• tv ye çıktı ünlü oldu,
    evlenemedi rayting oldu,
    unutuldu overdose oldu,
    bayrağa sarıldı şehit oldu..
    bana göre heba oldu.
  • eksi sozluk haber ajansi en sonunda "eksi sozluk medya psikolojisi grubu" tarafindan ekarte edilmis. iyi de olmus aslinda, biraz beyin jimnastigi yapmak icin firsat oldu.

    turkiyeye donmeyeli epey zaman gectigini, bu kadar unlu bir sahsin ismiyle ilk defa sol framede karsilasmis olmamdan anladim. allahtan semra hanimi sozluk sayesinde biliyorduk da bu haberin ne kadar muhim oldugunu kavradik ve olum nedenini ogrenmeye calistik. calistik ama hala muallaktayiz. alkolden oldugunu iddia eden iki uc entrye karsin, 50 kusur entry medyayi suclu gostermis, bunlarin da ciddi bir kismi tek suclunun medya oldugunu belirtmeden edememis. yine onemli bir azinlik da hizini alamayip medyayla basladigi raporuna sov dunyasini, hollywoodu, toplumu, bizi, annesini, vs dahil etmis. savci olsaydim, oldum de ihbar cennetine mi dustum diye sasirirdim.

    demek ki bunu kamera sakasi sananlarin medyaya guvenemedikleri gibi artik sozluge de pek guvenemeyecegiz. zira bir insanin olumunun sorumlusunun salt medya olabilmesi icin aydin doganin gelip o kisiyi, kafasini televizyona vura vura oldurmesi lazim. (bunun gibi birkac igrenc mizah denemesi yapmasi da yeterli olacaktir) inanmayana soralim, ata kardesimiz, ilk televizyon meshuru mudur? hayir. ama daha once bu kadar trumanvari* bir hayati kimse yasamamisti diyenlere dunyanin turkiyeden ibaret olmadigini hatirlatir, (hani amerikalilar kendi ulkelerinin disindaki dunyaya hayal urunu muamelesi yapinca laga luga ediyoruz ya) medyanin da ozellikle amerika, japonya ve meksikada (ki bunlarin televizyonu butun latin amerika dunyasinin mtv/cnn'idir, jerry springer gibi hergelelerin bini bir paradir) turkiyede belki de hic yasanmayacak igrencliklere imza attiklarini hatirlatalim. bu insanlarin hepsi olmedikleri gibi, uyusturucu-kumar-fuhus batagina da batmayabiliyorlar. demek ki medya faktorlerden yalnizca biridir, tekrarlayalim, yalnizca biri.

    ikincisi medya, kotu kalpli para babalarinin sigara dumanlari altindaki los odalardan yonettikleri seytani bir orgut, bir guc odagi degildir. medyanin yoneticisi, hatta yoneticileri yoktur. medya gruplarinin vardir ama medyanin yoktur, medya organik bir yapiya sahiptir ve halkla da icicedir. bununla da kastim, halkla arasinda esit olmasa da yine de iki yonlu olan bir iliski * vardir bunun en guzel ornegi, sanirim 80li yillarin sonunda, cnnin, yerel yayinlardan sorumlu birimlerinin merkezden onay alma zorunlulugunu kaldirmasindan hemen sonra birkac defa yasanan "news frenzy"ler olmustu. konudan sapmayalim fazla ama isin magazin kismi da dusunuldugunde medyayi kendimizden ayri ve cok daha buyuk bir yanlisla, tek, uniform bir varlik olarak gormek cok hatalidir.

    fakat bu hatanin da nedenini biliyoruz degil mi duygusal tepki pitirciklari? insan nefretini yahut tatminsizligini "bir baskasinin" uzerine atarak kendini rahatlatir. bunu farkinda olarak yapanlara "sensin gerizakali" deriz, farkinda olmadan yapanlara da insan, cunku vucudumuzun bilincimizi rahatlatma yontemidir bu; hayatta kalma savasinin psikolojik cephesi. bu baglamda da o "bir baskasinin" somut bir hedef olmasi, mumkunse kisilestirilmesi cok onemlidir. suclu kimdir deyince, durup dusunmeden medya demek dogaldir, kolaydir.

