hesabın var mı? giriş yap

  • dün değil evvelsi gün bizim ufaklık cebinde telefonla denize girip düşürmüş, 1 gün sonra bendeniz şnorkel ve deniz gözlüğü ekipmanlarımla dalıp enkaz aramaya başladım, nihayet yaklaşık 1,5 mt derinlikte, üzeri hafif kumlanmış vaziyette enkaza ulaştım.

    tuzlu sudan çıkarıp tatlı suyla şöyle bi üzerinden geçip temizledik. pirinç dolu kâsede 1 gün beklettik, az önce telefonu açtık, hiç ümidim yoktu ama çalıştı.

    öğlen 3’ten ertesi gün sabah 10’a kadar denizin dibinde yatan telefon çalışıyor. teşekkürler apple.

    edit: çocuğa pahalı telefon mu verilir şeklinde mesajlar alıyorum, bizim ufaklık dediğim benim yeğen olur çocuğum değil, (evli de değilim:) kaldı ki çocuk da olsa param varsa alırım size mi soracağım amk.

  • yaklaşık 15 yıldır türk televizyonlarında arz-ı endam eden dizi.
    15 yıldır diziyi izlerken, bizde haliyle büyüdük, fikirlerimiz zaman zaman değişti. hep aynı vz olarak, izlemedik, her izleyişimde farklı farklı insanları hatalı buldum. ama bu defa artık, kesin kanaatimi vereceğim.

    dizinin en büyük suçlusu gerçekten ve gerçekten karaktersiz köpek olan behlül.
    atalarımız ne demiş; kime iyilik yaptıysan, ondan koru kendini. adnan'ın yıllar öncesindeki iyi niyetinin bedelini, karısı ve kızına mâl oldu. behlül'ü eve getirerek en büyük kötülüğü yapmış oldu aslında ailesine. hep iyi niyetten bunlar.
    ailesiyle büyümeyen insanlar, dışardan her ne kadar başkaları tarafından sevilip, ailelerine dahil olsalar bile asla tam olamazlar. behlül gibi.
    düzeysiz bir bencillik geliştirirler. ve bunu anlamak imkansızdır. neyse, konuyu dağıtmayalım.

    matmazel, behlül'ü nihal'e karşı uyarıyor. ona nihal'in aşkından bahsediyor. ama behlül, bunu bile bile üstüne gidiyor. ciddiye almasa da, gururu okşanıyor.
    çünkü her kadın ona aşık olmalı, istediğini hep almalı ...
    nihal'e mezuniyet dönüşü aldığı gülü, çöp kovasında gördüğünde, vazgeçilme hissini dibine kadar yaşadı. gururuna yediremedi çünkü; nihal'in ondan vazgeçmesi demek, adnan'ın da imkanlarının kısıtlanması demek, evde artık göze batacağını bilmek demek.
    onun için, yine bihter'i kızdırarak, nihal'e gitme yolunu açtı.
    adnan'ın imkanlarına sırtını dönemezdi.

    sevmediği halde, sırf sevildiğini bildiği için, yaşam standartını düşürmeme yolunu seçti.

    gelelim bihter'e;
    güzelliği ve belki eğitimi dışında adnan ziyagil'e hiç uygun bir eş değildi. adnan'ı taşıyamadı. sürekli kaprisli, asabi ve sorunluydu.
    eve ilk geldiğinde, mutfak takımıyla takıştı. gerçek bir hanımefendi asla böyle davranmazdı. üstten üstten ve kibirli konuşarak hükmedebileceğini düşündü ama hep yanıldı. zaman zaman firdevs hanım'ın dolduruşuna geldi. buradan da manipüleye ne kadar açık ve olgunluktan çok uzak birey olduğunu görüyoruz.
    adnan'ın da zamanla, gerçek bihterle tanışması ve çocuklarına " sizi birşeylere zorladım mı?" gibi sorularla esasen, kendisini sorgulaması pişmanlığının başlangıcıydı.
    bihter de en başında, annesine haddini bildirmek ve standartlarını düşürmemek uğruna baba şefkati bulduğu adnan'a sığınmasaydı, sonu böyle acıklı olmazdı.

    yine de bu hikayenin en kötüsü kesinlikle behlül. ona el uzatmış, kendi evlatlarından hiç ayırmamış* büyütmüş bir adama, kardeş gibi görmesi gereken aynı evde yaşadığı kadınlara ihaneti behlül'ün ne kadar sömürgeci kişilik olduğunu gösteriyor.
    hep o sevilmeli, evler, tekneler, arabalar havada uçmalı. ihanetten de geri kalmamalı.

