hesabın var mı? giriş yap

  • sigaraya zam üstüne zam yaptıklarında sesimi çıkartmadım; çünkü sigara kullanmıyordum.

    alkolün vergi oranlarını tavana çıkardıklarında bir şey söylemedim; çünkü içki içmiyordum.

    hacıyağı ve gülsuyunu fahiş fiyata satmaya başladıklarında sesini çıkaracak kimse kalmamıştı...

  • eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...

    bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.

    öğrenci 1: babam felç geçirdi
    öğrenci 2: iflas ettik
    ö.3: sevgilim terk etti
    ö.4: babaannem sakatlandı
    ö.5: evimiz yıkıldı
    ö.6: tüp patladı
    ö.7: sel oldu
    ö.8: bıçaklandım

    türevi felaket senaryoları...

    hoca: sen niye gelmedin?
    bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
    hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
    asistan: yok. takılıyorum öyle

    hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.

  • şimdiye kadar yaptığım ama bu başlıktaki entryleri okuduktan sonra derhal son vereceğim eylem.

    zaten tüm davranışlarımı ekşi sözlükte yazılanlara göre şekillendiriyorum. geçen gün de tüm kısa kollu gömleklerimi ateşe verdim.

  • para avcısı.

    kriterlerine bakmaksızin, parası için bir erkekle birlikte olan kadınlara denir. çiftin, muhtemelen aralarında yaş farkı fazlacadır.

    umarım çevremizde yoktur.

  • zaten galeriler aracı alıp bekletip daha çok kazanıyordu.

    bu hamle ile beraber az kara tamam diyen araç satanlar 6 ay bekleyip daha yüksek kar edecekler.

    edit: km'yi ne yapacak diyenler olmuş. hareketli bir bant ayarlamak zor değil.

    sahibinden ilanlarını hayal edebiliyorum.

    "güneş ışığı görmemiş 6000 km araç."

  • dün #154367600 şöyle bir entry girmiştim. bu entry sonrası oturup chatgpt'i bir 75 soruluk bir biyoloji sınavına soktum.

    2020 kpss biyoloji öğretmenliği sınavında chatgpt 3.5 ve chatgpt 4 sürümlerini 75 soru üzerinden karşılaştırdım. 75 sorudan 12 tanesi fotoğraflı olduğu için bu sorulara cevap alamadım. geriye kalan 63 soruya cevap alabildim. chatgpt - 4, bu soruların 53'üne doğru, 10'una ise yanlış cevap verdi. 5. soruya ilk denememde boş bıraktı. tüm soruları bitirdikten sonra 5. soruyu tekrar sorduğumda ise yanlış bir cevap verdi. chatgpt - 3.5 sürümü, 63 sorudan 29'una doğru cevap verebildi ve 34 tanesine yanlış cevap verdi.

    veriler göz önüne alındığında chatgpt - 4'ün daha üstün olduğu açıkça görülüyor. ancak her iki model de yanlışlar yapabiliyor. eğer "chatgpt 4 ile sınavlara giriş yapılabilir mi?" diye sorarsanız, hiçbir şey kendi çalışmalarınızın yerini tutmaz. ancak chatgpt 4 ile sınavlara girerseniz, sizi yüzüstü bırakmayacağını ve sınavı geçme ihtimalinizin olduğunu düşünüyorum. ancak bu durum bir risk içerir ve bu riski almak tamamen sizin hür iradenize kalmıştır.

    ben şahsen bir kişiye chatgpt'ye dayalı bir tavsiyede bulunmam, bu tamamen kişinin kendi tercihine bırakıyorum. benim şahsi fikrim sınavlarınızı kendiniz yapmanız. ben sadece chatgpt - 4'ün ne kadar başarılı, doğru cevaplar verdiğini kontrol etmek için onu böyle bir sınava soktum. ancak bir gerçek var ki, chatgpt 3.5 sürümü, yani ücretsiz sürüm, ilk çıktığı günlerde oldukça iyiydi. chatgpt 4 çıktıktan ve plus üyelik satışına başlandıktan sonra, 3.5 sürümünün performansı maalesef çok düştü. bu yüzden birisi bana "chatgpt'den çok saçma bir cevap aldım" dediğinde, ilk sorduğum soru genellikle "chatgpt 4'ten mi yoksa chatgpt 3.5'ten mi aldın?" oluyor çünkü aralarında ciddi bir fark var.

    ilerleyen günlerde chatgpt - 4 ile başka kpss sınavları da çözeceğim ve sonuçları chatgpt 4 de paylaşacağım.

    buraya eklediğim fotoğraflar hangi soruya hangi cevabı verdiğini göreceksiniz. fotoğrafda gördüğünüz üzere d: doğru - y: yanlış - b: boş anlamına gelmektedir.

    görsel
    görsel
    görsel

    2020 kpss öğretmenlik alan bilgisi biyoloji testi pdf.

