• yanağındaki derin bıçak izinden giriyorum yüreğine
    kırpma gözlerini sevdiğim, kinim ulaşmaz semtine
    hava kararmaya görsün, bir gecekondu gibi düşlerime temelleniyorsun
    ben isa'ydım sen çarmıh.
    sana gerildim, sana bağlandım.
    kollarına çivilendi elerim.
    yaş olup gözümden kristal vazo misali yerlere düştün.
    gözümden düşmüştün gönlümden değil.
    beni okşayan ellerin çaresiz mültecinin sığındığı kentti.
    parmakların semtlerimdi
    semtlerim sıcak ve bağlayıcıydı.
    ve sen cesurdun.
    sen cesur ve atılgandın.
    atılgan-kırılgan-himayeciydin sen.
    sen güleç ve sıcak ve içtendin. ve siperdin.
    acı sözlerin çiçeklerimi dökerdi.
    arkasına düştüğümüz kurtarıcımız bir istasyonda sırtından kurşunlanırdı.
    saçlarından tutunurdum geleceğe...
    ...
    gelecek gelmezdi...
    ...
    sen de gelmezdin çok zaman

    ellerimde güller kururdu.
    aşkım kokardı kalabalık bulvarlarda.
    herkes biryerlere giderdi orada.
    ben sana gidemezdim
    gitmeler yalnız senin uşaklarındı.
    beklemek boynumun veba'liydi.
    hep susardım sen ağlasan.
    sen ağlasan içimdeki vadi aşka yeşerirdi.
    hafif bir gülümsesen, yüzündeki yarım ay ekvatorum olurdu.
    altın bir küpeydim senin için ve beni taşımak için delmiştin kulak memelerini.
    meme dedim de aklıma böğürten geldi nereden geldiyse.
    böğürtleni ellerimi kullanmadan dalında yemek en büyük fantazimdi küçükken...
    sen yürürken güzelim, izlerinde uygarlıklar çökerdi.
    ve çıkıp gelmezdin.
    ve sen yürür giderdin.
    ve ben, ben olmak için beklerdim.
    ellerimde güller kururdu.

    kurtarıcımızı vuran katil sırtından vurulurdu.

    --- bülent akyürek --- *
  • bülent akyürek şiiri. soyadının ilk iki harfi meymetsiz olsa bile adamın şiiri süper birader...

    yanağındaki derin bıçak izinden giriyorum yüreğine
    kırpma gözlerini sevdiğim, kinim ulaşmaz semtine
    hava kararmaya görsün, bir gecekondu gibi düşlerime temelleniyorsun
    ben isa'ydım sen çarmıh
    sana gerildim, sana bağlandım
    kollarına çivilendi elerim
    yaş olup gözümden kristal vazo misali yerlere düştün
    gözümden düşmüştün gönlümden değil
    beni okşayan ellerin çaresiz mültecinin sığındığı kentti
    parmakların semtlerimdi
    semtlerim sıcak ve bağlayıcıydı
    ve sen cesurdun
    sen cesur ve atılgandın
    atılgan-kırılgan-himayeciydin sen
    sen güleç ve sıcak ve içtendin, ve siperdin
    acı sözlerin çiçeklerimi dökerdi
    arkasına düştüğümüz kurtarıcımız bir istasyonda sırtından kurşunlanırdı.
    saçlarından tutunurdum geleceğe
    gelecek gelmezdi
    sen de gelmezdin çok zaman
    ellerimde güller kururdu
    aşkım kokardı kalabalık bulvarlarda
    herkes biryerlere giderdi orada
    ben sana gidemezdim
    gitmeler yalnız senin uşaklarındı
    beklemek boynumun veba'liydi
    hep susardım sen ağlasan
    sen ağlasan içimdeki vadi aşka yeşerirdi
    hafif bir gülümsesen, yüzündeki yarım ay ekvatorum olurdu
    altın bir küpeydim senin için ve beni taşımak için delmiştin kulak memelerini
    meme dedim de aklıma böğürten geldi nereden geldiyse
    böğürtleni ellerimi kullanmadan dalında yemek en büyük fantazimdi küçükken
    sen yürürken güzelim, izlerinde uygarlıklar çökerdi
    ve çıkıp gelmezdin
    ve sen yürür giderdin
    ve ben, ben olmak için beklerdim
    ellerimde güller kururdu
    kurtarıcımızı vuran katil sırtından vurulurdu
  • ordan bi de yarım kilo pamuk

    (bkz: edebiyattan anlamayan insan)
hesabın var mı? giriş yap