hesabın var mı? giriş yap

  • az önce milliyet'te kendisi ile ilgili, beni şaşırtan bir habere rastladım:

    recep ivedik'in galasındaki izdihamdan şikayetçi olan bir bayan gazeteci, şahan gökbakar'a;

    "bir daha gala yapmamanızı rica ediyoruz" demiş.

    şahan gökbakar, buna karşılık;

    "sana özel bir gösterim yapacağım... ama film değil; sana başka bir şey göstereceğim. sana özel." yanıtını vermiş.

    sevgilisi merve sevi ve çevresindekiler de bu cevap sonrasında kahkaha atmışlar, zeka seviyeleri ile ters orantılı olarak.

    http://www.milliyet.com.tr/…8496/default.htm?ver=07

    ***

    söz konusu iğrenç cevap, aşağıdaki videoda mevcut. 1:50'den itibaren:
    http://www.habershow.com/…sil-keciye-benzetti-video (video linki için hegemonya'ya teşekkürler)

  • sabah evde cm ( championship manager ) oynarken bırakılan arkadasın , ertesi gün eve gelindiğinde aynı sandalye de cm oynarken bulunması , arkadasın "oğlum bak ronaldinho yu figo yu aldım diye sevinmesi" ancak sınavını kaçırdıgını öğrenmesi ile üzülmesi ,yine de " zaten calışmadıydım stavridis i alıyorum hacı" söylemiyle oyununa devam etmesi.

    (ps: söz konusu arkadas 48 saat ara vermeden cm oynamış kendi çapında bir rekora imza atmıştır)

  • iç savaşa değil, milli mücadeleye teşvik denir buna yazar arkadaş.

    yıldızlı not*:her kim ki türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarına ters düşecek birtakım işler içerisinde bulunsun, o kişi ve kişiler hakkında gereken cevap akıllardaki şekilde tezahür edecek...

  • 1355 yılının 10 şubat gününde oxford’ın bir barındaki şarap kalitesinin büyük bir isyana sebep olabileceğini kim tahmin edebilirdi? herhalde bardaki kimse de tahmin edemezdi fakat tarihe st. scholastica günü isyanı olarak geçen bir olayın çıkış noktasını oluşturdular.

    aslında oxford üniversitesi ile yerli halk arasındaki sorunların başlangıcı 1209 yılına kadar gitmekteydi. yanlışlıkla bir kadını öldüren öğrencinin korkup kaçması üzerine öğrencinin evini basan güvenlik güçleri şüpheli öğrencinin konuyla alakası olmayan ev arkadaşlarını tutuklamış, hatta birkaç gün sonra da idam etmişlerdi. bu olay üzerine bazı akademisyenler ile öğrenciler cambridge’e kaçıp cambridge üniversitesi’ni kurdular. şehir giderek kan kaybediyordu. dönem dönem halk ile öğrenciler arasında gerginlikler yaşanırken sanki her şey düzgünmüş gibi üzerine veba salgını da gelmişti. kentin ekonomisi daralırken toplum da geriliyordu.

    olay günü oxford üniversitesi’nde okuyan öğrenciler ile birkaç rahip kafayı bulmak için genellikle tercih ettikleri oxford belediye başkanı john of barford ‘ın sahibi olduğu düşünülen bara giderler. favori içkileri şaraptır ve mekana oturur oturmaz doğal olarak kendilerine şarap ikram edilir. görsel
    fakat şarap bekledikleri gibi değildir ve söylenmeye başlarlar. bunun üzerine meyhane çalışanları ile aralarında sözlü tartışma başlar. kendisini tutamayan bir öğrenci eline geçirdiği şişeyi meyhaneciye doğru fırlatır ve ortalık karışır.

    bar kavgası

    kavga mekan ile sınırlı kalmaz ve sokağa taşar. öğrencilere karşı zaten bilenmiş olan halk ile olayı duyan diğer öğrenciler de kavgaya katılırlar. hatta halktan birileri kasabadaki st. martin’s kilisesinin çanını çalarken öğrenciler de üniversite içerisindeki meryem ana kilisesinin çanını çalar. iki taraftan da çok sayıda insan silahlanarak toplanır ve savaşa tutuşur. üniversite rektörü humprey de cherlton her iki tarafı da sakinleştirmeye çalışır ama olaylar artık kontrolden çıkmıştır. gece boyunca çatışmalar sürer.

    isyan

    çatışmaktan yorulan taraflar sabaha karşı dağılırlar. olaylar ise belediye başkanı tarafından kral edward iii‘e iletilmişti. bunun üzerine kral alimlere ve mallarına zarar gelmemesi yönünde bir kararı ilan etti. bu arada yerel idare yeniden çatışma yaşanmaması için silah taşınmasını yasaklar. tabii ki kimse bu karara uymaz. gün içerisinde her iki tarafı da kışkırtanlar olur (özellikle de görevli memurlar) ve 80’e yakın silahlı kasabalı öğrenci avına çıkar. olayı duyup civar kasabalardan gelenlerle birlikte gün içerisinde isyancı kasabalıların sayısı birkaç bini bulur. yol boyunca gördükleri öğrencileri avlayan halka karşı öğrenciler barikatlar kurarak katliamı durdurmaya çalışırlar. barikat dışında kalan çok sayıda öğrenci ise öldürülür. olaylar öğrencilerle de sınırlı kalmaz. oxford üniversitesi’ne giren halk akademisyen öğrenci fark etmeksizin 62 oxford üniversitesi üyesini katleder (bu arada tahminen halktan ölenlerin sayısı da 30 civarıdır).

