aşkın gözyaşları
-
grup vitamin - aşığın şiiri
offfff üzülme be gülüm, sakın üzülme
olmadı işte, ayrıldık
kızmadım sana, kızamıyorum
yeterki sen üzülme ben sana hiç kıyarmıyım
yani o kadar da hıyarmıyım
hıyar dedim de aklıma geldi
yeni sevgilinle aran nasıl
oda seni benim seni çok sevdigim gibi seviyor mu
arasıra goruselim olur mu
misafir ol gel bana yumurta kırayım sana
param pulum yok ama
borc yazdırırız bakkala
seni nasıl sevdigim senin hic şşşeyind.. eee umrunda degil
hatırlarmısın bilmem
o mahur beste çalar müjganla biz fenalasırdık
haa sahi gecen gün bekledim seni
saza niye gelmedin
seni bilmem ama ben acayip gaza geldim
sonra soda içtim, geçti
hatırlamalı, sevgiyle anmalı, unutmamalı, incitmemeli
uçan memeli, kaçan memeli, tutan memeli
öbürü de gelmiş hani bana hani bana demiş
biliyorsun ne yapsam ayılamam senden asla
hafife alma ask vurur insana
birde yer vurur sonra
masa tenisi, bu kadar kolay sanma
ilvanlım
ilvanlım ilvanlım ilvanlım amman
amaan neysee
sen cok guzelsin
aa acayipsin be acayipsin c hicbiri d hepsi senin mi
hatırlarmısın sazlar çalınırdı camlıcanın bahcelerinde
benimde arabanın teyibini calmıslardı
şimdide seni çaldılar benden
ve şimdi içiyorum her gece
her gece başka bir işkembe
paça, tuzlama, kokoreç, kelle gel beni kısmen yelle
haa unutmadan ebabil bir kuşsa saka daha kuştur
saka kuş olarak kalacaktr
kuştur kuş olacaktır
kuştum kuştunuz kuştular kuşarlar
şiirime burda son verirkene
bi dakka doktor bey geliyorum
şiirime burda son verirkene
seni çok sevdigimi soylemek istiyorum
ha birde yeni bir kedi aldım o da çok şeker
gidişim suskun olmustu ama donusum muhtesem oldu
yaslı gittim sen geldim
ac koynunu ben geldim -
ciddi bir siir yazicam diye baslamisti giris bolumune , kiyarmiyim sozcugune kadar devam etti ciddiyeti, sonra abi ne yapayim kiyarmiyima kafiye araken aklima sadece hiyarmiyim geliyor dedi. sonra tamaladi geri kalan sozcukleri...
(bkz: gokhan semiz)* -
lise zamanlarımda sınıftaki iki cimcime arkadaşımın en arka sırada kırkırdaması ile tanıştığım şarkıdır kendisi. despot hocamızın kızların neye güldüğünü öğrenmek istemesi üzerine kızlara ceza olarak güldükleri şeyi sınfıta sesli okumalarını söyler. aslında gerçekten cezadır, gülmekten okunması zor olan bir mektup olduğu için. devamında kızlar tabi ki okuyamazlar gülmekten ve mektubun devamını aynı zamanda yakında tiyatro camiasında da ismini duyuracak olan ve şu anda msm 'de eğitim gören sınıf arkadaşımız cemal gönen okur. kendisinin vurgulaması ve bir yandan gözlerinden yaşlar gelerek okuması sonucu sınıf olarak yerle bir olmuşuzdur. (bkz: hey gidi gunler hey)
-
"hıyar dedim de aklıma geldi, yeni sevgilin nasıl?" diyerek duygularıma tercüman olan şarkıdır. niye öldün ki sen gökhan? he niye ?
-
okuyabilmek için kendimi çok zorladım. 60. sayfadan öteye gidemedim. bunda kitabın yazarı sinan yağmur'un da çok büyük payı vardı tabi. bilmiyorum şems'in kendi anlatım dili miydi kullandığı ama o kadar çok anlatım bozukluğu olan cümle, virgüllerin yanlış yerde kullanımı gibi hata vardı ki, kitap ilerlemiyordu hiç. bir de sürekli aşk, aşkı buldum, aşk, aşkı buldum ekseninde devam ettikçe her sayfada içim kıyıldı. kitabın son sayfasından bir cümleyle kapatıcam. anlatım bozukluğuna gel.
"efendim bunu size getirmemi daha önce görmediğim yabancılar verdi." -
yiğit özgür karikatürlerindeki delilerin muhabbetleri gibi ilerleyen grup vitamin şiiri. bambaşka bir kafayla yazıldığı aşağıdaki kısımdan anlaşılır kanımca.
hafife alma ask vurur insana
birde yer vurur sonra
masa tenisi
bu kadar kolay sanma.
masa tenisi nedir abi? masa tenisini o araya nasıl soktunuz? sen ne eğlenceli adamdın be gökhan abi! -
sarkidan cok siir kasedi formatinda olan, fon muziginin uzerine konusma halinde icra edilen, kafayi cizmis bir sahsin (bkz: grup vitamin) sevgilisine yazdigi mektubu ifade edilen, yaran eser
-
90'lar gençliğinin hâletiruhiyesini dönemin popüler şarkılarını kolajlayarak ne kadar güzel anlatmış olan şarkıdır.
