hesabın var mı? giriş yap

  • doğa üstü müdür değil midir bilmiyorum ama hayatım boyunca başımdan geçen en ilginç olaylardan biriydi.

    üniversitede 2 ev arkadaşımla birlikte büyükçe bir evde kalıyorduk. ortak projeler, grup çalışmaları derken normalde evimizin boş kaldığı nadirdi. gelenimiz gidenimiz yatılımız hiç eksik olmuyordu. o hafta ev arkadaşlarımdan biri memleketine gitti, diğeri de grup ödevi için başka bir arkadaşının evinde çalışıyor. ben de evde yalnız başıma arkadan bir film açmıştım ve çizim yapıyordum. saat gece 10 civarı olması lazım. birden gözlerimi açamayacak kadar halsiz hissettim ve o saniye uyumakla bayılmak arasında kafamı masaya koyup biraz dinlenmek istedim. filmi de durdurmamıştım, muhtemelen 1-2 dakika içinde gözümü geri açarım diye düşünmüştüm.

    arkadaşım eve dönerken aramış, anahtarı evde unuttuğunu, evde olup olmadığımı teyit etmek için aradığını 10-15 dakikaya geleceğini söylemişti. tamam evdeyim zaten çizim yapıyorum gel açarım kapıyı dedim.

    eve dönerken yol üzeri parkta yatan yaşlı bir kadın görmüş. kadın memleketten geldiğini ama çocuklarının onu eve almadığını sokakta yatacağını söylemiş. bizimkinin hemşerisi diye kıyamamış, gel teyze bizde kal bu gece diyerek almış kapıya getirmiş. aklınca cevap points alacak. kadının kendisi de üstü başı da çok çirkindi ve leş gibi kokuyordu demişti sonradan. arkadaşım da gördüğüm en titiz insandır belki, kesin kadın evden gidince 40 gün ev temizlettirirdi bize. sağ kalsaydık…

    neyse kapıya gelince aşağıdan 3-5 kez basıyor zile. açmayınca banyoda olabileceğimi düşünüp bekliyorlar kadınla kapıda. sonra hem telefonumdan arıyor hem de zile basıyor bir yandan ısrarla. 15 dakika bekledik kapıda diyor. sonra birden korkmuş acaba düşüp bayıldım mı, maket yaparken sprey kullandım da ondan mı zehirlendim acaba diye. yaşlı kadına korktuğunu kapıyı açması için polisi arayacağını söylüyor ve kadın o saniye gerek yok ben uğraştırmayım sizi diyerek bir hışımla ayrılıyor oradan.
    elini zilin üzerinden kaldırmadan tüm apartmanı ayağa kaldırmak pahasına basıyor düğmeye. o sırada tam polisi arayacağı sıra kapı açılıyor. muhtemelen komşulardan biri dayanamayıp açtı kapıyı, bizimki ben açtım sanıyor. geri dönüp kadına bakınıyor çağırmak için ama daha birkaç saniye geçmeden köşeyi dönüp gözden kaybolup gittiğini görüyor.

    asansörün bizim katta durduğunu asansör kapısının açılma sesinden anlayınca uyandım. sanki 15 dakikadır apartmanı inleten o zil sesini, kulağımın dibindeki telefonu ve titreşimi duymayan ben değilmişim gibi o saniye kalkıp kapıyı açtım daha zil çalmadan. bir de espri yapıyorum aymaz gibi "bak daha zile basmadan açtım kapıyı" diye. ev arkadaşım şaşkınlık ve şok içerisinde giriyor içeri, haliyle sinirlenmiş biraz dalga geçiyorum diye. bir şey anlatmadan geçiyor odasına. bakıyorum telefonda onlarca cevapsız arama var ve filmin de yaklaşık 15 dakikasını kaçırmışım. uykuya dalmışım ona sinirlendi demek diye düşünüp filmi geri sarıp devam ediyorum çizime.

