hesabın var mı? giriş yap

  • en son böyle biten bir ilişkimde,

    her bitti denildiğinde toparlamak için uğraşıyordum.
    ok dedim,

    kız tarafı tabi böyle bir hareket beklemiyordu benden,
    aylarca konuşmadım, o koştu bu sefer. ama bitmişti artık.
    o bitiremedi.
    seneler geçmişti yine de biteremedi.
    ama ben o gün bitirdim.

    şakaya gelmez bu işler, kızlar.
    sakız çiğner gibi yaşamayın aşkınızı.

  • hesabı ödedikten sonra, kapı önünden birkaç metre uzaklaştıktan sonra, arkanızdan koşarak gelip; "efendim, masadaki suyun ambalajını zedelemişsiniz. 3 lira daha almam gerekiyor" diyebilen garsonlara sahip işletmedir. bahsettiği su hamidiyenin küçük bardak boyutundaki suları.

  • zor bir iştir.

    monsters, inc. gibi bir şaheseri çekmiş pixar animasyon stüdyolarının iyi hikaye anlatmak için 22 altın kuralı varmış:

    1.sevilen bir karakter yaratmak istiyorsanız, başarılı olmasından ziyade çok çabalaması daha etkili olur.

    2.seyirci olsanız ilginizi çekecek hikayeyi anlatmayı, bir yazar olarak seveceğiniz hikayeyi anlatmaya yeğleyin. bazen bu ikisi arasında inanılmaz fark vardır.

    3.hikaye sona ermeden ihtyacınız olan belli bir temayı bulmak mümkün olmayabilir. sona erince de bunun için tekrar yazmanız gerekir.

    4.bir zamanlar _____ vardı. her gün, _______ yapardı. bir gün _______ oldu. bu yüzden _______. ve yine bu yüzden, ________. ve sonunda ________.

    5.basitleştirin. odaklanın. karakterleri kombin yapın. yol ayrımlarını es geçin. değerli eserinizi kaybediyormuş gibi hissedeceksiniz ama bunlar sizi özgürleştirecek.

    6.elinizdeki karakter hangi konuda iyi ve rahatsa, karşısına bunların tam zıttını koyun ki mücadele versin. bakalım nasıl başa çıkıyorlar?

    7.hikayenin orta kısımlarına gelmeden sonunu yazın. cidden, sonlar çok zordur, önceden bunu netleştirirseniz işiniz kolaylaşır.

    8.hikayenizi bitirin, mükemmel olmasa bile nihayete ersin. ideal bir dünyada ikisi de bir arada olurdu, ama boşverin. bir dahaki sefere daha iyisini yaparsınız.

    9. sıkıştığınız zaman, bir sonraki adımda nelerin olmayacağının bir listesini yapın. çoğu kez sizi bu sıkışıklıkta kurtulacak malzeme kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

    10.sevdiğiniz hikayeleri bir kenara ayırın. onlarda sevdiğiniz şey sizin bir parçanızdır, hikayeleri kullanmadan önce onları iyi tanımanız gerekir.

    11.kağıda yazmak aynı zamanda düzeltmeyi de kolaylaştırır. harika bir fikir yazılmadan sadece kafanızın içinde kalırsa kimseyle paylaşma imkanı olmaz.

    12.aklınıza gelen ilk fikri eleyin. ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinciyi de...herkesin aklına gelmeyecek fikre ulaşın. kendinizi şaşırtın.

    13. karakterlerinizin bir fikri, duruşu olsun. yumuşak başlı ve pasif karakterleri yazmak kolay olur ama bu seyirci için adeta bir zehirdir.

    14.neden özellikle bu hikayeyi anlatmak istediğinizi bilin. içinizde sizi bu hikayeyi yazmaya iten şey nedir? hikayenin kalbi de odur.

    15.karakterinizin yerinde siz olsaydınız o durumda ne hissederdiniz? dürüstlük inanılması zor durumları inanılır hale getiren bir şeydir.

    16.riskler neler? karakteri anlayabilmemiz için bize sebepler verin. başarılı olamazlarsa ne olur? bir deneyip görün.

