• üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamıyorum ben bu stadı. burnumun direği sızlıyor, boğazıma yumru oturuyor resmen. mantıklı bir izah getiremiyorum bu gidişe. hadi stadı falan geçtim, lakin semtimizden çıkmayacaktık. sevdamızı haramilere kaptırmayacaktık.

    şehir statları her zaman başkadır. sıkışık binalar, kafeler, restoranlar, o trafik, o insanlar, kokular.. bunlar kitlelere ruh katar. zira gelenekler böyle oluşur. kozmopolit semtler her zaman farklıdır. öyle parayla pulla satın alınamayacak şeylerdir bunlar. ali sami yen stadı, dünya futbol tarihinde tutkunun ve aşkın birleştiği önemli bir noktadır. koca bir ülkenin kaderi burada çizilmiştir. bir markadır.

    hatırlayanlarınız vardır belki. nasıl unutalım ki? faruk süren döneminde kanadalı bir şirketle 12 milyon dolara anlaşmıştık. en ince detaylarına kadar hazırlandı proje. parası dahi ödendi. 2002 yılında mehmet cansun tarafından tekrar revize edildi. 2003 yılında galatasaray dergisinde resmi olarak sayfalarca tanıtıldı. o kadar güzel ve şirin bir stadyum olacaktı ki. oturup hüngür hüngür ağlarsınız yeminle. şunun güzelliğine bakın. mecidiyeköy'ün ortasında gerçek bir cehennem.

    eski stadın minimalist ruhu iliklerine kadar işlemiş. gel de dizlerine vurma arkadaş. valla daralıyorum yaa. sırf şu proje yapılsın diye senelerce olimpiyat çilesi çekti bu taraftar. iş bilmez canaydın yönetimi eline yüzüne bulaştırdı her şeyi. şöyle bir dünyada para bulamaz mı insan? ulan o yıllarda asgari ücretli adam kredi çekip ev alıyordu bu memlekette. bir tane siyasetçi, bir tane galatasaraylı işadamı çıkıp abilik etmez mi? etmediler nitekim. son olarak 2011 yılında mustafa sarıgül ve adnan polat eliyle koparıldık köklerimizden.

    yahu beşiktaş çıkmadı dolmabahçe'den. tüm engellemelere, siyasi baskılara direndi adamlar. her şey bitti denilen anda kondurdular kartal yuvasını. aynı şekilde fenerbahçe'de öyle. kadıköy'e gittiğiniz zaman semtin büyüsünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz. fener yaşıyor her yerde. hissettiriyorlar adama bunu. bir zamanlar biz de korku salıyorduk avrupa takımlarına. insanlar ekran başında bile etkileniyordu atmosferden. beşiktaş vanspor, fenerbahçe pendik deplasmanında kaybederken biz real madrid'in elinden aldığımız kupaya tur attırıyorduk sami yen'de.

    o yüzden sevmiyorum ben tt arena'yı. sevemiyorum bir türlü. ismini de, cismini de, yerini de. gıpgri, ruhsuz bir beton yığını gibi geliyor bana. ne işimiz var bizim oralarda ya? bilmiyorum sözlük. artık cem uzan mı gelir kurtarır, bir rus iş adamı kulübü satın mı alır inanın bilmiyorum. sadece bekliyorum şu devran dönsün diye. bir filmler dönecek ve o rezil binalar defolup gidecek toprağımızdan. kavuşacağız yuvamıza. böyle inanmak istiyorum sadece.

    elveda ali sami yen. bir gün döneceğiz yeniden!
  • duygulanmayın diyorlar ya yıkılıyor diye, ben fenerbahçeli halimle duygulanıyorum lan. galatasaray'dan nefret etmek için kassam 100 tane neden sayabilirim. ama o 90'ların sonundaki galatasaray beni hala heyecanlandırır. sırf bu yüzden bile üzülür be insan. hagi'nin monaco'ya attığı gol var misal orda. carlos'la birlikte izleyen herkesi maymuna çeviren fatih akyel var, gelene geçene attığı her golden sonra kameraya göre sol alt tarafa koşan hakan şükür var.

    türk telekom arena güzel, kabul. muhtemelen galatasaray'a çağ atlatacak, taraftar baskısını katlayacaktır. ama ben fenerbahçeli halimle tt arena'daki derbide, ali sami yen'deki kadar heyecanlanabilir miyim? zor.

    galatasaray'ın 90'lardaki başkaldırışının, tuncay'ın doksana taktığı golün, rüştü'nün ceza sahasının önünden çekilen her şutta olduğu gibi ümit karan'a da "geç abi" deyişinin, johnson'ın frikiğinin, boliç'in 2-2'lik maçta attığı abuk karambol golünün ev sahibine elveda. biz bile özleriz sami yen'i be!
  • yapsalar yerine altından saray
    icine koysalar dünya karması bir galatasaray
    olmaz bize hiçbir yer bir daha mabed
    47 yılın hatrına hakkını helal et.

    dediğimiz çocukluğumuz, gençliğimizdir.
  • ünal aysal anlatıyor..