    medyayi savundugum falan da yok. su ana kadar karsi ciktigim, medyanin tek sorumlu oldugu dusuncesi ve bizden ayri, uzakta, sinirlari ve kimligi belli bir hedef gibi portrelenerek, zil sesini duyunca dusunmeye gerek gormeden ustune tukurulerek "kisa yoldan hakli cikma kolayciligi". vardiginiz sonuc dogru olsa bile, gidis yolunuz sartlandirilma olmasin.

    eger ki aranizda dolgun maasli bir arastirma pozisyonuna ogrenci arayan bir sosyoloji profesoru var ve bu cok bilmis kardesinizin konuyla ilgili dusuncelerini merak ediyor, hemen durumu ozetleyelim: tuketim kulturunun sekillendirdigi medya, bu duzendeki her birey ve organizasyon gibi kendini bir gruba "pazarlayarak" varolmak istiyor. bu ugurda, sundugu urun olan igrenc lumpen programlarinin varligini, arz-talep argumaniyla mesrulastiriyor. kisisel inancim, insan dogasindan kaynaklanan (seks, para, guc, baskasini aci cekerken gormek, kendini baska biriyle ozdeslestirip hayatina anlam bulmak gibi bir suru beylik kavram) bir miktar talebin oldugu * fakat medyanin dogasi geregi iletisim yonunun dengesizligi yuzunden arzin talebi cok kolay degistirebildigidir. butun bu laf salatasinin anlami, medya, iddia ettigi gibi arz-talebin deterministik dunyasinin bir piyonu degil, daha fazla "ozgur irade"ye sahip olan ve toplum karsisinda sorumluluk sahibi olmasi gereken bir ogedir. amma velakin, basta bahsettigim cnn orneginin baglaminda, medya merkezi bir yapida olmadigindan ve organik gelisim kurallarini izlediginden, lastigin bir yerden patlamasi, topluma karsi iddia ettiginden daha fazla sorumlulugu oldugunu soyledigimiz medyayi kacinilmaz olarak bu gorevini yerine getiremeyecek bir duruma sokuyor. yani son tahlilde, hersey yine tersine donuyor ve onu, kendi yoluna yon veremeyen ama son derece guclu bir akarsu olarak tanimlamak gerekiyor. hickimse ne kadar guclu olursa olsun --zamaninin rupert murdochi bile-- o akarsunun icinde olduklari surece yonunu degsitiremez. dolayisiyila ne yazik ki o kurtulmak istedigimiz nefretimizi, sucluluk duygumuzu, layikiyla atabilecegimiz bir nesne yok. taslayarak huzura erecegimiz bir seytan yok bu dinde.

    asiri genel tespitleri bir kenara birakip, daha somut gozlemler yapalim. bu lumpen uyusturucusu programlar bize ozgu degil elbette. dedigim gibi amerikada da, meksikada da, heryerde fazlasiyla var. cunku tv izlencesi hem bedava, hem de zahmetsizdir. oysa bir hobi edinmek, ne kadar masrafsiz olursa olsun, bir merak, bir istek, bir disiplin ister. kagit kalemi eline alip resim yapmak, veya 20 kisi ortaklasa aldigin bir kitabi okumak, aksam isten donunce tv karsisina yigilmaktan daha zordur. iste lumpen dedigin adam da bu yuzden o sifati hakeder, kazancindan oturu degil.

    ama is burada bitmiyor ne yazik ki. cunku semra hanimli lumpen eglenceleri, meslek edinebilecek, hobilerle ugrasabilecek, bilgisini ve kulturunu arttirabilecek imkanlara sahip insanlarin da hayatlarini ele gecirdi. yani biz fransiz sarabi-somine-pipo insanlari da, hayatin zevklerini yasamayi elitistlik olarak goruyoruz ve bunun yerine isten eve gelince tv karsisina yigilip, okuz gibi semiriyoruz. elbette baska birsey yapmadigimizdan da sabah iste, okulda bunlardan bahsediyoruz.

