• bir tezi savunurken, tezin konu aldigi veya karsi tezi savunan kisilere tezle alakasi olmayan acilardan saldirmak
  • bu "sanat"ın üstadı melih gökçek'tir kanımca.
  • herkesin hem söylediği hem dinlediği, hem sevip hem eleştirdiği şarkı. sözlerini de yazayım tam olsun:

    sözlükte gördüm seni
    çok banal geldin bana
    sokakta mı büyüdün
    ad ad hominem
    etik gelmedin bana
    etik gelmedin bana

    kel alaka fikirler
    kişisel frikikler
    ben sana dolanayım
    ad ad hominem
    nedir bu polemikler
    nedir bu polemikler

    böyle bir şey işte. ha, bir de unutmadan, dün gece öyle demiyordun ama.*
  • ne olduğunu bilmeyen insanların cümle içinde gördükleri zaman 'bozuk türkçenle sözlüğü çöplüğe çevirme' tepkisi verdikleri kavram. neremle gülsem bilemedim.

    ekşisözlük platformundasın. bir kavram görüyorsun, arama butonuna yaz bir ara, değil mi? senin anlamını bilmediğin bir kavram kullanıldığı zaman karşı tarafın türkçesine saldırmak da, ne bileyim...

    neyse arkadaşlar, hep birlikte öğrenelim. ben de anamın karnından bilerek çıkmadım, elbette ben de öğrendim bunu. neymiş ad hominem? tartışma esnasında ortada dönen argüman ile alakasız olarak tartışılan kişiye kişisel şeyler ile saldırmak.

    örneğin;
    -yerlere çöp atmamalısın.
    +sus lan şişko!

    -küfür etmemelisin.
    +ay diyene bak, sen önce sigarayı bırak.

    böyle örnekler verince tabi 'ne alaka?' diyorsunuz, değil mi? mesela şöyle bir örnek daha vereyim.
    -pandemi döneminde herkes evinde olmalı, kimse başkalarının hayatını riske atmamalı ve dışarı çıkmamalı.
    +yalancı ve intagramda fotoğraf kasan kişilere aldırış etmeyin. (gibi bir şeydi, tam hatırlamıyorum)

    ülkede tartışma adabı bilen insan yok ki arkadaş, yok. ya küfrediyorlar, ya saçmalıyorlar. hayırlısı.

    debe editi: arkadaşlar eklemek isterim ki ad hominem'in çeşitli yöntemleri vardır, ben tamamen şahsa saldırı olanı üzerinden örnek verdim. yine güzel sözlüğümüzde bu başlık altında daha detaylı örneklerini bulabilirsiniz, hatta lütfen bulunuz. herkese sağlıklı günler.
  • sürekli bunu uygulayan insanlarla ileti$im kurmak neredeyse imkansızdır.
    (tek istisnası yaralı/kırgın olduğu için hominemenlerdir)

    - bu adam düzenbazın teki
    - e senin fikrine güvenilmez ki. sen hapse girip çıktın.

    - bence bu rapor daha ayrıntılı hazırlanmalıydı. birçok yerinde eksikler var.
    - sana ne, sen önce saçının ba$ının haline bak.
  • sözlükte apansız popülerleşen kavramlar tarihçesinin müstesna örneklerindendir, ne güzel! sebebini, maksadını tam olarak bilemem. lakin nazarı dikkatimizden kaçacak gibi değildi. gerilimli bir bağ inşa ettim aramızda.
    önce sözlük tarihindeki yerine bakalım.
    yıllara göre entry dağılımı şöyle.

