hesabın var mı? giriş yap

  • çiprasçılardan da, yunanistan'a tatile gidenlerden de, kürtlerden, zazalardan, kıpçaklardan, eskimolardan ziyade akp'lilere çaktığı yazı. öyle bir robotlaşmışsınız ki okuduğunuzu anlamaktan aciz hale gelmişsiniz. yılmaz özdil görünce "faşist ulusalcı izmirli tukaka". ulan bi okuyun be. adam araştırmış. resimlerle belgelemiş, yazmış. sabah'taki, yeni şafak'taki sikimsonik yazarlar gibi "ben dedim oldu, nasıl olsa ne yazsam inanırlar" yapmamış. oturun o yazdıkları, koyduğu resimler gerçek mi onu tartışın ilk önce.

    sayenizde akp'nin rezillikleri yine arada kaynayıp gidiyor.

  • öncelikle fantastik kurgu edebiyatını, fantastik edebiyat ile karıştırmamak gerekir. fantastik edebiyat (#33565683) şu entryde de belirtildiği üzere. bir çok geniş kavramı içine alan bir türdür. fantastik edebiyat denilince işin içine alice harikalar diyarında da girer edgar alan poe'nun hikayeleri de girer. fakat kast ettiğimiz edebi eserler, kendine ait bir evreni olan bu evren dolayısıyla, olacakları gerçekleşmiş gibi aktaran fantastik türlerdir. bu türlerin genel bir adı olmamasına rağmen, fantastik kurgu bu türe vereceğimiz en yakın isim. bu konuyu biraz açmak gerekirse

    şimdi, fantastik kurgu nedir, ne değildir ?

    fantastik edebiyat, fantastik kurgu edebiyatı; fantastik unsurların çevreyi kuşattığı, olağan olmayan olayların gerçekleştiği, alternatif bir dünyadaki olağan hikayeleri anlatır. bu türe çoğu insan kaçış edebiyatı demiştir, oysa bu tür salt hikayeye en yakın türdür. bir alegori yoktur, içerisinde anlatılmak istenen, bir çok insanın farklı görüşleriyle farkı olabilir. tabi en temel, fantastik kurgunun anlatmak istediği olay inançtır. yüzüklerin efendisin de mordora giden ufak bir buçukluğa olan inanç. drizzt'in kendi adaletine olan inancı, rand al thor'un deliliğine rağmen kötülüğü yenme inancı, garion'un arkadaşlarına ve dedesine inancı şeklinde değişiklikler gösterebilir.

    neticede bu türü ikiye ayırmak lazım, edebi olanlar ve popüler olanlar.

    popüler olanlar, drizzt do'urdendir, ejderha mızrağıdır, eregondur, harry potterdır,

    edebi olanlar, yüzüklerin efendisi'dir, yerdeniz'dir, buz ve ateşin şarkısı'dır. kral katili güncesi'dir zaman çarkı'dır, david eddings'dir.

    daha edebi bir dilli derinlemesine açıklamak fantastik kurguyu diğerlerinden nasıl ayıracağımız konusuna gelirsek eğer fantastik kurgu var olmayan özü varlıklarla sınırlayarak geliştirilen bir edebi türdür. daha detaylı açıklamaya çalışırsak fantastik kurgunun amacı şu sözde saklıdır: “ fantastik edebiyatı, söylemsek düzeyde yeni, alternatif bir simgesel bir düzen kurmayı hedefler.”

    yani fantastik kurgu dediğimizde; bilinenden bağımsız ayrı bir dünya çizilip o dünya da yaşanılan olayların epik bir üslupta anlatılması şeklindedir. bu dünyanın düzeni tamamen aykırı olabilir, farklı ırklar olabilir bunların tamamı olmaya da bilir. kurmaca bir dünyada tamamen hayali ve var olmayan bir dünyadaki hikayeleri anlatan türe fantastik kurgu demeliyiz. bir çerçeve çizeceksek tür hakkında önce buradan başlayalım. fantastik kurgu ile karıştırılan üç ayrı alan da vardır. fantastik ve fantazya terimleri bunlar üzerine gidersek.

    fantastik, bir hikaye de bulunan bir öğedir ya da hikaye, fantastik olan bir öğenin üzerine kurulmuştur. birçok hikayede bu mevcuttur. türk edebiyatında peyami safa’nın matmazel noraliya’nın koltuğu eserinden yabancı edebiyatta shakespeare’in hamleti’ne kadar bir çok hikayede fantastik öge görebiliriz. fakat bu fantastik öğeler romanın ana çatısı olmadığı için, kurguyu onlar üzerinden onlar tarafından kuşatılarak kurulmadığı için fantastik kurgudan ayrılmaktadır.