"hafife alma, aşk vurur insana, bir de yer vurur sonra... masa tenisi, bu kadar kolay sanma.
ilvanlım,
ilvanlım, ilvanlım, ilvanlım, aamman. . . amaan neyse."
iyi ki grup vitamin gibi bir grup var olmuş ve böyle unutulmaz buruk-komik şarkılarla tanıştırmışlar bizleri. -
ilki şems-i tebrizi'nin ikincisi mevlana'nın açısından o dönemi anlatan ve çıkış noktasını aşk olarak alan bu romanlar dizisi türkiye'de bestseller olmuş ve bir çok kişi tarafından çeşitli güzel nitelemelerle etrafa-eşrafa methedilmektedir.
şimdi nacizane , bu kitaplar ve yazarıyla ilgili olarak kendi tespitlerimi paylaşmak isterim;
- ilk olarak bu iki kitap türk toplumunun ne kadar cahil ve eğitimsiz olduğunun birer göstergesidir;
kitapta ki anlatım karmaşası, nerde başlayıp nerde bittiği belli olmayan diyaloglar ve sürekli kitapla alakası olmayan birilerine laf sokma çabası , kitabı edebi değer olarak neredeyse sıfır noktasına çekiyor. ama bu kitap türkiye'de bestseller.
- elif şafak'ın aşk isimli kitabında anlattığı hikayelerin ince nüansları ve insanı sufi öğretisini öğrenmeye iten tavrına karşın bu kitapta anlatılanlar insanı tasavvuftan uzaklaştıracak kadar yavan. ama bu kitap türkiye'de bestseller.
- ve son olarak en önemli nokta; bu kitap değil aşk'ı anlatmak , insanı dahi anlatamayacak kadar bağnaz , şems-i tebrizi hakikat peşinde ömrünü adamış ve hak hasreti ile kendini kaybetmiş biridir ki bunu artık neredeyse bütün dünya biliyor ancak gelgelelim kitapta anlatılan şems-i tebrizi neredeyse gaddar,hain bir kimse
çünkü ;
sinan yağmur'un kitabında ki şems mederesede kalmasına izin vermedi diye müezzin'e dilin şişsin diye beddua edip ölümüne neden olabilir
ya da
terzi , dükkanına gelen şems'e iplik vermedi, onu dükkandan kovdu diye , şems dükkanı sahibinin başına yıkabilir.
peki bu mudur şems?
biraz araştıran insan farkeder şems-i tebrizinin derdinin kullar , kafirler , hainler olmadığını. şems bir tek şeyin peşindedir ; yaradan'ın.
şems 'o'na aşıktır , şems 'o'nu aramaktadır ve şems 'o'nun yarattığı herşeyde 'o'ndan bir parça gördüğü için yere basmaya bile imtina eder, yere basmaya imtina eder ki yaradanın yarattığı karıncayı bile ezmesin..
yani kitapta anlatılan ile taban-tavana zıt bir durum söz konusu.
ama yine de bu kitap türkiye'de bestseller.
bir adam bir kitap yazıyor ve diyor ki ben aşkı arayıp bulan adamı anlatıyorum, üstüne bu adam kitapta kendince birilerini yargılayıp gerçekte aşkı bulan o adamın gazabına uğratıyor.. sonra da bu kitap maalesef türkiye'de bestselleroluyor.
ne demeli bilmem, yazık. -
son zamanlarda popüler olan şems-i tebrizi ile mevlana ilişkisini anlatan kitaplar arasında en dikkat çekici olan kitap. kitapta anlatılan olayların, bu konuyu anlatan diğer kitaplardan pek bir farkı yok (bkz: aşk). kitabı diğerlerinden daha çekici kılan özellik ise, şems'in ağzından yazılmış olması. anlatım tarzını falan çok sevdim.
--- spoiler ---
ama fizik ve sünnetullah diye birşey var yahu. yok efendim şems bir bakışıyla adamın dükkanını yerle bir ediyormuş, istediği için adamın dili şişiyor ve boğuluyormuş falan. yapmayın ulan işte, siz de biliyorsunuz saçmaladığınızı, neden yazarsınız böyle şeyleri?
--- spoiler ---
bu kitabın ve benzerlerinin yazılma amacı başta para kazanmak, sonra mevlana ve şems'i anlatmak. daha sonra ise muhtemelen din hakkında bilgisi olmayan, sevmeyen, nefret eden, önyargısı olan insanlara önerip ılımlı bir şekilde islam'ı anlatmak. çünkü mevlana'nın şair olarak tanınması onu daha sıcak kılıyor ve dini anlatmak için konuya girilebilecek en kolay nokta olarak o görülüyor. fakat böyle saçma sapan şeyleri içinde barındırdığı sürece hedeflediği noktaya ulaşamayacaklar. ulan dinin mitolojiden farkını bırakmadınız. yakında da aşk tanrılarından falan bahsedersiniz kitaplarınızı daha çekici kılmak için. yeter be, akıl fikir biraz.
son olarak; tepkim konuya falan değil, sadece abartıya. geri kalan kısımları gayet iyi ve okunabilir bir kitap.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap