hesabın var mı? giriş yap

  • 21 eylül 1986 ankaragücü beşiktaş maçında top hakeme çarpıp gol olmuş ve beşiktaş mağlup olmuştu ve o sezon beşiktaş 1 puan farkla şampiyonluğu kaçırmıştı. yani o gol olmasa şampiyondu. maçın hakemi ahmet akçay o maçtan sonra yaşadığı bir anıyı anlattı az önce bir programda.
    süleyman seba, maçtan sonra ahmet akçay'ı arıyor ve "hocam biz seni biliyoruz. bu senin ve bizim yaşadığımız bir talihsizlik oldu. bu aralar canını sıkarlar, bir kaç gün gazete falan okuma. kendini de üzme" diyor.
    hani şu "beşiktaşlı duruşu diyip duruyorsunuz. nedir lan bu duruş?" diye soranlar var ya. onlara bir örnek olsun isterim.

    edit: yıllar sonra videosunu buldum. buyrunuz efendim. https://youtu.be/bvyzaieabxm

  • her şeyi geçtim, -de,-da 'yı bitişik yazanları geçtim, -ki'yi bitişik yazanları geçtim. en çok bitişik yazılması gereken -ki'yi ayrı yazanlardan soğuyorum! aşağıda ki nedir arkadaş? karşımda ki falan? hiç mi garip gelmiyor acaba?

  • bu ülkenin bir şehrinde işgal girişimi yaşandı. baya gözümüzün önünde oldu. ama unuttuk, unutturulmaya çalışıyor.

    işte bu adamlar bu işgal girişimine karşı mücadele etti. hepsinden allah razı olsun.

    erzurum kongresinde alınan "milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz" kararı hala geçerlidir. yine böyle bir girişim olursa askerimiz karşısında olacaktır.

  • peşin not: kayseriliyim.

    ağzına kadar zır cahil dolu şehirdir. sadece konya değil; kayseri, kırşehir, niğde, nevşehir... komple iç anadolu birbirinin aynıdır. gençleri tofaşçı, apaçi polat alemdar, büyükleri 'yalarun'cu, tayyip babacı akp seçmenidir. yazları sıcak ve cahil, kışları cahil ve soğuktur.

  • tabii tüm bu tartışmaları yaparken tıp doktorunun 6 senede, 'herhangi bir bölümden doktorası olan adamın' ise minimum 10 senede doktor olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. tıp doktoru akademik doktordan daha alt bir ünvandır entelektüel emek ve seviye bakımından. ancak devam eder ve bilimsel çalışma yaparsa akademik doktor olabilir. yani bir akademik doktor kendini tıp doktoru olarak lanse etmeye çalışıyorsa (ki böyle bir dallamalık hiç duymadım) değerini aşağı çekiyordur. hatta bu yüzden tıp doktorunun tıp doktoruyum ya da hekimim ifadesini kullanması daha yerindedir. akademide doktor phd yapana denir.

  • pete davidson'ın tıpkı kendisi ( kendisini oynamış resmen *) gibi görev sırasında hayatını kaybetmiş itfaiyeci bir babası olan bir genci oynadığı ve davidson'un babasının anısına adanmış komedi-drama. staten island da güzel yansıtılmış gibi filmde. güzel vakit geçirtti izlemeye değer olduğunu düşünüyorum. doğal, hayatın içinden, zorlama hiçbir şey yok.

  • "kız arkadaşım bilgisayar oyunlarımdan rahatsız.bu yüzden satmak zorunda kaldım. 60 kilo 170 boylarında yemek yapmayı biliyor. iyi kızdır"

  • şeytan, atını mahmuzlamış giderken don kişot bağırdı;
    -“bir dakika bekle! sana son bir soru daha soracağım; ondan sonra ne cehenneme gidersen git!”
    şeytan, atının dizginlerini çekti;
    -“sor bakalım,” dedi alaycı bir sesle, “ama lafı uzatma işim acele...”
    -“ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?”
    -“elbette… benim adamlarım çoktur!”
    -“iyi ama mağripliler gibi ‘allah, allah!’ diye bağırıyorlardı?”
    -“ne sandın ya!.. 'şeytan, şeytan!’ diye mi bağıracaklardı?
    bizim işimiz bu: "aldatmak, daima aldatmak!”
    (cervantes - don kişot)

    din ile aldatmak, allah ile aldatmak... en kahredici aldatma biçimidir. şeytan bile allah ile aldatanlardan daha temizdir... insanoğluna en büyük zararı allah ile aldatanlar verir. allah ile aldatanlar günümüzde şeytanı emekli etti... şeytan görevini bunlara devretti...

    debe edit: teşekkür ederim...

  • çalıştığım için karanlıkta evden çıkıp, karanlıkta eve dönen biri olarak aydınlığımı çalanlara ''allah belanızı versin, gözünüzdeki ışığı alıp dünyanızı karartsın'' diye dualar ettiğim uygulama.

