those words
ı wanna live but your words can murder
only you can send me under, under, under
lost trust 21 grams of soul
all the sanity ı ever owned gone
but ı'm still breathing
through the thunder
and the fire and the madness
just to let you shoot me down again
but ı'm still breathing
ı feel it in my veins, skin, bones
that ı'm losing you me
you're confusing
every reason ı have left to live
don't bury me
don't let me down
don't say it's over
cause that would send me under
underneath the ground
don't say those words
ı wanna live but your words can murder
only you can send me under under under
chasing you but you don't look back
words ı threw that ı can't take back
reaching out but ı can't hold on to you, no
chasing you but you don't look back
words ı threw that ı can't take back
reaching out but ı can't hold on to you
don't bury me
don't let me down
don't say it's over
cause that would send me under
underneath the ground
don't say those words
ı wanna live but your words can murder
only you can send me under under under
only you can send me under, yeah, under -
-
insana umut aşılayan, yüzünü gülümseten çiçek gibi, bahar gibi -bilemedim belki yaz da olabilir- bi ash şarkısı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap