ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tübitak'a yakınımı atadım neresi tuhaf anlayamadım
-
"zaten anlayabildiğim fazla bi şey yok" şeklinde devam etmesi beklenen cümle.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: beyler fitness da hocaya
entry: steroid hapları erkeklik hormonunu bozar mı dedim.. adam ''yok aşkım öyle şeylere inanma'' dedi nasıl rahatladım nasıl sevindim bilemezsiniz.
borç verip kötü olmak vs borç vermeyip kötü olmak
-
bir pazar sabahı biraderimin baldızı beni aradı.
abi evi tadilat yaptırıcam bana 100 bin borç verirmisin dedi.
ben de dedim ki 100 bin çok değil mi tadilat için evi baştan mı yaptırıyorsun dedim.
işte mutfak banyo falan yenilenecek dedi.kredi çeksek bir sürü faiz binecek dedi.( çünkü banka parayla vericek ben bedavaya vericem krediyi)
dedim ki veriyim ama dövizim var o şekilde veriyim istersen dedim.
döviz çok dengesiz gidiyor türk lirası veremez misin dedi.
türk lirası yok dedim.döviz şeklinde veriyim.zaten hiper enflasyon var sen ödeyene kadar para kuş olur dedim haklı olarak.
bu benimle küsmüş tl olarak vermedim diye.
bir kaç gün sonra biraderimi gördüm adam yüzüme bakmıyor.
anneme demiş ki biraderim,kız 40 yılın başında bir şey istedi yok döviz veriyim falan diyormuş diye sitem etmiş arkamdan.
o zamandan beri biraderimle konuşmuyoruz merhaba merhaba.
para alamadığı için babanız bile sizinle kötü oluyorsa varsın olsun.demek ki hak etmeyen kişiye hak etmediği parayı vermemişsinizdir.
edit: borç isteyip durmayın zengin değilim.ben de maaşlı çalışan bir adamım.100 k benim için de çok güzel para.ben elon musk değilim.hem olsam bile sizi tanımıyorum niye para veriyim oğlum biraderimin baldızına vermemişim daha.
fethi sekin'in ülkücü olması
-
ülkücü ya da solcu olması çok da önemli değil. asıl öne çıkması gereken vatanı için canını feda etmesidir.
şehittir. mekanı cennet olsun.
cicibebe paketinin üzerindeki çocuk
-
o çocuk ben olabilirdim.
sizi temin ederim..
5 buçuk kilo doğan bir bebektim ben, annem 46 kiloymuş bana hamile kalınca, 9. ayda 72 kilo olmuş. ağırlığının yarısından fazla kilo almış yani. 5 buçuk kilo ve 60 santimetre.. yumuk yumuk tombili bumbik, 1 kilo yanaklı bir bebekmişim.
ve beni yolda görenler ısırmadan muncurmadan bırakmıyorlarmış..
işte birgün beni yolda bir prodüktör görüyor, bostancı pazarında.
bu ne acaip bir çocuk, hemen getirin bana deneme çekimine alalım diyor anneme..
gidiyoruz çekime, ön eleme yapılıyor. çeyrek finaller, yarı finaller ben hepsinden mutlu ayırılıyorum.
mutlu ayrılıyorum dediğim, bir sürü cici bebe veriyolar, bol sütlü vitaminli.. besleyici bir şey aynı zamanda..
daha ne besleneceksem artık?
neyse..
son ikiye kalıyorum artık, final oynamak istiyorum zaten..
finaldeki rakibim geliyor, aman allahım o ne öyle?
bu çocuk türk değil ki!!
sarı saçlı maviş bir şey..
annem sinirleniyor, herkes çok inanmış bana, kıbrıstaki türk temsilciliğinden bile telefonlar yağmış, azerbeycan uyumamış bütün gece..
ama heyhat! bu çocuk, türk bile değil! bize benzemeyen 1000 kıymetli ya, ben anlıyormuş gibi ağlamaya başlıyorum. annem beni susturmaya çalışıyor. ancak sonucu biliyorum ben..
o çocuğu seçiyorlar! hiçbirimize benzemeyen o çocuğu..
ve yıllar sonra bu başlığı görüp iyice anlıyorum.
1-0 mağlup başlıyoruz biz bu hayata, hem mağlup başlıyoruz hem de her bebe gibi ağlıyoruz. bunda bir gariplik yok.
not: tüm milliyetçilik duygularımı kullandığım bu yazının tamamı gerçektir. cici bebe türk olsun!
sınavlarda alınmış komik notlar
-
üniversite son sınıf, artık okul bitse de gitsek modundayız.
dersin hocası abim. evet bildiğin baya kan bağlısından hem de.
ne yalan söyleyim sınavdan 2-3 gün önce belki nerelerden çıktığını söyler diye yapmadığım şebeklik etmediğim yalakalık kalmadıysa da adam en ufak bir tüyo bile vermedi. bırak tüyo vermeyi üstüne bi ton da laf yedik ayaküstü. nasıl adammışım da hiç mi utanmıyormuşum, hak hukuk falan filan.
neyse bu laflar bende yaşar usta'nın fabrikatör adama verdiği ayar etkisi yaptı. yediğim o ayarla arkadaş oturdum 3 gün boyunca bir hırsla çalıştım ama ne çalışmak!
neyse işte girdik sınava, 90 civarı bi not bekliyorum.
sınav açıklandı, 100 almışım! lan!
nasıl kızgınım nasıl atarlanıyorum ama anlatamam. hani adam bana laf koydu ya. bir anda dünyanın en dürüst en vicdanlı adamı oldum.
ne laflar hazırladım; "ya noldu hani haktı hukuktu niye 100 verdin!!11! neyi hakettiysem onu alırım raad ol, şş" modunda kendimden geçiyorum. tabi arkadaşlar da yanımda. onlara da yaptım havamı "ben bu notu haketmedim arkadaş, içime sinmez" falan diye. dedim gençler bakın şimdi arıyorum hocanızı**, açtım hoparlörü;
+ alo?