    bu tipki butun sozluk hayatini futbol atismalari ve anketle sinirli tutmaya benziyor. cunku zeka, bilgi, birikim, merak gerektirmiyor; vasifli vasifsiz herkesin uzerinde fikir yurutecegi birsey. birakin politikayi, sanati, teknolojiyi, felsefeyi, gunluk hayata dair mizahi bir gozlem dahi zor gelir bu insanlara. halbuki hepsi aptal degiller, fakir hic degiller, belli ki zamanlari da var. iste lumpen buna denir arkadasim; baban fabrikator de olsa lumpensin, cunku her gun kicini devirip hayatini haybeye harcamak kolay geliyor. ondan sonra da belki bir iki saatligine bilgisayarin basinda kicini devirir, ata turk basligina girip medyaya bir iki yuklenirsin, sonra televizyonunun basina donersin. o bilgisayar pentium 14 de olsa, o televizyon plazma da olsa lumpensin; cunku sen o kotuledigin medyaya ve onun agzina biberonla verdigi yoz kulture muhtacsin. yarin bir gun semra hanimin, televolenin, ahmet cakarin, kenan ercetingozun, reha muhtarin, saadettin teksoyun, seda sayanin, reality showlarin, vs olmadigi bir sabaha gozlerini acarsan, "oh be dunya varmis" mi diyeceksin yoksa yeni ata turkler mi talep edeceksin o seytani medyadan?

    ad hominemin hastasiyim, cok kotu tusunun ustasiyim editi: yazarin evrensel lumpenlik skalasinda kendine edindigi yerin, ideal bir dunyada hicbir oneminin olmamasi, yazilanlarin dogrulugunu veya yanlisligini etkilememesi lazim. ama cok defalar bir araba dolusu argumanin "sen once kendine bak"la curutuldugunu gordugumden (bazilari bunu latince soyluyor, o zaman karsidakinin hic sansi yok) ekleyeyim, 6-7 senedir tv'siz yasiyorum. yuce bir insan oldugumdan degil, zamaninda imkan olmadigindan. bu zorunluluk sayesinde fazladan bir iki hobi edindim; epey bir kitap okudum, kepeklerimden kurtuldum, kolestrolumu dusurdum, erken bosalma sorunumu cozdum, soguk fuzyonu buldum. tabii savimiz lumpenlik esittir tv izleme gibi abuk birsey olsaydi sizi buralara kadar yormazdik zaten ama sonuc itibariyle kendimi bildim bileli dunyanin en cok tv izleyen 3 milletinden biri olmamizla, bireysel uretkenligimiz ve tatmin seviyemiz arasindaki iliskiyi gormek pek zor olmasa gerek.

    hadi madem edit yaptik, son bir tespit daha osuralim: burada tv bir sembol sonucta; o cok nefret ettigimiz ama hepimizin birer parcasi oldugu tuketim kulturunun, sinirli veya vahsi kapitalizmin, yani sistemin malimiza mulkumuze degil, bizim kafamizin icine nufuz etmesine yarayan bir arac. (internetten farki ise, ikincisinde coksesliligin ve kullanici kontrolunun cok daha fazla olmasi). fazla imkani olmayan veya imkani olsa dahi bunu kisisel gelisimi icin kullanacak yetilerden, temel birikimden yoksun oldugundan hergun tv karsisinda semirenlere lumpen demek kolay. yalnz imkani oldugu halde icinde bulundugu bu sistemi anlayamadan ona kendini kaptirip giden ama firsatini buldugunda da, muthis bir ikiyuzlulukle tuketim kulturune, kapitalist degerlere karsi dusunmeden papagan gibi sakiyarak gercekte sahip olamadiklari bireyselligi yalandan yasayanlar, sistemin ustunde olma illuzyonunun verdigi o uyusturucu hazzina bagimli olanlar, cok daha fazla hakediyorlar lumpen sifatini.

    gecenlerde roportaj icerikli bir forward mailde rastlamistim: bilge adam kendini dunyadan soyutlamaz, hayatla icicedir ama onu kolesi degildir.... mutlaka televizyon izler, fakat gunde en fazla 15 dakika. boylece dalgalara kapilmadan denizde kalmayi basarir
  • bir otel odasında ölü bulunmuş zat.
    yazık.
    kim öldürdü bu adamı?
    anası mı, televizyon mu, hırs mı, yalancı şöhret mi, biz mi?

    2. edit: kötüleyenlere hak veriyorum hakkaten zamanın ötesindedir.
  • pazar keyfi hakkindaki haberi verdikten sonra "biz zaten uzun zamandir boyle bir anda sohret olan genclerin psikolojik yardim almalarinin gerekliliginden bahsediyorduk..." seklinde uzayip giden bir aciklama yapmistir.

    kendilerine bu duyarliliklarindan dolayi tesekkuru bir borc biliyorum. hatta diyorum keske herkes pazar keyfi kadar sorumlu davranabilse!

    haberin sonrasinda ne mi girdiler? son 24 saatte kim kiminle nerede ne yapmis?

    gozlerinizden opuyorum. aslanlarim benim.