    "galatasaray brugge maçı için belçika'ya gelmişti. ben de oradayım zaten. maçtan bir gece evvel başkan özhan canaydın ve yöneticilerle yemek yiyoruz. bir galatasaraylı olarak içimde dert olan konuyu açtım.. stad meselesi.. 'başkan' dedim, 'ali sami yen'de yap işlet devret modeli düşünür müsünüz?..' 'tabii düşünürüz' dedi.. 'o zaman işte teklif.. günün en ileri stadını yapacağım galatasaray'a.. 15 sene işletme karşılığı.. kulüp kasasından 5 kuruş çıkmadan..' biraz düşündü başkan.. sonra sıkıntısını anlattı.. 'ama bizim stad gişelerinden gelen sıcak paraya ihtiyacımız var, kulüp yönetimi için..' 'yılda ne geliyor gişeden' diye sordum.. '6 milyon dolar' dedi.. hiç düşünmedim, serde galatasaraylılık var ya.. 'tamam, işlettiğim 15 yıl boyunca, her yıl kulübe 6 milyon dolar da vereceğim..' gene düşünmeye başladı başkan, sonra dedi ki, 'ama biz gelecekte bunu 8 milyon dolar olarak tahmin ediyoruz..' serde galatasaraylılık kadar enayilik de olmalı ki, o cesaretle anında yapıştırdım cevabı.. 'tamam, stadı yapıyorum, 15 yıl işletiyorum, her yıl da kulübe 8 milyon dolar ödüyorum, tamam mı?..' 'düşünelim' dedi başkan, daha ne düşünecekse.. o zaman yaptığım çılgın teklif kafama dank etmeye başlamış olmalı, 'özhan başkan, bu teklifim, sen belçika sınırlarını terk edene kadar geçerlidir' dedim, ve başkan bir daha stad sözü etmedi bana, uçağı kalkana kadar.."
  • dayımın ısrarlarına yenik düşmeyen ve galatasaraylı olmayan bir fenerbahçeli olarak, bu stadda 3 defa mucizeye tanıklık ettim. ve üçünde de galatasaray'ın metin oktay'lı zamanından kalma, parçalı formasını hiç gocunmadan üstümde taşıdım.(pek tabi ki arkasında metin oktay yazıyordu.)

    ali sami yen stadıyla tanışıklığım ilkokul yıllarıma dayanıyor. 3 kasım 1993 akşamı, evdekilere nereye gittiğimizi haber vermeden, taksim dolmuşuna binip yola çıkmıştık. ordan dayımın arkadaşını da alıp mecidiyeköy'e devam ettik. ilk maçın, yani 20 ekim 1993 manchester united galatasaray maçının sonunda hıçkıra hıçkıra ağladığımı biliyorum, ama bu kez insan içine çıkıcaktım ve artık çocuk olmadığımı kanıtlamanın en iyi yolu da ağlamamak diye düşünüyordum. (çocuk kafası işte) içeri girdiğimizde etrafımızdaki herkes, bitkisel hayatta iki haftadır yaşam mücadelesi veren yakınlarını bekler gibiydi. kalede on tane maykıl olmasa da, herkesin kafasında ''acaba yenilmeden bitirebilir miyiz?'' düşüncesi vardı. ve öyle de oldu, galatasaray şampiyonlar ligine gitmeyi başardı.

