• iddia ediyorum, bir ülke olarak türkiye, anadolu liselerinde yetişen nesli çok değil 20 sene sonra mumla arayacak. tüm illerde mükemmel işlememesine rağmen anadolu liselerinde yetişen neslin algısı nispeten daha açıktır. çünkü kuruluş amacını aşmış kurumlardır bunlar. ben genel kültürümün bir kısmını 11 yaşında başladığım ingilizce eğitimim esnasında ders kitaplarında başka kültürlere dair okuma parçalarında edindiğim izlenimlere borçluyum. zamanımızda internet yoktu, mesela ortaçağ ingilteresini anlatacak öğretmenler de yoktu, ama longman, heinemann'ın kısa okuma parçaları vardı, ki küçümsememek lazım, bu düzeyde genel kültüre dayalı bir eğitim bile 90'lar türkiyesi'nde bir çocuk için fazlaydı.

    anadolu liseleri'ndeki eğitim, kolej kültürünü tabana yayma çabasıydı, ama sektöre beyaz yakalı, akademilere akademisyenler, yurtdışına göç edip bazısı donanımlı olarak geri dönen bir orta sınıf bu okullarla oluşup dengelendi.

    bu nesil çokça modernist ve çağın değerlerine eleştirel yaklaşmaktan ziyade ortadirek memur zihniyetinin özel sektöre entegre olmuş, aile kurumundan kopmayan ve fakat demokrat ve liberal bir kafa yapısına sahip, önceki nesli zihniyet bakımından aşabilmiş bir nesildir. eğer bir anadolu lisesi mezunuysanız, arkadaşlarınızın üniversite mezunu olma oranlarıyla türkiye ortalamasını karşılaştırın. bariz bir fark vardır. mesela aralarında cemaatçi, tarikatçi, namazı fazla kaçıran tipler yoktur.

    lafınızı anlarlar çünkü sınıf ve nesil olarak paylaşabildiğiniz bir şeyler vardır. ortak payda, aslında yine imam hatip veya cemaat örneğinde olduğu gibi devlet eliyle yetiştirilmiş kurumsal/akademik/işsiz ama vasıflı insanlar olmamızdır.

    imam hatip liselerinde bu neslin bir alternatifi, ama bu nesle karşı müthiş kompleksli bir diğer nesil yetişti. çünkü özelde veya devlette, veya üniversitelerde ya da yurt dışında anadolu liselerinin orta sınıftan çocukları donanım ve eğitimin nispeten daha kaliteli olması nedeniyle daha fazla yer bulurken, politik islamın asıl kenan evren çocukları ancak ve ancak aileleri zenginse iş bulabilip okuyabildi. kendi sermayelerini yarattılar ve anadolu liselilerin geleceğe dair rehavetini taşıma lüksleri olmadığı için muhtemelen çok daha sıkı bir şekilde örgütlendiler.

    ama donanım dersen imam hatiplilerde bunun olduğunu sanmıyorum. yaşken dogmayla eğilmiş bu ağaçlar, teolojiden başka bir şey almamış insanlar bu ülkenin geleceğini nasıl çizecek göreceğiz. buyursunlar evet. anadolu liseleri kapansın, imam hatipler açılsın.

    ama örgütlenme sırasının anadolu lisesi mezunu beyaz yakalılara geldiğini yavaş yavaş göreceğiz. dinle uyutulmadıkları için tepki verme ve örgütlenme hızları sandığınızdan daha fazla olacak. üstelik karşınızda düşünmeyi bir şekilde öğrenmiş ve bundan vazgeçmeyecek, baskıyı yedikçe direnme pratiklerini kendi yaşamlarına entegre edecek bireyler var. acı ama gerçek sevgili yeni devlet.

    örnek vermek gerekirse, konformist addettiğiniz bu beyaz yakalılar plaza eylem platformunu kuruyor, mobbing'e karşı çıkıyor, eylemlere katılıyor, yavaş yavaş gerçeklere ayılıyor, hayatın bi mühendis, bi öğretmen maaşıyla, bir çekirdek aileyle onlara şu tayyip devrinde mutluluk getirmeyeceğini anlıyorlar.

