• zamanında karısıyla karşı karşıya telefonla bağlandığı bir haber/magazin programında yarmış olan arabeskçi. kadın konuşmaktadır "azer eve gelmiyo, her gece içiyo, böyle koca mı olur bik bik bik..", azer bülbül karısının lafını keser:

    -yav onu bunu bırakın da kadın dediğinin ayağı mı kokar yav!

    böyle bir demeçle hafızalarımızda yer etmiş bir şarkıcıdır en nihayetinde.
  • yer kıbrıs lefke 4. tabur birinci bölük.
    öğle yemeği zamanı.

    -yemek duası için kep çıkar düzen al.
    -tanrımıza hamdolsun, milletimiz var olsun... komutanım!
    +afiyet olsun
    - sağol.
    +dağılmayın. azer bülbül için el fatiha....
  • hesabım var, esmerin adı oya, sevdiğime pişman ettin, saygımız vardır(eskimo genci) gibi yıllardır ibrahim tatlıses'le özdeşleşmiş türküleri piyasada ilk seslendiren adamdır. ibrahim tatlıses'den de önce.

    ibrahim tatlıses kendi ağzıyla itiraf etmiştir, ilk önce azer bülbül'den dinledim, sonra ben de kasedime koydum diye.

    dileyen ahan da aşağıdaki videodan görebilir. aşağıdaki program daha azer bülbül'ün ilk tv tecrübelerinden biridir. hatta programdaki güçlü (olgun şimşek) karakterinin elektrik benzetmesi sayesinde azer bülbül titremesi elektrik çarpmasına benzetilmiştir. olgun şimşek bu aşağıdaki videoda bu akımı başlatan isim olmuştur.

    tarihe tanıklık ediyoruz efem,
    https://www.youtube.com/watch?v=i6kmjdy-oue

    popüler olmadan evvel baya 7-8 tane kasedi varmış rahmetlinin. evet tanındıktan sonra da çok deli eserler seslendirdi fakat asıl cevher o almanya'da yaşarken yaptığı kasetlerde gizli. dinlemenizi tavsiye ederim.

    aynı zamanda emrah'ın meşhur ettiği leyli adlı parça, kibariye'nin hüküm giymişim ile yıldızlaştığı şarkı, mahsun'un ciğerparem şarkısı, nükhet duru'nun ben yine sana vurgunum adlı nefis şarkısı da yine azer tarafından ilk okunan şarkılardan bazılarıdır sadece.

    bunun haricinde ben seninle mutluyum, yalan sevgiler, alacağın olsun, ayrılmak mı gerekirdi, üzülmedim ki, sana yalan gelebilir, başaramadım , borcum bitmedi gibi efsane şarkılara da can vermiştir. orası ayrı..

    sesinin haricinde, hali tavrı duruşu mimikleri, elini kolunu yerçekimine terkedip kukla gibi sallayışları, iki beden büyük takım elbiseleri, kambur duruşu, başını önde sallaması, hızlı konuşması, aniden bağırıp coşturması, gözlerini sımsıkı kapayıp şarkı söyleyişi, derbeder havası, amerikan traşı olarak bildiğimiz sedat peker traşı, pos bıyığı ve daha niceleri ile silindi gitti.

    entel tayfa azer bülbül denildiği vakit yüzünü buruştururdu. taksiciler arabaya binen müşteri ciks birisiyse teybin sesini kısmak mecburiyetinde hissederdi kendini. hoşlanılan kız playlistinizde azer bülbül görünce sizi varoş görürdü. ankara pavyonlarının duvarı azer nağraları ile çınlardı. dalga geçilirdi kendisiyle elektrik çarpmış, titrek şarkıcı diye. biz ise senelerdir ulan senelerdir o titrek diye dalga geçilen adamın her titreyişinde meşke gelirdik. göğsümüzü gere gere de azer dinliyorum derdik.

    azer bilmeyen, sevmeyen dinlemeyen insanlara azer sevgisi aşılayan başlıca kurum askeriyelerdir. sonra taksilerdir, varoş semtlerin esnaflarıdır, sanayi köşelerinde ya da fabrika imalathane bölümlerinde nidaları yankılanan duvarlardır, ilaç gibi radyo frekanslarıdır, pavyonlardır.
    yıllardır yazacam yazacam hep erteliyordum. bugüne kısmetmiş azer bülbül başlığında yorum sahibi olmak..

    neyse...

    yürek yangınına kâr etmiyor kar,
    şu koskoca şehir sanki 4 duvar
    nehirler ırmaklar taşacak kadar
    ağladım ağladım yaşım bitmedi..

    ya da

    güneş, karlı dağlarla
    denizler, kumsallarla
    çiçekler, ilkbaharla
    ben, seninle mutluyum

    dizeleri bile bu adamı anlatmaya yeterlidir bence..

    sübutay kesgin bir yaşam biçimidir. saygılar.
  • adıyla birlikte sebepsiz bir bally kokusu sarıyor etrafımı.

    muhtemelen mahallede örnek aldığımız abilerimiz bally çekerken şarkılarını dinledikleri için olsa gerek.

    dünyanın derdi üstünde olan koca koca abiler öyle mutlu görünüyorlardı ki inanamazsınız.

