hesabın var mı? giriş yap

  • toplama bilgisayarlar hala satıldığı için 10 yaşındaki çocuk ve 40 yaşındaki adam bu nesle dahildir. neyin efsanesi onu çözemedim ancak ben.

  • dolu dolu 13 sene, sıfır çocuk sıfır sorun.

    gecenin 4 ünde arabaya atlayıp 600 km uzaktaki antik kenti görmeye gitmek, sabah kahvaltıdan sonra şirince'ye şarap tatmaya gitmek, 2 küçük valizle istediğin ülkeye seyahat etmek. hatta son gittiğimiz tanzanya'ya tek büyük bir bavulla gitmek. akşamları evde rahatça film izleyip 12 den sonra iki tek atmaya rahatça çıkmak. iki kapılı araba sahibi olup bagaja ihtiyaç duymamak.

    neşe ve huzurla dolu 13 sene ve daha nice senelere.

  • öncelikle; (bkz: #30296870)

    lise 2'de babamı kaybettim.

    babam çok okurdu ve okuduklarını mutlaka bana verirdi okumam için, okumazdım, havaiydim. belki de ergenlik diyelim. halbuki orta2'ye kadar birçok klasiği bitirmiş, sayısız kitap okumuştum. ama artık okumuyordum.

    tam bir şımarık, liseli ergen tavırlarında, tüm hayatım eğlence üzerine kurulmuşken babamı kaybettim. 17 yaşındayım.

    bir iki sene sonra eşyaları toplarken babamın bana okumam için verdiği kitaplardan biri dikkatimi çekti. kitabın adı "başarılı olmak bir tercihtir" idi.

    kitabın kapağına babamın el yazısıyla şunları yazmış olduğunu gördüm;

    "tanrı'nın insana ilk emri oku! babanın senden ricası lütfen oku!"

    kapağı açtığımda gene el yazısı ile şöyle yazmıştı;

    "sevgili oğlum,

    öncelikle şunu hiçbir zaman aklından çıkarma,

    sana en çok kızdığım zaman da, en çok takdir ettigim zaman da aynı şiddette seviyorum.

    teknoloji bir çok bilgiyi sana bir anda sunuyor. belki bu yüzden okumaya gereksinim duymuyorsun.

    ama onların sana duygu yükleme şansı yok. dolayısıyla okuma senin için bir ihtiyaçtır.

    ancak böylece sen de bir makina olmaktan kurtulursun.

    lütfen beni anla, seni sevdiğimi anla, seni yarına hazırladığımı gor.

    arkadaşın baban."

  • yaptıkları şey başlı başına magandalık. hamile kadına yapılmış, hamile olmayan kadına yapılmış, yetişkin bir erkeğe ya da yaşlı bir kadın veya erkeğe yapılmış fark etmez.

  • içen kişiyi ölümsüz kıldığına inanılan efsanevî su. nâm-ı diğer " hayat suyu. "

    insanoğlu her daim ölümsüz olmayı istemiş hatta tarih boyunca bazı hükümdârlar akla hayale sığmayacak işlere girişmiştir bu uğurda.

    gerçek ile mitolojinin yoğun şekilde iç içe geçtiği unsurlardan biridir âb-ı hayat.
    tüm dünya mitolojilerinde olmakla birlikte gılgamış destanı ve iskender efsanesi, âb-ı hayat özelinde mükemmel eserlerdir.

    tarihin ilk yazılı destanı olan gılgamış destanı'nda, hükümdâr gılgamış'ın ölümsüzlüğü arayışı hikâye edilir.

    iskender efsanesinde, iskender, âb-ı hayat çeşmesinin varlığını öğrenir âlimlerden. tüm ordusunu toplar ve bu suyu aramak için yola koyulur. lâkin olmadık işler gelir ordunun başına ve iskender'in yanında sadede aşçı kalır. aşçı yemek hazırlamak için bir çeşmeye gider, yanındaki tuzlanmış balığı yıkamak ister fakat balık suya değer değmez canlanır ve çeşmenin gerisindeki derin suya atlayıp kaybolur. aşçı, bu suyun âb-ı hayat olduğunu anlar ve ve sudan içer. olayları iskender'e anlatır. iskender bunun üzerine hemen oraya koşar fakat çeşme falan göremez. o kadar çok sinirlenir ki aşçıyı öldürmeye karar verir ancak bir türlü öldüremez. nihayet aşçının boynuna bir taş bağlayıp onu denize atar. aşçı yine de ölmez ve artık bir deniz cini olarak sonsuza dek yaşamaya devam eder.

    evet, mitolojik bir sudur bu lâkin tarih boyunca gerçekten var olmuş bazı simyacılar, hükümdârlar bu suyun var olduğuna gerçekten inanmışlar ve onu aramışlardır.

    meselâ günümüzde dünya üzerindeki en inanılmaz kalıntılardan olan toprak askerleri mezarının çevresine yaptıran çin'in ilk imparatoru qin shi, âb-ı hayatın bulunması için ülkesinde bir ferman yayımlamış, bu ferman 2002 yılında arkeolojik kazılarda bulunmuştu.
    dünya üzerinde ölümden bu kadar korkan başka bir insan olduğunu sanmıyorum.
    öyle ki bu fermanlar çin'in en ücra köşelerine dahi ulaştırılmış, dağlar kazılmış, dereler kurutulmuş lâkin yine de âb-ı hayat bulunamamıştır. bunu da hükümdâra gelen cevaplardan anlıyoruz.

    islâmî bir figür olan hızır da bu sudan içmiştir. biliyorsunuz ki kendisinin günümüzde hâlâ yaşadığına ve zor durumdaki insanlara yardım ettiğine inanılır.

    hz. süleyman ise bu suyu içmeyi reddetmiştir. kendisinin hüdhüd kuşlarından oluşan bir meclisi vardır. kuşlar; vakti geldiğinde ölümün daha hayırlı olduğunu, bütün çocuklarının, torunlarının ölümünü görerek yaşamasının çok büyük acılar çekmesine sebep olacağını söylerler ve hz. süleyman da bu suyu içmekten vazgeçer.

    aslında tarihi boyunca filozofların da sordukları bir sorudur bu:

    " ölümsüzlük iyi midir? kötü müdür? "

    sanırım hiçbir zaman ortak noktada buluşulan bir cevabı olmayacak.

    türk mitolojisinde ise âb-ı hayat'a bengi su denilmektedir. yaşam ağacının dibinden köpük köpük çıkar. mesela köroğlu destanlarında köroğlu'nun atı bu suyu içerek ölümsüz olur.

    nihayetinde efsanevî olsa da özellikle bu hayatta kaybedecek çok şeyi olanların " keşke gerçek olsa da içsem " diye düşünüp durduğu bir sudur âb-ı hayat.