hesabın var mı? giriş yap

  • aslında müteahhitten önce sıfat olarak o'lu kelime kullanacaktım da , gg olmasın durduk yere diye koymadım. hala sinirden elim ayağım titriyor.

    haysiyetsiz herif, evini vermeyen 82 yaşında ki kadının kapısının önünü 5 metre kazıp hapsediyor, elektriğini suyunu kesiyor. peki belediye ne yapıyor ? ne yapacak ki,teyzenin parası mı var da onu korusun,savunsun .

    not : yer sivas, sözde yiğidin harman olduğu yer,hadi oradan.

    link

  • federico fellini'nin la strada'sı 20. yy film yapımcılığının başyapıtlarındandır. yavaş yavaş kürselleşen ve modernize olan insanlığın kaybolan masumiyetinin ve her birimizin seçmesi gereken yolların hüzünlü ve dokunaklı bir hatırası. italyan neo-gerçekçiliğinin tüm motiflerini barındıran birinci sınıf bir klasik.

    la strada, fellini'nin bir yönetmen olarak durdurulamaz yükselişini başlatır ki, bu filminden kısa bir süre sonra le notti di cabiria , la dolce vita ve otto e mezzo'yu tamamlayacak ve sinema tarihine damga vuracak yılların kapıları ardına kadar açılacaktı. fellini'nin filmi için yaptığı yorum ise onun hakkında her şeyi özetler nitelikte: "bütün mitolojik dünyamın eksiksiz kataloğu" diyor fellini.

    aslına bakarsak film fellini sineması için bir geçiş filmidir. daha sonra fellini ile klasikleşen sembollerin ve metaforların hakim olduğu kişisel gerçeküstü hayali filmlere geçişinin bir ön hazırlığıdır. fellini bu filmiyle ilk kez uluslararası beğeni kazanır ki aynı zamanda ''felliniesque'' diye tabir edilen filmlerinde sirk motifini kullandığı ilk filmidir.

    aklı dalgın ama altın kalpli masum bir genç kız olan gelsomina (giulietta masina)'nın hikayesine konuk oluruz bu büyülü filmde. gelsomina'nın annesi, yaşadıkları yoksulluğun pençesinde onu zampano (anthony quinn) adlı gezici bir sirk sanatçısına satmak zorunda kalır ki gelsomina ise italyan kırsalındaki sirk gösterilerinde zampano'ya eşlik ederken, hayatın ve aşkın acımasızlıklarını ve zorluklarını öğrenir.

    fellini, gelsomina'nın yaşadıklarını o kadar ustaca ortaya döküyor ki bir insanın işi gereği komik olması ile işinin dışında yaşadığı yürek parçalayıcı hüzünlü anlar arasındaki duygusal çizgiden seyirciyi hiçbir zaman dışarı çıkarmıyor. gelsomina'nın zihnini ve dünya hakkında nasıl düşündüğünü anlıyoruz ki evet o gerçekten masum fakat dünya üzerindeki gerçek kötülük yavaş yavaş onu parçalamaya başlayınca üzerindeki masumiyet aşınmaya başlıyor. film devam ederken onun iyi kalpli doğasının kararmaya başladığını görmek aslında kendi hayatlarımıza da birer pencere açıyor. bu bok çukuruna dönmüş dünyada masumiyetin beş para etmediğini anlıyoruz.

    gelsomina'nın karakteri sıcaklık, sevgi ve neşe doluyken, zampano dünyayı soğuk ve kalpsiz bir yer olarak görür. belki de bu filmin en yürek burkan tarafı, gelsomina'nın zampano'ya neşe getirme arayışıdır. gelsomina o kadar iyi niyetlidir ki zampano'nun değişebileceğine olan inancı hiçbir zaman tükenmez fakat zampano kendisine gösterilen sevgiyi görmezden gelmeye devam eder. içer sarhoş olur, istediği gibi davranmayınca onu döver, yeri gelir sokağa bırakır.

    zampano'nun gelsomina'ya davranış şekli korkunçtur fakat gelsomina her seferinde zampano'ya geri döner. işte tüm trajedi ve gerçeklik de burada yatıyor zaten. fellini bizlere dünyayı olduğu gibi gösteriyor ve her defasında seyirciyi gelsomina hakkında daha iyi bir şey için umut etmeye zorlamaktan korkmuyor.

  • bir kadın olarak çok anlamsız ve aşağılayıcı bulduğum bir uygulama. bir arkadaşım, yüksek lisans mezunu kendisi, boşandığı eşinden ayda 1000 tl nafaka alıyor, çocukları falan yok isteyerek de boşandılar. erkek olsam vermezdim, kadın olsam almazdım, ne çirkin anlaşmalar, ne aşağılayıcı uygulamalar.

    edit: ama benim favorim yine de üniversite bitiminde evlenip, öğrenim kredisi borcunu yağız delikanlıya ödeten kızlar!