    hep bir ezikliği vardı. hep başı eğikti. hep mutsuzdu. gülerken hep başını eğiyordu. böyle bir hayat olabilir mi? düşün ki mutlu olmaktan utanasın. nasıl sıkıntıların vardı acaba?

    titremesiyle dalga geçenler biliyor muydu ki; o kadar dert keder direk nasıl çıksın o ufacık gırtlaktan.

    allah rahmet eylesin.

    bizi kızılay'da sırf hayranınız abi dedik diye tutup götürdüğün klüp için, orada bizi en ön masada ağırladığın için, karnınız aç mı deyip yedirdiğin yemek için, gençler kötülüklerden uzak olun adam olun dediğin için, meyve suyu için binlerce teşekkürler.

    http://www.youtube.com/watch?v=q_rqlsr3ko8
  • gülüşünden, duruşundan mertlik ve mahcubiyet sezilirdi bu adamın. entelin kuntilin dalga geçtiği, genelde garibanın/kenar mahallelinin/itilip kakılmış adamın "kadrini kıymetini bildiği" biriydi işte.. isim zikretmeyelim o camianın pisliklerinden olmadığı belliydi.

    hayatı "koyu" yaşayanlardandı, sanki "ölümcül kötü alışkanlıklar edinmemesine ihtimal olmayanlardan"dı. "çilekeşliğe yazgılı"ydı. harbi bir alt kültür şarkıcısıydı. bazı abileri gibi sosyeteye, burjuva taklidi yapan hödüklere yamanacak adam değildi. tip itibariyle, kılığıyla kıyafetiyle sanayi sitesinde, kahvehanelerde, berberlerde, birahanelerde on binlercesini gördüğümüz abilerimizin hisli hisli şarkı söyleyen bir örneğiydi.

    "ulen arbesk mi kaldı 2012'de?" diye sorana adı söylenirdi. yaşayan arabeskin tanımıydı. star mıtar değildi. antalya'nın şarampol semtinde ölü bulunduğu mostar otelin kapısındaki 3 yıldızdan her biri kadar yıldızdı ancak. zaten biri kendisine yıldız dese bıyık altı güler yahut söverdi muhtemelen..

    lüks sahneler/kırmızı kadifeler mi giderdi rahmetli azer'e rakı içilesi bir ocak başı mı..

    bazı şarkılarına tuzlu fıstık, bira, deniz kıyısına çekilmiş araba ortamlarında eşlik ettiğimde şeytan görmüş gibi bakanlara koyiyim azer.. pkk sempatizanı da ülkücü genç de lümpen de fabrikada çalışan emekçi de dinlerdi kendisini. bir iki şarkısından belli bölümleri ben dahi bilir söylerdim ne hikmetse kattiyen sarhoşken..

    43 yaşında memleketinden/evinden uzakta öldü gitti. eminim ölürken mutlu değildi. mutlu olan adamın ölemeyeceği bir ortamda öldüğü anlaşılıyor maalesef. artık dünyevi acılarının dindiği kesin. ruhu huzur bulur inşallah. dünya yalan.
  • ankara konseri afislerinde "ankara titreyecek" diye tanitilan sarkici. yuruyen vibrator
  • azer bülbül, bir arkadaşın stüdyosunda kayıt yapmaktadır. önce sesini açmaya uğraşır, yüksek sesler çıkarır, sallanır vb. menejeri de oturmuş gazete okumaktadır. menejer bir ara gazeteden kafasını kaldırır ve tonları ayarlamaya çalışan arkadaşa dönerek: "eee nasıl gidiyor?..." diye sorar. arkadaş: "aslında söylemeye çekiniyorum ama, azer bey çok detone söylüyor, makinelerle bile ayarlayamıyorum sesleri..." der. menejer bir an durur, "tamam hallederiz" der.
    - azer! azer!
    - hoop! ne oldu?
    - abicim, çok "betone" söylüyormuşsun, mikrofona söylesene, sesi alamıyormuş arkadaş...
    yaşanmış olduğu doğrudur.
  • şarkı söyleme stili ile dalga geçiliyor olsa da şarkıları çok güzeldir, yorumu da çok güzeldir. başıma bir iş gelmeyecekse azer bülbül'ü de dinleyicilerini de seviyorum. en azından onlar arabadaki kasetlere göre insan yargılamıyorlar.
  • kendisini sadece yaptigi muzik ile degil.. kisiligi ile taniyanlarin.. karakter olarak cok duzgun bir insan oldugunu bilirdi..
    gelmesi gereken yerlerde olamadi hicbir zaman..
    cok ugrasti.. cevresinde ki onu kazandigi/kazandirdigi paradan cok hayatina ceki duzen vermesi icin..
    agir alkol ve uyusturucu yikti gecti.. demek ki..
    saglam masasi olan bir sanatciydi.. takipcisi coktu.. sahne aldigi mekana para kazandirandi bir zamanlar..
    maalesef.. sahne de duramiyordu artik..
    sahnesini bitiremiyordu bile..
    muslum baba gibi sansli olamadi.. arkasindan onu cekip cevirecek bir kadin yeterliydi aslinda..
    olmadi..
    yolun acik olsun azer baba..
  • "gönül tızmaneeeeeeey" şeklindeki nidağlarıyla ünlenen güzel bir sanat insanı. (bkz: kavramsal sanat)
hesabın var mı? giriş yap