    2001 1
    2002 . . . 4
    2003 . . . 4
    2004 . . . . 5
    2005 . . . . . . . . . 10
    2006 . . . 4
    2007 . . . . . . . . . . . 12
    2008 . 2

    görüleceği üzere kavramın keşfi , cazibe kazanıp tedavüle girmesi 2005’i bulmuş.geyiğe sardırması ise 2008’e bile kalmamış. 2006'da sanırım fazla ad hominem vakası olmadığı için gül gibi geçinilimiş. bu süre içinde muhtelif entrylerde defaatle kullanılmış olduğunu da düşünürsek, ihtiyaca binaen bu şekilde cereyan etmiş hadise . lakin ad hominem çoğumuzun zannettiği üzere sadece “bu ülkede bölüşüm sorunu var. adaletsizlik var” diyene “sus len sen goca kafalı” demek değildir (zannetmeyenlere madalya hazırladım).
    ilk önce biraz detay alayım kavramdan: argumentum ad hominem . tartışan taraflardan biri, diğerinin lafını , fikrini, iddiasını şahsın kişiliğinden soyutlamaksızın ele alır ve onun şahsı ile bütünleştirir. yani söylenen sözün, iddianın varlığı söz sahibinin karakterine veya eleştiriye maruz kalması muhtemel durumuna bağlıdır. buna göre şahsın iddiası karakterinden, huyundan veya içinde bulunduğu menfi olarak eleştirilebilecek halinden izler taşır. öyleyse buradan yola çıkarak kişinin savını çürütmek veya bu savın aksini iddia etmek için şahsın kendine yönelmekte “sakınca yoktur".
    örnek: o an hakiki deri mont giyen bir adamın kurban bayramına karşı olduğunu belirtmesi üzerine “lan sen ilk önce o sırtına giydiğin ceketi çıkar ondan sonra konuş.”demek gibi. ya da benim eşşek bir evlat olmak yolunda ilerlediğimi gösteren şu cümleye ne dersiniz?

    -sigara tiryakisi babam: oğlum dengeli beslenmiyorsun. biraz dikkat et.
    -ben: beni bu konuda en son uyaracak kişi sigara içen birisi olsa gerek (felsefe okumuş ergen üniversiteliler gibi konuşmam bir yana, bir de iyiliğimi düşünen adama diklenişimdeki ad hominem tavra bak. buna ad hominem değil hayvanlık denir ya...neyse)

    bitti mi ? bitmedi. ad hominem, kişinin eleştiriye maruz kaldığı cihetten hareketle karşıdakini de buna dahil etmesi ile de var olabilir.
    örnek: “ben orospu çocuğuysam sen de ibne çocuğusun oğlum”(hangimiz bu lafı bir dostuna etmemiştir ki?) yahut “sen farklı mısın sanki? hıyar” gibi. bak bi de şu :
    “ çok içiyorsun muharrem, buna sabrım yok”
    “ peki ya bana çektirdiğin acılar...” ( ödüllü ve karamsar bir avrupa filminden bir replik . yarım saatte bir konuşuluyor. onlardan...)

    demem o ki bu anlattığım kadar daha detayı olabilecek bir kavramdır ad hominem. zaten işin içine latince veya felsefe dahil olduktan itibaren olayı iki satırda anlatıp bitirecek bir insan evladı bulamazsın yeryüzünde. latince “kabak dolması sever misin” diye sorsan bile diyalog münazaraya döner, oradan kitabı yazılacak bir olaya dönüşür, yıllar sonra sınav sorusu bile olur. yani isteyen daha ayrıntılı bir araştırma yapabilir.