    sanırım bir akşam sonrasıydı televizyonda haberler açık ve birlikte yemek yiyoruz salonda. bizimkinin lokması ağzından kaşığı elinden düşüyor bir anda. yüzüne bakıyorum beti benzi atmış, bembeyaz kesilmiş. ne oldu diye soruyorum ama gözleri ekranı eritecek gibi keskinleşiyor habere bakarken. hiç unutmuyorum o haberi. “3 kişiyi öldüren katil zanlısı adam, kadın kılığında yakalandı. üzerinde cinayet bıçağıyla, seçtiği yeni kurbanını takip ederken yakalandı" diyor…

    sonra arkadaşım bana sarılıp ağlamaya başladı. o gün bana kapıyı nasıl olup da duymadığımı sordu. iyiki açmamışsın diye tekrar tekrar sarıldı. oysa hiç fikrim yok, bir anda gözlerimi açamadım, kapattım ve uyumuşum. hayatımda hiç kendimi kaybederek ölü gibi uyuduğumu bilmem. o gün o on beş dakika dışında. normalde çıt sesine bile uyanırım, tilki uykusu gibi hafiftir uykum ama öyle bir dalmışım ki belki de ikimizin de hayatını kurtarmışım farkında olmadan. üzerinden çok yıllar geçti ama bu olay aklıma geldikçe hala ürperirim.

  • bahçede çalışan ya da sabahın kuru ayazında işe giden kadınlar değil de, işte, yurtta, kapalı mekanlarda yani, üşüdüğünü, çok soğuk olduğunu, ince narin yapısının buna dayanamadığını sürekli tekrarlayan kadınlar arasında var bu durum. ben hiç sıkıntı çekmedim, el üstünde büyüdüm, çok nazlıyım vs. bir sürü alt metni var bu çok üşümenin.

    edit: dolmuşlarda camı açma ceyran çarpıyor diyen teyzeler de bambaşka bir konumuz olacak.

  • edit : başımız sağolsun dostlar.. çok dua ettik, umutla bekledik, mutlu haber vermek istedik ama olmadı.. bu süreçte bizi yanlız bırakmadınız. acımızı paylaşan dualarını ve iyi dileklerini eksik etmeyen kalbi temiz, yüreği güzel sizleri tanıdık. herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.. (çok uzun yazamıyorum, lütfen kusuruma bakmayın.) sizlere minnettar olduğumuzu bilmenizi isteriz.
    ayrıca süreçte büyük bir titizlikle çalışan kuşadası ilçe emniyet müdürlüğü'ne ve süreci yöneten amirlere, sesimizin duyulmasına vesile olan müge anlı ve ekibine, arama çalışmalarına destek veren kuşadası belediyesi'ne ve büyük bir özveri ile zorlu arazi koşullarında yorulmadan arama-kurtarma çalışmaları yürüten afad, akut ve ake'ye en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.
    saygılarımızla
    ergier ailesi

    edit 01.23 : biz sadece emniyetten gelen bilgileri paylaşıyoruz. basında çıkan haberler emniyet tarafından tarafımıza doğrulanmadan bizim için doğru değildir. en başından beri herşeyi tüm açıklığı ile sizlerle paylaştık. ben artık bundan sonra daha fazla edit yapmayacağım çünkü artık gerçekten yıprandık. tek dileğimiz sağ salim bulunması. destek veren, acımıza ortak olan, dua eden temiz kalpli güzel insanlara sonsuz teşekkür ederiz.

    edit 20.50: bir haber sitesinde belirtilen sinyalin kirazlıdan geldiği bilgisi doğru değildir. emniyet bu konuda ailesi olarak bize kesinlikle sinyal konusunda bir bilgi vermemiştir.

    edit 18.42 : emniyet bilgileri bize ne yazıkki açıkça vermiyor. mobese görüntüleri, telefon sinyali vs diye sorduğumuzda bu bilgi bizde kalsın diyorlar. arazi arama çalışmalarını yaptıklarını söylediler. ancak bugun de bulunamadı. bize tam bilgi vermekten özellikle kaçınıyorlar. yine destek veren arayan soran herkese teşekkür ederim. tek dileğimiz kızının babasına kavuşması.
    11 martta kaybolan bir kişi daha varmış. keşke onlarda ilk günden başlık açabilmeselermiş. umarım o da en kısa sürede bulunur.

