ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
-
telefonumu açmaması. kontörümün gitmesini istemiyor.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık;dilencilerde ki mantık hatası değildir de nedir ?
entry 1: allah uzun ömür versin allah sevdiğine kavuştursun falan
ee amk kendine dua etsene o zaman
entry 2: adam atanmayı bekleyen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni beyler
tarkan'ın tahtına oğuzhan koç'un geçtiği gerçeği
slaven bilic
-
12 yaşındaki sözlük yazarlarını ortaya çıkaran teknik direktör.
olm rüştüyü döven beşiktaş değil fenerbahçe taraftarıydı lan. sen hatırlamazsın rüştü beşiktaştan önce fenerde oynuyodu...
ulan kendi takımım aleyhine konuşuyom sizin yüzünüzden, saçmalamanın bile izanı var!
bu tarz benim
-
maçtan önce futbol yorumcularını, sonra maçı, sonra o maçın özetlerini, sonra futbolcuların teknik direktörlerin maç yorumlarını, sonra yine futbol yorumcularını izleyenlerin, ülke ne durumda olursa olsun her haftasonu sıradan bir lig maçının bile en çok entry girilen konu olmasını sağlayanların -derbi maçlara hiç girmiyorum bile- gelip "kadınlar işte böyle boş işlerle uğraşıyor" dediği program.
doğum yapan kadın aslında vatani görevini yapıyor
-
o zaman doğum esnasında ölen kadının ailesine şehit aylığı bağlansın, ölü doğan çocuk için de gazi maaşı bağlansın...
öyle fantastik beyanlarla olmaz, gerekeni yapın...
edit: (bkz: bir vatani görev olarak doğum yapmak) bu başlık daha önce açılmış ve debe listesine bakarken ancak anlayabiliyoruz...
aramaya inanmak
başlık birleştirmeye güvenmek
bir sinemada yaşanabilecek en dumur olaylar
-
adana'da arı sinemasında, eskiler bilir, en arkadaki 2 sıra boydan boya 2li koltuk olurdu, yani koltukların arasında kol koyacak yer olmazdı ve bu da en çok mekansız sevgililerin işine gelirdi. yalnız bu koltukların biletleri çok çabuk bittiği için kalabalık günlerde erkenden gidip kuyruğa girmek sureti ile alınırdı...
mekansız bir genç olarak ben de o dönemdeki kız arkadaşımla bu güzide sinemaya gitmeye kalktım, ama kader ağlarını örüyordu :
tam sinemanın kapısında annesine yakalandık ve kız kulaklarından kavranmak sureti ile ellerimin arasından çekilip alındı...
eh, kendimi bari film seyrederek avutiim dedim ve gidip iki kişilik koltuğuma yayıldım. hemen yanımda bir çift vardı ve adam 25 - 30 yaşlarında oldukça kalıplı iri bir adamdı. biraz sonra nedendir bilinmez bu çift film esnasında tartışmaya başladılar. sanırım adam kıza yaklaşmaya kalktıkça kız olmaz yapma diyordu. derken kız çok kızdı, herifi itip kalktı sinirle sinemadan çıktı, adam peşinden ayağa kalktı, ayıptır söylemesi, o karanlıkta bile çok net algılanabilecek bir çadır durumu vardı ortada... kız çıkıp gitti...
adam kalakaldı...
sonra bana dönüp, "eeeee, kaldık mı senle başbaşa şimdi..! " dedi...
arkama bile bakmadan kaçtım.......
hiçbir chat programının msn kadar tat vermemesi
-
2020 yılında "hala" tat vermediğini eklediğim önermedir.
2013 yılında neden kapatıldığına hala mantıklı bir açıklama bulamadığım program. avatar, kişisel ileti, ne dinliyorum özelliği, yazı rengi, tipi, sürekli meşgul görünenler, ayda yılda bir online olunca msn'i bayram yerine çevirenler, sohbet ekranında oynanan dama, satranç, tavla... ne zaman online olacağını beklemek, titreşim göndermek, dans eden hiphop çocuğu ya da dondurması düşünce ağlayan çocuğu göndermek, ekrana kocaman rujlu dudak göndermek... msn'de online olmasını beklemek, onun için bilgisayarı açmak, sabaha kadar uykusuz kalmak emekti.
biri online olunca, size mesaj atınca, titreşim yollayınca duyulan sesleri hatırlıyorsanız siz de benim gibi unutamamışsınız demektir.
yoo yoo. msn'in bu etkiyi bırakması ilk olduğu için değil.
biz büyüdüğümüz için hiç değil.
bugünkü chat uygulamalarından çok daha "kişisel"di. kendimizi birden fazla şekilde ifade edebiliyorduk.
soruyorum bugün hangi chat programıyla karşıdakinin karakteri ya da ruh hali hakkında bu kadar çok veri alıp tahlil yapabiliyoruz?
freddie mercury'nin mi bemol majör sevdası
-
son derece açık, freddie'nin kompozisyon dehası sayesinde kulaklara bayram ettiren sevdadır.
yazdığı şarkıların genel tonu mi bemol majör olmasa dahi bir şekilde bu tona uğruyor bu adam (örneğin it's a hard life'ın si bemol majör olup soloda mi bemol majör'e dönmesi gibi). bunun istisnası az sayılabilir.
bohemian rhapsody, killer queen, good old fashioned lover boy, my melancholy blues genel tonu mi bemol majör olan şarkılarından bazıları.
bu yüzden kendisi büyük çoğunlukla değiştirici işaret olarak bemol alan tonaliteleri kullanıyor ki uyumsuz bir armoni yaratmadan mi bemol majör'e geçebilsin. do minör, si bemol majör, fa minör, la bemol majör, fa majör, re minör gibi.
elbette ki istisna şarkılar var diyezli tonalitede, fakat bunların aldığı değiştirici işaret de 3'ü geçmiyor, mi bemol majör'de olduğu gibi.(march of the black queen, dead on two legs, flick of the wrist örnek olarak, zaten march of the black queen tondan tona atlıyor)
fakat bu kurallar oturup piyanoda yazdığı şarkılar için geçerli. mesela crazy little thing called love'ı gitarda yazdığı için tonu re majör.
ek olarak, bunların geçerli olduğu dönem ''özellikle'' 73-80, queen ve freddie'nin kendini synth'e kaptırmadığı yıllar.
mi bemol majör genel anlamda klasik - romantik dönem bestecilerinin en sevdiği tonlardan biridir. ilgili minörünün do minör olması, do minör'e tapan besteciler için büyük avantajdır(do minöre de tapılır yani, o ne güzel tondur!!). ilgili minörüyle birlikte en sevilen ikili tonlardan biri. insanın içini açıyor. şüphesiz freddie de klasik müziğe olan hayranlığına denk olarak bu tona bayılıyor.
(bkz: tespit sıçtığı için mutlu olmak)