    çokça genelledim ama anadolu liseleri yerine imam hatiplerin açılması sınıfsal bir tasarımdır aslında. herhangi bir konuda mesleki donanıma sahip olmayan hem de saldırgan bir islami ideolojiye sahip kitleler yaratmak ileride bu memleketin insanını belli bir gerçekliğe hapsedecek. hiçbir kültürel etkileşimin, hiçbir düşünsel ilerlemenin ve hiçbir toplumsal eleştirinin yapılamadığı kapkaranlık bir dünya hedefleniyor. diğer taraftan yabancı sermaye, yabancı patronlar, yabancı doktor ve öğretmenler, üzerine dinci ve gerici bürokrat ve polisler aslında ülkenin demokrasi umutlarını da yerle bir edecektir. sonra bu halktan tahrir gibi, kaddafi linçi gibi şeyler dışında bir devirme, eleştirme aksiyonu beklemek çok yanlış olacaktır.

    yani uzun vadede recebim, kaderini tasarladığın bu halk sana kızarsa ilk seni yiyecek. tek adamsın ve polislerine herkesi dövdürüyorsun ya onun için diyorum.

    oha yalnız konu anadolu lisesiydi sanırım.
  • bir anadolu lisesi öğrencisi olarak söylemek gerekir ki, anadolu lisesini anadolu'da bir şehirde okuyan çocuğun entellektüel gelişimi, gözlenmeye değerdir. ilk iki sene kesinlikle hiç kayda değer gelişim gösteremeyen birey, ikinci senesinde hafifçe kıpırdanmaya, en azından seçtiği alanı gereği de olsa, dünya edebiyatına, felsefeye bir ilgi duymaya başlar. nitekim son senesi de böyle geçer. üniversite dönemi çok kritiktir, şebnem ferahla başlayıp, pink floyd, radiohead ile süregelir, 60'ların beat grupları ile de bitebilir. orhan pamuk, adam fawer ile başlayıp, michael foucault ile de bitebilir. ama anan zaa xd'den gelen bu süreci takip etmek de keyiflidir. bir nevi alt kültür.
  • o kadar kasıp girdikten sonra eziyetten başka bişi olmadığını anladığın okul
  • türkiye'de elite bir okumuş tabaka yaratma çabalarından sonuncusuydu. anadoluda her ilde bir yada iki tane olurdu. daha ilkokuldan bir ilin parlak öğrencileri toplanır. bunlar 7 sene bir arada kardeş kardeş okur daha sonra bilim adamı politikacı doktor olup elit bir bir topluluk oluşturup ülkemizi idare ederler amacı ile kurulmuşlardır. ilk kurulan yıllarda bunu tam başaracakken her ilde olması planlanan okullar her ilçeye kurulmaya başlandı öyleki bazı ilçelerde düz lise yokken anadolu liseleri kuruldu ve bu durumdaki açık sayesinde okullara sınavsız girilebilmek de mümkün kılındı. artan anadolu lisesi sayısı saygınlığı azaltsa da orta halli bir ailenin çocuklarını gönderebilecekleri en iyi eğitim kurumları olmaya devam etti. daha sonra en büyük darbeyi benimde okuduğum yıllarda gerçekleşen 8 yıllık eğitime geçilirken aldılar. imam hatipleri kapatma çalışmaları sırasında zamanımızın başbakanı ne şiş yansın ne kebap derken eğitim sisteminin içine iyice etti ve anadolu liseleri ikinci darbeyi almasına rağmen hala orta halli ailelerin tek seçeneği olduğu için ilgi azalmadı. en sonunda bütün süper liseler anadolu lisesi oldu 100 bin kişilik yerleşim yerinde 4 tane anadolu lisesi olunca okulların bir mantığı yada amacı kalmadı. ve güzel türkiyemizde bir eğitim kurumları daha böylece yozlaştırılmış oldu.....
  • tüm doğru, olması gereken şeyler gibi bunun da ırzına geçtiler.
  • tripartite eğitim sistemini türkiye'ye getirmek isteyen adnan kahveci projesi idi. ingiliz eğitim sisteminde grammar school, alman eğitim sisteminde gymnasiumun türkiye versiyonu.

    imam hatip liselerinin (ihl) belini kırayım derken 28 şubatçıların belini kırdığı, ihl'leri ihya edeyim derken akp'nin öldürdüğü son 30 yılın en iyi orta eğitim projesi (idi)
  • türkiye'nin ağzına sıçma projesi bağlamında kalemi kırılan bir diğer kurumcuk.
  • köy enstitüleri'nden sonra, kapatılan ikinci en önemli okullardır. şu haliyle onlara da yazık oldu.

