• pırıl pırıl olur gidersiniz fotoğrafçıya, "siz geçin içeri ben geliyorum" der, "lan ne demek istedi şimdi bu?" diyerek adamın niyetinin kötü olduğunu düşünürsünüz.ardından oturursunuz tabureye ve işkence başlar.amca karşınıza geçtiği andan itibaren sizi germeye başlar "abi biraz sağa, biraz daha abicim. tamam şimdi birazcık başını kaldır, dik dur abicim. eveeet tebessüm biraz lütfen...gülümseyin hadi!" bu arada sizin surat abuk sabuk bir hal almıştır ve o haliniz vesikalık olarak size sunulur. "bu ne lan, bu bana hiç benzemiyo." gibi düşünceler ve fotoğrafçıya edilen küfürlerle bu sorunsal son bulur.
  • bi de bunun on hazirligi vardir, kuafore gidilecek fon cekilecek, hafif bi makyaj yapilacak, iyi bi bluz giyilecek. cekim sirasinda ise fotografcinin sanatci ruhunun kabarmamasi gerekir, erol atar kivaminda "bi de yan don bakiym, olmadi dagit biraz saclarini" diyen bi fotografci acaip kasar. hele hic fotojenik diilseniz iyice bunalirsiniz, kimim ben napiyorum ne isim var burda seklinde bi kimlik bunalimi yasayabilirsiniz. sonucta elinize maymun olmus bi haliniz gecer ama tekrar ayni stresi cekemem diyosaniz yapacak bisi yoktur.
  • mecbur kalırsın,ehliyet alman gerekiodur,kimlik yenilemen
    gerekiodur bu iğrençliğe katlanmak zorunda kalırsın.resim polaroid de olsa zümrüt de olsa rezil gibi çıkmışsındır.sonra arkadaşların görür,ille de almak isterler,yalan söylerler,beğenmiş gibi yaparlar alırlar,sonra başka arkadaşların görür,sonra onların arkadaşları da görür...
    sen o tiksinç halinle ünlüsündür artık.
  • babayla kavga edilir, zorla kravat taktırılır , gömlek giydirilir, saçların kesilmesi istenir ( tabikide kesilmez o saçlar , 1 senedir uzatılmaktadır çünkü. ) , ennihayetinde vesikalık çektirilir , olay biter.
    (bkz: bugün bunu gördüm)
    (bkz: sözlüğü günlük gibi kullanmak)
    (bkz: günlük yazar gibi entry girmek)
  • bir arkadaşla gidildiğinde stüdyodan tekme tokat atılma ile sonuçlanabilen etkinlik..
  • vesikalıgın arka planının rengi de onemli bir sorun olu$turur, arkaya doga resmi koymaya kalkanlar bile vardr, yine de genelde mavi secilir. bir de gozlukle fotograf cektirmek zorunda kalanların fla$ patlama sorunu vardır: gozlugun yansıtan bir obje olması, vesikalikta gözlügün parlamasi sorununa yol acmaktadir ki hic de sevisilmez bu durumla..
  • bir studyoya gidilir, vesikalik fotograf cektirilir, ama felaket cikmistir. bunun uzerine resim yirtilir belki, ama en onemlisi o fotografciya bir daha ayak basmama karari alinir. eger bu durum birden cok kez tekrarlanmissa, sehirdeki tum fotografcilarin arsivine birer fotografiniz ekleninceye kadar devam edebilir. ki bu durumda da, insani paranoyaya surukleyecek bir korku sarabilir insanin icini; amelie filmindeki gibi ama daha ekstrem bir kolleksiyoncu, devamli farkli fotografcilarda kotu fotograflar cektiren bir psikopatin varligindan suphelenip, pesinize dusebilir. ...ve olaylar gelisir. (bkz: based on a true story)
  • uludağ'da ski pass için vesikalık fotoğrafımız zorunlu olduğunda gittiğimiz bir fotoğraf dükkanı bu sorunsalı kendi çapında tamamen aşmıştı.. "merhaba, ben vesikalık fotoğraf çektire-" demeye kalmadan adam tezgahın altından fotoğraf makinesini çıkarıp o şekilde duvarın önünde çekerdi sizi öyle stüdyoymuş ışıkmış pozmuş ne gerek var dercesine. "abi bir aynaya bakaydım önce" de diyemedik dumurdan. (hala insan korkutmak için saklarız o fotoğrafları..)
  • çektirirsin bir tane, çok iyidir, kullanırsın çoğalttırıp çoğalttırıp, 10 yıl geçer, sonunda denyonun biri kabul etmez, gidersin bir tane daha çektirirsin ve olaylar gelişir
  • vesikalık fotografı cok siddetli bir zorunluluk olmadıkca cektirmeme durumu. cunku kisi basına gelecekleri bilir. bir kere vesikalıkların dogal cıkmamasının en temel nedeni cektirmeye her zamanki halimizle gitmememizdir. her zamanki gibi olmamanın verdigi rahatsızlıga bir de fotograf cektirme stresi eklenir ve ortaya abuk ve son derece yamuk birsey cıkar: vesikalık fotograf.
hesabın var mı? giriş yap