• 28 mart 2004 yerel seçimleri çoktan başlamış! şimdiden oyunuzu kullanabilirsiniz:
    http://www.yerelsecim.com/
  • hamdolsun ulkemize en hayri dokunan secimlerdir. yaklastigini sehirlerimizin 5 yilda katettigi gelismeyi yalnizca 6 ayda katlayarak gelistirmesinden anlayabiliriz. sahsi fikrim bu secimlerin 2 yilda 1 yapilmasi yonunde olup, bu sayede degil londra, paris irili ufakli dubai'lere sahip olmamizdir.
  • türkiye'de maalesef yangından mal kaçırmanın eş anlamlısıdır.

    yirmi yıldır hiç bir şey yapılamayan göt içi kadar arsaya kara kışa rağmen temeli kazabilmek, sağnak yağmur altında temel betonunu dökebilmektir.* bunları yaparken vatandaşın kullandığı yolun üzerine sıra sıra inşaat çeliklerini, tuğlaları dizme hakkına sahip olmaktır.
  • kaybedecegini bilen adaylarin "kazanan gotveren temizlesin" mantigiyla, bayrak, amblem, gulen surat vb. ne varsa tum direkleri, agaclari gelin gibi* suslemesine sebep olmaktadir.

    bu yuce devletimizin partilere vermis oldugu, hazine yardimlarinin cevre ve goz zevkinin amina koymak disinda da degerlendirilecegi, gunesli, guzel gunler beklenmektedir.
  • iki aşamalı bir yöntemle yapılabilse keşke.
    ilk turda en çok oy alan 2 aday ikinci turda kapışsa ve oy kullanan şehir sakinlerinin en az yarısından bir fazlasından onayladığı bir kişiye emanet edilse yerel yönetimler, çok daha iyi olur gibi geliyor.
    düşünülsün bi...
  • yavaş yavaş afişler asılmaya başlanmış. ‘’hizmete devam’’, ‘’her şey sizin için’’ ,‘’yeşil …. şirin ilçemiz’’ … takvimlere kişiliksiz birer vesikalık döşenmiş. köylerde, iş yerlerinde, kahvelerde bu takvimler. sanırsın ki zamanı buralarda, kırsalda bu tanrılar yaratmış ve bahşediyor kıstaslarını ölçümlerinin. herkes belediyeye çöpçü olarak alınan işçilerden bahsediyor. büyük bir iyilik olarak görülüyor bu engelli vatandaşlara verilen iş. yerlere döşenen parkeler sökülüyor. hummalı bir çalışma. sandığa yatırım yapılıyor.

    bizim belediye başkanı, benim liseden müdürüm. milliyetçi çizgiden. ilçenin ortasına dijital bir saat kulesi yapmış. favorilerim uzun diye bana bir masal anlatmıştı. haçlılar öldürdükleri her müslüman için 1 cm uzatırlarmış favorilerini. ciddi ciddi anlatmıştı bunu. istiklal marşı okunacağı zaman cuma çıkışları, ‘’gavatlar’’ derdi elinde mikrofon, sırayı bozan öğrencilere.
    belediye başkanı olmuş. sokakta gördüm, gözüme baktı. selam vermeden geçtim. esnafları dolaşıyordu sanırım. babacan bir tavır takınmıştı. bu durumu pek lakayıt yorumladım. bu ve akp’li eski belediye başkanının oyları neredeyse eşit çıkmış. ankara’ya gitmişler ysk’ya. oylar habire farklı sayıda çıkınca, birbirine girmiş şakşakçıları. çevre illerden filan çevik kuvvet gelmiş. hükümet konağının camları kırılmış. yapanların hepsi işsiz. kahve erbabı. bazıları liseden arkadaşım. zabıta filan olmuşlar şimdi. belediyede çalışıyor kimisi. demek ki boşa cam kırmamışlar. ercan kesal’ın muhtarı geliyor aklıma. tam bir ‘’bir zamanlar taşrada’’ filmi. ilçe bir kahvehane cenneti. tekel bayii işletmek en karlı işlerden. birkaç tanede internet kafe. hepsinde okul bebeleri. liseden çıkan çocukların neredeyse hepsi sigara içiyor. kapalı bir pazar yeri yapmış belediye. önünde gene seçim afişi. pazarın tamamı yerli ürün. köylüler sebze ve meyvelerini getirmiş. ilçede okuma oranı yüksek genel lise mezunu çocukların hepsi iyi birer üniversite okuyor. geride kalanlar, eli tesbihli ve sivri burunlu ayakkabı giyen yağız delikanlılar. seçmen kitlesi hemen hemen bu saydıklarım.

    muhtarlar derneği var bir de. gelsin çaylar, gitsin çaylar. mottoları: bizim insana iyilik yaramaz. köy durağına tente dikmişler, kırmış çocuklar. kale yapmışlar top oynarken. demirden y…k olsa dayanmaz diyor muhtarın biri. bahsettiği köyde kanalizasyon yok. mandıracılığa yönelmiş köylü. malum tarım politikası çökertmiş, ekim dikim işini. en iyi getiri şeker pancarı ve hayvancılık. şeker fabrikası özelleştirilmiş. bu mandıralardan çıkan bütün hayvan dışkısı birikiyor köylerde. kara sinekten geçilmiyor güzelim havada. muhtarlar en iyi işlerini yapıyorlar: su parası toplamak. köylerde muhtarlar yapıyor bu işi. zamanında az para kaldırmamışlar eskileri bu sayede. ilginç bir bilgi. köylülerden bazıları adres değiştirip katılıyor belediye seçimlerine. kimin nüfuzu fazlaysa artı oy alıyor.

