hesabın var mı? giriş yap

  • "onbeş gün önce gol attığımda omuzlardaydım'' .

    o gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım. en kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. evde ne pencere, ne kapı kalmıştı. kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. istanbul'dan emniyet müdürü evime geldi. gece gördüğü manzara karşısında 'aman allahım' demişti.
    çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.
    (lefter küçükandonyadis)

    fenerbahçeli futbolculardan melih ılgaz, anlatıyor:

    "lefter için endişelendik ve büyükada'ya gittik. ibrahim kösem, niyazi tamakan ve şükrü ersoy birlikte lefter'i korumak için onun evinde kaldık." fenerbahçe'nin o zamanki kalecisi şükrü ersoy da şöyle anlatıyor: "lefter'i korumak için bir gece evinde kaldık, ertesi gün birlikte idmana gitti. birçok yabancı asıllı istanbul'u terketti ama, o gole devam etti."

    keşke istanbul'da yaşayan halk , katliama uğrayan bu insanlarımızı koruyabilseydi.

  • şile'deyiz 5 arkadaş... öğrencilik yılları. kış vakti, açık mekan yok... olanlar da bizi sarmıyor. eski alışkanlık, arabada içelim diyoruz. kimse bilmiyor şile'yi. özellikle kızlar, bulduğumuz yerleri "buranın manzarası yok ki" diyerek beğenmiyor. ortalıkta, "abi bu civarda nerede içilir arabada" diye sorabileceğimiz kimse de yok. polis karakolunun önünden geçerken sağa çekiyorum arabayı... sıkılmışım ring atmaktan. nöbetçi polis ve yanında bir başka polis sohbet etmekteler. camı açıp selam veriyorum polislere.

    - memur bey iyi akşamlar.
    - iyi akşamlar.
    - ya biz yabancıyız da, bu civarda arabayı çekip içebileceğimiz bi yer var mı?
    - tabii tabii, hemen şu yokuşu çıkın. solda bir alan var. deniz manzaralı içersiniz.
    - çok teşekkürler.

    söz konusu yokuşu çıkarken arabadakiler...

    - olm manyak mısın, polise içilecek yer mi sorulur?
    - bir saattir araba kullanıyorum. ne var işte, mis gibi yardım etti adamlar.

    neyse, mekana çekilir araba... müziktir, yıldızlardır falan. geyik yapılır, biralar içilir... biraz zaman sonra ekip arabası gelir. yanımıza gelen, nöbetçi polisin yanındaki diğer polis ve arkadaşlarıdır.

    - iyi akşamlar gençler.
    - iyi akşamlar memur bey.
    - burada içmek yasak.
    - abi sen yolladın ya bizi buraya...
    - olsun, yasak.

    türk polisi eliyle koymuş gibi yakalar diye bir laf var ya... doğrudur o laf.

  • uzun yıllar burun tıkanıklığı yaşamış , ameliyat olmuş ve iyileşmiş ve sonra tekrar aynı soruna geri dönmüş biri olarak deneyimlerimi size aktarayım ;

    burun tıkanıklığının en çok karşılaşılan nedenleri ve etkilerini yazayım;

    -nezle ve alerji nedeniyle burun etlerinin şişmesi : en çok karşılaşılan nedenlerden biridir. bünye alerjenin solunmasını engellemek için burundaki etleri şişirir veya aşırı derecede beyaz mukus sıvısı salgılar. tabi burun dola dola tıkanır. eğer ileri derecede alerjiniz yoksa alerji semptomlarını bastıran ilaçlar ve alerji testi sonucu olacağınız aşı sayesinde bu durumdan kurtulabilirsiniz. çoğu insanda mevsimseldir. en yoğun olduğu dönemde ilaç kullanımı en etkili çözümdür. ileri derecede alerji sahibiyseniz kortizonlu ilaçlar kullanmadan burnunuz açılmıyor. kortizon iğnesi çok etkili fakat en fazla senede iki veya üç kez yaptırabiliyorsunuz. kortizonun zararlarını yazmıyorum zaten aşağı yukarı biliyorsunuzdur.

    - grip gibi virüs kaynaklı hastalıklara karşı bağışıklık sistemi hareketi olarak burnun tıkanması : aslında bu konuda en önemli unsur her türlü tıbbi konuda olduğu gibi bağışıklık sistemini güçlü tutmaktır. her şey zincirleme şeklinde gerçekleşiyor. vücut grip ile savaşırken bağışıklık sistemi zayıflıyor bu sefer alerjenler ortaya çıkıyor , tekrardan akıntı başlayıp , burun tıkanıyor. hastayken bir de burun tıkanıklığı ile uğraşıyorsunuz. bu da geçici bir sorun ve hastalığın ortadan kalkması ile sona eriyor. çözümü doktorumuzun verdiği ilaçları kullanıp hastalıktan kurtulmak. burun zaten iyileşince otomatik olarak açılıyor.

    - burun kemiğindeki eğrilikler : bu konuda sizin yapabileceğiniz pek bir şey yok. tek çözüm ameliyat . uzman bir kbb doktoruyla görüşüp en kısa sürede ameliyatınızı olup bu hastalıktan kurtulun. ameliyat sonrası ilk bir hafta sıkıntılı olabilir ama ömür boyu rahat edersiniz.

    - sinüslerin aşırı dolu olması ve taşlaşmış mukus tabakası : namı diğer sinüzit. sinüsler çok fazla dolup ağız kısımları tıkanıp hava almadığında içerideki mukus sıvısı taşlaşıp sinüsleri tıkıyor ve sinüsler iltihaplanabiliyor. bol bol nazal yıkama yapıp , sinüzit konusundaki genel kurallara uyarak bir nebze hafifletebilirsiniz ama tam olarak kurtulmak zor. ben tam çözüm bulamadım. ameliyattan sonra tekrar sinüslerim tıkandı. doktorumun söylediğine göre 3-5 kez ameliyat olan varmış. sinüzit ameliyatı çok kolay , burun kemiği ile oynanmadığı için ertesi gün hayatınıza kaldığınızı yerden devam ediyorsunuz. hiç korkmayın. geçici ve kalıcı yani kronik iki çeşit sinüzit var . geçici ise antibiyotik kullanımı ve nazal yıkama ile kısa sürede atlatabilirsiniz fakat alerjik ve kronik sinüzit ise ömür boyu savaşmak zorundasınız. anti histamik ilaçlar , kortizonlu spreyler , antibiyotikler , ağrı kesiciler ve nazal yıkama kitleri demirbaşınız olacak.

    - nazal polipler : polip konusu baya sıkıntılı. yanlış bilmiyorsam tam olarak neden olduğu bilinmiyor. polipler burun etlerimizde oluşan üzüm tanesi gibi salkım şeklindeki tümör benzeri yapılar. bazıları o kadar büyük oluyor ki burun deliğinden gözlemlenebiliyor ve burnu tıkıyor. burnun koku alma kısmında çıkarsa koku alma duyusuna zarar verebiliyor. polipler ameliyatla alınabiliyor ama tekrar çıkmama gibi bir garantisi yok. vücut bu yapıyı kendi kendine oluşturuyor. ameliyat sonrası oluşumunu engelleyen spreyler kullanılıyor ama dediğim gibi tekrar oluşmayacak diye bir durum yok. ameliyatı çok kolay , sıkıntısız.

    - uzun süreli burun spreyi kullanımı nedeniyle burun etlerinin sarkıp nefes yolunu tıkaması : hepimizin bildiği sprey bağımlılığı. spreyler burun etlerindeki damarları ve dolayısıyla burun etini büzüştürüp burnun açılmasına neden oluyor biz de rahatça nefes alıyoruz fakat bu işin bir de kayıp kısmı var. uzun süre bu sprey maruz kalan burun etleri zamanla gevşeyip tıpkı yaşlı bir insanın derisi gibi sarkıp burnu tamamen tıkamaya başlıyor. tek çözümü ameliyatla bu etlerin kesilip alınması . ameliyatı kolay ve pek ağrı sızı olmuyor.

    - estetik ameliyat sonrası burun tıkanıklığı : bu nedeni bir tanıdığımın başına gelmesi nedeniyle yazıyorum. kızcağız tamamen sorunsuz olan burnunu estetik kaygılarla değiştirdi ve artık eskisi gibi nefes alamıyorum diye uzun süre şikayet etti. sanırım burada doktor konusu çok önemli. aman dikkat edin. şimdi başka bir hekime tekrardan ameliyat olmayı düşünüyor. gerçi ben sıkıntısız bir burnum varsa isterse karga gagası gibi olsun elletmezdim.