    12.24 : haber yok ancak tüm ilçe karakol emniyeti hem bizimle hem de çevresi ile iletişim halindeler. ancak olumsuz detaya bir bilgiye erişemediler. tüm ulaşım hatları, banka hesapları, telefonu inceleme ve izleme altında. tüm tanıdık ve arkadaşları ile görüşüyorlar bir ipucu için ancak bir şey elde edebilinmiş değil. bizr bundan daha fazla bilgi vermiyorlar. biz de çıktık yol yol / sokak sokak/ köy köy arıyoruz o nedenle her an güncelleme yapamıyorum. kafasını dinlemeye bir yere gitti diye düşünüyoruz inşallah öyledir. son zamanlarda dalgın ve çokça film seyrederek geç saatlerde uyuduğunu biliyoruz. çıkıp gelse noldu diye bile sormayacağız yeterki kendine, evladına, eşine kıymasın. destekleriniz için teşekkür ederim her mesaja geri dönemiyorum şu anda ama cevap yazmaya çalışıyorum musaitliğimde. teşekkür ederim.

    edit 08:40 ilaçlar da artık ayakta tutmuyor bizi. emniyetten henüz kamera ve kayıtlarla ilgili açıklaması yok. sadece gerçekten çok yoğun ve özverili şekilde tüm teşkilatın onu aradıklarını biliyoruz. daha uzun yazamıyorum halimizi yazsam duygu sömürüsü diyorlar. birşey yazmasam yazmadı garip diyorlar. şu anki halimizi size kelimelerle anlatamam. mesajlarla ve aramalarla destek veren herkese teşekkür ederim tekrar.

    edit: 23;43 perişanız hala haber yok. ek olarak yanında para olmadığını, ve herhangi bir bankaya ya da kredi kartına borcu olmadığını da öğrendik. (tüm banka hesapları ve nakit akışları takip edildi)
    kuşadası emniyet müdürlüğü titizlikle ve yoğun bir çaba sarfediyor. kendilerine müteşekkiriz ve güveniyoruz.onlardan gelecek haberi bekliyoruz.
    hava yine soğuk, rüzgarlı ve yağmurlu...
    soran, arayan, mesaj atan, merak eden herkese teşekkürler.

    edit:18.10: durum hala belirsiz..savcılık dilekçesinde sonra hakim izni de çıktı. gündemi daha fazla da meşgul etmek istemiyorum. bundan sonrası bekleyiş artık. sizi de sıkmak istemiyorum. allah kızına bağışlasın diye dua ediyoruz yardımlarınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederim.

    15.06: 24 saat oldu artık.otogara bakıldı, bir çıkış yok. elimizdeki tüm bilgileri verdik. savcılık ilgileniyor haber bekliyoruz. destek veren, mesaj atan arayan herkese teşekkürlerimizi sunarız.

    edit 13.16: müge anlı ile telefonda görüştük canlı yayında kısaca anlatmaya çalıştım. polislerde oldukça ilgili. mesaj atan, destek veren herkese çok ama çok teşekkür ederim. allah razı olsun sizlerden ses oldunuz, umut oldunuz, güç verdiniz. eşi gizem de okuyor her yazdığınız destek mesajını o da güç buluyor sizlerle.

    12.26: hala haber yok. avukat araştırıyoruz. şu anda mobeseleri izliyoruz. birşey çıkmadı daha az sonra da savcılığa tekrar gideceğiz.
    desteklerden ötürü teşekkür ederim. biraz daha yoğunlaştırdılar aramayı.

    edit 11:00 küçücük kusadasında yok yok yok . kuş bile olsan bulunurdu.

    edit 09.28 müge anlıya ulaştık. tüm bilgileri verdik.
    bugun bilgi geçecekler. yayına da çıkabiliriz. destek olan herkese çok teşekkür ederiz. müge anlıya izleyen varsa bana da bilgi verebilir mi. biz şu an bir şey izleyemiyoruz.