    *
  • isim kombinasyonu ile ulu öndere benzetildiği yetmişyormuş gibi bir de anormal annesi tarafından şehit mertebesine çıkartılmış insandır hatta yetmemiştir tabutu bir de türk bayrağına sarılmıştır sanki sanırsınız ki türk devletine milletine bir hayrı dokunmuş, bir işe yaramış bir insan... anası "şehit" lafını ağzına alıcağı zaman gitsin önce ağzını yıkasın.. delirmemek elde değil, bir de isim benzerliğinn iğrençliği yetmiyormuş gibi ulu önderin vefatı ile malum şahsın ölümünü de benzeştiren bir takım kendini bilmezler varmış aramızda onu da gördük...
    (bkz: başımıza taş yağıcak)
  • kermit gibi bakan, doğuş gibi cümleler kuran bir tuhaf insan.
  • ortaokuldaki türkçe öğretmenimin oğlunun adı. çocuğun babası sonra akp'den milletvekili aday adayı olmuş.
  • o kadar ünlü oldum delisi oldu, televizyonuydu programıydı kullandı adamı, ne paralar kazandılar onun üstünden ne raytingler aldı şimdi ölümü yine aynı tarz boktan bi programda 3 dakikada magazin haberi arasında gösterildi geçildi. bu kadar basit bu kadar değersiz bu kadar iğrenç..

    edit : acı olan insanlıktan çıkmanın ve yüzsüzlüğün ötesinde bir ölümden bile reklam koyup insanları 2.5 saat bekletip hala dalga geçip para kazanmaya çalışmaları. hiç birşey demiyorum yuhh
  • şahsımca inandığım tek bir şey vardır ki, çok ünlü olmuştur, çok sevilmiştir, can parçasıdır yani. herkesin hayatında yeri vardır, herkesin hakkında söyleyebilecek bir şeyleri vardır. ölümüne sebep verenleri lanetlemek, olayın gerçek boyutları ortaya çıksın başka insanlar zarar görmesin diye candan gönülden efor sarfedenler vardır. ve çoğumuz da hiç izlememişizdir, annesi semra hanım sayesinde tanımışızdır kendisini, hatta biz semra hanımı da tanımazdık ama, ekşi sözlük sağolsun öğrendik işte... birde uğur mumcudiye biri vardı. hakkında 65 entry, uğur mumcu cinayeti ile ilgili 1 entrysi olan. ata türk çok büyük bir adamdır.
  • otel odasında aşırı dozda uyuşturucudan ölüp tabutuna türk bayrağı sarılan şahıs..

    bu harekete bir allahın kulunun "hop bi dakka kardeş olmaz böyle!!" dememesi ile türkiye'de katakülleye geldi mi neler yapılabileceğini görmüş oluyoruz.. oldu olacak anıtkabir'e gömseydiniz!!! töbe töbe
    (#8228252) annesinin "şehit verdim" sözlerini dağılmışlığına falan verdik ama o cenazedeki bir allahın kulu da "ayık" değil miydi bea??

    hayatla ilgili körpe hayallerle dolu olan binlerce gencimiz bi kurşun ya da bi hain mayın yüzünden senelerdir heba oluyo biz "bu vatan için" diyoruz üzülüyoruz.. anneleri babaları kardeşleri "bu vatan için" diyor avunuyor.. bu insanların tabutuna türk bayrağı örtmek boynumuzun borcu oluyo, herkezden fazla hakediyorlar.. peki sen kalkıp alemlerden alem beğenip otel odasının birinde kafayı bi milyon yapmaya çalışırken ölüyorsun, senin neyin hakediyor o türk bayrağını?? ölünün arkasından ağzımı bozacam ama o verdiğimiz binlerce şehit ile aynı muameleyi görmene göz yummak o şehitlerden birini katletmek kadar kötüdür.. yazıklar olsun bir tane aklı başında adam yokmuş o kadar kalabalığın içinde "indirin lan şu bayrağı!" diyememiş.. bakalım daha neler görücez
hesabın var mı? giriş yap