• bu filmde, bir insanın verebileceği en mal tepkiyi vermişti aydan şener.. "münir özkul: ay ışığında saklıdır aslında özü karanlıktır şule: hıhı anladım" neyi anladın aptal derdim ben olsam.. ama işte sonuçta münir özkul...

    toprak sergen bu filmde bi metin yazarıydı ve müşteriyle toplantıdayken metnini beğenmediler die bi anda çok asi bi şekilde terk ediodu toplantıyı.. ama ne afra tafra anlatamam size.. ben de metin yazarı oldum "tamam beyfendi öyle olsun sizin istediğiniz gibi" yavşaklığından öteye geçemedim.. toprak bambaşkaydı.. teleksekreterinin mesajı da "şu an ay ışığında güneşleniyorum, lütfen msj bırakın"dı. sırf burdaki rolu için ben ıssız adamda oynamasını isterdim. allahım nasıl cuk diye otururdu..

    hele ki jipiyle gidişi.. devamli çamurun içinden gidip gelen bir arkadaş.. vay ki vay.. biz kirlenmesin diye arabayı kurudan götürelim diye uğraşırken toprak direk çamurlarda.. hoş filmin başında toprak sergen in bir de beyzbol sopasi vardi ve jipinin camlarını dağıtıyordu.. ya arkadasim eyvallah da o camlari elinde ince belli bardaktan ve kirmizi beyaz cay tabagi ile cay içerken "usta yanniz cikma cam bulamaz mıyız?" diye tamir ettireceksin. havan kime beyzbol sopasiyla bi de.. -
  • bar çekimlerinin alt kemancıda yapıldığı ismi ve soundtrackiyle bizi oldukça etkilemiş ama toprak sergen'in korkunç saçları ve aydan şener'in o saçlardan daha korkunç oyunculuğuyla dehşete düşürmüş tv filmidir. birara bir arkadaşım filmin gazıyla telesekreter mesajını "şuanda ayışığında güneşleniyorum lütfen mesaj bırakın" diye değiştirmişti de annesi "kerhane mi burasi bu ne biçim mesaj değiştir çabuk" diye küçük çapta bir aile kriz yaratmıştı..gülmüştük bayaa..hey gidi günler...
  • aydan şener'in sarı takım elbisesiyle rock konserine gittiği film... dikkat ederseniz; kendisinin yeşil bornozuna ya da çiçekli geceliğine hiç girmedim...
  • her izyelişimde gülecek yeni yeni sahnelerini keşfettiğim muhteşem komedi filmi, ilk izleyişte bünye kaldıramıyor tabi o kadar espiriyi diğer detaylar tekrar tekrar izledikçe fark ediliyor, mesela son izleyişimde dikkatimi çeken birkaç sahnesi; bar sahnelerinde barda dans eden diğer şahıslara dikkat edilirse topluluğun çılgın bi gençlikten oluşuyor olması gözlerden kaçmıyor, şahsen bir iş kadını olsam daha oturaklı mekanları tercih ederdim, etrafımda tepinen çocukların arasında ne işim olur...
    unutamadığım birde mini diyalog var;

