• ben bu adamı ankara'da yaşayan, abd'de akademik kariyer yapmış, sosyolog, 1,89 boyunda, titizliğe önem veren, kendi evi olan, esnek çalışma saatlerine uygun bir adam olarak biliyordum, yani öyle bir izlenim almıştım.

    neyse işte geçen gün mesaj attı, "sende falanca şarkıcının filanca kasedi varmış piyasada yok versene çekeyim" dedi. "tamam, adres ver ankara'ya göndereyim" dedim. "ne ankara'sı benim mekan nuruosmaniye'de, kepengi indirdim mi taksim'e gelirim" dedi. ben de "o zaman geçerken bırakırım" dedim. ama şaşkınım haliyle. kafa yapıyor sanırım diye düşüne düşüne eve vardım. hemen albümlerimi karıştırdım ve evet işte orada: jethro tull'dan aqualung'un hemen altına sıkışmış olan coşkun sabah'ın haberin var mı? kasedi. bu benim de en sevdiğim albümdü.

    verdiği adrese gittim. tabelasında "erenler travel" yazan tükana girdiğimde bir adamın turistlere, "ya iran'a direkt uçsanız hayatınıza ne gibi bir anlam katacaksınız, ben sizi buhara üzerinden tahran'a yolluyorum, mis gibi destinasyonlar" dediğini duydum. bu o olmalıydı. orada dikilirken beni fark etti ve çocuklara ilgilenin deyip beni vantilatörün karşısına aldı. şok geçiriyordum. 45 taşlarında, saçlarını boyatmış, keten pantolunun altına çorapsız olmak kaydıyla espadril giymiş, ebru yaşar'ın petrolcü sevgilisi dinçer azaphan modunda bir adam. o entryleri bu adam yazmış olamaz dedim.

    elimde kaset bekliyorum. coşkun sabah'ın şarkıları geliyor aklıma mırıldanıyorum: ispanyola ispanyola / aşkın ateşini ver bana / ah maria, ah maria. sonra başkası: yunus emre der ki iz bulabilmem / kışın çok ararım yaz bulabilmem / insanlarda doğru söz bulabilmem / yalan söylemeyen dil ister benden.

    bu adam, yazdığı entryler, bu dükkan, bu şarkılar, ben neredeyim? adam sanki kırk yıldır bu mıntıkadan çıkmamış gibi, hangi ara okudu?

    işi bitti yanıma geldi. "ya adamlar amma uğraştırdı haa, tutturmuşlar direktoman isfahan'a uçak var mı diye. neyse hallettim, 4 aktarmalı biletlerini kestim" dedi. kasede baktı ve çok sevindi. "selamun aleyküm abi" dedim, "aç mısın" dedi. hee deyince nuruosmaniye köftecisi'nden 1,5'ar köfte söyledi. beri yandan teybe kasedi taktı, dinlemeye koyulduk. "bugün ben çok mutluyum, bu kaset için çok teşekkür ederim" dedi.

    abi dedim, "ben seni buralı değil ankaralı biliyordum, ne bileyim mühim bir akademisyen mesela". tersledi beni. "baboli ne ankarası, gençliğimi buraya gömdüm ben. eminönü'nden beyazıt'a kadar muhtar benim. beyazıt sahaflarında okumadık dergi, kitap bırakmadım, kapalıçarşı'da 7 dükkan batırdım, benden iyi kilim satan bulamazsın burada, altının ayarını tadına bakarak anlarım, 90'larda tahtakale'de doyçe markların kurunu ben belirledim, edım smit derlerdi bana, 4 yıl hacı adaylarını ben giydirdim, ihramı yeniden yorumladım, mısır çarşısı'nda en güzel lokumu ben sattım. bir ara kayseri'den pastırma getirdim, ama göreceksin, alan ekmeksiz yiyordu, görebileceğin en iyi tütünlük" dedi.

    puzzle'ın parçaları birleşmişti, yazınsal hikayesinin kaynakları bir bir ortaya çıkmıştı. feleğin çemberi kenardan bana bakıyordu. babaerenler almış bu ıskartaya çıkmış çemberi müzelik gibi yazıhanesinin bir kenarına koymuştu.

