hesabın var mı? giriş yap

  • ogrencinin bilgiyi kolay ve kalici ogrenmesini saglayan stratejilerdir. bu stratejiler

    1. ogrencinin kolay ve kalici ogrenmesini saglar.
    2. ogrencinin ogrenmedeki verimliligini artirir.
    3. ogrenciye bagimsiz ogrenebilme niteligi kazandirir.
    4. ogrencinin isteyerek ve zevk alarak ogrenmesine yardimci olur.

    bu stratejilerden bazilari sunlardir:

    * konuyu gozden gecirme
    * sorulari cevaplarken, kitapta, defterde veya alinan notta bulunan ilgiyi konuyu yeniden hizlica goz atma
    * oruntu yakalama. nerde ne zaman aynen konu devam ediyor veya tekrar ediyor. onceki veya sonraki konularla iliskilendirme.
    * detayli bilgileri, karmasik ve uzun cumleleri kisaltma ve basitlestirme.
    * ogrenilenler arasinda benzerlik ve farkliliklari bulma.
    * ogrenilenleri goz onunde canlandirma , somutlastirma, zihinde kavram haritasi olusturma.
    * bireyin kendi cumleleriyle ogrenilenleri kisaca ozetlemesi.
    * ogrenilenlerle ilgili sorulari cozme ve cevaplama.
    * onemli yerlerin altini cizme, yuvarlak icine alma veya yanina yildiz koyma.
    * ogrenilerle ilgili ornekler verme ve somutlastirma
    * ogrenilenlerin onemli yerlerini kisaca not alma.
    * grafik ve sekil cizerek ogrenilenleri gorsellestirme ve zihinde kalici olmasini saglama.
    * test yapma, ne kadar ogrendigini olcup degerlendirme.
    *ogrenmede egzersiz, unutmayi azaltir. ogrenmeden sonra yapilan tekrarlar bilgiyi daha kalici hale getirir.
    *ogrenmede sonuclarin bilinmesi ogrenmeyi hizlandirir. yaptigi hatalari ogrenen kisiler daha cabuk ogrenir. ne kadar gelisme gosterdigini bilmeyen kisi yavas ogrenir. hatta hic ogrenmeyebilir.
    *ogrenme sonu faaliyetleri ogrenmeden sonra dinlenmek ve uyku iyidir. dolayisiyla ogrenme ve sonrasi farkli aktivite olmalidir. ama ogrenmeden sonra benzer konudaki ogrenme ilk ogrenmenin unutulmasina sebep olabilir.

    yaygin stratejileri siniflandirirsak

    yinelemeli stratejileri:

    aynen yineleme, liste ezberleme, sesli okuma, degistirmeden yazma, satir alti cizme.

    anlamlandirma stratejileri:

    zihinsel imge olusturma, baska sozcuklerle anlatma, iliskilendirme, benzetim yapma, not alma, soru yanitlama ve cevap verme.

    orgutleme stratejileri:

    kumelendirme, siniflandirma, siniflama haritasi, kavram haritasi, balik kilcigi diyagrami, ana cizgileri olusturma, orumcek harita, sema olusturma, cizelge yapma, grafiklendirme, sekil yapma veya olay zincir haritasi.

    anlamayi izleme stratejileri:

    sorunu belirleme, planlama, kendini sorgulama ve degerlendirme, kendini kontrol ve hata duzeltme.

    duyussal stratejileri:

    dikkat toplama, gudulenmeyi saglama ve koruma, zamani etkili kullanma, kaygiyla ve stresle bas etme ve yok etme, ozguven artirma.

    ayrica

    (bkz: toplu ogrenme)
    (bkz: aralikli ogrenme)
    (bkz: hafiza teknikleri/#37618364)
    (bkz: #37801692)

  • birşey olursa saldırgan serbest bırakılacağı için riske girmeyip cüzdanımı veririm, haaa insanlık hali o an param yoksa müsade isteyip iki dakikada düşük faizli kredi çeker yine veririm

    saldırganın memnuniyeti benim için önemli, daha sonra mennuniyetini 1 ile 5 arasında puanlamasını isterim

    tabii ki hukuki haklarımı biliyorum manyak mısın :s

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • ayaklanmayı boşver de o nasıl bir sis çökmesidir.nasıl inecek uçaklar oraya merak ediyorum? yer konusunda baştan beri yapılan eleştiriler sanırım doğru çıkacak.

