hesabın var mı? giriş yap

  • hipokrat bu milletin hekimlerine davranışını görseydi, hekimlere yeterli ekipman vermeyip resmen ölüme göndererek performans sistemiyle çalıştırıldığına şahit olsaydı emin olun alayınıza başlarım sağlık hizmeti size haram derdi.

  • ps5'in ses getirecek oyunla çıkmaması çok beklenmeyecek bir şey değildi.zaten sadece yeni jenerasyona çıkacak oyunlardan bahsediyorsak ps4 de aynı şekilde oyunsuz çıkmıştı hatta onda geriye dönük uyumluluk da olmadığı için ps1,2,3 oyunlarıyla vakit geçirmek de hayaldi.insanlar aylarca aynı 2-3 oyunu oynayıp durdu.keza xbox da bu durumdan muzdaripdi.

    ama bu oyun endüstrisinde yıllar içinde büyüyen bir sıkıntıydı.çünkü oyun maliyetleri zamanla epey arttığı için konsol üreticileri en iyi oyunlarını daha ilk günden dışarıda sadece bir kaç milyon adet konsol varken çıkaramıyor.nostalji olmadan geriye dönüp ps2,ps3 çıkış oyunlarına bakınca zaten o dönemlerde bile daha iyi oyunları sonraya sakladıkları görülüyor.o yüzden günümüzde bu maliyetlerle bunu yapmamalarının imkanı yok.anca crossgen şeklinde ps4'e de çıkaracaklar oyunları ki maliyeti karşılayıp aynı zamanda 4 sene sonra çıkardıkları senaryoya göre potansiyel gelirin çok büyük kısmını kaybettikleriyle kalmasınlar.

    çok önemli ikinci bir sebep de zaten ps5'e stok yetişmediği için her türlü aynı miktarda satacak konsola oyun feda etmeye gerek görmüyorlardır.yani horizon,god of war ilk günden çıksa da bu alet aynı sayıda satacak.çünkü stok yetmiyor.satışı etkilemeyeceği halde,gelecekte hype yaratıp satış arttırma aracı olarak kullabilecekleri oyunları konsolun ilk aylarında çıkarmaları için sebep yok.

    bir de stok yetmediği için sen bu kaliteli exclusiveleri yeni jenerasyona özel çıkarırsan sadece bir kaç milyon kişinin oynayabilmesi konsolu almak isteyen ama bulamamış kişilerin(çoğunluk) canını çok sıkar,marka için istenmeyen bir durum oluşturur.malum çoğu oyuncu için kendi platformundaki oyuna erişim sağlayamamak,parasını verip almak istediği halde,çok rahatsız eden bir durum.

    piyasadaki ps5'lerin büyükçe bir miktarının scalperlarda olması da üstte saydığım durumları iyice kötü bir hale sokan başka bir unsur tabii.

    ---

    edit:xbox series kullanıcısıyım.ps4'ümü 1.5 yıl önce sattım.eğer ps5 alırsam yıllar yıllar sonra olacak sony'nin şu ana kadar sürdürdüğü fiyat politikası sebebiyle.amacım okuduğunu anlayanların göreceği gibi şirket savunmak değil,neden bir şirketin fark yaratan oyunlarını jenerasyonun en başında çıkarmadıklarını,iş stratejilerini,günümüz oyun endüstrisini açıklamaktı.burada ne bir savunma ne de doğru olanı yaptıklarını söylemek var.

    ama hata bende,burası resetera hiç olmadı reddit falan değil,başkalarının da bunu yapma kabiliyeti olduğunu düşünüp ona göre yazıyorum.nereden aklıma gelsin milletin bunu şirket savunmam olarak görüp kendine hakaret olarak algılayacağı.oyunlarla ilgili normal bir sohbet edebilme kabiliyetiniz yok artık,gitmiş.siyaset gibi bir şeye çevirmişsiniz bunu.ps4'ünü satıp xbox'a geçmiş adama oyuncu yerine sony'nin çıkarını düşünüp savunuyorsun diyorsunuz.

  • adamın biri bi kahveye girmiş. millet kahvede baya gülüyor eğleniyor filan. napıyor lan bunlar demiş bakmış birisi ordan bağırıyor,

    - 45!

    herkes yerlerde

    - 7!

    ağlamışlar gülmekten.

