yayınevi

• betik satılan dükkân, yayınlayan ev.
• kitap yayınlayan şirket
• atık kağıt deposu niyetine de kullanılan, imlâ kılavuzu enflasyonlu editör barınağı ev.
• çıkardıkları kitapları piyasadan %30-%40 daha ucuz alabileceğiniz kitapçılardır... ilk yapılması gereken şey, alınacak kitabı çıkaran yayınevinin adresini bulmak; daha sonra da o adrese gidip çok ucuz kitap almanın zevkine varmaktır... korsan kitap olgusu böylelikle yokedilebilir... (çok abartırsak kitapçı olgusu da yokolabilir)
• evire cevire gecinene^* evire cevire gecirenlerle^* gecinen.
• andré schiffrin $unu söyler: “yayinevi, editörün bagimsizligi demektir. bu olmadan, yayincilik olmaz..”
• türkçe'ye "imge", "dost", "iletişim", "ayrıntı", "metis", "boyut" olarak çevriliyor. elbette 'yöreye' göre kulağa hoş gelen haysiyetli endemik kullanımlar da var. ama dil altından korsan argo kullanımlar da.
  cem akasepeydir geriliyor, bu sonuncusuna bir tekme atsa da sözlükten çıkarsa...
• ömür törpüleme konusunu sanat mertebesine getirmiş bir canlı türü olan yayınevi patronunun egemenliği altındaki ticari kuruluş.
• bir türlü yıldızımızın barışamadığı kurumlar. ya yaptığım çeviriye adımı yazmazlar ya da yapmadığım çeviriye adımı yazarlar. hayır yani, kitap matbaaya gidene kadar tepelerinde mi dikilmeliyim?
• entelektüel sermaye ile iş yaparlar. eser basan (kitap, dergi gibi) yayın kurumlarıdır. çoğuda pek entelektüel değildir. amatör yazara kıymet vermezler