ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
the kids from room 402
-
okuldan eve geldiğimde beni televizyona kitleyen muhteşem çizgi film. okulun atmosferi ve öğrencilerin karakterleri öyle güzel işlenmiş ki biraz önce yeniden açtım ve 22 yaşında olmama rağmen eskisi gibi gülebildim. en sevdiğim karakter tabi ki de polly. kız okul başkanı seçimlerinde litvanya faşistliğinin dibine vurup itiraz eden öğrencilere ben insan hakları bildirgesini uyguluyorum dedi ahaha. siyaset çizgi filmlerde bile farklı değil.
29 mayıs 2015 cumhuriyet'in dünyayı sarsan haberi
-
"tırda silah varmış" denileceğine "tırda makarna varmış size vereceklerine suriye'ye yollamışlar; hem de fiyonk makarna olm!" deselermiş daha büyük tepki alabilirlerdi. bu haliyle kimsenin sikinde olmaz.
kulağa hoş gelen her türlü müziği dinlerim
-
entel geçinen sonradan görmelerin zoruna giden söz. ya ne olacaktı, sizin gibi özenti olup kendimizi sadece bir müzik türüne mi mahkum edecektik? her müzik türünün (istisnasız her birinin) mükemmel örneğkleri vardır ve bunların arasından kulağa hoş gelenler, o an için insanın ruhuna hitap edenler elbette ki dinlenir. gerçi çakma entel zübükzadeler için de durum böyledir ama ezik oldukları için kabul etmeyi kendilerine yediremezler..
not: ayrıca toplum içinde bir kimlik oluşturma çabasında olan ezikler de bu sözü sevmezler. ne yapsınlar adamlar özde birşey olmayınca popçuyum, rockçıyım gibi sıfatlarla toplumda sivrilmeye çalışıyorlar..
doktor hasta diyalogları
-
mikrobiyoloji hocamizin basindan geçen bi tanesi:
- doktor hanim ben de saglik sektöründenim, hemsireyim
+ buyrun hos geldiniz
- x tahlili için örnek verdim fakat sonuçlari biraz geç alacagimi söylediler
+ dogrudur hemsire hanim, isinizi hizlandiralim; ama o bakterinin besiyerinde üredigini görmemiz için en az 2 gün geçmesi lazim
yukardan hocanin kucagina bi ellilik duser,
- yine mi olmaz?
hoca sasirir, kucagina bir ellilik daha düsünce dayanamaz
+ hanimefendi bakin durumun aciliyetini anliyorum, ama bakteri de olsa 100 lira icin kimse üremez, israr etmeyin rica ediyorum!!!
kaçak elektrik kullanamıyorsak elektriğimizi kesin
-
kes gitsin amk. biz ödemesek haciz yollarsınız peşimizden kimseye saldırmıyoruz diye.
yaran baba oğul diyalogları
-
kavganin en hararetli anidir...
- e ama baba koycam ben bu i$e ya, olur mu yaa?!
- sus ulen, hepi topu sikimden cikmi$ bir adamsin i$te.
- e dogru tabi...
(bkz: allies major victory)
annenin çöp diye attığı bazı muhteşem eşyalar
-
(muhteşem değil ama) flash bellek. bahane daha komik. boş uç kutusu sanıyorlar bi de. "salladım ses çıkmadı."
atla diye tezahürat yapan öğrenciler
-
maalesef ama maalesef z kuşağı 'dır.
empati sempati hiçbir şey yok bunlarda. robot gibi yetisiyorlar, çok üzücü.
edit: sabah sabah mesaj kutum dolmuş, geneli de sistemi biz değiştireceğiz oy kullanacağız bla bla bla.
tamam kardesim umarım öyle olur da bu sacma dönemden bizi siz kurtarirsiniz. lakin şunu da adım gibi biliyorum; bir ps5 e, bir iphone'a, bir starbucksa ruhunu satacak tipler, dolar kurunun 1.35 olduğu zamanlara denk gelseler çok rahat manipüle edileceklerini de kabul etsinler bari. ben o dönemlere ragmen oy vermedim sorguladım mesela. tanıdığım çoğu insanlarla küs oldum.
ulan sizlerin de ciğerini biliyoruz sosyal medya ile en kolay yönlendirilen kusaksiniz işte. gidin aynanın karşısında gizli gizli tiktok dansı çalışın, yarın okulda kızlara şekil yaparsınız...
gıda krizi su krizi gibi durumlar olabilir
-
olsun lan. bir an önce olsun..
" akp öncesi tüp kuyruğu, süt kuyruğu falan olurdu. ekmeği bile karne ile alırdık" diyen çomar amcamı; ekmek kuyruğunda görmek için can atıyorum..
ssk da batsın amk. su veren itfaiyenin hortumunu s*keyim.
yeşilçam'ın en güzel kadını
chp'nin bizim vatan sevdamıza kafası basmaz
-
biz demirellerden, türkeşlerden milliyetçilik dersi almayız.
sevgili kardeşlerim;
biz milliyetçiliği; sokak duvarlarına değil,
kıbrıs'ın topraklarına,
ege'nin deniz yataklarına yazmışız.
biz milliyetçiliği batı anadolunun haşhaş tarlasına yazmışız...
bülent ecevit. 1974.
ek: https://youtu.be/loskhxdvcdc
doğu'da görev yapmak istemeyen öğretmen
-
hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:
"hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."
1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.
mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.
buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.
bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
doktor : hastanın nesi oluyorsunuz ?
s. alışık : belki her şeyi, belki hiçbir şeyi..
dikiz aynası filminden.