    ''köy'' enstitüleri
    ''anadolu'' liseleri

    bu örnek eğitim okullarının ikisi de yoktur artık. yavaş yavaş yok edilmişlerdir. ilkokuldan sonra 7 sene kaliteli eğitim veren okullar gitmiş, yerlerine liselilerin türediği bir cacık olmayacak okullar türemiştir. adlarına her ne kadar hala ''anadolu lisesi'' dense de, bu okulların 76-86 yılları arası kuşağın eğitim aldığı o güzelim eğitim kurumları ile yakından uzaktan alakaları yoktur.

    ne ingilizceleri ingilizce'dir, ne analitik düşünceleri analitik düşüncedir.

    80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmak başkadır. o dönemin gençlerinin kalitesi, saygısı, sevgisi ortadadır.
  • 1990, ozzzz cocuk korkardı sınavlardan. sinir stres yapar midesi bulanır kusardı. bu yuzden ilkokul dortte babası denemelere goturmeye baslamıs dahası ozzzz un girdigi denemelerde farklı sınıflarda gozetmenlik yapmıstı ozzzz kisisi korkmasın etmesin diye. zordu sınavlar. form kodlayacan sure var ona dikkat edecen stres var derece yapman lazım. her sınavın ortasında midesi bulanırdı ozzzz un cıkardı sınavdan. bi keresinde heyecanın verdigi dikkatsizlikten 5. sınıf sınavına girmisti dorduncu sınıfta. besinci sinifta dersane de basladı. dersane, dunyaya acılan pencere. orta seviyedeki ilkokulunda ozzzzun her soruyo ilk ve cogunlukla tek ozzzz parmak kaldırıyoken dersanede sinik kalmıs ve aslında hic de o kadar iyi bi konumda olmadıgını farketmisti ilk dibevurus. yalniz alısmıs ozzzz okulundan tembellige calısamadı bi turlu, yerini kabullendi. ilkokul ogretmeni bi keresinde okuldan baska bir ogretmene ozzzz u gostererek "digerlerini bilmem ama bu kesin kazanacak anadolu lisesini" demişti ki ozzzz hala okul cantasını sırtına beslenme cantası ve su kabını boynuna asan bi cocuktu. asıl sınava kadar bi cok deneme oldu. asıl sınav geldi cattı o kırmızı basvuru formu dolduruldu. butun denemelerde formlar teker teker doldurularak prova yapıldı. tercih kılavuzu vardı. sanki orada baska baska okullar ve puanlar vardı, ozzzz un kucuk dunyası baska sehirdeki okulların farkında degildi, zaten baba 3 tercihe de konya eregli anadolu lisesinin kodunu yazmıştı. bi bornova anadolu lisesini duymustu dersanede kazanması en zor en ustun anadolu lisesi diye. dersane kafilesi ve babayla konyaya gidildi sınava. rampalı çarşıdan içine normal kursun kalemlerin ucu takılabilen kalemlerden alındı. ozzzz sınavda "yumusak kursun kalem" diye kılavuzu okuyan memura bu kalem kursun kalem degil ama icinde kursun kalem ucu var olur degil mi diye sormustu. ellerde ince uzun kırmızı yazılı sınav giriş kartları sınava girildi. kartların uzerinde cevaplar yazılabilirdi dersane ogretmenlerinin dedigine gore. ozzzz soru numaralarını sınavdan once yazdı ama sınavda sıkları yazamadı. sınav bitti. okulda herkeste bi telas sınav nasıl gecti kim kazandı telası. ozzzzda ise tık yok. ogretmeni dayanamadı gazete aldı soruları ozzzz a verdi git eve soruları sınavdaki gibi coz gel dedi. ozzzz gitti uyudu. sonuc belli oldu o sınıftan bi ozzzz kazandı. ama sadece kazandı, kac puan belli degil, o puanla daha iyi anadolu liselerini yazabilir mi belli degil, ama dedik ya o kucuk dunyada baska kazanılması gereken okul da yok. ozzzza entari kıvamında lacivert ceket -ki kucucuk boya en kucuk ceket bile oyle oluyordu- gri pantolon gri gomlek alındı. ceketin sol yakasının ordaki anadolu lisesi armasıydı duz liseli olup da kazanamayan ama gri pantolon laci ceket alan cocuklardan anadolu liseliyi ayıran. 12 yas, hazırlık haftada 25 saat falan ingilizce. derse giren 3-4 tane ingilizce ogretmeni -ki hic turkce konusmazlar- ve teknoloji kullanımı amaçlı cift kasetcalar. ozzzz ve arkadasları "bunlar hep ingilizce konusuyo bişey anlamıyoz nası ogrencez" derken bişeyler ogrenmiş olduklarını anladılar sene sonunda. orta bir orta iki orta uc; haftada 8 saat ingilizce ayrıca ingilizce matematik ingilizce fen yani math and science ama ingilizce bilmeyen ogretmenler tarafından.