    15 yıllık birikmiş yorum, burada sonlandı.
    iş bu entry 2008 yılında yayına girmiş olan uyarlama için eleştri entryisidir.

  • bence en büyük sebebi 80 darbesidir. o günden sonra sağcısı da solcusu da sadece çıkarı için çalışılmıştır. ülke kimsenin umurunda olmamıştır. çıkar imparatorluğunun zirvesi de akp dir. hiç bir akpli sadece dindar diye akpli değildir. hepsinin bir çıkarı vardır. bu da ülkeyi batırma noktasına getirmiştir.

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • futbolda en yalnız mevki kaleciliktir derler ya bir çift eldivenle kandırılmış sanki özgürlüğü elinden alınmış ceza sahasında geçen koca bir kariyer..takımının gol attığı durumlarda en çok belli olur kalecinin yalnızlığı. bir başına koşar, bir başına taklalar atar, direklere tırmanır, türlü sevinç gösterilerinde bulunur kaleci, arkadaşları az ilerde sevinç yumağı oluşturmuşken. bu aslında saçma bir görüntüdür, çünkü insanın sevinirken yanında sevincini paylaşabileceği ya da sarılabileceği en az bir insan daha olmalıdır bence. fakat, gel gelelim yedek kalecinin yalnızlığına. o yalnızlık ki, kaleci yalnızlığı dahil tüm yalnızlıkların toplamıdır aslında bu hayatta.

    yedek kaleci..yaz kış demeden kenarda battaniyesinin altında maça seyredalan gözleri küçük bir umuda dalıyordur aslında bir gün as kalecinin yerine kendisinin geçebileceği. devre arasında maçlar reklama girer ama stadyumdaysan fark edersin onları denk gelirse o da veyahut dikkatini çekerse. sahaya çıkmış, kalenin önünde sağa sola atlıyor, yalandan da olsa top çıkarmaya çalışıyor ama bezginliği her halinden okunuyor. gol yerken dönüp topa bir de kendisi vuruyor, kendisine gol atıyor. sonra bazen mutluymuş gibi görünüyor, gülümsüyor fakat o en mutlu anında yandan pat diye nerden geldiği meçhul bir top suratında patlıyor. onu bir tek futbol topları anlıyor ama onlar da yanlış anlıyor. diğer yedek oyuncular gibi teknik direktöre arada sitem etme hakkı da kısıtlıdır yedek kalecinin. ancak kimi zaman as kaleci sakatlanıyor, sağlık görevlileri oyuna girerken yedek kaleci de fişek gibi sıçrıyor yerinden. ısınma hareketlerine başlıyor hemen zikzaklar, yerinde atılan deparlar, sıçramalar tam pijamasını çıkarıp oyuna girecekken "taam taam iyiyim" diyor as kaleci ve geri dönüyor yedek kaleci klubesine, battaniyesinin içine. hala sıcak, zaten fazla uzaklaşmış olamazdı..en kötüsü de, bazen kaleci kırmızı kart yer ama yedek kaleci yerinden bile kıpırdayamaz. çünkü takımın oyuncu değişiklik hakkı dolmuştur. evet dolmuştur bu hak ve o an kaleye defans, libero yahut orta saha hatta kimi zaman forvetten biri geçer. hele bir de penaltı falan kurtarırsa varlığını, dünyadaki yaşam sebebini sorgulamaya başlar o vakit yedek kaleci. son düdük çalar, maç biter, soyunma odasına gidilir.bu olayın ya da başka pozisyonların kritiği yapılır duş altında yedek kaleci ise duş bile almaz çoğu zaman aslında.

