hesabın var mı? giriş yap

  • amaç ne? sonuçta kimse mutlu olmasın, saçma sapan taktiklerle ilişkiye devam etmeye çalışalım mı?

  • del bosque ye ayar verirken rıdvanın ayarına maruz kalan eski futbolcu, yeni futbol yorumcusu..

    güntekin onay: del bosque’yi anlatır mısın biraz sergen?
    sergen yalçın: adama kamp dediler, ‘o ne’ dedi. kamp yaptırmamış ki hiç, kampın ne olduğunu bilmiyordu.
    rıdvan dilmen: ne üzülmüşsündür sen de kamp olmadığına..

  • bir örnekle ele alalım konuyu. diyelim ki birisi size nüfuzunu kullanarak sizin ya da çocuklarınızın ya da bir yakınınızın haksız kazanç elde ettiğini söylüyor. yetinmiyor elindeki gücü kullanarak evinize baskın yapıp, hayatın olağan akışına aykırı miktarda parayı evinizdeki 7 kasanın ve ayakkabı kutularının içinde buluyor. bunun üzerine size bu paraları haksız yollardan elde ettin, rüşvet aldın, vs. diyor.

    yapmanız gereken nedir? elbette ki bu paranın kaynağını açıklamak, belgeleriyle ortaya koymaktır. mesela o para ev satışından mı geldi? ev nerededir, ne zaman, kime satılmıştır, bunun karşılığında kaç para alınmıştır, bu para neden bankada değil de evde durmaktadır bunların belgelerini ortaya koyarsın iddia çöker. türkiye’de ev alım satımları takas usulü yapılmıyor, 1.200 milyon gibi bir para elden verilmiyor. genelde bu işler için bankalar kullanılıyor. para hareketleri, evin emsal değeri, tapu, ipotek gibi kayıtlar tutuluyor. eğer sen yasalara uygun bir ev satışı yapmış ve parayı yine yasalara uygun yollar üzerinden temin etmişsen bu iftirayı (!) 2 saat içinde çökertirsin.

    peki durum böyle değilse? o zaman alnımız ak başımız dik! diye sağda solda böğürürsün ki sesinin tellerini seveyim ben.

  • birbirlerine saygı amacıyla, japon kültür-dostluk haftasında birbirlerinin önünde eğildikleri meşhur poz.
    http://www.arastiralim.net/…ve-demirel-egiliyor.jpg
    https://eksiup.com/7694f3fe110 (yeni link)

    70'lerin türkiye'sinde dönemin siyasetinin en ileri lideri ecevit ve onun en büyük muhalifi demirel.

    -en zıt iki karakter. . .

    -bir tarafta tez diğer tarafta anti-tez. . .

    -yani sadece bir fotoğraf değil, ölümsüzleştirilmiş diyalektik. saygıya dönüşen bir rekabetin karesi. . .

    hazır konu açılmışken döneme ilişkin hatırladığım kadarıyla bir şeyler karalamak isterim günümüzün siyasetiyle temas edecek olan . baştan söyleyeyim anlatacaklarım şaka değil, günümüzün siyasetinden sonra şaka gibi gelecek biliyorum.

    1970'lerin başında chp'de inönü liderdi ve yapılacak kurultayda programı beğenilmezse istifa etmeye hazır olduğunu söyledi. beğenilmedi ve istifa etti!
    şaşırtıcı gibi; kavga, dövüş, kaset olmadan düzgünce istifa.

    ardından ecevit chp genel başkanı oldu ve ilk seçimlerde 1973'te %30'un üstünde oy aldı. bu ecevit iktidarında ülke ekonomisinin en büyük sorunu enflasyondu. enflasyonun asıl sebebi ise 71 ve 73 petrol krizleirnin etkilerinin katlanarak ülkeye girmesiydi. ecevit de tam bir solcuydu, krize rağmen neoliberal politikalar yerine enflasyonu göze alarak yüksek istihdam ve yüksek ücret politikası güdüyordu tabi bunda dönemin sendikaların güçlülüğününde etkisi çok.. ancak ödemeler dengesinin altüst olması, dünya bankası ve imf'nin sıkıştırması, petrol satın alacak dövizin ülkede kalmamasından dolayı devalüasyonlara gidilmek zorunda kaldı. ardından muhalefetin istifasını istediği ecevit, muhalefeti kırmadı ve istifa etti, başbakanlığı bıraktı. inanılmaz geliyor değil mi günümüzdeki saltanata evrilen siyaset dünyasına bakınca?