    fanteziye gelince bu fantastikle aynı anlamda kullanılan ve kafa karıştıran bir sözcüktür. fantezi edebiyat’ın temel özelliği bir mantığa bağlı olmayan, saf hayal gücünün ürettiği eserlere dayanmaktadır. yüzüklerin efendisinin bu türe konulması yanlıştır. bu türün en önemli temsilcisi alice harikalar diyarında’dır. genç bir kızın ellerinde kağıtlarla bir hayale dalmasını anlatır, belli bir mantık yoktur. belli bir sistem ve düzen görülmez bu roman türlerinde o yüzden.

    fantastik kurguda olan ayrı bir dünya, ayrı bir evren ve onun içinde yaşanan olayları anlatması bakından kurgunun tamamen fantastiğe bağlı olması bu türe adını vermektedir. kurguda ayrı bir gezegen üzerinde yaşayan ayrı ırklar bunun sosyal ve kültürel yapısı hatta konuştukları dillerine kadar ayarlanmış, incelenmiş, roman için tamamen ayrı bir dünya inşa edilmiş olması bu türün en büyük özelliklerindendir.

    tolkien’in orta dünyası, barış müstecaplıoğlu’nun perg’i, weis&hickmann’ın krynn’i ya da orkun uçarın derzulya’sı bu bahsettiğimiz ayrı dünyaların örnekleridir. bu örnekler daha da çoğaltılabilir. kısaca söylemek gerekirse ayrı dünya oluşturulup hikayelerini bu dünyanın içinden aktarılması, salt fantastik kurgu edebiyatını ortaya çıkarır.

    bu tarzda sizin ilginizi çekmeyi umduğum, fantastik kurgu eserlerinde kısa örnekler vererek kafanızdaki tanımı daha net kurmanızı hedeflemekteyim.

    "benim geldiğim şehirde ,monzoberenzan'da , halkım hayatları boyunca arkadan gelecek bir hançerin korkusuyla arkalarını kontrol ederek yaşar. ama çoğu zaman hançer önlerinden en yakınlarından gelir ."

    r.a. salvatore, kara elf serisi 1. kitap anayurt

    caramon, kıza bakınca yüzü ciddileşti.

    seyretmekte olan raistlin, gülümsedi. "evet kardeşim. benimle birlikte cehennem'e girecek. önümden gidip, benim yerime dövüşecek. kara rahiplerle, karabüyü kullanıcılarıyla, ruhları lanetlenmiş topraklarda dolmaya mahkum edilmiş ölülerle ve kraliçemin yaratabileceği sayısız işkenceyle karşılaşacak. tüm bunlar, hem bedenini yaralayacak, hem aklını yutacak, hem de ruhunu parçalayacak. sonunda, artık dayanacak hali kalmayınca ayaklarımın dibine yığılacak... kan içinde, perişan halde, ölüm döşeğinde...

    "kalan son gücüyle, teselli amacıyla elini bana uzatacak. benden, kendisini kurtarmamı istemeyecek. böyle bir şey istemeyecek kadar güçlü. benim için hayatını isteyerek, severek verecek. bütün isteyeceği, ölürken yanında durmam olacak."

    raistlin, derin bir nefes aldıktan sonra ürperdi. "ama ben onun yanından yürüyüp geçeceğim caramon. yüzüne bile bakmadan, tek bir söz söylemeden yürüyüp geçeceğim. neden mi? çünkü artık ona ihtiyacım kalmayacak. kendi amacıma doğru devam edeceğim ve onun parçalanmış kalbinden kan akarken bile benim gücüm artacak."

    weis & hickman, efsaneler serisi 3. kitap ikizlerin savaşı

    "yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. ölülerin de bazıları yaşamı. yaşamı onlara verebilir misin frodo? o yüzden ölüm hakkında hüküm vermekte o kadar acele etme. çünkü, en bilgeler bile her şeyin sonunu göremez."

    j.r.r. tolkien, yüzüklerin efendisi 1. kitap, yüzük kardeşliği

    "kan, bir çeşmeden akar gibi. yaşam, eğer almaya cüret edersem. kendi yaşamım sona ermekte olduğundan asıl almamaya cüret edemezdim. içtim, doyasıya ve yaşadım... bir kez daha…ben, strahd toprakla birim."

    p.n erold, ben, strahd bir vampirin anıları

    yukarıdaki örnekler, daha da çoğaltılabilmekle beraber genel ayrım bu şekildedir. artık fantastik kurgu ve fantastik edebiyat buna bağlı dizilerin ve filmlerin gelişmesiyle önü açılan bir tür oldu. eskiden edebi çevrelerden, ucuz roman, kaçış edebiyatı, derinliği olmayan edebiyat damgası vurulan bu edebiyat. giderek edebi bir türe ve keskin ayrımlar noktasına ulaştı.

    bu ayırımı net bir şekilde belirtmek bu ayırımın net bir şekilde anlaşılmasına türlere gerektiği bir biçimde davranılmasına olanak sağlayacağı görüşündeyim.

