hesabın var mı? giriş yap

  • yanında pedi olmayan arkadaşa ped verirken adeta torbacıya dönüşme durumu. gözler etrafı keserken pedin olduğu yerden avuç içine alınması, pedi olmayan kadının çantasına, kitabına, tişörtünün altına ya da daha yaratıcı başka şeylerin içine sokuşturulurken hissedilen illegalite durumu. bir erkek bir kadının elinde parlıyan pembe şeyin ped olduğunu anlarsa eğer dünyanın sonu gelecekmiş gibi saçma bir his...

  • bad tribe girmiş cicişin bir poşet etle ortalığı karıştırması olayı. annesi de polislerle münakaşaya girmiş falan. ben işsizim siz okuyup vaktinizi boşa harcamayın.

  • kendine iyi davranmaya karar vermek
    hayatının kontrolünü geri kazanabilmek
    saçmalamaya bir son vermek
    kendini cezalandırmayı bırakmak

    bu motivasyon, diğer alanlara da yarıyor. "ulan" diyorsun, "ben o kadar kiloyu kaybetmişim, seni kaybetmek koyar mı?"

    irade mi lazım? "ohoooo" diyorsun, "ben waffle'a kaç defa hayır demiş insanım, sana mı yenilicem?"

    beyleyken beyle. alın işte sabah gazınızı.

    ben şimdi yürüyüşe çıkıyorum. ağzına kürekle girmek istediğim insanları düşünerek, ayaklarımla yerleri dövücem.

  • ilginc olay. bana yillar evvel bi ankarali firmanin akrabama yaptigi jesti hatirlatti bu.

    soz konusu sirket kriz doneminde calisanlarina maas odemez hale geliyor. sartlar zorlasiyor. bu sartta herkes allah belani versin patron modunda istifa edio gidiyor. istifa etmeyen 5-10 kisi kaliyor. 1 sene sonra sirket kendini toparlayinca istifa etmeyip kalan herkese ev aliyor patron.

    akrabam halen o evde oturur ki suan ki degerini soylersem aglarsiniz kiskancliktan.

  • her ekonomik tartışmada fiyatı dövize çevirip ucuz diyenler hem sınırdışı edilsin hem de pasaportları iptal edilsin.

  • "ne demek olduğunu bilmesem de kubur denilen şeyi kurtarırım" diye cevaplanası soru.

    ilaveten: bok çukuru demekmiş she is impossible adlı yazara teşekkürler.

    sonuç değişmez kubur u kurtarırım. net.

    başlık başta kalmış hatırlatanlara teşekkürler.

  • tarih konusunda istanbul ile birlikte dünyada eşi olmayan şehir. sanat şehri. ben de geçen hafta gittim, gördüm ve gitmeyi düşünenlere belki bir yardımım dokunur diye buradayım.

    roma gezinizin fiumicino havaalanından başlayacağını düşünürsem, ilk hedefiniz termini olmalı. termini'ye ulaşmak için en basit ve ekonomik ulaşım ise roma'nın havaş'ı terravision. biletleri otobüslerin hareket noktası olan 5 numaralı durağın hemen yanındaki gişelerden alabilirsiniz. yurda dönüşünüz de roma'dan olacaksa otobüs biletini gidiş dönüş almanızı tavsiye ederim. ben dönüş biletini son güne bıraktım ve o gün için tüm biletlerin satıldığını öğrenmemle küçük çaplı bir kriz yaşadım. cebimde 19 euro vardı ve havaalanına gitmek için trenden başka alternatifim kalmamıştı. tren bileti 19 euro'dan fazla olsaydı ne yapardım bilmiyorum. meraklısı için tren bileti 14 euro.

    otel veya ev için termini'den ziyade trevi'ye yakın yerlere bakmanız daha mantıklı. hem daha güvenli hem de gezinti aralarında birkaç saatlik dinlenme ve duş molası verebiliyorsunuz. booking.com ve airbnb işinizi fazlasıyla görür. kendinize güveniyorsanız couchsurfing de güzel bir seçenek tabii.

    benim kaldığım otel fontana di trevi'ye ve piazza barberini'ye beş dakikalık yürüme mesafesindeydi. kesinlikle mükemmel bir konum; birçok tarihî ve turistik yere yürüyerek gidebiliyorsunuz. roma'da ulaşım araçlarına çok fazla ihtiyaç duymayacaksınız zaten. görülmesi gereken temel yapıların hepsi birbiriyle bağlantılı. bu sebeple roma pass almanıza gerek olmadığını düşünüyorum. colosseum ve çevresi ile birkaç müze dışında para ödemeniz gerekmiyor. vatikan ayrı bir ülke olduğu için de roma pass burada geçmiyor.