    bağlarsak, nihayetinde sözlükçüler yıllardan bu yana birilerinin konuyu tartışma sınırları içinde tutmaktan vazgeçip şahsının karakterine, mizacına, mevzuyla alâkası olmayan başka yönlerine kaydırması üzerine, “ne alâkası var lan şimdi” demek yerine daha nezih ve nefis bir kavram bulmanın mutluluğunu yaşamış. kavramın akılda kalıcılığı ve yazarken “acaba doğru mu yazdım” endişesine yer vermeyecek denli kolay bir harf dizilimine sahip olması , ayrı bir sahiplenilmesini sağlamış (en azından “ara” butonuna basıp kavramın sol tarafta sabit kalmasını sağlayarak birşeyler karalama sıkıntısına mahal vermiyor. halbuse nietzche *öyle mi? özellikle ilk kez yazanlar için).
    fakat kavram , anlamına hakim olmadan sağa sola savrulduğu için anlamsızlaşıp antipatikleşiyor da . misal bir ara özel bir mesajlaşma esnasında karşımdakinin “eğer ad hominemcilik oynayacaksak...” sözü ile beyanata başlaması beni bir anda izlanda karasularına kadar götürüp getirmişti. zira o derece alâkasız şeyler düşünmek ihtiyacını hissetmiştim.
    kolay yoldan bilivererek, iki cümle içi alıştırma yapmadan, doğrudan kavramları küfür gibi kullanmak felakete yol açabilir. zira gidişat “ad hominemini sikerim senin” “sokarım o ad hominemini bi tarafına” cümlelerini de duyacağımız günlerin uzakta olmadığını söylüyor bana.
    diyeceksiniz ki iki saattir konusuyoruz bir kere ataturk demedik. haklısınız.
    şöyle bi baktım. gerçekten dememişiz. iyi tespit.

    alıştırma metni:
    turkishmusic org daki sezen aksu tartismasi nı açın ve ad hominem’e doyulan ve artık insanlıktan dahi çıkılan yerlerin altını çizin. örnek:
    “senin ananda var mi bu gizli veya acik orospu ruhu? ( mahmutby hulusi on sunday, august 27, 2000 - 07:47 pm)

    iyi akşamlar.
  • çok tipik bir tartışma tutumudur. özellikle siyaset meydanı ve muadili programlarda sıkça kullanılır. gündelik hayatta ise uçsuz bucaksız, sonu gelmez ve doğrusu olmayan konular tartısılırken kendisini gösterir. haklılık sözkonusu olamayacağı halde haklılığını ispata and içmiş insanlar tartışmanın sonlandırılamaz olduğunu anladıklarında b planına geçer, tartışana saldırırlar. çok tipik bir rahatsızlık oldugu için antidotu da boldur.
  • 80 ve altı iq'yla ayar verme çabası içine giren ilgi manyaklarının vazgeçilmez aksesuarıdır. ha insan böyle bir zaafı olmasına rağmen ne içun sağa sola ayar vermeye kalkar derseniz onu ben de bilemiyorum sevgili sözlükçüler. sanırım bazılarımız ancak aldıkları tepkiler kadar var olabiliyorlar...

    (bkz: herkes hayatını yaşar tepkilerle yaşıyorum)
  • latince belli bir kisi ile ilgili olarak
  • ben de dahil olmak uzere cogumuzun carl sagan in bilimin mum isigi isimli eserindne ogrendigimiz bu terim cogu zaman ayar sekansinin baslamasina sebebiyet veren hareket olarak da kayitlarda yerini almaktadir.

    misal kendisini "ust beyin" kompradoru, neokorteks duayeni sanan bir kisim akli evvel pratisyen sezen cumhur, sakalini soyle bir sivazlayip aciklamasina bir yukaridaki izahati yapan kisinin kisiligine laf sokma cabasi ve hakaretsinas tavriyla giriyorsa, kibar olmak adina belledigi butun frankafon laflar, sayfa kenarini suslemek uzere derdigi butun cicekler, kendi izahatini unutup baskasina hallendigi, binaeanaleyh ad hominem yaptigi gercegini degistiremeyecektir.

    bu dakikadan sonra "ust beynimin elektrik akimi ve akim plani", "kulaktan dolma humanist carl sagan cizgim" dolmasi sarmak uzere hamaratlanan ellerin bilekten burulup vucuduna en yakin laleyi koparmak uzere yonlendirmesine "vay ayarmator saldirisi, vay sozlukte kral olayim seyi" diyenlere itibar edilmeyecek, "alan memnun satan memnun" ekonomisiyle adam smith dusturu verilecektir. tadini cikarmaniz, sahsiyetini merak ettiginiz hominemin lupuslugunu gormeniz adina duzenlenecek bulunmaz firsatlar zincirini uyguna yerinize takiniz, yararlaniniz.
hesabın var mı? giriş yap