• ---
    "şimdi anlıyorum ki arzu yok olan bir şey değil. arzu hiç bir zaman ölmüyor. bilinçaltında bir yerlerde duruyor ve bazen bir yüz, bir kucaklaşma, bir söz ya da bir rüyayla gömüldüğü karanlıktan çıkıp kendini dayatıyor. dahası insan bazen rüyalarında o kadar eskiye ve uzağa gidiyor, öyle kazılar yapıyor ki kendi benliğinin ve teninin derinliklerine bile inebiliyor!" * *
    ---
  • hedefi belli, hormonlarla haşır neşir bir duygu topağıdır. aşk değildir.
  • genellikle pide salonlarının tercih ettiği isim...
  • hayatın motoru ama en tehlikeli ögesidir. bazen gercekten zaptetmek gerekir.
    (bkz: yanlış hayatın doğrusu olmaz)
  • banu alkan ve tolga savacı ikilisinin en güzel karşılaşmasının olduğu film. kırpılmamış versiyonunu veren kanal çok sevaba girer.
  • arzu, nesnenin belirsizliği ve kesintisizliğidir. tatmin edilemez -zorlayıcılığı- ile tanınır.
  • bastırıldığı taktirde rüyalarda geri dönerek bilinç düzeyine fışkırmaya çalışan, bastırılmadığı taktirde kimi zaman şımarık, kimi zaman egoist, kimi zaman fazla iştahlı, kimi zamansa çapkın görünmenize yol açabilecek, derin tahrik unsuru içeren uyarıcılar sayesinde kabarıp taşabilen, evet, fazlaca kımıldak bir kımıl zararlısıdır. ten, kalp ve mide en çok iletişim halinde bulunduğu uzuv ve organlardır.
  • "eğer arzu, ıstırabı getiriyorsa, belki akıllıca arzu etmediğimizdendir ya da arzu ettiğimiz şeyi ustaca elde etmesini bilmediğimizdendir. kafalarımızı dua seccadelerine gömüp saklayacağımız yerde, tahriklere karşı çevremize duvarlar öreceğimiz yerde, arzularımızı doyurma konusunda ustalaşsak daha iyi değil mi? selamet denilen şey zayıflar içindir. benim inancım bu. ben selamet istemiyorum. ben hayat istiyorum. hayatın da tümünü istiyorum. sefaletini de, harikuladeliğini de. eğer tanrılar zevkten vergi istiyorsa öderim.(altı çizilesi cümle) ama vergilerine her seferinde itiraz ederim, karşı çıkarım. woden ya da şiva ya da buda ya da o hristiyan adam...neydi adı?... onlar buna saygı göstermiyorsa, o zaman onların gazabına da razıyım. hiç değilse bu zengin, yuvarlak gezegende, önüme serdikleri şöleni tatmış olurum, dişsiz bir tavşan gibi ondan kaçmamış olurum. en güzel şeylerin bu dünyaya sırf bizi denemek için, büyük ödülü almamızı daha zorlaştırmak için getirildiğine inanmıyorum. boşluğun güvenliğini de istemiyorum. hayatı bu kılığa sokmak insanlara da tanrılara da yakışmaz." (tom robbins, parfümün dansı, sf.110)
hesabın var mı? giriş yap