    08.25 polise tekrar gittik. hakim izni 1 haftadan önce çıkmaz dediler. müge anlıya yazdık ilgileniyoruz dediler ama artık bilmiyoruz.
    2.5 yaşında süt kokan kızı olunca biran evvel bulmak istiyoruz.

    07.22 destekleriniz dualarınız için çok teşekkür ederiz. eşi de okuyor yazdıklarınızı. desteklerinizle bir nebze güç buluyor. ama hala dualarınıza desteklerinize ihtiyacımız var. gücümüz tükendi. ayakta duramıyoruz..

    edit 05.27: haber yok dışarısı yağmur kıyamet.

    edit 03:12 hala haber yok. bu yaşına kadar bizden habersiz 1 saat geçirmiş biri değil. alkol düşkünü değil. içerse evinde içer. eşi, ailesi olmadan bara/cafeye gitmişliği yok. böyle biri.

    edit 01:12 elim boş eve döndük. annem perişan, eşi perişan. ben yanlarında duramıyorum. herşeyden habersiz uyuyan kızıyla birlikte yatıyoruz. dua edin lütfen.

    edit. şimdi tekrar ifade verdiğimiz karakola geldik telefon sinyali için. savcılık dosyayı sabah alacakmış. telefon sinyali için hakimden izin çıkacakmış.
    off kuşadası da inanılmaz soğuk bugün. insan bu soğukta dışarıda nasıl dayanır..off içim parçalanıyor

    edit. twitterdan da paylaştım. lütfen oradan da destek verebilir misiniz? hala haber yok 00.55

    https://twitter.com/…tatus/1371915521214533636?s=08

    edit. müge anlı instagram sayfasına da mesaj attım.

    arkadaşlar aydın kuşadası'nda erkek kardeşim berk ergier kayıptır. en son saat 14.30 da kuşadası otogar tarafından kervansayarın oradaki işine doğru yürüyerek yola çıkmıştır.

    kimseyle kavgalı değildir, ya da bilinen bir düşmanı, tehdit edeni de yoktu. herkesin sevdiği güleryüzlü biri. herkesin yardımına koşar derdine ortak olurdu. ancak içine kapanık olduğu için derdi olsa da biz üzülmeyelim diye paylaşmazdı.

    change ofis de çalıştığı için korkuyoruz ancak işine bugun hiç gitmediğini biliyoruz ama yanında yüklü para olup olmadığını bilmiyoruz.

    aşağıya linkini bırakıyorum. gören duyan varsa allah rızası için lütfen bildirsin. 2.5 yaşında kızı var. her yerde arıyoruz. lütfen kuşadası'nda en ufak bilgi bile bizim işimize yarayacaktır.

    görsel

    edit. başlığı yukarı taşıyan herkese teşekkür ederim. tüm aile perişanız. ben şu an yollarda onu arıyorum. lütfen destek verin.

    edit. hastane ve karakola bildirdik. polise ifade verdik. tüm arkadaşları ile görüştük herkes şaşkın ve kimse birşey bilmiyor.

    edit. eşine ve kızına oldukça düşkündü. hiçbir şekilde küsmezdi. kızsa bize küsmez habersi bırakmazdı
    görsel

  • 1969 yılında kapadokya'da bill ray tarafından çekilen bir fotoğraf.
    bbc türkçe'de hikâyesine yer verilmiş :

    "artık var olmayan bir zaman, samimiyet, mütevazilik ve yalınlık... tüm bu duygular ve belki de daha fazlasına duyulan bir özlemin yarattığı melankoli hali.

    bill ray'in life dergisi için çektiği bu fotoğraf insanda nostaljik hisler uyandırıyor.

    tıpkı yine life dergisi için çekilmiş, times meydanı'nda genç kızı öpen denizci fotoğrafı gibi. o ana, mekana ve zamana ait.

    fotoğrafçı bill ray de 1969 yılında nevşehir'de çektiği ve ikonikleşen bu kareyi, "bu tarihte bir andı. yaptığım o anı yakalamaktı" diye anlatıyor.