    bizim müdür, belediye başkanı olmuş. camları kırmış bazı tanıdığım arkadaşlar, zabıta olmuş kimisi, kimisi belediye görevlisi. bizim köyün muhtarı, eski muhtarın yediği su faturası paralarını köylüye taksim etmiş. yavaş yavaş afişler asılıyor, kişiliksiz fotolarla. takvimler bastırılmış, kahvelerde insanlar örgütleniyor seçim sürecine. taşrada seçim hazırlıkları.

    bütün iyi arkadaşlarım ankara’ya, istanbul’a atanmışlar, yarısı da doğuya. sivri burunlu ayakkabı giyen tuhaf saçlı tipler var yalnızca. kendimi zebercet gibi hissediyorum.

    bir ülkenin yerel bürokrasisi parke taşlarıyla birlikte döşeniyor, yavaş yavaş, yeniden. en küçük hücrelerinden yapılanmaya başlıyor bu organizma. mutasarrıf efendiler, evkaftaki memuriyet günlerinden yeniden hortluyor ysk günlerine.

    bizim müdür… belediye başkanı olmuş, şaka gibi… tuhaf bir şaka gibi.

    ***

    ilçenin çıkışına türk büyükleri anıtı yapmışlar, on altı türk devletinin kurucularının büstü var. tam sanayi çıkışı yolunda. belediyenin tarih bilgisi yüksek vatandaşlarına yaptığı hizmet. bir de atatürk heykeli var. altında şu yazı: ‘’bu kasabada gördüğüm zekayı hiçbir yerde görmedim’’ ankara’ya giderken kurtuluş mücadelesi yıllarında söylemiş bu sözü. o zamanlar kasabaymış. orhan pamuk’un kara kitap’ta bahsettiği gibi hakkaten şehrin dışını işaret ediyor atatürk. burada yapılacak en iyi şey, buradan gitmek der gibi. 16 türk devletinin bayrağı yırtılmış. belediye sanırım bu bayrakları bulamıyor.

    ilçenin tam ortasında bir park var. içi kedi ve köpek cenneti. zararsız hayvanlar, pek takan yok. belediye çok hayvan sever. ilişmeye bile yanaşmıyor. tam bir doğal hayat hüküm sürüyor. kendi kendine bir habitat oluşmuş. başıboş bir ekoloji.

    ilçenin dışında çöplük var. kara karga ve martılar dönüyor üzerinde. poşetten ve kağıttan geçilmiyor çevresindeki tarlalar. bizim müdür, belediye seçimlerine hazırlanıyor. çok meşgul, ilgilenmiyor bu işlerle. düğün ve cenazelere gidiyor. makam aracıyla. eski belediye başkanı gibi. değişen tek şey partileri ve isimleri.

    belediye seçimleri yaklaşıyor. ne değişecek peki ? taşrada merkezden uzakta, garip bir hayat yaşanıyor. siyasilik, lokal ayıplar dahilinde işliyor. nedir bu döngüyü değiştirmenin yolu ? durgun, paslanmış bir şeyler var buraların kalbinde. ne yapmak lazım açmak için o pası ?

    insanlar, evet insanlar, yönetmek ve yönetilmeye o kadar da aldırmıyor.

    umurlarında değil, s….e takmıyorlar aldatılmayı, hayatın müsveddesini yaşadıklarına inanıyorlar. milletvekili kim ki ? yerel yönetimler kapı komşusu olarak yamaçlarındaki. balık kokmaya ordan başlıyor. heykel dikmek, saat kulesi yapmak, cilalamak gözleri. kimsenin gözü yakını görmüyor. uzakta zaten görülecek bir şey yok. dikkatli olmak gerek, çok dikkatli. belediye meclisleri s…. geliyor, bütün bir bürokrasiyi. şehremini geceleri vibratör kermeslerine dönüşüyor, kimse farkında değil. herkes büyük denizlerde boğulmak istiyor. farkında değiliz asıl büyük balıklar barajlarda yetişiyor.

    ‘’bu kasabada gördüğüm zekayı hiçbir yerde görmedim’’ demiş atatürk. şehrin dışını işaret ediyor tıpkı denildiği gibi, belediyenin yaptığı heykeli.
    o zeka büyük şehirlere ihraç ediliyor bölük börçük, orada da işe yaramıyor. arkadaşlarım kalmış bazı, zabıta olmuş kimisi, kimisi belediye görevlisi…
  • türkiye’de can güvenliği ve hukuk güvenliğiyle birlikte bir de oy güvenliği sorunu var. elektriklerin kesilmediği, çuvallarca oy pusulasının bulunmadığı seçimlere kadar; oylarımızın sorumluluğu bizim!

    oy ve ötesi, oy güvenliği için yardımlarını bekliyor.
  • mevcut belediye yönetimlerinin icraatlarına, seçilmek isteyen adayların vaatlerine bakılmayan ve yine seçildikten sonra icraatlarına bakılmayacak olan bir sistemdir yerel seçimler.
hesabın var mı? giriş yap