    özetle burun tıkanıklığında sorunun kaynağına inmek çok önemli . bazıları geçici durumlar iken bazıları kronik olabiliyor. sorunsuz bir burnunuz varsa ona sevin ve okşayın çünkü bazı insanlar için bu bulunmaz bir nimet. iyi bir şekilde nefes almak yaşam standartınızı oldukça yükseltecektir. kendim üzerinden örnek vermem gerekirse burnum tıkalıysa hem çok sinirli oluyorum hem de hiçbir şeye konsantre olamıyorum. üzerine koku alma duygusunu da kaybettim. ameliyatla belki bir nebze geri gelir dedim ama o da gelmedi :(

    not : yanlışım varsa düzeltin , herhangi bir tıbbi eğitimim yok fakat uzun yıllar doktora gide gele bir şeyler öğrendik. sağlıkla kalın , bol nefesler.

  • yeğen (y, yaş 8), ben (b)

    yeğen ile evde baş başa yemek yemekteyken yeğenin ayranını masaya dökmesiyle başlayan diyalog.

    y: olsun dayı.

    ben cevap vermeden masayı silerken.

    y: olsun olsun.

    b: oğlum ayranı sen döktün, teselli için benim sana olsun demem lazımdı.

    y: olsun olsun.

  • puan karşılığı para kazanma sistemine karşıymış. doğru, kendisi para karşılığı puan kazanma sistemini seviyor.

  • giderken de taksimetreni aç özelliği de eklenerek taksilerin boş boş gezerken yaptığı masrafa bir nebze de olsa katkıda bulunabiliriz. herşey onlar için.

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • iyi, hoş film. bir alegori, simge, metafor çorbası ama. bunlar filmi kötü yapmıyor. az buçuk siyaset, sosyolji, politika, felsefe, tarih vs bilen herkes zaten filmin meselesini okuyabilir. o yüzden yönetmene olan tüm sevgime rağmen kör gözüne göndermelerini demode buldum. yani hamam böceği göndermesi, köpekler gibi merdiven inip çıkmalar, kan, koku, kaya vurgusu vs o kadar bariz ve galiz bir farkındalıkla atılıyor ki izleyici önüne sanki bundan daha derin bir hikaye anlatılamayacak oluşun bahanesi hazırlanıyor yönetmen tarafından. işin içine biraz da kara mizah katarak zaten ince ve benzer olan zeminini biraz daha sağlam tutmaya çalışıyor yönetmen biraz kurnazlıkla. bir şey aşırılığa vardırıldığında alegoriye kaçar. yani simgeselliğini yitirir. izleyicisine de çözümleme alanı bırakmaz. maalesef filmin genel yapısı bu şekilde seyrediyor. kaldı kı mantık hatası denebilecek birçok şey var. bundan çok daha incelikli şeyler izledik bazılarınız sıkıcı olduklarını düşünüyor olsa bile. burada filmi genel anlamda diğerlerinden ayıran şey güney koreli sinemacıların kodları. filmlerinin gramerinin hep ayrı bir ritmi ve perdesi var. yani ana akıma paçayı kaptırmıyorlar o açıdan. kurgu konusunda her zaman iyi iş çıkarıyorlar. filmin ne hikayesi, ne anlatımı daha önce görmediğimiz bir şeylere denk geliyor. ama kendi içinde özel bir sinemacının dokunuşlarını da sonuna kadar hissettiriyor. joon-ho bong hollywood sularında orta karar iki film çektikten sonra memleket sularına dönüş yaparak birkaç başyapıtının izlerini sürmüş nihayet. chan-wook park'ın memleket sularına dönerek sinemasının özünü hatırlamasına benzer bir dönüş joon-ho bong'un dönüşü de. umarım bu adamlar kendi toprakları dışında film çekme maceralarına girmezler bir daha. ha bu arada geçen sene beoning gibi asırlık bir başyapıt çekildi. yani kısacası güney kore sineması bizim canımız ciğerimiz küçük aksamalara rağmen.