    sonraları super lise cıktı. duz lise ogrencileriydiler ama onlar da lacivert ceket gri pantolon giyiyorlardı.

    bilmem kac sene sonra zorunlu egitim sekiz yıla cıktı ilkokullar ilkogretim oldu. anadolu lisesi hazırlıksa 12 yas cocuklugu yerine 15 yas ergenligine cıktı.

    sene 2005 dediler ki butun super liseler anadolu lisesi oldu. hazırlık kalktı lise dort seneye cıktı. butun cocuklar artık ortaokul mezunu. butun liseler anadolu lisesi butunmeslek lisesi mezunları 2 yıllık okul okuyabiliyor dolayısıyla bi bakımdan butun meslek liseliler universite mezunu. yuzdeye vurursak yuzde şu yuzde bu goruyo musun egitim atagımızı. e 8 sene okuyup da okuma yazma bilmeyen cocuk? okula zarar vermesin diye birşey ogrenmeden gecirilen cocuklar. turkiyenin butun cocukları 8 yıllık egitim mezunu, her ilcesinde anadolu liseleri var nerdeyse lise mezunu kadar önlisans mezunu var. ne guzel bunları kagıt uzerinde yazması.

    butun super liseleri anadolu lisesi yaptık
    sene 2005

    ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler
    sene bilmemkaç
  • 7 yıl okuduğum lise tipi. teoriler doğru olabilir lakin, bunlardan birinden mezun olmuş ben, hacettepe, odtü ve izmir ekonomi üniversitelerinde hazırlık okumak zorunda kalmadım. ayrıca, 13 yaşımda kafama sokulan en temel gramer bilgilerini, bazı kelimeleri felan unutsam da hiç unutmadım. gramer hiç kaybolmayınca yeni kelimeleri öğrenmem kolaylaştı. ayrıca başka yabancı dilleri öğrenmeye çalıştığımda da hiç zorluk çekmedim.

    lise ve ortaokulda vasat veya vasat altı bir öğrenci olmama rağmen yukarıda saydığım bütün üniversiteleri kazanabildim. üniversitede öğrenmediğim türevi integrali burada öğrendim. gayet yeterli seviyede organik kimya bile gördüm, çılgın fizik kastım. çoğu sözelcikden eşitağırlıkçıdan çok daha iyi edebiyat tarihi öğrendim, coğrafya öğrendim, harika tarih hocalarından tarih öğrendim ki ukala dümbeleği diyeceksiniz ama çoğu tarih okumuş arkadaştan da daha iyi bildiğimi düşünürüm bazı şeyleri.

    ha okuduğum anadolu lisesi istanbulda değildi, kayseri gibi ortalama bir şehirin, en iyi veyahut da en iyi kinci lisesiydi. ortalamanın biraz üstü bir anadolu lisesiydi sadece. bu kalitedeki okulları bu hale düşürenler utansın diyorum, düşünün ki devlet bir ara neredeyse yüzyıllık kolejler kalitesinde eğitim veriyor, öğrencilerini yetiştiriyordu işte küçücük yaşlardan itibaren.
hesabın var mı? giriş yap