hesabın var mı? giriş yap

  • gece devriye onbaşılık görevini icra ederken alay karargah bölüğünün akşam kumanyasını alma görevi de bendeydi. her gün zar zor 3 asker bulup 90-100 kişinin yemeğini alma görevini icra ettiğimiz bir gün, sorunlu olduğunu bildiğim bir astsubay bizi gözüne kestirdi ve yanımıza yaklaştı. biz de selamı çaktık tabi, üzerine beni pas geçti ve diğer asker arkdaşlarıma ilk soru geldi.

    ast - sen nerelisin asker ?
    asker1 - vanlıyım komutanım.
    ast - oo bu sıkıntılı.
    ast - sen nerelisin asker ?
    asker2 - mardinliyim komutanım.
    ast - oo bu da sıkıntılı.
    ast - sen nerelisin asker ?
    asker3 - hakkariliyim komutanım.
    ast - oo sen terörist misin ? var mı ailende terörist ? destekliyor musun ?
    asker3 - komutanım ben yürüyerek dağa çıksam daha yakındı, buraya (çorlu 105. topçu alayı) 1600 km yol teptim. adam gibi askerliği yapıp gideceğim. ayrıca babam da koruculuk yaptı.

    astsubay dumur oldu ve çekti gitti. sorguladığı 3 adam da üniversite mezunu kısa dönem askerlerdi. adamların yüzündeki hayal kırıklığını görebiliyordum. kendi aralarında zorla bizi destekçi yapacak vs diye söylendiler.

  • türkiye cumhuriyetine belki de tarihteki en büyük zararı veren, ülkeyi satan aynı zamanda da yakın arkadaşının kocası olan biriyle beraber olmak için bilmem kaç uçak değiştirerek gizlice amerikaya giden bir kadın olmaktan çıkıp mağdur edilen boşanmış bir kadın olmuştur.

    vallahi de helal olsun billahi de helal olsun şu pr çalışmasını kılıçdaroğlu becerse çoktan seçilmişti.

    bizim türk milletine de diyecek bir laf yok. nedir bu boşanmış kadınlara karşı olan koşulsuz acıma duygusu.
    sanki dayak yedi, elinden malı mülkü alındı. bu olaydan sonra o ses türkiye'ye dönerse bu olayı acunun tasarladığına kesinlikle emin olucam.
    mehmet dinçerler de şirkette işleri yoluna koyacak bir kaç iş veya ucuz kredi aldıysa olay tamam.

    debe editi: olayı bilmeyenler varmış sürekli soru geliyor hadise ne yapmış diye.
    (bkz: reza'nın ebru'yu hadise ile aldatması)

  • müşteriye ürün değil kalite satması.

    diğer üreticiler apple ile rekabet edebilmek için inatla ürünü geliştirmeye çalışıyorlar. o yüzden hala apple bir numara.

  • az once mutfaga gittigimde tezgahta duran kesilmis kasarlari gorunce 10 dakika once yedigim tostun aslinda sade tost oldugunu bir simsek cakmasiyla anlamis olmam..olsun yagli sicak ekmek de guzel..

  • pek çoğu sadece evlenilen kişi ile ilgili olan detaylardır. mesela:

    sen eğer sadece yazın bacaklarını alan bir kızla evlenirsen muhtemelen evlenince bacaklarını almaz.

    ya da aynı şekilde horlayan bir adamla evlenirsen evet, evlenince de o adam horlar.

    dişlerini fırçalama, ağız suyu kullanma alışkanlığı olmayan, dişlerinde çürükler olan, sigara içen bir kadın/erkekle evlenirsen sabahları ağzı kokar.

    görücü usulüyle evlenmediyseniz bunları geçelim.

    banyoda geçen şeyler de tamamen kişilikle alakalıdır. ben duş alırken kimse banyodaki tuvaleti kullanamaz ya da ben tuvaleti kullanacaksam kimse banyoya ayak basamaz.

    eşim benim yanımda gaz çıkartmaz mesela, ya da ben onun yanında çıkartmam. çünkü taa çıkmaya başladığımız dönemden beri ben bu konuda dikkatli olmuşumdur. ya da mesela o bir kere geğirmiştir benim yanımda, ben de kibarca bunun çok ayıp olduğunu düşündüğümü söylemişimdir. ve evet ben evleneceğim kişiyi doğru seçtiğim için o benim bu düşünceme de saygı gösterir.

    burda gelip eşleriniz hakkında atıp tutmanızı geçtim, yazdıklarınızı okudukça evliliğinizi öylesine yaptığınız düşüncesi oluşuyor bende, o evliliğe dair mide bulandırıcı bir detay oluyor haliyle de.

  • kim demiş hani biri demiş ya "ilk perdede silah gözüktüyse ikinci perdede mutlaka patlar" diye. (edit: çehov demiş.*)

    kimse dikkat etmemiş. şebnem dönmez, barış'a ciddi bir iş toplantısı öncesi "kolunuz leke olmuş" dedi. barış da işi gücü bırakıp bir panikle lekeyi silmeye çalıştı. "amaan boşver eve gidince makineye atarım" demedi.

    laf olsun diye mi yaptılar böyle bir şeyi sizce? ne lekesiydi o? barış niye bu kadar paniğe kapıldı da temizlemeye çalıştı?

    ne lekesiydi biliyor musunuz?

    fren hidroliği...

    de gözünü sevdiklerim. bir sefer de fren hortumları kesilmiş arabayı kullanan herif uçuruma gelmeden önce daha şehrin içindeyken bir kere frene bassın da "aha fren tutmuyo la" diyip kenara çeksin. ya da en fazla öndekine falan eklensin. yok abi illa uçuruma gelene kadar frene basmayacak, uçuruma gelince basıp aşağı yuvarlanacak.

  • bazen de kolinin ağır olmasından kaynaklanan durumdur.

    aynı gün, aynı saatte şubeye iki koli ulaşır, biri 500 gram, diğeri 18 kilo.

    500 gram olanı aynı gün adrese ulaşır. ağır olan gönderinin âkibeti internetten araştırılınca "alıcı evde bulunamadı" yazısıyla karşılaşılır.

    ne güzel lan, koli büyük veya ağırsa dağıtım aracına bile yüklemeden sisteme "alıcı evde bulunamadı" yaz gitsin aliminyum. kim uğraşacak, alıcı şubeye kendi gelsin.

  • bostanlı'nın çok pahalı, çok şık, çok leziz, temiz pastahanesidir.

    negrolu dondurmasını ben keşfettim zannettim ama benden önce keşfedilmiş , daha önce daha iyisini yememiştim, dondurmayı koyan adamın gözüne şirin gözükürseniz, en üste negronun kendisini de koyuyor efendim.

    ayrıca dondurmalarının içindekiler kısmını okudum, toz şeker, sahlep, meyve özütü, meyve, fındık, fıstık, ceviz, krokan... yazıyor, özetle toz şeker ve sahlep kullanıyorlarmış ve gerçek meyveler kullanıyorlarmış, zaten lezzetine de yansımış.

    bir top dondurması 3 lira, ama topları devasa olduğu için ortalama bir insan 1-2 top yese kornet küllahı ile doyar. ben ayıcık olduğum için 3+2 top dondurma, bir negro bisküvi ve iki küllahla ancak doymuştum (tadına).

    ayrıca her zaman kalabalıktır ve önünde kuyruk vardır.