    1977 yeni seçimler oldu ve ecevit bu kez %40'ı geçti. sivas'ta, çorum'da, kırşehir'de, rize'de, diyarbakır'da bile birinci oldu. ancak istifa ettiği için güven oyu alamadı ve hükümeti kurma görevi 2. parti olan demirel'e verildi. ecevit 'bana darbe yaptılar' diye ağlayıp sızlamadı. 'halkın iradesine müdahale var' demedi. demirel ise hükümetini kurdu. tc tarihinin en başarısız hükümeti oldu ve ardından ülke tamamen kaosa ve derbeye gömüldü.

    işte bu fotoğraf bence, demirel'in ecevit gibi eşsiz bir siyasetçi önünde eğilmesidir. ecevit gibi eşsiz bir siyasetçi ise büyüklenmemiş, alçak gönüllülük gösterip karşılık vermiştir. . .

    günümüzde bir lider japon kültür-dostluk haftası diye tayyip'in önünde bir an eğilse, malum şahıs onun sırtına çıkıp deh bre deyip kırbaçlamassa adam değilim. buna benzer...

    huzur içinde uyu karaoğlan . . .

  • 9 yıl önce, stajyer öğrenci olarak çalıstığım hukuk bürosunda patron -aynı zamanda amcam- oğlunun telefon faturasını yatırmamı ister. fatura bedeli iki aylık kyk kredim tutarında. bürodan ücret almıyorum, karın tokluğuna çalıştırılmak için biçilmiş kaftanım çünkü yemek de yemiyorum büroda. dışarıda deli gibi yağmur yağıyor ve ben yaklaşık 30 dklık yürüyüş mesafesine bir saat içinde gidip, faturayı yatırıp geliyorum. patron sinirli, çünkü ona göre geç kaldım. ben sıçan gibiyim, çünkü donuma karar ıslanarak yürümüşüm. devamı;
    patron:neden geç kaldın?
    ben:yürüyerek gittim.
    patron:kızım sende hiç kafa yok mu otobüse binseydin.
    ben: o tarafa buradan otobüs yok.
    patron: neden taksiye binmedin?
    ben:..

    -neden taksiye binmedin?

    çünkü param yoktu, çünkü parası olmayan insanların aklına bile gelmez taksiye binmek. çünkü oğlunun yani kuzenimin telefon faturasını yatırmak için,hukuk fakültesi okuduğum için belki bir şeyler öğrenirim, belki işe yararım diye çalıştığım bürondan bana beş kuruş bile vermiyorsun. çünkü babam yani kardeşin işsiz. bana harçlık veremiyor. ama ben ne iş olsa yapayım, gerekirse yağmurda it gibi ıslanıp fatura ödeyeyim, belki elime üç beş bir şey geçer diye yanına geldim ve sen bana "neden taksiye binmedin?" diyorsun.

    bu ancak tek sıfatı zengin olan bir insanın kurabileceği bir cümle işte benim için. yağmurda ıslanan birine neden taksiye binmediğini sormayın.

    durum guncellemesi: artik taksiye binebiliyorum, kimseye neden taksiye binmedigini sormuyorum yine de. bir de bana neden taksiye binmedigimi soran herkesi affettim, amcami bile.