    30 eylül 1998 galatasaray athletic bilbao maçı öncesi, yine dayımın ısrarlarıyla bu maça gitmeye karar vermiştik. ama; tribünden ve dışardan arkadaşlarına, eşe, dosta, akrabaya sormamıza rağmen bilet bulamamıştık. dedemin eski işi dolayısıyla bülent eken'le tanışıklığı vardı ve hemen onu arayıp sordu. o da onunla basın tribünü girişinde buluşmamızı, bizi davetiyeyle içeriye sokabileceğini söyledi. bir umut gittik tabi, maçın başlamasına dakikalar kala bülent amcaya ulaştık. aldı, soktu bizi içeriye. maçın duraklama dakikaları oynanırken, hagi ve tugay'ın akıl almaz presiyle topu kapan galatasaray, (topun kapılmasıyla golün gelimi arasında geçen) on saniye boyunca herkesin nefesini tutmasına neden oldu. hagi o topa öyle bir vurdu ki, yemin ediyorum herkes önce yan ağlarda kaldığını düşünerek ''ah-vah'' çekti. aralarında belki de vasıfsız olan tek kişi ben, gol diye bağırdım. herkes belki de üstüme çullanıcaktı ki, hagi bize doğru koşmaya başladı. galeyana gelen galatasaraylıların başını çeken dayım ve birkaç kişi beni en üstten en alta doğru itti. ''durun fenerliyim!'' dedim, sesimi bile duyuramadım. hiç unutmam, hazım körmükçü'nün sırtına tutunarak durabilmiştim. maç sonrası stad çıkışına doğru bazı galatasaraylı taraftarlar, hagi'nin önünü kesip sol ayağını içli dışlı öptüler. erişseydim ben de öperdim. o ayak nasıl öpülmez ki kardeşim?

    ve gelelim son efsaneye: 3 nisan 2001 galatasaray real madrid maçı
    hasta galatasaray tutkunu ve o zamanlar 35 civarı yaşlarda olan dayım, galatasaray uefa kupasını kaldırdığı zaman askerdeydi. kahramanmaraş'ta tanıştığı başka hasta galatasaraylı bir uzman çavuş sayesinde, komutanın odasından çekilen illegal uydu kablosu sayesinde izlemişti maçları. ve o maçların hiçbirine gidemediği için, avrupa açlığı çekiyordu. galatasaray ise hedefi büyütmüş, gözünü şampiyonlar ligi şampiyonluğuna dikmişti. olamadı belki; ama olsaydı kimse de şaşırmazdı, ne yalan söyleyeyim. kendisinin ''neyse ki göt hala cillop gibi'' avuntusuyla karaborsadan aldığı ikinci kapalı üst bileti sayesinde, küçüklüğümden beri ayrı bir hayranlık beslediğim figo ve roberto carlos'u ilk defa yakından izleme fırsatı buldum. figo'ya biraz kırgındım barcelona'yı bırakıp gittiği için, ama naparsın işte. gişelerdeki arbedeyi aşıp tribüne yerleştikten sonra, yanımıza gelen iki eleman; dışardaki polislere ağız dolusu küfür ederken, arkadan kafalarına yedikleri telsiz darbeleriyle dumur oldular. ve darbeleri gerçekleştiren iki siville birlikte, başlamadan bitirdiler maçı. ilk yarısı real madrid'in 2-0'lık üstünlüğüyle tamamlanmıştı ve devre arasında gerçekleşen fatih akyel-capone değişikliğiyle adeta yeniden başlamıştı. fatih akyel'in önümüzde roberto carlos'u parça pinçik ettiğini görünce, bu değişikliği lucescu'nun kurnazlığı diye yorumlasak da; eve döndüğümüzde işin aslının öyle olmadığını öğrenecektik. galatasaray ümit'in penaltısı, hasan'ın gelişine vuruşu, jardel'in esnek kafasıyla 3-2 öne geçti. (ofsayt gerekçesiyle sayılmayan dördüncü gol sonrasında, belki de hayatımda ilk ve tek defa collina'ya küfür ettiğimi bilirim.) galatasaray kazanmıştı ve bu hakikatten büyük mucizeydi.

    şimdiye gelicek olursak, ali sami yen yıkılıyor. neyse ki şanslıyım da, o atmosferin kokusunu içime çekebildim. hem galatasaray hem de türkiye için gurur dolu, başarılı yıllara şahit olabildim. kimi zaman ali sami yen stadyumu'nda, kimi zaman televizyon karşısında. ve neyse ki, o stadı hatıralarında yaşatıcak (yabancı-türk) milyonlarca insan var. umarım galatasaray için, yepyeni başarıların başlangıcı olur bu stadın sonu.
  • evet sevgili dostlar,

    nice zaferler yaşadığımız, nice inanılmaz anlara ev sahipliği yapmış, avrupa takımlarını titreten stadımıza bugün veda ediyoruz. bu sebepen ötürü biraz uzun bir entry ile karşınızdayım.

    bu stadda tanık olduğumuz efsanevi maçlar:

