• kendisi, yaşamış tek trolldur.
  • 1939 yilinda dogmus, arkadas cevrelerinde, aile arasinda, kucuk partilerde performanslar vermis, bir ara alkolle cok yakin olmus, universitede radyo televizyon okumus, sonra cesitli gece kluplerinde sovlara gecmis ve televizyonla cok unlu olmus bir amerikali.
    sovlari standart komedi unsurlarinin disinda. hic konusmadan durmus,
    kadinlarla cok ciddi guresmis. kendini tek katilimcisi oldugu karma dalinda gures sampiyonu ilan etmis. hatta kendine bir kemer yaptirmis sampiyonluk kemeri, her yere takmis, ben birinciyim siz kimsiniz demis kendisine laf edenlere.
    konga calar elvis hayrani
    iqsu 114 (14 yasinda olculmus)
    transcendental meditation denilen bir meditasyon turuyle hasir nesir
    tony clifton adli bir adamin cok cirkin olan sovunu seyretmis. insanlarin cirkini de izlemeye gelecegini kesfetmis, kendi sovlarinda onu taklit etmis.
    sovlarindan sonra butun izleyicilere kurabiye sut ikram etmek adeti olmus, amacinin herkesi cocukluguna goturmek istemesi oldugu soylenir.
    bos zamanlarinda bir sarkuteride garson olarak calismis. onu taniyanlara da beni her zaman o adam sanarlar ama diilim demis.
    cok para kazanmis. bazilari git hayirseverlik kurumuna yatir cok zenginsin demisler. o da hayatta yatirmam hepsi benim param, aptal miyim baskasina veriyim gidin lan inekler demis.
  • bazi sovlari:
    epey icine kapanik bir gocmen komedyen
    uyku tulumuyla sahneye cikip butun gosteri boyunca uyumak
    elvis
    hic konusmamak
    tam konusucakmis gibi yapip konusmamak
    kadinlarla butun gucuyle ciddi ciddi guresen guresci
    ingilizim ben ve okudugum en guzel kitabi sizinle paylasmak isterim diye muhtesem gatsby nin tumunu okumak
  • hayatı bir ilüzyon olarak gören, her şeyin gerçekdışı olduğunu savunan, bu yüzden her şeyi ama her şeyi tiye alabilecek durumda bir insan. hayatı eğlenmek ve gerçeklik dünyasının efsanesi olmak için yaşayan, insanları salak yerine koyarak keyiflenen, ciddiyetsiz bir tip.

    geçmişte yaşadığı üzüntüler onu bir farkındalığa ulaştırmış. herkesin realite olarak gördüğü şeyleri bir ilüzyon olarak algılayarak "ilüzyon benim canımı acıtamaz ki" modunda yaşıyor ve acının önüne geçiyor, sonsuz mutluluğa kavuşuyor. kendince, asıl gerçekliğin farkına varmış, aydınlanmış bir şekilde yaşıyor.

    bu adamı anlatmak için ufak bir benzetme yapacağım:

    hayatın bir tiyatro sahnesi olduğunu düşünün. bu sahnede herkes kendine biçilmiş rolleri oynuyor. insanlar rollerini* o kadar benimsemiş ki hiç dışına çıkmıyorlar, ali veli selami ayşe fatma havva, adları farketmez, herkes çocukluktan beri oluşan - gelişen rollerini oynuyorlar.

    andy kaufman hayatın bir tiyatro sahnesi olduğunu bir gün farketmiş ve ne yapmış? arada sırada sahneden inmiş, tanrıların oturduğu seyirci koltuklarına oturmuş, insanları seyretmiş. canı eğlenmek isteyince tekrar sahneye çıkmış, çevresindeki insanların gerçek olmadığı ve rol yaptıklarını tamamen kavramış bir biçimde onlarla dalga geçmiş, insanlıklarıyla ve basitlikleriyle dalga geçmiş, kendini eğlendirmiş.

    o bu dünyada yaşıyor, ama bu dünyalı olmayı bırakmış.

    asıl mutlak gerçeğin farkına varmış, o aydınlanmış.
  • eksi sozluge yorum konuluyor mu emin degilim ama : asil amacinin insanlardaki gercek duygulari ortaya cikarmak oldugunu dusunuyorum. dandik komikliklere yapay kahkaha seslerinin pompalamasiyla gulmelerinin yerine gercekten sinirlenmelerini, gercekten sikilmalarini saglayacak hareketlerde bulunarak insanlari tepkiye zorlamis. bir de neye inanirsan senin icin gercek o olur temasiyla epey ilgilenmis.
  • olumu saibelidir. 1984te oldugu bilinir fakat dunyadaki herseyin gercek olup olmamasiyla cok ilgilenen bu adamin olumunu de gercek gibi gosterip inzivaya cekilmis olacagini ve birdenbire ben olmedim diye ortaya cikacagini savunan pek cok insan vardir.
    baska bir soylenti ise onun bir bucuk sene once oldugunden ibarettir.
    diger bir dedikodu onun aydaki adam filminin setinde jim carrey e onu nasil daha iyi oynayabilecegi konusunda oneriler verme pozisyonunda goruldugudur.
  • ilk karsilastiginizda anlamazsiniz bu adamin ne yaptigini. aslinda sovlarini defalarca izledikten sonra da anlamaniz zordur, zira sahneledigi metin, soyledigi sarki, oynattigi kukla degildir gosterinin odak noktasi. yaptigi her iste esas olan sovdur, sovmendir, andy kaufman'in ta kendisidir.