  • kanimca, suc ve cezadaki haliyle, cok ilginc bir ahlak anlayisi olan yazar.

    suc ve cezada, insanlari "napolyonlar" ve "bitler" olarak ayirir; yani tutkulari her turlu degerin ustunde olanlar ve siradan insanlar. raskolnikov siradan bir insan olarak napolyon olmaya kalkisinca, dostoyevski ona ceza olarak vicdan azabini uygun gorur. oysa ki dostoyevski icin kanimca, cok daha feci isler yapmis olan napolyon bir suclu degildir.

    biraz kafa karistirici o yuzden daha fazla ayrintiyi hakediyor bu adamin ahlak sistemi. tekrar edelim, napolyon ve onun gibiler icin bir elestiride bulunmuyor. bunun nedeni de onlari, neden olduklari sefaletlerden sorumlu tutmamasi. zira birini sorumlu tutmak icin onun secim yapmis olmasi lazim, yani ozgur irade sorunu. eger napolyonun kaderinde napolyon olmak varsa, onu suclamak yersiz. onun dogasinda karsi konulmaz bir iktidar istegi vardi, bir deha vardi ve belki de komuta ettigi tum insanlardan daha fazla tutku vardi. iste bu tutku, napolyonun ozuydu ve o da ona gore davrandi. bu tutku ahlakin, dolayisiyla iyinin ve kotunun otesindedir. o, bazi insanlarin ozudur. birisini ozu yuzunden suclamak mumkun mudur?

    tam tersine dostoyevski raskolnikovu suclar ve hatta cezalandirir. neden? cunku o napolyonun aksine dogasina gore yasamamis, aklini kullanarak sacma sapan bir karar vermis ve bu dogasina aykiri gelmis. onun dogasinda insan oldurmek yoktur. bu nokta cok onemli. dostoyevskinin butun eserlerine dikkat edin, o hicbir zaman sucu toplum duzenini bozdugu icin veya baskasinin hakkini yedigi icin kotulememistir. onun icin asil suc, kendine karsi, yani ozune karsi isledigin suctur. suc ve ceza orneginde bu rahatlikla gorulebilir, zira oldurulen kadinlardan hic bahsedilmez. topluma (mesela onlari taniyanlara ve ailelerine) verilmis zararlardan bahsedilmez. onlar bir figurandir. asil zarari raskolnikov kendi ruhuna vermistir. burada inancli bir hiristiyan olmasinin etkisi var sanirim. bu yuzden raskolnikova o kadar kizar ki onu sibiryaya yollar. raskolnikovun ic huzura kavusmasi ancak bir napolyon olmadigini anlamasi ve bundan dogan boslugu sonyaya duydugu sevgiyle doldurmasiyla mumkun olur. (ama yine de ozgurlugunu kaybeder, hatasinin bedeli vardir)

    iste bu da bizi dostoyevskinin, kanimca, gercek felsefesine goturur. yani cogumuz boyle yanilgilara kapilip napolyon olmaya calisiriz ama eger bu tutkular bizim dogamizda mevcut degilse, dogamiza (ruhumuza) karsi geldigimizden oturu suc islemis oluruz. eger vicdaniniz varsa, yani yaptiginizin yanlisligini veya dogrulugunu sorgulamaya basladiginiz an, zaten bir napolyon olmadiginizi kanitlar ve ahlakin alanina girersiniz. bu vicdan muhasebesi sirasinda, mantiksal olarak yaptiginizi hakli bulsaniz bile, sirf bu vicdan muhasebesini yapiyor olmanizdan oturu suclu olabilirsiniz ve eylemleriniz dostoyevski tarafindan iyi ve kotu olarak nitelendirilir. ama o napolyon icin boyle kelimeler kullanmaz, buna hakki olmadigini dusunur. napolyon kendini bile sorgulamiyorken, yani ruhuna, dogasina karsi bir suc islememisken, dostoyevski nasil kalkip onu suclasin? dedigim gibi bunlar donup dolasip onun icin dogru olan gercek suc kavramina geliyor, yani baskasina zarardan oturu ozune zarar.

    kendine karsi suc islemis siradan insanlarin sucun cezasi, cektigimiz vicdan azabidir. bu cok tutarli bicimde yukaridakilerle ortusuyor, zira vicdan azabi kisinin napolyon olmadigini farketmesi ve hayatinin anlamsizlasmasidir. bu yuzden vicdan, imrenilecek bir ozellik veya olmasi zorunlu evrensel bir ahlak kurali degildir. sadece toplumun (napolyon olmayan) alt kesimi icin gecerli. bu azaptan kurtulusumuz ise dostoyevskinin felsefesinin en temel taslarindan biridir, yani insan sevgisi. ancak baskasini sevmekle, anlamsizlasan hayatimiza anlam buluruz.

  • baykal'ın kesin geri döneceğinin işareti olan söylemdir.

    o görüntüleri izledikten sonra bu halkın baykal'a arkasını dönmesi mümkün değildir!

  • bir yanım " herşeyi boşver , yan gel yat " derken diğer yanım " hay ağzını öpeyim ne güzel dedin öyle " diyor.

    debe editi : teşekkürler ekşi sözlük ahalisi , teşekkürler türkiye , teşekkürler uzak diyarların insanları .. bali bir iyiliğim dokunsun .. ama önce uyuyayım :)

  • beyin ölümü gerçekleşmiş, hakkında dedikoduların ayyuka çıktığı bir siyasetçi artığınin son demeci. tek yeteneği, "tükürdüğünü yalamak" olan bir mankurt olan dede, bi yürü git...