    isyan

    kraliyet güçlerinin isyana el atmasıyla olaylar yatışır. hemen bir yargılama süreci başlar. bu süreç sonunda üniversite ve kilise görevlilerinin yağmalanmış malları ile gasp edilmiş hakları iade edilir ve işledikleri suçlar için affedilirler. kasaba ise suçlu bulunur ve para cezasına çarptırılır. belediye başkanı ve memurlar hapis cezası alır.

    17 haziran 1355 yılında edward iii üniversitenin haklarını şehirdekilere karşı güvence altına alan bir tüzük yayınlar. aynı zamanda her st. scholastica gününde ölenlerin ruhları için bir ayin düzenlenecek ve üniversiteye öldürülen 62 oxford mensubu anısına 1’er peni kefaret ödenecekti. belediye başkanları ise üniversitenin tüm haklarını koruyacağına dair yemin etmek zorunda kaldılar. dönemin belediye başkanının kefaret ödemeyi reddettiği 1825 yılına kadar bu ritüel devam eder. üniversite ile oxford belediyesi arasındaki gerginlik ise 1955 yılında olayın 600. yıl dönümünde oxford rektörlüğünün belediye başkanı william richard gowers’a onursal doktora vermesiyle sona ermiştir.

    edward iii

    not: olayın st. scholastica günü isyanı olarak adlandırılmasının nedeni italyan azizi scholastica’nın ölüm günü olması dolayısıyla her 10 şubat günü anılması ve oxford olayıyla gün olarak kesişmesidir.

    kaynak: http://www.oxfordhistory.org.uk/…t/scholastica.html

    https://historydaily.org/…riot-facts-stories-trivia

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.

  • alnının teri ile ekmek parasını kazanan büyük adam. çocuk falan değil bu.

    onun yaşıtları medeni ülkelerde şu anda servisler ile okula gidiyor, oyun hamurları ile oynuyor, tablet, bilgisayar gibi teknolojinin nimetlerinden yararlanıyor, en güzel kırtasiye ürünlerini kullanıyor, bir kere yaşayabileceği çocukluğunun tadını çıkarıyor.

    bu garibim de kışın soğuğunda elinde çantası ile 1,25 tl'ye aldığı çorabı 2 tl'ye satmaya ve 75 kuruş çalışmaya çalışıyor.

    lanet olsun adaletsiz gelir dağılımına güzel gözlü çocuk.

    hem gerçek babanı hiç göreme, hem üvey baba ile büyü, hem üvey olduğunu sonradan öğrenmene rağmen onu hala gerçek baba gibi benimse. böyle bir metanet, böyle bir duruş bir çocuk için çok fazla. yaşamın ve annesinin yükü de omuzlarında.

    kameraya çeken adama uyuz oldum. ulan vereceğin 5-6 tl para. sen ne hakla çocuğu "sus lan yalan söyleme" gibi nahoş bir cümle ile azarlıyorsun. şakası bile kötü. bir de hala pazarlık derdinde. gönlüne çaktığım.

  • yemiyor diyen yiğidi bulup alnından öpmek lazım. öteki zaten öpülmek için daha sert taşa kendini vurur bir gün.

  • hey gidi hey.

    liseliler bilmez.

    bu eylemin sonucunda, müzik çaların oyunun müziklerini tıkır tıkır çalması olasılığı %90 gibi bir şeydi.

  • kendisi gercek bir fenomendir. sonunda dünya keşfetti bu adamı. sizi bilmem ama ben videolarında ve resimlerinde acayip egleniyorum.

    bu adamin tum girisimcilere ornek olmasi lazim. yaptigin işi severek yaparsan açamayacagin kapı yok. tum dunya tanidigina gore yakinda londra'da ve new york'ta şubelerini açacaktır. umarım dunya markası olur.

  • daha neyi yayacaksınız. tabana değil de yanınızdakilere yayın önce.
    20 tane evi olan adama yay önce.
    yeter be!

    edit: 300+ fav gelmiş. hayatımda ilk kez bu kadar insanın bana destek olduğunu ve anlaşıldığımı hissettim. hiçbirinizin yüzünü görmedim, tanımıyorum ama hepinizi çok seviyorum.

    edit2: 400+ fav'ı geçtik. çok güzel insanlarsınız.

    edit3: 500+ olduk. çok teşekkürler, iyi ki varsınız.

    edit 4: 600 olmuşuz beyler bayanlar, cok seviliyosunuuuzzzzz...

    edit 5: tam 700 kisi olduk... 700 ortak niyet, ortak fikir olduk.