  • --- spoiler ---

    "-üç ayda bir maaş alıyorum. hepsi makbuzlu. ilk haftadan maaş bitiyor. ona yardım. buna yardım. onun kira ödemesi, bunun kira ödemesi vs. derken maaş yetmiyor bile.
    --- spoiler ---

    daha bitmedi. devam ediyoruz

    --- spoiler ---

    vekilliğin bana faydası değil, aksine maddi zararı var. meclis'e gidip gelirken aracımla 100 bin km. yapıyorum. bu kadar eleştiriyi hak ediyor muyum?
    --- spoiler ---

    ah canım ya ona yardım buna yardım zordur hakkaten.

    100 bin km yapmış. gitmeseydin akp ve mhp oylarıyla reddedilen önerilerde bir kişi eksik olurdu. çok mu önemli bir insansın ?

  • misafirlikte seker dagitma seansi... kucuk cocuk sekeri almaktadir..annesi :
    -oglum..tesekkur ettin mi zuhal teyzene?
    cocuk : tesekkurler zuhal teyze..
    zuhal teyze : yuru git len!..baskasinin lafiyla..
    cocuk: kes sesini!..
    anne : a - a!! e bicim konusuyorsunuz ayol birbirinizle?..
    zuhal teyze : bu iti bir daha getirme buraya..
    cocuk : zuhal kaldirma beni ayaga !!..

  • sırrı sakık'ın ağrı belediyesi'nde gerçekleştirdiği olaydır.

    ağrı belediyesi'nde çalışan 156 işçiye önce bir yıldırma politikası uygulanmış, bu fayda etmeyince de toplu olarak işten çıkarılmışlardır. işlerinden edilen işçilerin yerlerine ise bir kısmı da il dışından olmak üzere kendi partilileri doldurulmuştur tabi ki.

    http://www.memurlar.net/haber/494664/

    bu olayı dün sırrı sakık başlığına da yazmıştım. (bkz: #47871862) ama tabi kimsenin ilgisini çekmedi. bu ülkedeki basının da, sözlükçülerinin de akp'den falan şikayet etmeye hakkı yok! şu olay akp'li bir belediyede yaşanmış olsaydı bütün muhalif gazetelerde haberdi. eğer chp'li bir belediyede yaşanmış olsaydı bizzat chp'liler de dahil herkes o belediye başkanına gömerdi. (örnek olarak (bkz: murat hazinedar)) mhp'li bir belediyede olsaydı bütün basını, sosyal medyası yakardı ortalığı resmen. ama bu olay bdp'li bir belediyede meydana gelince herkes sus pus! malum şimdi buna bir şey söylersen solculuğuna halel gelebilir, ima yoluyla ırkçılıkla suçlanabilirsin, neme lazım?!

    1 mayıs'ta bdp kortejini seyrederken kış kıyamette ekmeğinden edilen bu 156 işçi de gelsin aklınıza!

    debe editi: (bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası/#47787671)

  • taksim - bakırköy hattı ... sabaha karşı 4 .. şansa sahil dolmuşu bulmuşum çakır keyifim. bir tane kulaklıkla müzik dinleyen hanım kızımız var.

    bakırköy girişinde sorulan klasik soru ve olaylar gelişir.

    kaptan: yeni mahalle var mı ?
    yolcular: (ses yok)

    yeni mahalle girişi geçilir. kulaklıkla müzik dinleyen kızımız tepki verir
    kızımız: niye geçtik girişi yaaaağğ ?
    ben: e sordu ya kaptan yeni mahalle var mı diye
    kızımız: duymadım ki ya ben :( (surat bu hale geldi ondan)
    ben: kaptan duymamış hanım kızımız. bence dönelim geri sabaha karşı bi de tehlikeli bak.
    kaptan: abi dönemeyiz ya.
    kızımız: ay nerden hanım kızın oldum ben senin be
    ben: kaptan dönmeyelim yesin bunu köpekler sarhoşlar filan.
    kızımız: ya ne diyosun beee
    kaptan & yolcular: ehe ehehehe ehehhehe.
    kızımız: yaaaaağğğğğ :(
    ben: bırakayım ben seni eve hanım kızım ?
    kızımız: git be pis
    kaptan & yolcular: hehe ehe eheheheeeğğğ

    bu da demek oluyorki çakırkeyif olunca iğrenç bir insan oluyormuşum. güzel de kızdı be