  • gerekli teçhizat ile yapılabilir. tabii, uçağın nereye gideceği de önemli.

    ticari uçaklar, genellikle atmosferin troposfer ve stratosfer arasında kalan “tropopause” seviyesinde uçar. bu seviyede, hava sıcaklığı -50 üzerindedir ve sabittir. bu seviyeye aniden çıksanız, hypoxia başlamadan önce yaklaşık 17 sn süreniz olur. oksijensizlikten zaten ölürsünüz.

    hypoxia, 10.000 ft yükseklikten sonra başlar. 13.000 ft sonrasında etkileri belirginleşir. nefes alırsınız ama, oksijen alamazsınız. bir kaç dakika içinde, çok mutlu ve sarhoş olarak, en basit işlemleri bile yapamayacak hale gelerek, ölürsünüz. bununla alakalı, internete “helios kazası” yazarsanız, bolca video ve bilgi bulabilirsiniz. uçakta hayatınız, bir tuşa bağlıdır. basınç ve oksijen, şakaya gelmez.

    bunu engellemek için, uçak tekerinde seyahat edilecekse, uçuş süresi boyunca (veya en azından 10.000 ft üzeri kullanacağınız) tükenmeyecek bir oksijen tüpünüz olmalı. bu tüp, -50 derecede de işlevini yerine getirebilmeli.

    donmadan önceki sorunumuzu hallettikten sonra, -50 derecede hayatta kalmamızı sağlayacak ekipmanlarımız olmalı. ateş yakamayacağımıza göre (ki zaten ortamda oksijen yok, nasıl yakacaksın) bir çözüm bulmak lazım. çok sıkı giyinerek, -50 ile başa çıkamayız tahminimce. özel dağcılık ekipmanları falan varsa, olabilir.

    sonrasında da, uçak tercihimizi doğru yapıp, iniş takımları kapanınca, içeride sıkışarak ölmememiz gerekli. bineceğiniz uçak tipini ve iniş takımlarını, önceden incelemekte, video izlemekte falan fayda var.

    tüm bu sorunlardan sonra, dış basınç, inanılmaz azalmışken (yaklaşık 200 hpa veya daha az olacaktır, normalde deniz seviyesinde hava basıncı 1013 hpa kabul edilir) ciğerleriniz falan patlamadan, nasıl yolculuk edersiniz bilemiyorum. nasa’dan astronot kıyafeti arayabilirsiniz. letgo’ya bakın.

    tüm bunlar yerine, kafanızı eşit miktarda çalıştırarak, bir iş bulun, vize alın, bilet alın ve üst tarafta seyahat edin. bu da benim tavsiyem. ama siz bilirsiniz.

  • 1979 yılında yayınlanan korkusuz korkak filminde ölüm haberini aldıktan sonra piyangodan çıkan 4 milyon tl ile 7 ay vadeli olarak aldığı 2 milyon tl'lik krediyi yatırarak açtığı umumi tuvalet, "mülayimin yeri"nin bugünkü maliyetini hesaplayalım.

    tüketici fiyat endeksine* 6 milyon tl'nin bugünkü değerini hesapladığımızda 4.886.451.814.002 tl yapmaktadır. 2005'de atılan 6 sıfırla yazarsak 4.886.452 tl yapmaktadır.

    dolar üzerinden hesap yaptığınızda ise (1979 yılı ortalama dolar kuru 37.6 tl) 6 milyon tl'nin karşılığı 159.575 dolara denk gelmektedir. %3 ortalama yıllık faiz ile hesapladığımızda ise bugünün 545.185 dolarına eşittir. karşılığı ise 2 mart 2022 itibariyle 7.670.752 tl yapmaktadır.

    asgari ücret hesabı ile bakarsak, 1979 yılında asgari ücretin 16 yaştan büyükler için 3.300 tl olduğunu görüyoruz. 6 milyon tl ise 1818.18 asgari ücrete denk geliyor. bugünkü 4.250 tl'lik asgari ücret üzerinden hesapladığımızda 7.727.265 tl'ye denk olduğunu görüyoruz.

    kenef kullanım ücretleri ise: (tüfe üzerinden)
    büyük: 5 lira (2022'de 4.07 tl)
    küçük: 3 lira (2022'de 2.45 tl)
    büyük & küçük (tenzilatlı): 3.5 liradır. (2022'de 2.85 tl)

    kaynaklar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

    not: 02.03.2022'de güncellenmiştir.