    17.hiçbir çalışmanız boşa gitmez. işe yaramıyorsa dinlenmeye bırakın, daha sonra baktığınızda işe yarar hale gelecektir.

    18.kendinizi tanımalısınız: yapabileceğinizin en iyisi ile "öylesine" arasındaki farkı bilin. hikaye anlatmak kendinizi zorlamaktır, vasatı cilalamak değil.

    19.karakterlerin başına bela olacak tesadüfler harika olur, ama onları beladan kurtaracak tesadüfler seyirciyi kandırmaktır.

    20.örnek bir alıştırma: sevmediğiniz filmleri düşünün. onları seveceğiniz bir hale nasıl getirirsiniz?

    21. durumları ve karakterlerinizi iyi ölçmeniz gerekir, öylesine yazamazsınız. sizi öylesine yazmaya iten şeyi bulmanız gerek.

    22. hikayenizin özü nedir? peki onu en ekonomik şekilde anlatmanın yolu? bunu biliyorsanız, oradan başlayıp hikayeyi geliştirebilirsiniz.

    kendi çevirimdir efenim.

    kaynak

  • bazen isterdim ki, oğlumla konuşurken, amerikan filmlerindeki gibi; "bak evlat ben küçükken babam bana şunu demişti" ya da " dedem derdi ki" diye başlayan cümleler kurmak, ona bilge bir akrabamdan, ya da sadece sıradan bir söz söyleyerek beni ta çocukluğumda bile etkileyebilen annemin bir lafını örnek verebilmek isterdim gerçekten. ama bakıyorum bakıyorum, arıyorum tarıyorum, yok ulan, bir tane ilaç olsun diye beni ciddiye alıp bir şey diyen olmamış mk.... ya "atkını sıkı sar üşütürsün" demişler, ya da "oğlum şu bakkaldan bi ekmek al eve gelirken" demişler. insan iki özlü söz eder, o yıllarda aklını alır evladının değil mi be hey ebeveynlerim.

    amerikan filmlerinde en çok buna özeniyorum aq... işe bak

  • demin vedat milor'un ziyaretine denk geldim..

    nusret abimiz dedi ki "cumhuriyet tarihinin en iyi dönerini yapıyoruz..".

    size bu özgüveni aşılayan, her hafta bi araba parası döken o tayfanın amk. yaşın daha 40 yok her boku siz en iyi yapıyonuz demi. he..

  • " büyükada'dan kadıköy'e dönmek için kullandığım vapura son dakikalarda bir adam bindi.
    gelip tam karşıma oturdu ve bana 'kabataş vapuru değil mi' diye sordu...
    bilmiş bir edayla 'hayır kadıköy vapuru' dedim...
    çünkü görevliye sormuştum.
    vapur kalkmak üzereydi. adam koşarak indi...
    az sonra koşarak tekrar bindi; ' bu vapur kabataşa gidiyormuş görevliye sordum' dedi...
    'sıçtık' diye düşündüm ve bu sefer vapurdan ben koşarak indim...

    vapur önce kadıköy sonra kabataş'a uğruyormuş.
    tekrar koşarak vapura binip, bir kahve aldım ve o adamın tam karşısına oturdum...
    ikimizde nefes nefeseydik. kahvemi yudumlarken ne kadar 'salak' olduğumuzu düşündüm.

    her şeye rağmen güneş bulutların arasından dik açıyla yüzümüze vururken, kısık gözlerimiz ve parlayan dişlerimizle biz had safhada mutlu gibi görünüyorduk... evet."

  • önce akhisar'ı yen genj de denilebilir mesela... heyecan tabi...

    çok sonra gelen edit: şimdi tekrar gündem olunca hatırlatayım dedim. başlığı ben açmadım, açan genç gerçekten heyecanla nasıl şampiyon olacaklarını anlatıyordu gs maçını alıp. ama daha oynamadıkları bir akhisar maçı vardı. ben de yazıverdim üstteki kısa cümleyi. sonra yenememişlerdi akhisar’ı ve o arkadaş da siliverdi başlığın ilk yazısını... böyle...

  • kendi canlandırdığı iki karakterden, birinin diğerini oynayamayışını da ayrıca oynayan adam. helal olsun.