- abi hayırdır? nooldu hakka hukuğa!!1! (kaş göz oynar)
+ ne diyon lan, işim var çabuk söyle
- sınavı diyom sınavı!?! (kaş göz "hey yavrum hey" modunda)
+ ne olmuş sınava?
- 100 vermişsin, ben 90 bekliyodum, ben haketmediğim notu alamam!!! (kaş göz halaya durmuştur artık)
+ gerizekalı zaten 100 almadın. sınıfta iki kişi 83 almışınız size göre bütün sınıfı öteledim 17 puan. hatta o puanı da nasıl aldın onu da anlamadım (ekstra 17 puanı duyan sınıf alkış tufanı koparmıştır bu arada)
- ??!!! 100 almamış mıyım hakkaten?
+ yok almadın nerde sen de o beyin?
- abi ama..
+ dıııt dıııt dııt
salaş mekanlarda yemeklerin daha lezzetli olması
-
nedeni survivorship biastır. ya da nedenlerinden biri diyelim...
küçük bir mekan açtınız. imajınız yok; büyüyecek finansal gücünüz yok. eğer gücünüzü iyi yemek yapmaya ayırır, fiyatları da makul ölçüde tutarsanız dayanırsınız. paranızı ambiyansa harcamazsınız; ne bileyim ikiyüz liraya yirmi tane aydınlatma armatürü almazsınız. çünkü sizin o parayla iyi malzeme bulmanız, gazı, suyu, elektriği düşünmeniz gerekir. sonuçta mekanınız albenisiz kalır; belki ekonomik ama zevkli bir-iki dokunuş yaparsınız; o size kalmış.
eğer zamanınızı ve gücünüzü iyi yemek yapmaya harcamazsanız, maaşlı elemana yıkarsanız kilit konuları; lezzete önem vermezseniz, müşteri tutmak için kafa yormazsanız iş zor. ayakta kalamazsınız. maliyetleri düşüremeyip fiyata yüklenirseniz de aynı şey olur.
ayakta kalırsanız da bir adet "yemekleri lezzetli salaş mekan'ınız olur. maceraya girip şubeleşme-markalaşma kovalamadıkça öyle kalır; yaşamınızı kendi koyduğunuz kurallar (lezzet ve fiyat standartları) çerçevesinde sürdürürsünüz.
bu şekilde açılıp kapanmış lezzetsiz salaş mekanları değil, açık olanları aklımızda tuttuğumuz için salaş=lezzetli yargısı beynimizde otomatik olarak yerini alır böylece.
ateizmin çöküşü
-
iddia: günümüzde bilimin pek çok dalı tarafından varılan ortak sonuç.
kaynak: ?
iddia: biyoloji canlılığın evrim teorisinin iddia ettiği gibi aşama aşama değil, bir anda oluştu.
kaynak: ?
iddia: paleontoloji tek bir ara-geçiş formu dahi olmadığını, canlılığın milyonlarca yıldır değişmeden günümüze kadar geldiğini, biyomatematik tek bir proteinin dahi kendiliğinden oluşma ihtimalinin 'sıfır' olduğunu ispatladı.
kaynak: ?
iddia: gelişen bilim ve teknoloji her geçen gün kuran'ın mucizelerini ortaya çıkardı. özellikle son 100 yıldır bilimde yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin 1400 yıl önce kuran'da bildirilmiş olması kuran'ın değişmediğini ve allah'ın sözü olduğunu bir kez daha ispatladı.
kaynak: ?
özet: kaynak gösteremeyecekseniz bilim'in b'sini bile ağzınıza almayın.
15 temmuz şehitleri anısına basılan 1 tl
-
paradan atatürk'ü kaldırmak için ilk adım.
tepki çekmezse yavaş yavaş önce madeni paralardan sonra kağıt paralardan atatürk'ü kaldıracaklar, bu da bunun nabız yoklaması.
nasıl olsa şehitler ayağına kimse ses çıkaramaz diye istediklerini yapıyorlar.
demişti dersiniz.
edit: saçma sapan hatıra parası kavramıyla gelmeyin bana. 70milyon basıp piyasada kullanılabilen bir para hatıra parası falan olamaz, amacı farklıdır.
yiyorsa git darphanenin sitesinde satılan diğer hatıra paralarıyla alışveriş yapmaya çalış, ondan sonra konuşalım.
bir demet tiyatro'dan akılda kalanlar
-
züleyha: kızım o angutun kasedinden 5000 tane basılmış, 7500 tane iade gelmiş. korsancılar bile geri göndermiş kasetleri.
@naalakasivar https://youtu.be/mem6ocsyvoo?t=23m56s
new york'u sel basması
-
yollarda çamur değil bildiğin su akmış yalnız, adamların selleri bile medeni.