    - 51!

    buna da gülmüşler baya.

    adam merak etmiş sormuş,

    - neye gülüyorsunuz böyle?

    kahvenin eskilerinden biri sinan özen'in şu bakışını atarak;

    http://t2.gstatic.com/…mages_up/sinan ozen1.jpg&t=1

    "sen yenisin galiba" demiş. "biz bu kahvede sabah akşam fıkra anlatırız. öyle çok fıkra anlatırız ki artık yorulmayalım diye fıkraları numaralandırdık. misal 5. fıkra temel ingiliz alman uçaktalar filan.. herkes ezbere biliyor. biri 5! diyince hepimiz fıkrayı hatırlayıp gülüyoruz" demiş.

    adam teşekkür etmiş,

    sonra "7412" diye bağırmış

    bağırmasıyla birlikte bütün kahve yerlere yapışmış. sandalyeden düşenler mi dersin, gülmekten sıçanlar mı dersin, burnundan sümük gelenler mi dersin, millet paramparça, konuşacak halleri yok, gözleri yuvalarından çıkacak.

    adam şaşırmış "niye buna bu kadar güldünüz" demiş

    zar zor konuşanlardan birisi cevap vermiş

    - bu fıkrayı daha önce hiç duymamıştık

  • şu yaşadığımız memlekete bak.bayağı bildiğin mafya babası ana muhalefet partisi liderine hakaret edip alenen tehdit ediyor.

    giriş cümlesinde sayın diye başlayıp aşağıda dürzü demesi de ayrı ironi.

  • sığınmacıların beğenmediği ama çekip gitmediği,
    gurbetçilerin de beğendiği ama gelip yaşamadığı bir ülke olduk.

  • akp seçmenleri eserleriyle gurur duysun. senelerce "ülkenin geleceğini satıyorsunuz" dediğimizde bugünleri görerek uyarmıştık bunları. din elden gidiyor diye diye bunları başta tuttunuz. aç kalırsınız umarım. sizin bu uğurda çile çekmeniz için ben gerekirse %100 kdv'ye de okeyim. bikaç sene dişimi sıkarım, sizin gibiler doğal seçilime maruz kalıp elimine olur.

    edit: gg

  • ilk 2 bayramda kimse kapımı çalıp şeker istememişti. bu duruma istanbul’da geçirdiğim 4 yılın sonunda alışmak zorunda kalmıştım ama yeni taşındığım bu semtte diğer semtlere göre ‘eski bayramlar’ geleneğinin çok daha az olduğunu bilmek içimdeki heyecanın sönmesine yetmiyordu. tüm bayramı evde geçirdiğim halde kapıma kimse gelmemişti. gerçi önceki 8 bayramdan acı bir biçimde tecrübe edinmiştim alınan şekerlerin kullanılamayacağını. benim de şekerle aram pek yoktu. bu yüzden artık şeker almayı da bırakmıştım.

    sonraki bayram da aynı şekilde yalnız geçmişti. ist.da komşuluk ilişkisi gibi bir kavram yok. hele bekarları/öğrencileri kimse komşu olarak bile görmüyor. bu çok umrumda değildi aslında benim için önemli olan çocukluğumdaki bayramları hatırlatan ve bayramı bayram yapan şeker toplama ritüeliydi.

    bir sonraki bayram(oturduğum semtteki 3. bayram) kapı çalındı. diafonda “kim o?” soruma verilen “bayramınız kutlu olsun” cevabıyla içime neşe dolmuş ve tek basışta sorunsuz açılıyor olmasına rağmen garantiye almak için defalarca otomatiğin düğmesine basmış ve kapıya dikilmiştim. çocuk kapıya gelip “bayramınız kutlu olsun” deyince evde artık şeker almayı bıraktığım için şeker olmadığını hatırlamış ama bu fırsatı kaçırmamak için çocuğa para vermiştim. sanırım bu ikimize de mutlu etmeye yetmişti.
    bir sonraki bayram yine ve sadece o çocuk geldi. bu defa tedbirliydim, şeker almıştım. ondan başka kimsenin şeker toplamaya gelmeyeceğini bildiğim için tüm şekerleri ona verdim. çocuk 3. yıl yanında 6 yaşlarında (sanırım) kardeşini de getirmişti. bu, mutluluğumun iki katına çıkmasını sağlamıştı.