    9 kasım 1988 galatasaray - neuchatel xamax 5-0 (tanju(3), uğur (2)

    gs'yi şampiyon kulüpler kupası'nda çeyrek finale çıkaran, öğleden sonra oynanan, televizyondan naklen yayınlanmayan efsane maç. o gün 30 bin kişilik stadda 45 bin kadar seyirci olduğu tahmin edilmektedir. isviçre'den 3-0'lık dezavantajla dönen cimbom'un hocası mustafa denizli, ilk ünlü kehanetini yapar ve biz bunları sami yen'de beşleriz diyerek kendinden emin konuşur... maçtan sonra çıkan olaylar nedeniyle bir sonraki turdaki monaco iç saha maçı köln'de oynanmıştı, oynanmasa belki de prekazi o golü atamayacaktı...

    maçın golleri: http://www.youtube.com/watch?v=68zjrvijtxs

    18 mart 1992 galatasaray - werder bremen maçı 0-0

    kupa galipleri kupası çeyrek final rövanş maçı. başkaları avrupa nedir diye bakarken, biz her sene çeyrek finallerle boğuşurduk, hatırlarsınız. ilk maçı almanya'da 1-0 öne geçtikten sonra son dakikalarda yediğimiz iki golle 2-1 kaybetmiştik. rövanşta tura kesin gözle bakılırken, o gün bastıran yoğun kar yağışı nedeniyle karla kaplı bembeyaz bir zeminde oynandı bu maç. ve gene hatırlarsınız, rotariu'nun son dakikalarda boş kaleye vuramadığı top karla kaplı zemine yapışıp kalmış, çizgiden içeri girmemişti. çok ağlamıştım bu maçtan sonra. werder bremen de sonra gitti kupayı aldı, tıpkı geçen seneki atletico madrid gibi...

    pozisyonun fotoğrafı http://imgarsiv.sabah.com.tr/…ec8f5642a198c2fcr.jpg
    videosu: http://www.videotrtube.com/…men18031992videosu.html

    4 kasım 1992 galatasaray - eintracht frankfurt 1-0 (uğur)

    uefa kupası 2.tur maçı. 0-0 rövanşında ilk defa bir alman takımını yenerek üst tura çıktığımız maç. uğur ceza sahası içinden güzel bir voleyle topu tavana çakmıştı.

    9 aralık 1992 galatasaray - roma 3-2 (mustafa (2), arif - caniggia, hassler)

    hatırlayan varsa o yıl içinde yaşanan ikinci acaip acı verici maç. ilk maçı italya'da 3-1 kaybetmiştik. rövanşa roma 1-0 ve daha sonra 2-1 öne geçmişti. mustafa 2-2 yaptı. sonra sonlara doğru arif'le 3-2. daha sonra inanılmaz bir baskı fakat gelmeyen gol...

    3 kasım 1993 galatasaray - manchester united 0-0

    deplasmandaki 3-3'lük maçın rövanşı, dünyanın en stresli maçı. eric cantona soyunma odasında polisle kavga edip kırmızı kart görmüştü. ryan giggs'in yıllar sonra maç hakkındaki yorumu: "the manager always briefs us on what to expect from the fans abroad, but the only way to get used to it is through experience. i was 18 when we played that galatasaray game, so i was forced to learn quickly. after that atmosphere, it all seemed easy. it couldn't get any worse that that, and now i actually relish playing in hostile areas." bu maçtan sonra galatasaray sadece 2 grup ve 8 takımdan oluşan şampiyonlar ligi'ne kalırken, uefa manchester united gibi takımların da dışarıda kalabileceğini anlayıp bir sonraki sene grup sayısını 4'e çıkardı.

    bu da maçla ilgili ingiliz belgeselinden bir parça, 16lık beckham ve giggs de var. http://www.dailymotion.com/…asaraymanchester-united

    23 kasım 1994 galatasaray - barcelona 2-1 (hakan şükür, arif - romario)

    herhangi bir türk takımının şampiyonlar ligi'nde aldığı ilk galibiyet. sami yen'de madara edilecek büyük takımlar serisinin başlangıcı. romario'nun golüyle geri düşen galatasaray'da, ikinci devre ortasında gelen golle takım 1 puana razı hale gelir. fakat maçın son saniyelerinde arif erdem'in unutulmayan kavisli yumuşak şutu ve kaleci busquets'in kaygan elleri sahneye çıkar ve 2-1. busquets'in oğlu sergio bugünlerde barcelona'da ilk 11'de sahaya çıkıyor.