    komediden cok otedir yaptigi. taxi ile taninmistir fakat sit-com konseptinden nefret eder. gosteri de hayatin bir parcasidir cunku, hayat gibi beklenmedik olabilmelidir, yaptigi islere yon verebilme ozgurlugune sahip olmalidir kaufman.

    sahnede kukla oynatir, camasir yikar, guresir, eski sevgilisiyle tartisir. yillarca yaptigi bircok seyin gercek mi duzmece mi oldugu anlasilamamistir. bazi durumlarda bellidir onceden ayarlanan birseylerin varligi, yine de kimse ayirt edemez sovun bir parcasi olan insanlarin olan bitenin ne kadarindan haberdar oldugunu. sova dahil ettigi, onceden haber verdigi insanlari da sasirtir, gercek ile duzmeceyi birbirine katar.

    televizyonda, sahnede, onceden planli oldugunu bildigimiz sovlarda gorduklerimize karsi uyusuk davraniriz; olu bedenler bizi sarsmaz, silah sesleri dogal gelir, gercek hayatta gozumuzden yaslar gelene kadar guldugumuz seyleri komedi programlarinda gorunce 'cok yavan' der geceriz.

    andy kaufman bunu yikan adamdir.

    katilimci ve izleyici dahil herkes bir duygu tecrube etmelidir sov bittiginde, sovun basarisini bunda gorur. bu duygu sinir, mutluluk, nefret veya baska birsey olabilir. onemli olan hissedilenin ve verilen tepkilerin gercekligidir.

    andy kaufman cam ekranin icinden gecebilme yetenegine sahiptir. perdenin arkasindan, sahneden size dokunabilir. guldurur, korkutur, uzer, sasirtir, hayal kirikligina ugratir. bu tecrubelerin hepsi gercektir.

    onu izleyen onceden hicbirsey beklememeli, herseye hazirlikli olmalidir. cunku andy kaufman'in hayati sovdur, sovu da hayatin ta kendisi.
  • sahnedeki insanları kendi silahları ile canı neresinden isterse orasından vuran, onları ne hissedeceklerini bilemez hale getireren dahi.

    "gerçekten daha ne istiyorsunuz benden? neden bana bağırıp duruyorsunuz? yaptığım şovu beğenmediniz mi? ben asla bir komedyen olduğumu iddia etmedim ki, hatta iyi fıkra bile anlatamam. sadece bunca zaman sonra ailem bir araya geldi ve ben onların da desteği ile bu varyete şovunu yapıyorum. dans ediyorum, şarkı söylüyorum, kısacası elimden gelenin en iyisini yapıyorum. burada gerçekten elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. bana laf falan attığınızda siz kazanırsınız, ben size laf yetişterecek kadar yetenekli, zeki veya komik değilim. ben sadece elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum..." diye göz yaşlarına boğulan kaufman'ın birkaç dakika önce salyalar saçarak kendisi ile makara yapan kişileri can evinden vurduğu ama yine birkaç dakika sonra bu kez afallamalarını sağladığı şu video'yu izleyip yarılmakta fayda var: http://www.youtube.com/watch?v=1bu45poj-8e (04:24'ten sonrasina dikkat)
  • vice city adlı seksenli yıllarda geçen oyunda, bir zamanlar rol aldığı taxi dizisindeki mekan aynen canlandırılmış, üstelik bu taksi şirketine oyunda "kaufman taxi's" adı verilerek anılan; abdli aktör, komedyen, sanatçı, isyankâr insan.
  • ozel mesajla kufur ettigimi iddia edip, beni savciliga sikayet ettigini de iddia eden suser.

    boyle birseyin mumkun olmadigini soyledigimde, artik cok gec oldugunu, dava dilekcesini geri cekmeyecegini cunku avukat arkadasina dosya parasi olarak 350 lira verdigini bana mesaj olarak iletmis, masrafini(!) benden geri istemis.

    350 lira icin isminin aciga cikmasini da istemediginden parayi misli.com uzerinden yatirmami istemis.

    sozluk te bu karakter de insanlarin bile insan haklari uzerine ahkam kesip her boku elestirmesi kanima dokunuyor. yazik.

    (bkz: neler oluyor bize)
hesabın var mı? giriş yap