    ve dönüp bakıyorum kendime ensesi uzamış kaleci saçımla, promosyon şapkam ve kramponlarımla yedek kalecinin ağır yalnızlığını yaşıyorum bu hayatta. evli çiftlerin, sevgililerin, mutlu insanların, arkadaş gruplarının hatta yalnızların ve hatta diğer ağır yalnızların arasında kimseye farkedilmeden, dokunmadan, belki de dokunamadan yürüyorum yavaşça. bir çocuk ürkekliğiyle gökyüzüne bakıp "hocam ne zaman oyuna alıcan beni" diye küçük bir sitem ediyorum onu da uzaklara bakmaktan yakını göremez hale gelen gözlerimle yapabiliyorum en fazla. bazen de oluyor gibi, yalan yok umutlanıyorum o ara iniyorum saha kenarına büyük bir heyecanla yan yan sekerek koşturuyorum. kollarımı çeviriyorum değirmen gibi, türlü ısınma hareketleri yapıyorum bir bacak önde çökme hareketi..yerimde sıçrıyorum bir kurbağa gibi ama sonra acı bir ses geliyor kulağıma "otur otur" diyor ve dönüyorum yerime geri, giriyorum sıcak battaniyemin içine hiç kullanamadığım eldivenlerimle ve pijamamla koca bir ömrün geçmesini bekliyorum.

  • bir adam ile kızının ilişkisini kızından daha iyi bilip kızı hakkında ahkam kesebilecek adamlar da varmış, bunu da gösteren beyan.
    her boku bilen ekşiciler vardı hep eyvallah da, bunun bu boyutlarda olabileceğini tahmin etmemiştim yahu.
    -hayır o iyi bi babaydı tamam mı! bütün filmlerini izledim ben.

  • 33 yaşındaki arkadaşım: yaşıtlarım online oyunlarda isim yapıyorken ben hala kahvede king oynuyorum ya.. adeta sanayi devrimine ayak uyduramayan osmanlı gibiyim.

  • of. su cumleyi ben kullansam "kamil" derler. "komodo ejderi" derler. ama teoman deyince "oo super". kirildim lan.

  • videonun özeti:

    en son çıkıp konuşan çocuk hayatı boyunca ekonomi sınıfı bile uçmayacak, videonun ilk 11 dakikasında oynayanların yüzde 90'ı ise akşam 6'da "ulan çıkarayak toplantı koymasalar", "yağmur başlamadan köprüyü geçsek" kaygılarıyla hayatlarının 25-30 yılını geçirecekler.

    iyi ki doğdun nezih barut, çok yaşa vahşi kapitalizm.

  • not: sen güzel kardeşim bu entryi okumayıp geçtiğinde veya bu entryi okuyup uplamadığında bir sonraki dolandırılan sen veya bir yakının olacaktır. dolandırılanın ünlü olmaması bunlara kimsenin dokunmamasını sağlıyor. sabah programlarına meze olmaz çünkü sıradan vatandaşın dolandırılması

    not 2: destekleyen herkes için çok teşekkürler. olumlu olumsuz bütün yorumlarınız önemli, hala yeterince insana ulaşmış değiliz. entrylerinizle de destek vermeniz gündemde kalması için çok önemli.

    bir dolandırıcılık şebekesi var. 2 yıldır kimse dokunmuyor muazzam paralar kazanıyorlar. ben devlet memuruyum. bunlara gücüm yetmez elim uzanmaz ama burada eli kolu uzun olanlar mutlaka vardır. zamanında ekşi sözlükte yazdığım entryi aşağıya bırakıyorum.

    dolandırıcılık kabaca şöyle işliyor. bu dolandırıcı grubu önce bir site açıyor. ve büyük alışveriş sitelerinde de mağaza açıp kendi açtıkları hesaplarla yorumlar yapıp mağazalarının puanlarını yükseltiyorlar.

    sonra ekşi sözlükten hesap satın alıp açtıkları siteyle ilgili olumlu geribildirim yapıyorlar.

