• yıldızları yıldız, gezegenleri gezegen yapan nedir. neden bakteriler bakteri, ağaçlar ağaç, masalar masa. neden bizler insanız. neden ben yarın da öbür gün de sonraki gün de ben olacağım. benle neanderthal insan arasında ne fark var. benle ertugrul özkök arasında ne fark var. ben ölünce kainattan ne eksilecek. bedenim yine bu evrende kalacaksa ne yok olacak.

    insanlar eskiden beri bu sorulardan çoğuna ruh diye cevap vermişler. varlıkları madde ve ruh diye iki ayrı parçaya bölmüşler. buna göre hepimiz maddeden imaliz lakin biz insanlarda insan ruhu, papağanlarda papağan ruhu, ağaçlarda ağaç ruhu var. yıldızlar, gezegenler, masalar ise ruhsuz ve cansızlar.

    bu görüşte haklı bir yön var; tüm bu saydıklarımız aynı şeyden; elektronlardan, quarklardan, gluonlardan ibaretler, hepsi temelde sadece madde. üstelik içerdikleri madde de sürekli değişiyor lakin bu onların varoluş biçimlerini değiştirmiyor. masanın üzerinden cilasını kazısanız da masa, yıldız gömleğinin bir kısmını uzaya yaysa da yıldız, ağaç yapraklarını döküp yeni yapraklar çıkarsa da ağaç, insan her gün hücrelerini yenileyip değiştirse de insan. demek ki onların biçimlerini borçlu oldukları madde dışı başka bir şey var. demek ki madde değil tek başına masayı, insanı, yıldızı oluşturan.

    bilgi boşluklarını keyfe keder doldurmaya meraklı atalarımız bu madde dışı biçimlendiriciye ruh demişler, mistisizm düşkünü kitlerler de onlara inanmış. onlara göre insan ile taş arasındaki fark da ruh olmuş. tabi bu basit inanç böylece kalmamış, her şeyin başlatıcısı ile birleşmiş, köklenmiş, dallanmış, budaklanmış bugünki haline gelmiş. halen daha bir çok insan ruha inanıyor, açıklayamadıkları durumları ruhun faliyetleri olarak tahayyul ediyorlar. yaratıcılık gibi, ilk kez karşılaştığımız birinden hoşlanıp hoşlanmamak gibi gerçek dünya olayları ruha yorulmuş, ruh aynı zamanda en büyük korku olan ölüme de çare olmuş. bununla da kalmamış aslında, toplum düzeni için gerekli kuralları koymada araç olmuş; maddi yanımızdan kaynaklanan zayıflıklarımız ruha yorulan erdemlerle dengelenmeye çalışılmış.

    bu uzun giriş aslıda yöntemciliğin ne oldugunu da anlatıyor biraz. görenler çoktan görmüşlerdi, görmeyenler için de bir tek cümle yeterli olacaktır. bunca zamandır ruh denilen ve madde temelli varlıkları birbirinden ayırtettiğine inanılan madde dışı öğe yöntemdir. bir masa ile bir labrador arasındaki tek fark onların imali için kullanılması gereken tariftir.

    kainatın sadece un, tuz ve sudan meydana geldiğini düşünelim. evrenimizde makarna, erişte, su böreği, ekmek, hamur gibi değişik varlıklar varsa, bu varlıkları birbirinden ayıran un tuz ve sudan başka bir katkı maddesi midir yoksa temel bileşenlerin hangi oranlarda, nasıl karıştırıldıkları, ne şekilde yoğrulup, ne şekilde pişirildikleri midir. böreği börek erişteyi de erişte yapan acaba tarifleri mi yoksa yine un-tuz-su dışı bir şey oldugunu mu düşünüyorsunuz. makarnanın varlığını ve ekmekten farkını açıklamak için onun farklı bir tarifle, farklı bir yöntemle hazırlandığını bilmek yeterli midir yoksa bir "makarna ruhu" na ihtiyaç mı var. (evet öğle tatili zamanı ve acıktım)

    hayır makarna ruhuna gerek yok diyorsanız gelin şu başta sorduğumuz soruları cevaplamaya çalışalım, bakalım doyurucu olabilecek miyiz. (hala açım).

    - yıldızları yıldız gezegenleri gezegen yapan nedir?
    yıldızlar güneş kütlesinin %5'inden fazlasını bir araya toplayabilmiş ve kendi ağırlıkları altında çökerek termonükleer reaksiyonları başlatabilmiş uzay cisimleridirler. gezegenler ise toplayamayanlardır. size yeterince hidrojen verirsek onları ister yıldız ister gezegen olacak şekilde birleştirebilirsiniz.

    - neden bakteriler bakteri, ağaçlar ağaç, insanlar insan?
    çünkü bakteriler bakteri yapma tarifi, ağaçlar ağaç yapma tarifi, insanlar insan yapma tarifine göre hazırlanıyorlar. tiramusu yapmayı bilmiyorsunuz diye tiramisu ruhu olduguna inanmıyorsunuz ya. e insan yapmayı bilmiyorsunuz diye insanın bir ruhu oldugunu da nereden çıkarttınız.

    - ben ölünce kainattan ne eksilecek. bedenim yine bu kainatta kalacaksa ne yok olacak?
    ben ölünce kainattan beni ben yapma yöntemi eksilecek. aslında eksilmeyecek; nasıl yapıldığını bilseydiniz hiç şüphem yok bir tane daha ben yapmak için elinizden geleni yapardınız, ama bilmiyorsunuz. kaldı ki insan yapmak için sadece araçları, genlerin tarif ettiği şekilde birleştirmek de yetmez. insan tarifi karmaşıktır; beni yeniden yapabilmek için ailemi, okul arkadaşlarımı, küçükken sahip oldugumuz sekiz kanallı siemens televizyonu falan da yapmanız gerek. e zaman o yine sen olacak mısın sorusu akla gelebilir. seni alsak, teleport cihazı ile bir kopyanı daha yapsak senden iki tane mi olacak? evet. eğer yönteme göre yaptıysanız benden iki tane olacak. iki tane yıldız var diye şaşırmıyorsunuz da iki tane ben olunca mı garibinize gidiyor.

    bilgisayarlar da gayet karmaşıklar ve temel yapıtaşlarının kum oldugu düşünülürse onların da bir ruhları olduguna inanmak mümkün olabilir. bilgisayar nasıl çalışıyor bilmiyorsunuz belki ama bilen birileri var diye ruhu olduguna inanmıyorsunuz değil mi. bundan 2000 sene önce yaşamış büyük babalarınız da gökgürültüsünün thor'un kötü kalpli tanrılarla savaşı olduguna inanmışlardı.

    neyse ben unlu mamüller kainatına gidiyorum.

    (bkz: bedenin insanın kendisine ait olması)
    (bkz: akli sorumluluk)
  • (bkz: memetics)
hesabın var mı? giriş yap