    özet görüntüler: http://www.vidivodo.com/…1994-galatasaray-barcelona

    17 ekim 1996 galatasaray - paris saint germain 4-2 (hakan şükür (2), tugay, hakan ünsal - le guen, valdes)

    unutulmayan maçlardan biri. kupa galipleri kupası 2. tur. aynı zamanda hagi ve fatih terim'in ilk ciddi sınavı. maça çok iyi başladıktan sonra hayrettin'in iki tane inanılmaz hediyesiyle durum 2-2'ye gelmişti. fakat yıkılmayıp 2 gol daha atıp 4-2 kazanmıştık. maalesef hayrettin rövanşta da 4 tane yiyince turu geçemedik, hayrettin kaleyi kaybetti, biz turu. daha sonra 2000 yılı aralık ayında da şampiyonlar ligi gruplarda psg'yi 1-0 yendik tekrar ama o dönemde zaten alışıktık galibiyetlere.

    30 eylül 1998 galatasaray - athletic bilbao 2-1 (okan, hagi - urzaiz)

    şampiyonlar ligi grup aşaması, 2.maç. hagi'nin 90+3'te attığı efsane golle kazandığımız, efsane maç. kapalıdaydım. kafama tokmak yemiştim bu maçta. en büyük sevinçlerden biriydi son saniyede gelen inanılmaz gol. o dönem gruplar tek aşamaydı ve biz son maçta bilbao'da defans hatasıyla yediğimiz golle yenilerek çıkamamıştık. beraberlik yetiyordu.

    http://www.youtube.com/…pczhru&mode=related&search=

    3 kasım 1999 galatasaray - ac milan 3-2 (capone, hakan şükür, ümit davala(pen) - weah, giunti)

    2000 uefa kupası zaferinin başlangıç maçı. şampiyonlar ligi gruplarda son maça gelindiğinde gs'nin uefa kupasına devam edebilmek için mutlaka kazanması gerekirken, milan'a ise bir sonraki tur için beraberlik bile yetiyordu. weah ile 1-0 öne geçen milan'a capone cevap verdi. daha sonra giunti'nin golü geldi ve milan maçı rölantiye aldı. 86. dakikada ergün'ün ortasına hakan'ın kafasında 2-2 olunca umutlandık ve inanılmaz bir tezahürat başladı. numaralı tribünde, gollerin olduğu taraftaydım. ve son dakikada hakan'a yapılan faul sonrası verilen penaltıda ümit davala topu kaleciyle ters köşeye atarak skoru 3-2 yaptı. ve sonra gelsin uefa kupası. milan'ı 2 yıl sonra gruplarda da hagi ve jardel'in golleriyle 2-0 yenmiştik. sıradan skorlardı bunlar.

    görüntüler: http://www.youtube.com/watch?v=xy96zumiwku

    6 nisan 2000 galatasaray - leeds united 2-0 (capone, hakan şükür)

    milan sonrası başlayan namağlup tur geçme serisi sonucunda, uefa kupası yarı final ilk maçı. o dönem leeds united ingiltere'nin en iyi takımlarından biriydi. fakat galatasaray daha iyiydi. maçtan önce çıkan olaylarda taksim'de iki holigan öldürülmüş, her zamanki gibi birim maçımız tehlikeye girmişti ama uefa maçı oynattı. ve rahat bir futbolla 2-0 kazandık. bu maçın rövanşı da ayrı bir destandır. yeni açıktaydım. öğlen 12'de girmiştik.

    goller: http://www.youtube.com/watch?v=0gx7c3vbbvq

    3 nisan 2001 galatasaray - real madrid 3-2 (ümit (pen), hasan şaş, jardel - helguera, makalele)

    bir yıl içinde real madrid'i ikinci kere yendiğimiz maç. (ilki süper kupa) 2-0 geriden gelip 3-2 yendiğimiz maç. real madrid'in deplasmandaki ilk mağlubiyeti. real madrid'in 2-0 öne geçip kaybettiği ilk maç. real madrid'in 20 dakikada 3 gol yediği tarihindeki tek maç. şampiyonlar ligi çeyrek final ilk maçı. tribünde aklımızı kaybettiğimiz, maçtan sonra yarım saat stadın boşalmadığı maç. bu maçta 3-2'den sonra jardel bir gol daha atmıştı ama collina ofsayt diye saymamıştı. daha sonra evde tv'den bakmıştım ve pozisyon en fazla 5 santimetre ile ofsayttı. ulan collina... numaralıdaydım.