    şimdi oturduğum semtteki 7. yılıma giriyorum. bugün geleceğinden hiç şüphem yok. dün gece marketten şekerlerini aldım ve bekliyorum çocuk. bu defa adını da öğrenmek istiyorum. artık senden “çocuk” diye bahsetmek istemiyorum!

    edit: çocuk tekrar geldi mi diye soranlar oldu. evet! çocuk geldi. ama büyünün bozulmasından korktuğum için adını sormadım. sonraki yılda da yurtdışına taşındım. benim için o hep "çocuk" olarak kalacak.

  • tekrar yazıyorum avrupanın tarım ve hayvancılıkta iddiası olmayan bir ülkesinde dana kıymanın kilosu 12 lira. inanmayan olursa fişiyle faturasıyla koyarım. aynı ülkenin alım gücü türkiyenin üç katı, gsmh ile düzeltilmiş ortalama maaş türkiyenin iki katı, benzinin litresi 3 lira, bira 50 kuruş.

    türkiyede kriz yok.
    türkiyede kriz bir yaşam biçimi.

    ayılın isyan edin diye yazıyorum şunu ama hiç ümidim yok. hayvanın yemini ithal ediyorsun, hayvanı ithal ediyorsun, hayvancıdan markete kadar araya 5 tane aracı sokuyorsun, hayvancılıkta en ilkel üretim tekniğini kullanıyorsun, hayvancılık politikan yok, buna rağmen bir kabulleniş içindesin canım kardeşim.

    eti bugün kilosu 25 liradan satıyoruz deseler camı çerçeveyi indirir 50 kilo stok yaparsın ama bu amk yerinde neden bu kadar pahalı lan bu et demiyorsun. medeni ülkeler için lüks değil lan o kıyma dediğin nane. doğru düzgün yönetilse, birilerini zengin etmek için şerefsiz fırsatçılara imkan verilmese rahat rahat yersin içersin.

    kabahat hayvancıda değil onun iliğini kemiğini emen tüccarlarda, o tüccara göz yuman devlet aklında. bir uyansan höt desen her şey değişecek canına yandığım. kurtul artık şu biz dünyanın zirvesindeyiz, herkes bize hayran, herkes bize düşman kafasından. seni kıskandığını sandığın adam her hafta kilo kilo ete ekmek banıyor sen kurbandan kurbana kavurma hayali kuruyorsun.

    isyan et arkadaşım.

    edit:
    kanıt diye yırtınan bir kitle var üşenmedim bugün markette fotograf çektim. buyrun.

    fiyat çek korunası cinsindendir.
    tl karşılığı kilosu 10.5 tl ediyor.

  • 2 yıl oldu. 730 gün boyunca her aklıma geldiğinde gözlerim sulandı, burnumun kemiği sızladı. her sıkıldığımda, güzel olan şeyi paylaşmak istediğimde, anneler gününde, doğumgününde, doğumgünümde başkalarının önemli günlerinde senden telefon bekledim. bazı akşamlar rüyama girdiğinde dünyanın en mutlu insanı oldum.

    önemli toplantılarıma hayır duanı almadan girmeye hala alışamadım. tıpkı kandillerde evin telefonunu çevirdiğimde babamın sesini duymaya alışamadığım gibi. karadeniz’e bilet almaya elim bile varmıyor, seni büyüdüğüm evin kapısında görmek istiyorum çünkü hala. soğuk bir mermerle çevrili bir toprak parçasında değil.

    o çok sevdiğim ıspanaklı börekler senin elinden olmayınca birer kor parçasına dönüşüyor. ipek eşarplar bile canımı acıtan birer nesneye dönüştü . “annem beğenir” diyerek alamayacağımı biliyorum artık hayatım boyunca.
    bendeki sarı kafalı , çırpı bacaklı çocuk seninle beraber toprağa girdi.üstünden iki sene geçti acın küllenmedi , küllenmeyecek.

    seni hala çok seviyorum.