    şikayetvar.com dan da açtıkları siteye olumlu yorumlar yapıyorlar. puanları yüksek oluyor anlayacağınız.

    sitelerini ticaret bakanlığının etbis sistemine kayıt yaptırıyorlar. ve siteye tamamen güven sağlanmış oluyorlar. ve bu insanlar nasıl hemen etbis kaydını alabiliyorlar orasını bilmiyorum.

    son olarak bütün siteyi hazırladıklarında bir haftasonu yada iş günü olmayan bir tatil gününde google'dan reklam çıkıyorlar. ve ürünleri değerlerinin %40 altına yazıyorlar (cep telefonu gibi resmi distribütör harici kimsenin %40 indirimle kar elde edemeyeceği kalemlerde yapıyorlar bunu)

    ve sepette ekstra şu kadar indirim ve haftasonuna özel diye reklam yapıp insanları haftasonunda bankaya ve hiçbir devlet kurumuna ulaşamayacakları günlerde düşünmeden alışveriş yaptırıyorlar. ve insanları eft/havaleye yönlendiriyorlar çünkü hemen karşıya geçiyor. eft ye özel ekstra %10 indirim yapıyorlar ve kimse kredi kartıyla almıyor. kredi kartında provizyonda kaldığı için zaten hedefleri de size eft yaptırmak.

    ve sonra birden site kapanıyor ve kaçıyorlar. yeni siteleri zaten yapılmış oluyor o esnada. yeniden aynı oyunu tekrar tekrar oynuyorlar.

    ciddi mağdurları var.

    artisepetim.com
    cepbilek.com
    televizyonn.com

    ve daha nicesi

    hatta sonuncusu sevgievim.com şikayetvardan bakabilirsiniz mağdurlar oluşmaya başlamış bile

    ara not: sevgievim.com da kapatıp kaçmışlar.

    en az 15 20 kere bu döngü tekrarlandı. yerel mahkemeler atıl kalıyor.

    dolandırıcılıklar bu kadar modayken vatandaşı dolandıranlar hakkında kimse bir şey yapmayacak mı ?

    kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. bu rezaleti üste taşıyın size güveniyorum sevgili suserler.

    ilgili entry: #148553795

    edit: arkadaşlar ben dolandırılmadım, çok akıllı olduğum için değil. şansım olduğu için. ama siteler gerçekten çok profesyonel hazırlanmış. ben artisepetim.com la karşılaştım bu çeteyle siteleri için epey para harcamışlar belli ki. ilk defa karşılaştığında üniversite mezunu bir insanın bile dolandırılma ihtimali var. boş anına denk geliyor insanın. bu başlık tamamen iyi niyetle açılmıştır başka insanların dolandırılmaması derdim. bu bir rezalet başlığı değildir.

    —————————————

    son edit: başlık debeye girmiş hepinize gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkürler bunun üzerine başımdan geçen bir dolandırıcılık hikayesi daha anlatayım.

    1 yıl önce ev internetimin taahhütü bitmesi sonrası yeni internet servis sağlayıcı arayışına başladım. ve turk-nette karar kıldım. internetten başvuru yaptım. önce türknetten arandım gerekli onaylamaları yaptım.

    ardından türknet kampanya biriminden aradığını söyleyen birileri türknetle birlikte digiturk kanpanyası olduğunu söyleyip digiturk + turknetin aynı fiyata geleceğini söyledi. o zamanlar yalın internete ek vergi gelmişti. uydu yayınıyla vergiden kurtulmuş oluruz gibi bir mentaliteyle okeyledim.

    ertesi gün digiturk geldi başlandı ancak turknet in altyapı süreci uzayınca 1 hafta sonra turkneti arayıp hizmet sunumu yapamadınız digiturkle birlikte paketinizi iptal etmek istiyorum dediğimde aldığım cevap şuydu “ ne digiturk'ü”

    devamında digiturkü cayma süresi içerisinde iade ettim. gelen faturayı ödedim ve tüketici hakem heyeti tarafından ödediğim parayı da geri aldım.

    anlayacağınız digiturkte bayiler sizin yaptığınız üyelik üzerinden komisyon kazanacağı için böyle bir yola başvuruyor. digiturk desen bana üye geldiği sürece sorun yok diyerek ses çıkarmıyor. türknet desen daha senin kendilerine sunduğun kişisel bilgileri ve iletişim numaralarını dahi koruyamıyor.

    nerden tutsan elinde kalır. bu rezalet gerçekten.