hesabın var mı? giriş yap

  • son hard rock gitar idolü.

    zakk wylde'ın biyografisi bir kişiden ziyade gerçeğe dönüşen imkansız bir hayali anlatır. albümlerini dinleyerek büyüdüğü ozzy tarafından 20 yaşında, kendine örnek aldığı iki önemli gitarist tonny iommi (black sabbath) ve randy rhoads (ozzy'nin solo kariyeri)'un yerlerini doldurmak için işe alınır. daha 21 yaşındayken ozzy'le ilk albümünü (no rest for the wicked) çıkarır. bu 14 sene içinde birçok müzisyenle çalışıp, bir dolu albüm çıkarır. fakat gitarın asıl ustaları lynyrd skynyrd (tarihi hatırlamıyorum) ve allman brotkers'la (1993) birlikte verdiği iki konser vardır ki, bu grupların herhangi biriyle çıkmak bir gitaristin kendine belirlediği ulaşılamaz hayaldir.

    hala ozzy'le birlikte çalıyor, fırsat buldukça da kendi kurduğu black label society grubuyla albüm çıkartıyor. heavy metal'in içinde olmasına rağmen hiç bir zaman petrucci veya malmsteen gibi legato gitaristi olmadı. pentatonic gamlarda supersonic gezintileri, hard rock hatta country riffleri ve chicken picking'deki ustalığıyla hep o modası geçmiş gitar kahramanlarından sonuncusu olmayı üstlendi.

    bu adamı farklı kılan en önemli özelliği, en ağır tempolara sahip şarkılarında bile solo atarken hızda limit tanımaması, ağırla hızlıyı birleştirişinde çığlıklar içindeki ruhun dilinden konuşması.

  • üç mahkum cezaevi yolundadir. her birine, hapiste gecirecekleri gunler icin bir esya getirilmesine izin
    verilmistir. otobuste, biri digerine doner ve sorar :
    - eeee sen ne getirdin ? diger mahkum bir boya kutusu cikarir ve bununla her seyi boyayabilecegini soyler.
    ikinci mahkum bir deste iskambil kagidi cikarir.
    - bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
    üçüncü mahkuma merakla sorarlar :
    - sen ne getirdin ?
    adı temel olan üçüncü mahkum bir kutu cikarir ve gulerek :
    - bu orkidleri getirdim. der. diger iki mahkumun kafasi karismistir.
    merakla sorarlar :
    "bunlarla ne yapabilirsin ki?" temel siritir ve elindeki kutuyu gostererek,
    - kutuda yazdigina gore, bunlarla ata binebilir, yuzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmisim...

  • isvicreli strikes back...

    - olm sizin de cuk kadar topraginiz var avrupa'da, avrupaliyiz diye geciniyosunuz..
    - lan o cuk kadar dedigin toprak sizin kompil ulkenizden daha buyuk be..
    - o da var tabi..

  • seviyeye bak...
    ilkokul 3.

    bu kafayla siz daha çok galatasaray şampiyonluğu görür, daha çok bu kompleks altında ezilirsiniz.

  • hagi'yi elinde türkiye bayrağı ve uefa kupasıyla kopenag'da koştururken hatırlarım, alex'i..sikimde değil valla alex.

  • anadolu'nun taçsız kralıdır.
    bu küçük şehirle üniversitede tanıştım ve beni 4 yıl misafir etti. insanlarıyla, yönetimiyle, hoşgörüsüyle burası nasıl türkiye dedirtmiştir.
    bir anımı anlatacağım müsadenizle.
    yıl 2009 ya da 2010. okul çıkışı otobüse bindim. elimde kocaman teknik resim çantası, beynimde günün tüm yorgunluğuyla koridor tarafında bir koltuğa oturdum. ilerleyen duraklarda otobüs tıklım tıklım dolmaya başladı. bu sırada yaş ortalaması artmakta ve bu da beni ciddi derece de husursuz etmekteydi. koltuk sevdasına kapıldım. bu koltuktan kalkamazdım. aklımda bu keskin hesapları yaptığım sırada masmavi gözleriyle tontiş bir teyze benim yanımda dikildi. artık vakti gelmişti. kalkmak için yeltendiğim sırada o güzel türkçesiyle "otur oğlum otur, akşama kadar derste zaten yoruluyosunuz, ben gezmek için bindim bu otobüse seni rahatsız etmek için değil" dedi. eskişehir böyle bir yer işte. eskişehir süper bir yer.

    debe editi : (bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)