  • muhteşem yüzyıl başlığında, bire bir hatırlamamakla birlikte, şu mealde bir entry vardı:

    “şehzade mustafa halk tarafından o kadar seviliyordu ve vefatı halk arasında öyle üzüntüye sebep olmuştu ki, tüm yurtta uzun yıllar aileler çocuklarına mustafa ismini vermeye devam ettiler. ve bir gün o mustafalardan biri, selanikli yetim mustafa, tüm osmanlı hanedanından şehzade mustafanın ahını soracaktı”.

    filmde ali rıza efendi’yi mehmet günsür’ün canlandırdığını görünce aklıma bu entry geldi.

    tanım: yetim mustafa’nın, şehzade mustafa’nın ahını sorma ve şanlı türk milletine ata olma sürecini anlatan film.

  • bak hele bak. dışarıdan baksan adam sanırsın bunu. dışı parisli entelektüel, içi yozgatlı emmi tipini sevdiğimin.

    edit: bu arada a haber kamerasıyla "tesadüfen" karşılaştığına inanan polyanna'lar yoktur herhalde.

    edit 2: konulukonusuznevarsa nickli arkadaşın haklı mesajını aynen kopyalıyorum:
    "ben çaylağım entry giremiyorum :) yazmak ve dikkat çekmek istediğim konu konuşan çocuk kaç yaşındaymış ki o durumları kuyrukları görmüş :) lan zaten 18 senedir iktidar sabit ondan önce koalisyon vardı chp zaten 96 kadar seçim yasaklıydı :) bunları yazabilirseniz sevinirim teşekkür ederim . iyi günler dilerim"

  • "gök kubbenin altında söylenmedik söz yoktur." düşüncesini ifade eden kuramdır.
    iki ya da daha çok metin arasında bir alışveriş, bir tür konuşma ya da söyleşim biçimi olarak anlaşılmalıdır. bir yazar, başka bir metinden parçaları, kendi metninin bağlamında kaynaştırarak yeniden yazar. her söylem, başka bir söylemi yineler ve her yazınsal metin, daha önce yazılmış olan metinlerden ayrı olarak yazılamaz, her metin açık ya da kapalı bir biçimde önceki metinlerden, yazınsal gelenekten izler taşır. metin, bir alıntılar toplamlıdır ve her metin eski metinlerden aldığı parçaları yeni bir bütün içerisinde bir araya getirir. her metin, kendinden önce yazılmış öteki metinlerin alanında yer alır, hiçbir metin eski metinlerden tümüyle bağımsız olamaz.
    metinlerarası, hep önceki yazarların metinlerine, eski yazınsal geleneğe bir tür öykünme işleminden başka bir şey değildir.
    bu bağlamda: her yapit metinlerarasidir.
    özgünlüğe, tevarûde, çalıntıya itibar etmeyen metinlerarası şunlara bakar: aktarma edimi gerçekleştirilirken ne kadarı dönüştürülmüştür, şair gerçek metne gönderge metinden ne katmıştır? gerçek metni kendinin kılabilmiş midir?

  • ateistler yardım derneği adı altından milleti kandırıp soymak yerine, çevresindekilere, yardıma ihtiyacı olanlara ve sevdiklerine yardım etmeyi tercih ettikleri için böyle oluşumları içine girmemişlerdir. zaten ateist bi platformun kurulmasının ölüm fermanına eşdeğer olduğu ülkelerde bu hepten çılgınlık olurdu.

  • gazeteci metin cihan tarafından ortaya atılan iddialardir.

    iddiaya göre kamuya alımlarda tugva referansları kullanılmis ve bunların sistematik listeleri tutulmuş. is o noktaya varmış ki, devlet kurumlarından tugva'ya verileri aktaracak hat bile kurulmuş.

    yarın birgun bu ülkeye hukuk geldiğinde torpil ile kadrolasanlarin hukuk önünde hesap verebileceği önemli bir delil olarak karşımızda duruyor.

    kaynak:
    https://twitter.com/…?t=9yghwqvhyh7rjrvihh8jxg&s=19

  • ali ece'ye, 20 sene anlatacak malzeme çıkartan takım. bir başlayacak; ah vardy nasıl forvetti, vay be mahrez'in çalımları. aaa bak schmeichel hele, tam babasının oğluydu. arada tottenham'ı da övecek yayılacak koltuğa hevesli hevesli anlatacak, türkiyede bu adamdan daha çok sevinen olmamıştır yemin ediyorum.