hesabın var mı? giriş yap

  • çünkü bu ülkede herkes meslektaşının yaptığı işi gömerek kendini öne çıkarır!

    amk berbere gidersin “en son kim tıraş etti” (anan!)
    oto sanayide ustaya gidersin “bu kaportayı/boyayı kime/nerede yaptırdın”

    kendini bilenleri ayrı tutarak; ülkenin okumuşu ayrı,okumamışı ayrı dangozdur!

  • bulşit

    papa bile "bilim, evrim falan bunlar güzel şeyler." derken senin ders müfredatlarında evrimin yeri küçülüyor.

    papa diğer ruhban sınıfı üyelerinin aksine "gösterişten uzak olayım" derken sen 1000 odalı saray yaptırıyorsun.

    papa bir dinin en yüksek konumundaki insan olarak "iyi ateistler de var. belki cennete bile gidebilirler." derken senin ateistlerle ilgili yorumların "bunlar ateist"ten öteye gidemiyor.

    papa vatikan'ın tabusu sayılan çocuk taciz/tecavüzleri konusunda yüksek sesle konuşurken sizin yaklaşımınız "tecavüze uğrayan doğursun" şeklinde oluyor.

    daha sayayım mı, bence saymayayım. kendini halife ilan eden o terörist pezevenk bile papaya daha çok benziyordur.

  • h: dr. house
    a: allison cameron

    a: beni neden işe aldın?
    h: çok güzel olduğun için.
    a: beni tavlamak için mi işe aldın?
    h: buna şaşırdığına inanamıyorum. ayrıca öyle demedim. seni güzel göründüğün için işe aldım. lobide duran bir sanat eseri gibi.
    a: sınıfımın en iyilerindendim.
    h: ama en iyisi değildin. neden bu kadar üzüldün? genetik zeka yerine genetik güzellik sayesinde işe alınmana mı?
    a: bulunduğum yere gelmek için çok çalıştım.
    h: çalışmana gerek yoktu. insanlar en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler. doğanın kanunudur. sen bunu reddettin. seni bu yüzden işe aldım. zengin bi adamla evlenebilir, modellik yapabilirdin. sadece görünmen insanların sana bir sürü şey vermesi için yeterli olurdu. ama sen böyle yapmadın. kıçını yırttın.

    (bkz: house m.d.)

  • ailece yemek yiyorsunuz... ya da belki de cancişlerinizle... besinler bünyeye girdikçe huzur doluyor alyuvarlar, akyuvarlar... o sırada ortamın umumiyetle hakimi olan şahıs o ölümcül geyiği açıyor: "şu yemeği dışarda yeseydik en az x milyondu"...

    bir başkası onaylıyor: "x milyon mu? ne x milyonu, en az y milyon..."

    ve öldürücü vuruş geliyor - eğer söz konusu geyiğin aktığı mecra ailemizle yediğimiz bir yemek ise bu vuruşu yapan kişi genelde annedir- :

    "bu kadar da temiz olmazdı..."

    yancı onaylaması (hala/dayı/teyze/kardeş/canciş): "kim bilir nasıl yapıyorlar, bilemiyorsun ki kirli mi temiz mi... gözümüzle gördük, elimizle yaptık en güzeli böyle evde yemek..."

  • ahmet çakar: fatih terim'in konuşmasında bir kaç tane paradoks var. mesela diyor ki "siyasetçiler futbola karışmamalıdır"
    rok: hahahahahahaha bunu dedi mi gerçekten? bunu diyen fatih terim mi? yahu bu aynı benim "ekranlarda bağırmamalıyız, hep sakin olmalıyız" demem gibi bir şey hahahaha

  • "reina ispanyolca'da kralice demek o nedenle mesaj ingiltere kralicesineydi."

    yani kimsenin isine karismak gibi olmasin ama ingiltere kralicesine mesaj gondermek isteyen neden bunu turkiye'de ispanyolca kodlu bir sekilde yapsin ki? bir de ispanyol kralicesinin basi kel mi? onun elizabeth'den nesi eksik?

    bu mantiga gore bir sonraki hedef queen grubunun uyeleri olacak diye dusunuyorum, freddie oldu de kurtuldu, brian may kendisini korusun bari.

    cok fantastik bir ulkeyiz gercekten, boyleleri bir de ulusal gazetelerin genel yayin yonetmeni oluyorlar.

  • harika bir netflix belgeseli, insanin turizmle ilgili ufkunu aciyor resmen. ızlerken dusundum turkiye'ye gelse nereyi ziyaret eder diye. muhtemelen antakya'da kunefe izdihami, denizli'de havlu izdihami izlemeye gelir.

    dipnot olarak intro'nun yikildigini belirtmeliyim, acaba kim yapmis?

  • bu sıralar en çok yaptığım şey küfremek. tamam çok hoş bir hareket değil ama muazzam rahatlama sağlıyor. birde boş bir alan bulup çığlık atmak. eğer delirmemem için çok geç kalındıysa etraftaki camı çerçeveyi indirmemem adına ya bana güçlüce sarılıp sakinleştiriniz yada etraftaki kırılacak şeyleri kaldırınız.

  • öncelikle; "insanların çoğu cevap vermek niyetiyle dinliyor, anlamak için değil."

    söz konusu gelişmeler olumsuz ise: anlattığınız kişiler ya bunu umursamayacak ya da bu olumsuz durumunuzdan haz duyacak olabilirler.

    söz konusu gelişmeler olumlu ise: yine aynı şekilde umursamayan bir kesim olur ya da haset ederler. hatta kimisi çomak sokmaya kalkabilir bu işlere. veyahut malum türk insanı her şeye bik bik etmeyi pek sever. siz ne kadar olumlu görseniz de yaşadığınız gelişmeleri, burnunuzdan getirme olasılıkları vardır.

    durum bu olunca ne diye paylaşasın? sevincini de üzüntünü de kendi içinde yaşa geç.