hesabın var mı? giriş yap

  • bende 85 yasinda olsam satmam evimi. 3 milyon euro'yu o yastan sonra öhöömm neyse. ama 30'lu yaslarimda boyle bir teklif gelse evimi satar sulalemi de yaninda promosyon olarak veririm. hic vatan millet duygusu kasamam bu konuda.

  • suleyman: hasta bakici.
    ben: narkoz mu yoksa ostrojen hormonu mu aldigi belli olmayan sozde erkek hasta.

    - suleyman beeey size de cok zahmet verdiiik. (kibar ol, ekstra kibar ol, ama ayni zamanda isveli ol)

    kendimden utanamiyorum bile.

  • şarkılarından çok aklımda bir olayla yer etmiştir. 1998 yılında kendisinin irc'de yassax nick'iyle takıldığı dönem çalıştığım şirkete uğramıştı. bizim çalışanların bir kısmı eski aidata irc sunucusu adminleriydi. oradan tanışıyorlarmış. ofise geldiğinde bilgisayar başında çalışıyordum. beni geçip doğrudan elemanların yanına gitmek yerine durup son derece saygılı bir tonda selam verip hatrımı sormuş idi. ünlü bir sanatçı olmasını geçtim, istanbul'da kimseden böyle bir yaklaşım görmediğimden ve doğal olarak beklemediğimden baya şaşırmıştım. aklımda her zaman sıradışı iyi biri olarak kaldı.

  • bu elemanlarla iyi anlaşmanın yolu onları denginiz olarak görmeye başlamanızdan geçiyor çünkü, komik ama, o sizi dengi olarak görüyor. bu temel kuralı aklınızda tutarsanız en kezban, en hırçın dişi kuşla bile belli bir saygı ve sevgi çerçevesi içinde yaşayıp gidebiliyorsunuz.

    muhabbet kuşları diğer papağanlar gibi sürü yaşamını benimsemiş hayvanlar olmasıyla beraber, yine papağanların çoğu gibi sürüdeki diğer bireylerin kendi türünden olup olmadığını çok sallamıyor veya ayırt edemiyor. siz de kuşmuşsunuz veya kendi de insanmış gibi düşünüyor. insanlarla bu kadar yakınlaşabilmesi de buradan kaynaklanıyor. sizi yabancı unsur olarak değil sürü/aile olarak görüyor. size uyum gösteriyor; eve geliş saatiniz, yemek yeme saatiniz, belki bir şekerleme yapma saatinize hatta çıkardığınız seslere ayak uyduruyor. siz de onun belli ihtiyaçlarına ayak uydurmalısınız. bu yüzden sabah ona günaydın demeniz, muhattap alıp oyun oynamanız, içten bir şekilde konuşmanız, aç susuz sefil bırakmamanız, onun da sıkılabileceğini göz önünde bulundurmanız (bomboş evde, kafes içinde, 7 saat duvarları izlediğinizi düşünün, kafayı yersiniz), çok küçük ve hassas olduğundan severken aşırı nazik olmanız ve dinlenmek/tüylerini düzeltmek istediği zaman onu kendi haline bırakmanız gerekiyor. kafesini olabildiğince uzun süre açık tutun ki biraz daha özgür hissetsin, biraz daha mutlu olsun. zaten affedilmez lanet gibi temizlenemez bir dışkısı yok, gezsin işte evin içinde.

    çoğu zaman beden diliyle derdini çok güzel anlatabiliyor. cakcaklayıp olduğu yerde dönüp kafasını aşağı yukarı sallayıp koşuşturuyorsa çok mutludur mesela, onu izlerken siz de muhtemelen eğlenirsiniz. siz ona güzel şeyler söylerken tüylerini şöyle bir kabartması da "hoşuma gitti panpa devam et" demektir. esniyorsa, evet küçük gagalarıyla çok güzel esniyorlar, uykusu gelmiştir. hareketsizleşmesi, eğik durması, kanatlarını düşürmesi hayra alamet değil. elinizdeyken kendini bir tarafa doğru uzatıyorsa, o yöne doğru eğiliyorsa oraya gitmek istiyordur. çok üşengeç bir hayvanınız varsa gitmek istediği yere bırakın. şapşal olduklarından kanatları olduğunu unutabiliyorlar. banyo suyu vermezseniz suluğunda yıkanmaya çalışabilir. ne sıklıkta banyo istediğini öğrenip belli zamanlarda banyosunu yaptırın.