    köftelerimizi yerken albümün a1*, a2* ve a3* şarkılarını dinlemiştik. ben turşu biberleri yuvarlarken "haydi kalk da nargile içmeye gidelim, erenler nargile'ye" dedi. "aa isme bak orası senin mi?" dedim, "yok babamın. benim olsa babaerenler nargile olurdu. olacak da. nargile işine gireceğim". bunu söylerken çok ciddiydi.
  • babaerenler mahlaslı bu sevdiğimiz yazarımız keçiören'de "pierre bourdieu karate kursu" adıyla bir işletme açmış, gelen yiğidoların "2 aydır tek bir hareket öğretmedin sensei, varsa yoksa toplum-episteme-doksa" şeklindeki itirazlarına "sosyoloji bir dövüş sporudur" şeklinde bir yanıt vermiş ve öğrencilerinin zopalı saldırısı sonucu 15 gün dışkapı ssk'nın yoğun bakım ünitesinde kalmıştır. sözlükte takındığı cool tavır ile geçmişinde saklı bu korkunç tecrübeyi nasıl bağdaştırıyor gerçekten merak ediyorum.
  • uzun yıllar önce aydınlık dergisinde köşe yazarlığı yapmış, daha sonra ilk romanı "gavura ekmek yok" ile recep peker edebiyat ödülünü kucaklamıştır. daha sonra fazilet partisi gençlik kollları başkanlığını 2 yaş farkla kaçırmış, bunun üzerine bir süre haydar baş'ın partisinde mkyk üyeliği yapmış, ardından namık kemal zeybek'li dp kadrosuna geçmiş, oradan ayrılıp son seçimlerde eskişehir'den bağımsız adaylığını koyan ahmet abi'nin kampanya stratejisini belirleyen ekipte yer almış, seçim sonuçlarından sonra da mhp yozgat il teşkilat başkan yardımcılığı görevine talip olmuş ve fakat parti binasına hawaii şort-gömlek ve parmak arası terlikle girip yengeç dansı yapmaya kalkışmasını nedeniyle "yürü git" şeklinde reddedilmiş ve tüm bunları yaparken "lan ben ne yapıyorum?" dememiştir. öyle de ilginç biri işte. "çok okuma dellenirsin" uyarılarına kulak asmaması da isyankar yönünü gösteriyor.
  • eğer yanlış görmüyorsam hesabını ve bütün entrylerini silmiş. iskenderiye kütüphanesi'nin yakılmasıyla eşdeğer bir kayıp bu. çok net.

    kahrol entry sildiren karanlık!
  • kendisine bile ulusalcı yakıştırması yapılabilmesi muhafazakar muhayyilesinin sınırdan ve akıldan muaflığının en güzel örneğidir kanımca.
  • perinçek'le küçük, eskişehir cezaevi'nde kalırken bize hep mesajlar getirirdi oralardan, hatırlarım. zaten sözlükteki bütün anarşik, sosyalist tayfa hepisimiz tekirdağ'dan yönetildiğimiz için hep normal şeyler bunlar. bir tekirdağ, bir imralı, hepsi ergenekon.

    diğer şeyler ise hep racon, hep kandırmaca :p

    hepsini rasim ozan biliyor, ona sorunuz.
  • ankaralı olmasa da yolu ankara'dan geçmiştir. uzun yıllar ulustaki majestik gazinosunda kapı görevinde bulunmuş, olay çıkaran sarhoşları deontolojik diyalektikle etkisiz hale getirip, gazinoyu tehdit eden mafya müsveddelerine karşı gazino ahalisini kontur-hegemonik savunma teknikleri vasıtasıyla harekete geçirerek, gazinosunun güvenliğini sağlamıştır.

    yine bu dönemde güdüllü erhan, koçhisarlı elvan dalton gibi canlı oyun havası sanatçılarıyla etkileşerek, dadaist-subaltern akımın gelişmesinde ideolog olarak vazgeçilmez yerini almıştır.
  • yillardir yazilarini takip ediyorum evet tam bir perincekci. (doktor ellesmeyin idare ediverin dedi de)
  • akp donemi devletinin ideolojik aygitlarini akitte milli gazetede ariyor. tipki daha once devletin ideolojik aygiti olarak ataturkcu dusunce dernegini gorenler gibi. hobi olarak yine yapin tabi, yapmayin demiyoruz.
  • az kaldı, yakında mehmet baransu babaerenler'in silivri'ye gönderdiği "yoldaş doğu perinçek, süper nato-fethullahçı gladyo faşizmine karşı verdiğiniz mücadelede sizleri ve tüm devrimcileri en içten duygularımla selamlıyorum" yazan mektubunu taraf'ta manşet yapacak. zaten babaerenler de koşaner'in istifasından sonra karalar bağlamış, "yargıdan sonra tsk'yi de ele geçirdiler" deyip duruyormuş. dikkat ettiyseniz "tsk'yı" değil "tsk'yi" diyor, tam pkk ağzı. bu da başbakanımızın mütemadiyen dile getirdiği abd-bdp-ptt-chp-ttnet-mhp-khk-kktc ittifakının en açık göstergesi. yahu mit ele geçirmiş diyorum, mit mit. mit diyorsa doğrudur. allahımıza şükürler olsun ki bu ülkede ittihat-terakkiden beri 100 yıldır halka zulmeden komünist-laik-elit-seçkin-ulusalcı-statükocu-darbeci-ergenekoncu-allahsızlar gidiyor, yerine milletin iradesi geliyor. yaaa. havayolu halkın yolu oldu hem, hayaldi gerçek oldu. yaşasın demohhraaaasi sivillik müslümanlık-millet iradesi-dinamik muhafazakar anadolu kaplanları-karpuzun göbeği. hakiki burjuva biziz rerörerörerö...
hesabın var mı? giriş yap