    1970 yılına ait olduğu sanılan fotoğraf ise aslında 1969 yılının eylül ayında çekilmişti.

    amerikan life dergisinin fotoğrafçısı olan bill ray ve muhabir nadine liber, 1969'da paris'ten istanbul'a geldi.

    onların 1 aylık türkiye turunun sonucunda ortaya çıkardığı içerik, derginin 17 nisan 1970 tarihli sayısında yayımlandı.

    o özel dosyanın kapağında ise türkiye'de yaklaşık 50 yıl sonra ünlenecek olan fotoğraf vardı.

    adının "lokanta" olduğu sanılan o fotoğraf, fotoğrafçısı bill ray tarafından "postacı" olarak adlandırılmıştı.

    bugün 83 yaşında olan bill ray, 50 sene önce çektiği kareyi "en iyi fotoğraflarından biri" olarak tanımlıyor.

    new york'taki evinden bbc türkçe'ye konuşan fotoğrafçı, 1969 yılının eylül ayında çektiği karenin ve bir aylık yolculuğun hikayesini anlattı."

    buradan sonrası copy paste değil alın teri. kulak teri de olabilir.

    "karşımdaki mükemmel görünen bir adamdı.
    onu gördüğüm anda kalakaldım. tanrıya şükür leica kameram boynumdaydı ve fotoğrafı çektim. iyi olacağını biliyordum.
    life dergisi için fotoğraf çekiyordum ve o sırada paris'teydim. fotoğraflı bir türkiye haberi yapma işi oluştu. 50 yıl geçti üzerinden. hatırlamak için o sayıya bakmam gerekiyor.
    o güzel sahiller el değmemiş henüz yapılaşmamış hâldeydi. turistlerin buraya gittiğine dair haberler duyuyorduk. ucuzdu, yemekler harikaydı, şarap güzeldi.
    elbette bu yolculuk bana inanılmaz yerler gezerek inanılmaz fotoğraflar çekme fırsatı sundu. ilk olarak istanbul'a gittik. bir araba kiraladık. oradan sahil hattını takip ederek efes harabelerine doğru güneye indik.
    daha önce bir gezi rehberinde görmüştüm. kayseri yakınlarında bir yerden bahsediyordu. bu yeri kesinlikle görmelisiniz, diyordu. iyi bir fotoğraf çıkacağını düşünerek oraya gittik. istediğim fotoğrafı çektiğime emin olduğumda öğle zamanıydı. oraya özgü bir lokanta buldum. yemeğimi yedim. keyfim yerindeydi. tam kalkmak üzereydim ki bu adamı gördüm. o tam o sırada yemeğini bitirmişti ve sigarasını yakmak üzereydi. rahat bir şekilde oturmuştu. kadraj mükemmel görünüyordu. ben de fotoğrafı çektim.
    kameram o sırada boynumdaydı. her an hazır olmalısınız. yani tam anlamıyla spontane bir andı.
    aramızda hiçbir konuşma geçmedi. ona sadece o şekilde kalmasını işaret ettim. o şekilde durması için "dur" işareti yaptım. sanırım profesyonel bir fotoğrafçı olduğumu anladı. tabii arkadaki garsonun arka planda neden o kadar iyi durduğunu ancak tanrı bilir. aynı zamanda yine arkada duran atatürk madalyonu. o da bu fotoğrafı mükemmel yapan nedenlerden biri. ama onu oraya ben koymadım. zaten oradaydı.
    öncelikle bakar bakmaz bu adamın türkiye'de olduğunu anlıyorsunuz. burası new york, paris değil. her şeyi anlatıyor size.
    tek yaptığım hareket kadraj için birkaç santim sağa veya sola kaymaktı. bu kadrajı seçtim çünkü kompozisyon böyle daha doğruydu. ayrıca ışığın da adamın suratına böyle düşmesini istedim. ışığın insanların bir yanına ,aynadaki gibi, vurmasını çok severim. vermeer'in yaptığı gibi.
    fotoğrafçılığın varlık sebebi anı yakalamaktır. bu kare tarihteki bir an, bir yerdeki o an. bunun için fotoğraf çekersiniz. yaptığım buydu.
    1953'ten beri dünyayı gezerek bunu yaparım. bu türkiye'deydi. mesela fotoğrafı moskova'da çekseydim arkada lenin olsun isterdim.