    birçok turist gibi sizin de roma'da görmek isteyeceğiniz ilk yer colosseum olacaktır. roma demek, colosseum demek sonuçta. colosseum'a gidince palatino'ya ve forum'a uğramadan dönmeyin. tepeden roma manzarası müthiş. aynı yol üzerindeki venedik meydanı'na geldiğinizde ise sizi altare della patria karşılayacak ve kesinlikle colosseum kadar etkileyici bir yapı.

    şehrin bir diğer simgesi olan fontana di trevi* buram buram romantizm kokuyor. ispanyol merdivenleri'nin yer aldığı piazza di spagna'ya çok yakın olması da ayrı bir güzellik. çeşmeye para atıp dilek tuttuktan sonra piazza di spagna'ya geçebilirsiniz. armani, prada gibi ünlü markaların mağazalarının yer aldığı alışveriş caddesi via condotti burada. ardından pastificio'ya gidip ikram edilen şarapla birlikte o güzel makarnalardan yiyin. mekân salaş ama makarnalar lezzetli ve doyurucu. karnınız doyduktan sonra gideceğiniz yer ise meşhur tiramisu dükkânı pompi. pompi'den bir tiramisu alın ve ispanyol merdivenleri'ne oturarak anın tadını çıkarın. özellikle çilekli tiramisu enfes.

    piazza di spagna'dan daha çok sevdiğim piazza navona da roma'nın en canlı yerlerinden biri. güneşli bir günde fontana dei quattro fiumi'ye* sırtınızı verip büyük bir keyifle etrafınızı seyredebilirsiniz. sonra meydanda bulunan kafelerden birine çöküp cappuccino içmeyi unutmayın. piazza navona'da yeterince vakit geçirdiyseniz meydana çok yakın olan pantheon sizi bekliyor. mimar sinan'ı da etkileyen bu tapınak statik harikası bir kubbeye sahip. pantheon'a girişin ücretsiz olduğunu belirteyim. ardından kendinize ve sevgilinize bir dondurma ısmarlayın, tapınağın önündeki çeşmenin basamaklarına oturun ve sokak müzisyenlerine eşlik edin. huzur budur. dondurmadan söz açılmışken, roma'da dondurma giolitti'den yenir. yine pantheon'a çok yakın olan barroccio isimli mekânda güzel yemekler yiyebilir, toscana şarabının tadına bakabilirsiniz.

    ve gelelim vatikan'a. aslında vatikan'ı roma başlığında incelemek ne kadar doğru bilmiyorum. italya'dan bağımsız bir ülke olduğunu unutmamak lazım. evet roma'ya giderek iki ülke birden görüyorsunuz, çok şanslısınız. vatikan'a gitmek için metroyu kullanabilirsiniz. ottaviano durağında ineceksiniz. bu arada roma metrosunun leş olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. istanbul metrosu saray gibi kalıyor bunun yanında. vatikan'a dönecek olursak, önce san pietro ile karşılaşacaksınız. uzun bir kuyruk sizi bekliyor. san pietro'yu gezdikten sonra müzeciliğin zirvesi olan vatikan müzesi 'ne geçebilirsiniz. bu küçük ülkenin müzesinde tüm dünyaya yetecek sanat ve tarih yatıyor. etkilenmemek imkânsız. ve müzenin sonunda sistine şapeli'nde buluyorsunuz kendinizi. kelimeler yetersiz kalıyor. michelangelo insan olamaz.

    roma'yı bitirdikten sonra vaktiniz ve paranız kalırsa günübirlik floransa'ya gitmeniz, gezinize renk katmanız mümkün. günün belli saatlerinde roma'dan floransa'ya hızlı tren seferleri var, araştırmadan geçmeyin! ve nereye giderseniz gidin, seyahate çıkarken kredi kartınızı da mutlaka yanınıza alın! parasız kaldığınızda hayat kurtarıcı olabiliyor.

    ve her ortamda bir satıcısı olan, yılların geyiği, "roma sevgiliyi alıp gidilecek yer abi" mottosu kesinlikle doğru.

    (bkz: buraya kızla gelinir)