hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • şu kafada biri:

    -birbuçuk ay oldu sevgilimden ayrılalı neden hala yokk panpişlerim çünküü beni ancak einstien mutlu edebilir:)

    -karar verdim bir bilimadamıyla çıkıcam hahahahahah

    -newton öldümü yaşıyomu pekii panpişlerimmm onlada sevgili olabilirim

    -newton damı ölmüşşşş :(

    newton damı düşşün kafana.

  • - yere düşen herhangi bir çöpü almak.

    - markette kişinin yere düşürdüğü ürünü alıp reyona geri koyması.

    - asansorde selam vermek.

    - sokak hayvanlarına karşı sevgi ve saygı beslemek. evet saygı.

  • merkeze gelir gelmez kaldığımız otelin hemen dibinde karşılaştığımız manzara ile tebessüm ettirmiştir.
    link

  • tanzimat,ıslahat ve 2. meşrutiyet devirlerinde sorun yok.

    cumhuriyet'in erken döneminde sorun yok.

    20. yüzyılın ortalarında sorun yok.

    1970'ler, eh onda da yaklaşık olarak sorun yok. bkz: basın, edebiyat

    1980 lerin sonlarına doğru anlatım bozuklukları baş gösteriyor. köyden kente köç, medyanın halkın seviyesine inmesi, darbe sonrası magazinleşen türkiye, siyasi-felsefi-tarihi düşüncenin sıradanlaşması gibi bir çok etmenler sayılabilir. tabi ideolojilerin can çekişmesini de buna katabiliriz.

    1990 ların sonu, "konuşan türkiye" zırvası altında eline kalem ya da mikrofon alan gramerin anasına çöktü.

    halk zaten göçmüş vaziyette kendini ifade etme olayında.hadi onu boşverelim. kamuoyunda ehil olmayan kişilere söz verildiği için vaziyet böyle acınası. 1 asır önce, aydın kesimi kendini her alanda yetiştirmeye özen gösteriyor iken, düşünce-dil koordinasyonu iyi bir şekilde kuruluyordu ve duygu-düşünce otomatikman mükemmel bir şekilde deklare ediliyordu. demem o ki gramer kurallarına riayet eden yazar-çizer tayfası vardı, her kesimden.elbette dile hakimiyetlerinin de etkisi büyük. şimdi atı alan kendini malkoçoğlu sanıyor.

    eliti de avamı da yozlaşmış bir ülkenin üzerinde düşünülmesi gereken sorunlarından birisi bu. sadece belli bir kesime yüklenmenin de doğru olduğunu sanmıyorum. ayrıca sadece kitap okuyarak bu bozukluk ortadan kalkmaz. bilgi, beyinde harmanlanıp başka fikirlere evrilmeden (üzerinde yoğunlaşmadan, fikir teatisinde bulunmadan, diyalektik ile işlenmezse) ham olarak kalır. düşünce ile yeni pencereler açılmadığı sürece güdüktür ve konuşma/yazma gibi eylemlere çok da müspet tesirde bulunmaz. ayrıca özgüven parantezini de unutmamalıyız.

    ayrıca millet olarak her konuda (tababet/tıp, siyaset, diyanet) uzman(!) olduğumuz için kafamızın karışık olmasıyla , derdimizi anlatamamanın bir ilintisi muhakkak vardır.

  • prime dönemini asla yaşayamamış bir oyuncudur ronaldo. istatistik manyağı messici ve c.ronaldocular için buraya bir kaç istatistik bırakalım.

    16 yaşında cruzerio'da 21 maçta 20 gol
    17 yaşında cruzerio'da 26 maçta 24 gol
    18 yaşında psv'de 35 maçta 36 gol
    19 yaşında psv'de 21 maçta 19 gol (ballon d'or'u 1 oyla kaybetti)
    20 yaşında barcelona'da 49 maçta 47 gol - ballon d'or ve fifa en iyi oyuncu ödülleri
    21 yaşında inter'de 47 maçta 34 gol - fifa en iyi oyuncu ödülü

    milli takımda 44 maçta 30 gol (5 tanesi dünya kupası golü)

    bunlar sakatlanmadan önceki istatistikleri. 21 yaşında 244 maçta 208 gol atmış, 2 tane fifa en iyi oyuncu bir tane ballon d'or kazanmış. 3 şampiyonluk, 1 dünya kupası, 2 copa america kupası var.

    22 yaşında tendonu yırtıldı ve 140 gün topa ayağını sürmedi. 10 nisan 2000'de iyileştiği ve bir sonraki maçta oynayacağı söylendi. 12 nisan 2000'de maça çıktı ve tendonu tekrar koptu. bu sefer 523 gün top oynamadı. bu sürede 94 maç kaçırdı. neredeyse 1 yıl koltuk değnekleri ile yürüdü.

    fakat geri geldi 2002 dünya kupasını kazandı ve gol kralı oldu. real madrid'e gitti. 176 maçta 103 gol 34 asist yaptı. yine fifa en iyi futbolcu ödülünü ve ballon d'or'u kazandı.

    dediğim gibi, ronaldo asla prime zamanını göremedi sakatlıklarından dolayı.

  • hem ev hemde iş yerinde ki masamda birer tane beslediğim bitki türü.

    bakımının çok kolay olduğu doğrudur, ancak her canlı gibi onun da ihtiyaç duyacağı ısı, nem, toprak, su oksijen gibi sınırları vardır. ısı konusu önemli; kaktüs çöl bitkisi olduğu için unutulmamalıdır ki ısıya, sudan daha çok ihtiyaç duyar. ortalama 30-35 derecelik bir ortamda çok sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürüyor bu meret.

    neme karşı pek dayanıklı olduklarını düşünmüyorum, kapalı ortamda renkleri bile soluyor, bol oksijen alan odanız yoksa, günde bir kere de olsa camın balkonun önüne çıkarın ki, o gün ihtiyaç duyduğu oksijen alabilsin.

    saksıya koyacağınız toprak kesinlikle kuru olmalı. ayrıca saksının en üst kısmına deniz veyahut inşaat kumu koyabilirsiniz. * ayrıca saksıda kullanacağınız toprağı, ölü gömer gibi sıkı bir şekilde doldurmayın. neden derseniz; toprak sıkı olursa oksijen alamaz, ayrıca koyduğunuz su, saksının arasından geçip tabağa akamayacağı için kaktüs soğanında çürümeye neden olur. sonra buraya gelip kaktüsüm müteveffa oldu diye ağlarsınız.

    edit: eklemeyi unuttuğum bir husus var; yukarıda kaktüs ısıyı çok sever, 30-35 derecelik bir ısıya ihtiyaç duyar dedim diye, güzelim bitkiyi alıp yaz sıcağında güneşin önüne koymayın. direk güneş ışığına maruz kalırsa aşırı su kaybı yaşar. önemli olan sıcaklık seviyesini korumak.