    münir özkul: ay ışığında saklıdır aslında özü karanlıktır
    şule: hıhı anladım

    bu diyalogtan sonra epey bi düşündüm ama ben hala bi bok anlayabilmiş değilim, halbuki herkesin hemencecik anlayabileceği sıradan bir söz gibi... ilginç
  • filmin çekildiği dönem yeni yetme rakırlarından olsam belki toprak sergen'in uzun saçlı, sakallı ,hafif kilolu haliyle vücuduna yapışan beyaz atlet ,kemerli-yüksek bel kot pantolonu ikilisi üzerine deri ceket biçimindeki giyim tarzını sonuna kadar savunur , filmi de sırf onun için izlerdim... ama hayır ne aydan şener'in döpiyeslerine bayılıyorum ne toprak sergen'in o ukala, vurdumduymaz, başına buyruk tavırlarıyla süslenmiş tipine ne de aralarındaki münasebetin biçimine...
    ama anlamadım, televizyonda ne zaman denk gelsem baştan sona izliyorum,hiç üşenmeden hem de...
    ya ben çok boş bir insanım yapacak hiç işim gücüm yok, ya da bu filmde henüz çözemediğim çekici bir unsur var. elbet bir gün anlarım...
  • toprak sergen'in telesekreter mesajı ile tarihe geçmiş film: "şu anda ay ışığında güneşleniyorum"
    bi siktir git çay koy
  • filme adını veren* şarkı aradan 11 yıl geçmesine rağmen hiçbir yerde bulunamamaktadır. şarkının nette dolaşan versiyonu dandiktir, muhtemelen tv'ye tape recorder tarzı bir aletin doğrultulmasıyla kaydedilmiştir. şarkının ortada bir yerinde tonlama özürlü bir dişi, şeboistnetnoktakom diye mırıldanıp triplere**** girmektedir. bu şarkıyı temiz temiz dinleyememek beni türlü hezeyanlara sürüklemektedir.
  • filme ismini veren replik "munir ozkul" tarafindan soylenmistir..soyleki aydan gelip "-munir baba sonra dedim ki ben senin istedigin insan olamam ayrica seni degistirmeye de calismayacagim hayatimda uzun sac perugu giren birisiyle olmam ben hem olsaydim giderdim dave mustaine e verirdim" der munir ozkulda babacan tavriyla "unutma aydancigim ay isiginda saklidir" diyerek got etmistir aydani..bu ozlu sozu aciklamam gerekirse "insanlarin sekline bakmamalisiniz" der munir ozkul " onlarin verdikleri ve verecekleri seylere bakip degerlendirmelisiniz" demek istiyor..yani sanirim..tam olarak bunu demek istememis de olabilir..bilemiorum..ama demistir canim..koca munir ozkul.. yunus emre gibi iki kelimede dunyalari annatamicak mi yani...
  • toprak sergen in korkunç saçı falan denmiş. ben bildiğin yakıştırmıştım o saçı adama, hatta 2 hafta kadar toprak sergene aşık olarak gezmiştim. yapmayın etmeyin yazıktır.
  • bugün niyeyse aklıma geldi bu film ve toprak sergen'in peruğuna, aydan şener'in mimiksiz oyunculuğuna, diğer zorlama oyunculuklara, tayyörlere, yüksek bel donlara (korkunçlar sahiden) ve sonra tekrar peruğa rağmen, anımsamanın: eskinin hatırına izledim.. o eskide- 14 yaşım kadar eski- nasıl bu kadar sevmiş, nasıl bu kadar etkilenmiştim bilmiyorum.. bugüne sarkan bir şuursuzluk mevcut ve belli zaten.. ama ağladığımı hatırlıyorum mesela sonunda, ablamla böyle hüngür hüngür ağlamıştık uygarla şule'nin sonlarına.. şimdi pek bir yavan, ve çoğu yeri de sahiden komik geliyor.. ama öyle ya da böyle ben bu filmden o zamanlar çok etkilenmişim, bugün izlerken bir sürü kez farkettim.. resmen aşk algım, ilişki algım şekillenmiş bu filmle.. gidip bir de aptal gibi "sen farklısın, sen beni sakinleştiriyorsun" repliğini seçmişim en çok etkilenmek için.. farkediyorum şimdi, hem de nasıl etkienip, bu yalanı-repliği "aşktan" diye kodlamışım ve kaydetmişim de veri tabanıma:
    - filmde uygar şuleyi çok seviyordu ya, şuleye demişti ya bu sözleri.. birisi bana böyle şeyler söylerse o da beni seviyor demek bence.. ben o adam için özel olduğum demek. usul usul sevilmek en güzel bir şey. hem zaten şule de uygarı seviyor. ben de severim ki.. demişim.
    tipik, salak!

    ve hani nasıl bir saçma sapanlıksa geçmemiş de; bak işte, çalışıyor sistem tıkır tıkır: ısrarcı bir şekilde benzer zırvalara inanıyorum ben. sanki bir sürü kez bu söze rağmen tersini hissetmemişim gibi, hiç ders almadan inanıyorum hâlâ.. bu film ile, gönüllerin hassaslaşmaya başladığı o dönem işlenmiş olan bu kodu silemiyorum..

    neyse, bir şey daha var: ne güzel şarkılardı yahu..
hesabın var mı? giriş yap