    bu adam koçak'ın postane müdürüydü. ve belli ki giyinmeyi ciddiye alan biriydi. çok güzel giyinmişti. dahası fotoğrafın çekilmesinden de hoşnut gibiydi çünkü iyi giyindiğini biliyordu. umarım fotoğrafı görmüştür çünkü benim gösterme şansım yoktu.

    bu oldukça büyük bir baskı.( fotoğrafın bir örneğini gösteriyor.) dia'dan bastım. bunlar artık yapılmıyor galiba. bu en iyisiydi.

    kalıcılar. sonsuza kadar."

    edit: haberde video var ama bill ray röportajının linkini de bırakıyorum.

  • sma kampanyalarına destek vermiyorum. devletin de bebeklerin tedavisini üstlenmesini kabul etmiyorum.

    sen evlenmeden, çocuk yapmadan önce test yaptıracaksın. risk varsa korunmayı bileceksin. sma hastası bebeğin teyzesi, amcası oturduğu evi satıp yeğeninin tedavisine harcar mı? hiç sanmıyorum. devlet neden okul yaptıracak kadar parayı bir bebeğin "deneysel, yani kesin sonuç verdiği henüz kanıtlanmamış" tedavisi için harcasın?

    edit : anne/baba kötü niyetli olmayabilir. hükümetimizin ekonomi dehası sayesinde
    dolar, bir gecede 18'den 12'ye düştü mü? düştü.
    devlet enflasyon %80 derken, otomobil fiyatları %100'ün üzerinde artarken bankalar, senin parana %15 faiz veriyor. dövizde tutsan durum aynı. çocuğunun tedavisi için para toparlamaya çalışan aile bu durumda ne yapsın?

  • galatasaraylıyım.
    parçalı bizim canımız.
    beşiktaş'ı ya da başka bir rakibimizi elbette sevmem.
    ancak kazanılan büyük başarıları da delikanlı gibi takdir etmesini bilirim.
    uzun lafın kısası her takımın içinde bulunabilen istisnaları ayıklarsak büyük galatasaray camiasının bir üyesi olarak tebrikler beşiktaş. yolunuz açık olsun.

    not: tineri bırakıp uçak benzini içmeye başladınız. yeter olm. bu nasıl beşiktaş... tekrar tebrikler dostlar.

  • tom robbins karakterleri. bir yerlerde yaşıyorlardır belki ama ben çevremde yaşamalarını istiyorum. kudra'dan bernard'a hepsini, ama en çok da marx harikulade ile delifişek purcell gibi arkadaşlarım olsun istiyorum lan.

    çevremde arthur dent, zaphod beeblebrox ve ford prefect'den oluşan bir topluluğa da hayır demem mümkün değil.

  • yılmaz abicim, sen gençliğinde de çok yakışıklı değildin. bir demet tiyatroda sevgilin asuman yani deniz özermandı, manken değildi yani. vizontelede sevgilin yoktu, tuubada sakat bir kız aşık oluyor gibi oldu ama bir şey yaşanmadı. organize işlerde ebru akelle sevgiliydin ama kadın seni terk ediyordu. yani rollerinde hep bir yanı kırık kadınlarla sevgili olan yakışıklı olmayan bir adamı oynuyordun.

    ne zaman 50yi geçtin bir hareketlenme geldi. önce sazan sarmalında ezgi molanın biricik aşkı oldun, şimdi de bu dizide neredeyse kızın yaşındaki hazal ergüçlü ve milyoner selma ergeç sana ilk görüşte aşık oldular. tamam senaryoyu sen yazıyorsun falan ama biraz abartılı olmuyor mu?