    belki bir kedi veya bir köpek hayvanı gibi ele gelen, mıncırılabilen bir hayvan değil, öyle hayvan seviyorsanız zaten kuş bakmıyorsunuzdur. buna karşılık kuş akıllı, yaramaz, komik bir dosttur. evdeki bir bireye daha çok bağlansa bile kalan herkesi yine çok sever, bir kişiyle biraz vakit geçirse diğerleriyle de vakit geçirmeye çalışır. biri onu sevmişse hemen anlar, o kişiyi ilk kez gördüğü günde bile sırnaşır babam sırnaşır. çoluk çocukla da arası iyidir, misafirin küçük çocuğu onun için bulunmaz ganimettir. gelir öpücük verir, elinizi kemirir, saçınızdan aşağı yüzünüze sarkar. şaklaban mı ne.

    pişmanlıkla gelen edit: az önce tab tuşuma sıçmıştır, yakalarsam kendisini öldüreceğimdir.

  • (bkz: gargamel)

    üstü başı yama içinde, üflesen yıkılacak bir şatosu var ve büyücü meslektaşlarının tümü tarafından dışlanıyor. azman gibi bir kediyi bile sahiplenmiş adam ki içindeki iyi burdan belli. mutluluk kumkuması şirinler yüzünden de iyice kafayı yemiş. iyiye dair hiçbir şey yok hayatında, kötü olmayı bile adamakıllı beceremiyor garibim. miskin de olmasa çok yalnız.

  • "ortaokuldan ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca kuran kursuna giden ve son 1 yıldır evde bulunan kevser’in..."

    bu zihniyetin nasıl türediğini pek düşünmeye gerek yok.

  • -oğlum kadın parasız erkeği sevmez.
    +yok ya, bu mu problem yani.
    -evet budur, kadın parasız erkeği sevmez altan. ulan bunlar da badem gibi be.

  • yok o iş öyle değil. paran varsa kız seni tavlıyor, sen de sen tavladın sanıyorsun.

    debedit: bazıları gibi ''o kadar entry'min arasından soka soka bunu mu debe'ye soktunuz'' demek isterdim ama aksi gibi diğer entry'lerim de pek bişeye benzemiyor.. neyse :/ ha unutmadan, selam kızlar.*

  • yaygin uygulamasi, market icinde yiyip icip ambalajini raflarin arkasina rastgele sallamak sekilindedir. bu sekilde yapanlarda varmis, saskinlikla karsiliyor tebrik ediyorum uygar dunya adina.

  • konum:ankara
    yıl:2016

    2000 parçalık puzzle'ımı "içki fotoğrafı" olduğu için, günah diyerek çerçevelemeyen; tamam sen çerçeveleme bana ver çerçeveyi ben yapayım dediğimde, sana ona uygun çerçeve satmam diyerek çıtayı çok yükseklere koyan ankaralı esnaf dayı.

    puzzle da şuydu.

    edit: link düzeltme

  • kendi yolunda giden tır şoförünün suçlu olduğunu yazan arkadaşlar olmuş.
    bak sen geri geri giden araba suçsuz tabi, otoyolda geri gitmek kadar doğal olan ne olabilir değil mi.
    o trafikte önündeki aracında ileri doğru gidiyor olması gerekir, geri geldiğini nereden anlayacak arkadan gelen, o bir kaç saniyelik sürede geri lambasınımı görecek, kaldı ki yanıp yanmadığı bile belli değil.
    t, kendi yolunda sağdan sağdan ilerleyen suçsuz bir ağır vasıta aracın başına gelen elim olay.

  • ben bunu yapıyorum. bana yapılınca da teşekkür ediyorum. hoş bir davranış bence.
    ancak bir kaç defa benden az ürünleri oldukları için bana bir şey söylemeden önüme geçenler oldu. sanırım bunu kendilerinde hak gördüler. bu terbiyesizlik cidden.

  • normal bir olay. askerdeyken az albay dövmediydim. yaşlarına saygı duyup her hareketlerini alttan alırsanız tepenize biniyorlar hemen. o yüzden baştan ağırlığınızı koymanız gerekiyor. ilk izlenim çok önemli.