hesabın var mı? giriş yap

  • 2014'te bir memur maaşı 2000 lira yoktu. insanlar o paraya 1 ay geçiniyordu. bölüm başına 2450 lira para, aylık 10 bin liraya yakın para ediyor. bugüne uyarlarsak ayda 35-40 bin lira para.

    bu da az bir para değil bence..

  • bilişsel davranışçı teoriye göre depresyonun temelini olumsuz otomatik düşünceler oluşturur. bu düşünceler kişinin kendisi, çevresi ve geleceği ile ilgili temel inançlarının anlık zihinsel yansımalarıdır. sanılanın aksine bu düşünceleri yok saymak, bastırmaya çalışmak (represyon) ya da bunlarla aşırı uğraşmak (ruminasyon) sorunun ancak ertelenmesine ya da derinleşmesine neden olur. aynı kurama göre kişinin olumsuz otomatik düşüncelerini tanıması ve sonrasında karşısına alternatif düşünce koyabilmesi terapide ana prensiptir.

    örnek vermek gerekirse x şahsının sevdiği y şahsının kendisine selam vermemesi üzerine "y beni sevmiyor, zaten kim yüzüme bakar ki?!" şeklinde düşünmesi olumsuz otomatik düşüncedir. ardindan "y'yi hiç bir zaman kazanamayacagim, beni kesinlikle beğenmiyor." diye gününü geçirmesi ruminasyon olur. bunun yerine olumsuz düşüncenin, temel inançlar-şemalar gereği zihnine düşen bir yansıma olduğunu farketmesi, bu düşünceler yerine "y'nin dikkatini çekmek icin neler yapabilirim?" şeklinde harekete yönelik, kanıtlanabilir, ölçülebilir bir alternatif düşünce oluşturması basit bir örnek olabilir.

    tabii ki üstteki örnek çok basit bir örnektir. daha karmaşık sorunlar ve temel inançlarla ilgili çalışmalar kisiye özel çalışmalar gerektirir. terzilik gibidir. bunun için profesyonel yardım gerekebilir.

    edit: hedeler sözlükte bulunabilecek şekilde düzenlendi.

  • bir ara iki karpuzu koltuk altlarına yerleştirip, basına poz vermişti. gazetedeki fotoğrafın altında da "bu sene kaleyi gole kapatırım" yazıyordu.

    ertesi gün beşiktaş forumlarında "ali eren mi yakışıklı, karpuz mu?" diye bir başlık açılmış, karpuzun daha yakışıklı olduğuna kanaat getirilmişti.

    bu arada "bu sene kaleyi gole kapatırım" iddiası karpuzların gölgesinde kalmış olsa da, o sene beşiktaş cidden az gol yemişti.

  • yargıtay üyeleri çocukken kaldıkları yurtlarda/evlerde büyükleri tarafından demekki çok ellenmiş, böyle bir karar verdiklerine göre...

  • müstakbel eşimle evlenmek için yanına taşındığımda içinde bir adet eş kişisi, çift kişilik yatak, kablolu tv bağlanmış bir adet antika bilgisayar ve üç çatalla gelen evdi bizimkisi. bir de dışarda yeme artık demem sebebiyle bir yıl kadar önce aldığı ve hiç kullanmadığı uyduruk tencere tava seti vardı ki ben ciddi bir ev aşçısıyım. alet edevat lazım diye çemkirmedim. öyle evlendik, bir yandan tayin bekleyerek.

    garaj üstü, buralarda kaynana dairesi denen bir artı bir minnicik bir evimsi. bazan o da yeter, en azından ihtiyaçlarınız netleşene kadar. yani bir kere evleniyorum diyerek sanki bir daha hiç vaktiniz, naktiniz olmayacakmış gibi ihtiyacım var mı yok mu diye düşünmeden her bir şeyi alıp kendinize yüklenmeyin. mühim olan sizsiniz ve sizin içinde bulunduğunuz şartlar. bana kendi çevremden manyakmısın diyenler de çıktı, hiç canımı sıkmadım. kendileri " eviniz mülk, çıkar kiracıyı otur. bahçedeki bit kadar evin neresine sığacaksınız. bir kere gelin oluyorsun, ne istiyorsan aldır ilerde nazın geçmez. hem yarın çocuğunuz olacak, bık bık vıdı " diye rengarenk yumurtalar yumurtladılar, aldırmadım. tayin gelse, başka yere taşınsak eve zurt diye kiracıyı kim bulacak. altı üstü iki kişi olan bizim için alınmış kervanlar dolusu eşyayı taşıma derdine kim düşecek. ne güzel içinde oturanı var zaten, biz ufak yerden ve gerekirse sadece birbirimizle başlarız ortak hayatımıza diye düşündüm.

    şimdi bakıyorum, iyi ki öyle alel acele ev dayayıp döşememişim. tayin olmadı ama çok daha güzel bir ev bulduk burda. knik arm ve karlı dağları yuva bilmiş insanların ışıkları uzaktan göz kırpıyor bu uğurlu eve. kapalı havalarda bulutlar altımızda kalıyor ve güneş altın başını gösterdiğinde öyle güzel süzülüyor ki ışıklar. kocaman pencerelerden yıldızları izleyerek battaniyelerin altında dürüm yapıyoruz kendimizi uzun kış gecelerinde. yeni taşındık, küçük evde geçen süre zarfında ihtiyaçlar oldukça listeledim ve çoğunu sakin zamanda, çok daha uygun fiyatlara alıp kutularında muhafaza ettim. buna rağmen hala televizyonumuz yok, salonda ışıl ışıl bir noel ağacı ve tombik bir kanepe var sadece. bu sadelik çok hoşuma gidiyor. yeniden evlenmiş gibiyiz. minik evimizi boyadım, şimdi kiraya vereceğiz. onu bunu, hemen şimdi istemek yerine mali kaynaklarımızı düzenlemişim iyi ki.

    yani evlenirken onca telaş arasında güzel huzurunuzu bozmayın, maddi manevi kendinizi cendereye sokmayın. yuva kuruyorsunuz ve madem ömürlük bir yol, uzunca zamanınız var ihtiyaçlarınızı temin etmek için.

    o yüzden eşya derdine düşmeden önce iki gönül bir olun, samanlığı seyran edin gitsin. gerisi kendiliğinden gelir.