  • ateşi evrendeki en büyük güç sayan deha. asıl adı lionardodur. ismi hecelere ayrıldığında her hece ateş anlamına gelir. şöyle ki: li-on-nar-do. lion ateş grubunun burcu, nar arapça'da ateş, do *da yine ateş anlamındadır.
    notlarını sağdan sola ve tersten yazmıştır, bu da notlarını ancak aynayla okunabilir hale getirmiştir.
    son sözleri, goethe gibi "biraz daha ışık" değil, "biraz daha zaman" olmuştur. arşiv belgelerine göre 15 nisan 1452, cumartesi, saat 22.30'da doğmuştur. hiçbir zaman "anne" kelimesini kullanmamış ve aldığı notlarda annesinden caterina diye sözetmiştir.
    milano dülüne yazdığı ama gönderilip göndermediği kesinlik kazanmayan mektupta; savaş makinaları, saldırı ve savunma araçları, düşmanı kovalamak ya da kaçmak gerektiğinde kullanılabilecek hafifi köprüler, taşınması kolay hava topları, düşman saflarını yok edecek zırhlı araçlar ve alev püskürten aygıtlardan bahsetmiştir. ayrıca mimarlık, suyun nakledilmesi ile ilgili projeleri de vardır.
    vejetaryenliğinin, anatomi alanında yaptığı disseksiyon çalışmalarından geldiği sanılır.
    "sağlıklı kalmaya çalışın. hekimlerden uzak durmanız yararınızadır; çünkü ilaçlar bir tür simyadır" sözünün sahibidir.
    vitruviyen adamı resminde bir çembere yerleştirdiği insan vücudunun merkezini göbek deliği olarak ifade eder.
    manuscript c olarak bilinen not defterinde ışığın yapısı, farklı yüzeylerde nasıl yansıdığı, gölgelerin nasıl belirlendiği hakkında çizimleri ve notlarına rastlanır.
    toscana çevresinde yaptığı yolculuklar sırasında bir dizi ayrıntılı harita hazırlamıştır. çizdiği imola kenti planı, toscana, emilia ve romagna'nın fiziksel haritaları öylesine ayrıntılıdır ki; uydu aracılığıyla çekilmiş görüntülere eştir.
    en büyük isteği uçmaktır ve dileğini gerçekleştiremeden ölmüştür. göğü fethetme düşüncesi onu kuşlar üzerinde araştırma yapmaya iter. kuşların havada uçarken iki ayrı hareket çizgisi oluşturduklarını gözlemler. uçma makinası*, paraşüt*, helikopter* ve kanat tasarımı* hava alanında yaptığı tasarımlardır.
    yeryüzüyle, gökyüzüyle, yeraltı ve deniz derinlikleriyle ilgilenmiştir. yaşam felsefesi, doğada varolan her şeyin sırlarla kaplı olduğu ve mutlaka çözülmesi gerektiğiydi. bununla ilgili, "insanda nefes alıp verdiği zaman içinde akciğerlerin şişip indiği bir kan gölü varsa, dünyanın vücudunun da aynı şekilde nefes alabilmek için kabaran ve alçalan bir okyanusu vardır" sözünü söylemiştir.
    sanat ve bilimin kenetlenmesini tarihte ilk kez böylesine güçlendiren leonardo da vinci'dir
    resimde klasik üslubu zirveye ulaştıran, bir doğa parçasını resmin esas konusu yapan ilk batılı sanatçıdır.
    tutkal boya yerine yağlıboya kullanan ilk ressamdır. sfumato tekniğini kullanan ilk dehadır. gölgeden ışığa doğru yumuşak bir geçiş yapıp, biçimlerin gizemli bir yarı gölgeden yavaş yavaş çıkmasıyla üçüncü boyut yanılsamasını yaratan da odur.
    görmeyi fotoğraf makinasının mantığıyla açıklamıştır. görme duyusuyla ilgili sinirlerin gözün arkasından çıkıp beyine ulaştığını gözlemleyen ilk anatomicidir.
    insan vücudunun parçalarını kesit halinde çizen kişidir. kalbin sağ ve sol ventrükil ayrımını ortaya koymuştur. sol ventrükil duvar kalınlığının, sağ ventrükil duvar kalınlığına oranla 3 kat fazla olduğunu saptamıştır.
    öküz kalbini kullanarak yapay kalp modelini hazırlayan kişidir. beynin ve kalbin odacıklarının görünüşünü ilk kez ortaya koyandır.
    rahimdeki bebeğin hiç bilinmeyen bilimsel çalışmalarını hazırlamıştır. i
    kakımlı kadın tablosu, portre sanatında önemli yeniliktir.
    botanik bilimine öncülük yapmış; bitkilerin yaprak düzeni sistemini tarif etmiştir. ayrıca bir ağacın yaşının, gövde kesitlerindeki halkaların sayısına eşit olduğunu da tespit eden leonardo da vinci'dir.
    yaşamı boyunca 30'u insan olmak üzere 100'ü aşkın kadavrada yaptığı anatomi çalışmaları sonucunda 779 anatomik çizim gerçekleştirmiştir.
    baraj, köprü, su kaldıracı, otomobil*, tank ve bisiklet tasarımları da bu dehaya aittir.
    2 mayıs 1519'da cloux şatosu'nda ölür. yakın arkadaşı francesco melzi'nin leonardo da vinci hakkındaki sözleri şöyledir: "leonardo gibi bir insanı doğanın bir daha yaratmaya gücü yok"