  • bu ikisi arasında kesinlikle doğru orantı vardır. farkındalığınız ne kadar artarsa o kadar yalnızlaşıyor ve kafa dengi insan bulmakta zorlanıyorsunuz. etrafınızdaki insanların yaptığı çoğu şey boş ve anlamsız gelmeye başlıyor. hatta dönüp geçmişinize baktığınız zaman kendinizin de ne kadar boş birisi olduğunuz yüzünüze tokat gibi çarpıyor ve zamanında ben de dışarıdan böyle mi gözüküyordum diye kendinizle ufak bir çatışma yaşıyorsunuz.

    fakat bu durumun en güzel yanı ise bu durumun farkına varmış olmanız. işte tam bu farkındalık noktası sizin yalnızlığınızın kesiştiği nokta oluyor. bundan sonra hayatınıza alacağınız insanları adeta bir elekten geçirir gibi sorgulamaya başlıyorsunuz.

    sizi mutlu ve mutsuz eden şeyleri daha net ayırt edebiliyor, hangi tarzda insanların size iyi hissettireceğinin ayrımını daha iyi yapabiliyorsunuz.

    insanın kendisine yapabileceği en iyi şeylerden birisi budur. farkındalığınız arttıkça kendinizi daha iyi tanıyor ve aslında etrafınızdaki insanlarla çok yüzeysel ve saçma ilişkiler kurduğunuzun farkına varıp kendinizin kıymetini daha iyi biliyorsunuz. bu durum da beraberinde güçlü olmayı getiriyor.

    çünkü sahte ilişkiler yerine kaliteli ve bilinçli bir yalnızlık her zaman daha iyidir.

  • "bir tümceye bu denli çok yanlış sığdırmayı başaran cumhuriyet görünümlü saltanat saplantılı kadın için, sağlık bakanı tarafından önerilen “annelik kariyeri” ideal sayılabilir. istanbul barosu olarak, kadını evde oturtmayı savunan zihniyete yıllardır karşı çıkarken, bu beyanlar karşısında bazı istisnaların bulunabileceği noktasına geldiğimizi itiraf ediyoruz."

    gibi hiç fena olmayan ayarların bulunduğu açıklama.

  • emekli olduktan sonra birbirinden alakasız, saçma sapan işlerle uğraşan dayılara döndü adam. o ses jüriliği, youtuberlık falan. mantar yetiştiriciliğini de tavsiye ederim. eniştem uğraşmıştı emekli olduktan sonra.

    edit: mesajla söyleyen çok arkadaş oldu. karınca yetiştiriciliğine soyunmuş bile :)

  • daha önce yazılmış ama ben de şunu şuraya koymak istiyorum: https://www.youtube.com/watch?v=up0tis6jvse

    "aganigi naganigi" ikilemesini dilimize (dilimize derken günlük konuşma dilimize arkadaşlar, güzel türkçemize değil) sokmuştu bu reklam ilk çıktığında. ilginç şekilde; etrafımda kimsenin duymadığı, kullanmadığı, sözlükte de yazmayan ama kimsenin de ne anlama geldiğini anlamakta da hiçbir zorluk çekmediği bir ikilemeydi. o zamana kadar duyan bilen yoktu ama bu reklamda duyduktan sonra herkes neyi ifade ettiğini bir çırpıda anlamıştı. ve reklamdan sonra da bir süre de ağzımıza takılmıştı. muhtemelen kuru yemişin direkt mala gittiği(bkz: direk mala gider) bilgisini halk arasında yaygınlaştıran reklam budur. hatta daha da abartıyorum, bu reklamdan sonra artık bir daha fındığın reklamının yapılmasına ihtiyaç kalmamıştır çünkü fındık kolektif hafızanın derinliklerine direkt mala giden gıda olarak kazınmıştır. reklam sektörünün kendi çapında en büyük başarılarındandır.