hesabın var mı? giriş yap

  • diziyi bitirdim ama ben de bittim. günlerdir ne yazsam diye düşünüyordum, sonunda kendimce yakaladığım ufak bir detayı paylaşmak istedim.

    --- spoiler ---

    5.bölümde agah bey, nazif-naz ile içerken nazif bir ara şöyle diyor: "hani bir kız vardı güzelce, sungurlar pazarlıyordu hatırladın mı? galiba ben ilk kez o kıza söyledim agah"

    bu bahsi geçen kız reyhan. o sahneyi tekrar izlerseniz konu açılınca agah bey'in yüzünün değiştiğini anlarsınız. hani seviyoruz böyle amerikan dizilerinde dizinin finali aslında önceki bir bölümde verilmesini, aynısı şahsiyette var. o yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki izlediğim en iyi 10 dizi arasına girdi şahsiyet. finaliyle beni bu derece vuran bir dizi daha hatırlamıyorum.
    --- spoiler ---

  • bir elmas örneği ile açıklamak gerekirse;

    kömürle kaplıyken çok da değerli gibi görünmez. hoyratça kullanılabilir ya da fırlatılabilir. sıradandır, elinize ilk aldığınız an samimi olabilirsiniz çünkü gündelik bir değeri vardır ve kendiniz olabilirsiniz. sizi beğenmesini, istemesini ya da sizde kalmasını arzulamazsınız. oysa işlenip, düzgün kesim yapıldığında elmasa dönüşür. o zaman elinize aldığınızda sizin için çok değerlidir. çok dikkatli tutarsınız hatta çoğunlukla uzaktan bakıp seyredersiniz. sizin olmasını istersiniz, sırf size yakışsın diye en güzel tavrınızı takınır, en güzel makyajınızı yapar ve en güzel kıyafetlerinizi giyersiniz. o size alışıncaya kadar, sizi kabulleninceye kadar kendiniz gibi davranamazsınız. kasılır ve en iyiyi oynamaya çalışırsınız.
    gerçekten hoşlanılan kişiyi bulduğunuzda da binlerce kömür arasından elması bulmuş gibi olur, uzaktan izlemeyi tercih edersiniz. çünkü öyle değerlidir ki asla sizin olamayacakmış gibi gelir. asla sizi görmeyecek, sizin ona baktığınız gibi bakmayacakmış gibi gelir. o an kendinizi basit bir çakıl taşı gibi hissedersiniz. elmasın kendi parlaklığından asla göremeyeceği kadar sönük. ya da elması ellemekten korkan bir çulsuz gibi... oysa sadece bir elmastır. sadece iyi kesim yapıldığı için değerlidir. yerin altından çıkarılmış bir kömür parçası.
    sözün özü; kaybetmeyi göze alamayacak bir korkaklık, hiç elde edemeyecekmiş gibi umutsuzluk, kendini beğendiremeyecekmiş gibi güvensizliktir.

  • maalesef! en güzel alanlar sigara içenlere ayrılıyor; bize de kıyıda, köşede oturmak kalıyor ki kapalı alanda bile sigara kokularına maruz kalıyorsun çünkü yan tarafta yarı açık-yarı kapalı sigara içenlere ayrılmış yerden kokular buram buram geliyor.
    ama tabi sigara içme özgürlüğü, saygı duyacaksın falan...
    içmeyene saygı yok, özgürlük de yok. buram buram içine çekeceksin dumanı, içmediğin sigaranın kokusu sinecek üstüne, parkta bile pofur pofur maruz kalacaksın, çocuk varmış umurlarında değil! parklar da onlar için her yer onlar için ya da otobüs durağında duraktan uzakta duracaksın; cafelerde kıyıda, köşede oturacaksın maalesef!

    sonradan gelen düzenleme: tabi her zamanki gibi bencillikleri malum "kendinize göre sigara içilmeyen mekana gidin" diye salık veriyor! acaba sigara içilmeyen cafe dışarıda nerede?
    kışın totonuz donmasın diye açık alanda ısıtıcılar harıl harıl çalışıyor nerde donuyor toton yalana bak!

    açık alanda duman altı olmuyormuş muş! yanında sağdan soldan bir sürü kişi içsin bakalım duman altı oluyor mu, olmuyor mu! nefes alamıyorsun.

  • ahahahaha immun sistem diye bi şey vardır arkadaşlar ama siz anlamazsın haa. immun bu yaa öyle kolay mı. mesela bağışklık sistemi deseydim hemen bilirdiniz ama şimdi bilemezsiniz, neden, immun dedim çünkü!

  • başlık*:böbreğimin capsini yolluyorum beyler toplanın

    1. yolla diyene yolluyorum.

    2. gönder amk. zaten bir tek o kaldı bakıp da asılmadığımız.