    goller: http://www.youtube.com/watch?v=lqnjhxsfdxe

    ve son...:

    14 mayıs 2006 galatasaray - kayserispor 3-0 (iliç, sabri, hakan şükür)

    türk futbol tarihinin en uzun 17 dakikası bu maçta yaşandı. zaten hepiniz neler olduğunu çok iyi hatırlıyorsunuz. bu maçtan görüntülerle maç anılarını sonlandırıyorum...

    http://www.youtube.com/…uro1sniwrim&feature=related
    http://www.youtube.com/…h8-omhb8ufs&feature=related

    ve bugün bir devir kapanıyor. bu staddaki son maça gidiyorum. yüzlerce maça gittim, çok ağladım bu stadda, çok sevindim, çok bağırdım, sevindim, üzüldüm... yeri kalbimde her zaman ayrı olacak. yeni stadda nice zaferlere... elveda ali sami yen stadı, elveda mecidiyeköy...

    hoşgeldin aslantepe.

    en büyük cimbom!

    edit: hürriyet'teki haberi yeni gördüm, onlardan etkilenilmemiştir, demek ki aynı kafadaymışız, nasıl olmayalım!
  • 10 ocak tarihli, saat 19.00 sularında çekilmiş bir fotoğrafı için;

    http://img266.imageshack.us/img266/7999/asyf.jpg

    not: telif hakkı istemiyorum, kendiniz çekmişsiniz gibi :)
  • 49 yıllığına kiralanmış olmasına rağmen kontratın bitmesine 3 yıl kala boşaltılan stad.

    o 3 yılın parasını al adnan polat. ikinci ligden şöyle genç bi yetenek alınabilir o parayla boşa gitmesin.

    not: kayseri'liyim evet.
  • bir mahallede doğmuşsunuzdur, apartman dairesindesinizdir. herkesin evi sizinkine benzer, normal evdir işte. herhangi bir lüksü yoktur. herkesin annesi güzel şeyler pişirir, mutlaka herkesin evinde birçok kez bulunmuşsunuzdur. komşu çocuklarıyla oynamışsınızdır mütemadiyen sokağın ortasında. yoldan geçen bir araba bölmüş maçı, ya da işinden gelen bir amca karışmıştır maçınıza.. arabanın altında kalan topa uzanmak için asfalta yatmışsınızdır.. arkadaşlarınızla bir olup, diğer mahallenin çocuklarıyla kavga etmişsinizdir. eviniz bir evdir işte herkese, sizin ise yaş aldığınız, adam olmaya başladığınız bir mekandır. anne sevgisi gibidir aslında, herkes kendi annesini çok sever. daha iyisi yok diye mi? hayır. sever işte..

    işte orasıdır ali sami yen.. bataklıktır, tuvaleti kötüdür. ama sevmişsinizdir bir kere, orada adam olmuşsunuz, en güzel kavgaları orada etmişsinizdir..

    sonra an gelir, siz o mahalleden lüks bir siteye taşınırsınız. artık başka mahalle yoktur, sadece steril dünyadan arkadaşlarınız vardır.. orada anneler kolay kolay yemek pişirmez, dışarıdan söylersiniz. başka mahallenin çocukları yoktur. artık mahallenin bakkalı yoktur veresiye kola alacağınız, süpermarket vardır kasiyerlerin sizi tanımadığı.. bu site daha güzeldir, daha sıcaktır, daha büyüktür. ama siz orada büyümemişsinizdir bir kere..

    işte orası arenadır.

    adı başka, rengi başka, yolu başka..

    zamanı gelmişti gitmenin eyvallah da, kimse o zamanın kolay olacağını söylememişti zaten..
  • vay anasını sayın seyirciler!!!

    demek ali sami yen de yıkılacakmış,,,
    demek yeşil çimlerin üzerinde son maç oynanırken, içinden oynayamayan futbolculara bağırmak gelmeyecekmiş,
    demek ali kırca'nın şiirini dinlerken burnunun direği sızlayacakmış,
    demek geriye sayım yapılırken ağlamaktan 3 den sonra devam edilemeyecekmiş,
    demek babanın ağladığını görünce daha fazla dayanamayıp salon terk edilecekmiş,
    1,5 yaşında ki yeğen yanına gelip göz yaşlarını silecek ve seni son sahneleri izlemek için televizyonun önüne sürükleyecekmiş,

    vay anasını sayın seyirciler

    demek ali sami yen de yıkılacakmış,,,
hesabın var mı? giriş yap