hesabın var mı? giriş yap

  • çok güzel filmler izlediğimizde, çok güzel kitaplar okuduğumuzda ya da çoookk güzel bir melodi dokunduğunda kulaklarımıza, aklımızdan geçen sorudur.

    neden insanların filmlere, kitaplara, şiirlere ve illa ki müziklere ihtiyacı var? müzik olmadan, kitap okumadan, film izlemeden yaşanmaz mı? neden yaşayamazmışız gibi geliyor?

    server tanilli “sanat dünyayı hissetme biçimini değiştirir ve zenginleştirir hep: başta ressamlardır ki, nesnelerin ya da eylemlerin en basit, en sıradan güzelliklerini görürler ya da tasarlarlar.” demiş. gerçekten insanın, hayatı, yaşadıklarını, ifade edemediği, içinde duran ama göremediği, farketmediği tınıları sanatçılar bulup çıkarıyor galiba.

    fridanın resimlerindeki o acı, filmin müziklerinde o insanın içine işleyen doku bundandır. nazımın şiirlerindeki o güçlü hissiyat, o kuvvetli duygu seli yine bundandır. marquezin romanının son tümcesini bitirdiğinde insanın yüreğinde duyumsadığı o yumruk yemiş hissi yine bundandır. sanat bunun için vardır. yaşamın bizim gördüğümüz, algıladığımız, sandığımızdan çok daha engin olduğunu bize göstermek için vardır. ya da dünyayı nasıl algıladığını anlatmak için yazar, çizer, besteler, mısralar insan. sanat içinde ruhunu dinlendirir, yıkar, arınır, hayata bakışını genişletir. bu yüzden, daha çok okumak, daha çok görmek ve dinlemek ya da daha çok yazmak, çizmek, bestelemek, fotoğraflamak ister.

  • "bir insani anlamak istiyorsaniz, oncelikle insanlar hakkinda bildiginiz her seyi ama her seyi unutmalisiniz", demis.

  • avrupanın da birçok ülkesinde aynı uygulama var. isviçre'de şehrin merkezinde iyi sayılabilecek bir apartmanda otururken, tüm apartman ortak kullanırdı makineyi. üstelik de tam bir isviçreli planlaması ile. elindeki kartı makinenin üstündeki switch'e sokardın ve kullanılan elektrik senin dairenin sayacını çalıştırırdı. böylece kimsenin hakkı geçmezdi.
    10 dairelik apartmanda, hiçbir zaman da sıra olmazdı. giderdin, yıkardın. o kadar.
    işe ekonomik açıdan baktığımızda türkiye'yi düşünelim. koca bir makine ve pek de ucuz sayılmaz. haftada max 3 kere çalışır ve toprağın değerli olduğu bir ülkede, dairenin kullanım alanından çalar. isviçrede çoğu evin, oda kapılarının sürgülü olduğunu, böylece daire kullanım alanlarını arttırdığını da ekleyelim. çamaşır makinesinden nereye geldik amk. sonuç israfın önüne geçmektedir :)

  • yazılanları okudukça çocukluğum geldi aklıma. eskiden her gün komşu, akraba, mahalleli, köylü ne kadar saçma sapan insan var hepsi bizim eve gelirdi. hiç boş kalmazdı evimiz. gündüz kadınlar toplanıp cinlerden bahseder gece korkudan uyuyamadığım için annemden dayak yerdim. her akşam okey partisi verilirdi bizim evde. komşular toplanır bağırış çağırış okey oynarlardı. hatta bir gün sizin eviniz yok mu dedim çocuk aklımla, evden kovdum. ertesi gün kahvaltıya geldiler jdjdjd

    bir sene boyunca kuzenim bizde kaldı, hala gördükçe tüylerim diken diken olur. sonra annemin kuzeni de kalmıştı günlerce koca adam artık gitsin diye haber vermeden evden kaçmıştık.

    bir gün hiç tanımadığımız bir kadın yerleşti bizim eve, çocuğuyla birlikte. sokakta kalmış kimsesi yokmuş bir kaç ay kaldı. yemin ederim toplama kampı gibiydi.

    misafir kavramı benim için bir çocukluk travması. şu anda yalnız yaşayan bir insan olarak kardeşimi bile eve davet etmek istemiyorum. öyle bir travma.

    yok misafir başka odaya girmiş de, yok özel tuvaleti kullanmış da, kırlente kolunu değmiş de bilmem ne. biz eve yerleşen misafir artık gitsin diye gizlice kaçtık hey yavrum hey. daha arayıp anahtar soruyor heee anahtarı ayakkabının içine koyduk dangalak.

  • pasifikte güçlü sıcak su akıntılarıyla ortaya çıkan, etkilediği sahillerde büyük iklim değişiklikleri,hortum ve tayfunlara sebep olan klimatik afettir. yaramaz çocuk da denir. kimileri 'tanrıların intikamı' diye anar. pasifikte 2-7 yılda bir ortaya çıkar. el nino;

    peruda el nina (yaramaz kız) adı verilen en geniş yeri 40 km, uzunluğu da 300 km olan bir göl oluşturmuştur.

    1450'de meksikada büyük bir kıtlığa sebep olmuştur. halk, imparator montezuma'yı yeterince kurban adamamakla suçlamış, imparatorda daha çok kurban adamaya başlamıştır.

    adolf hitler 1941 de rusya'yı ele geçirme planlar yapmaktadır. el ninonun getirdiği şiddetli yağmur ve çamur panzerleri yavaşlatmış,ardından gelen soğuk ile beraber 100 bini aşkın alman askeri can vermiştir.
    (bkz: adolf hitler'in rusya'ya saldırması)

    16. yüzyılın başında el nino denizlerde büyük bir sükün dönemi yaşatmıştır. bundan faydalanan ferdinand macellan 1520 de 3 aylık bir keşfe çıkmış. pasifike "barışçı ve sakin deniz" anlamına gelen pasifik ismini vermiştir.

  • 2002'de türkiye krizin etkisinden yeni yeni çıkmışken erken seçim lafını ortaya atıp bunalmış halkı "yeni umut" akp'nin kucağına atan,

    2007'de cumhurbaşkanlığında akp'ye destek çıkan,

    2015'te daha seçim akşamı akp'nin 13 yıldır ilk defa iktidardan düşürülebileceği gün çıkıp yine erken seçim isteyip halkın, "bunlar bi bok yapamayacak biz yine akp'ye verelim" diye düşünmesini sağlayıp kasımda akp'yi tek başına iktidara taşıyan,

    ve nihayet ortada uzun zamandır lafı bile dolanmayan başkanlığı durduk yere gündeme getiren devlet bahçeli'nin atacağı düşünülen kazık :)