hesabın var mı? giriş yap

  • cumhurbaşkanı mı, köy muhtarı mı bazen anlamak zor oluyor. şu ortamdaki ucuzluğa bile şaşırmıyor insan.

    bu arada süleymaniye camii 7 yılda tamamlandı, her şeyden anlayan reis 1 yıla düşürdü hahaa

  • eşimdi.

    o anlatırken sessiz sessiz gözlerinin içine bakıp işte bu dedim. evleneceğim kız bu.

    5 * yıllık ilişkimiz boyunca bir kez olsun pişmanlık duymadım.

    zarar gelmez olum bu tiplerden, aslında en korktuğun tip böyle ağzımdan laf kaçırır mıyım diye sinsi sinsi takılıp foyası sekizinci dokuzuncu görüşmede belli olandır sen onla dalganı geç.

    p.s : itiraf edeyim bizimkisi avukat olduğundan bayağı konuştu ama :)

  • xerez-cadiz - üst
    espanyol-eibar - 1
    napoli- verona- 3.5 üstü
    atalanta- palermo - iy0

    edit :benzeri daha once yazilmis. geyik yapalim diye arama akimiza gelmedi.

  • lise 2'ye gidiyorum, market - bakkal bozması bir dükkanımız var, var ama durumlar pert, gökte uçan kuşa borcumuz var. dükkanda mal bitiyor yerine koyacak para yok. gelen para bankaya borç kapatmaya gidiyor.

    yine böyle bir gün, okula gideceğim babam bankadan geldi kasada 10 lira yok, ben de 5 kuruş yok. "paran var mı?" dedi. "var baba" dedim. yok diyemedim, "çıkart ceplerini dışarı" dedi. yok falan desem de zorla çıkarttırdı e haliyle bomboş, hiçbir şey yok cepte, bir paket uç, bir de kalem. "hani paran vardı?" dedi. cevap veremedim sustum kaldım sözlük, boğazıma bir şey düğümlendi sustum kaldım. oturdu "cebine 50 kuruş bile koyamıyorum vay be" dedi. hıçkırarak ağlamaya başladı. yaklaşık 10 sene geçti şimdi biraz daha iyi durumdayız ama 10 senedir babamın o hali gözümün önünden hiç gitmedi be sözlük. işte ilk defa o an ne kadar zengin olduğumuzu anladım. işte o an aslında paranın bir boka yaramayan adi bir şey olduğunu anladım.

  • büyük bir kariyere sahip olmasına rağmen geç şöhret olan ve bu açıdan bakıldığında erken kaybedilen bir değer olarak anılacak sanatçı. "türk sanatının usta ismi" olarak veda etmiştir hayata.

    "ustalığı kabul etmem, yapmayın. çalışan bir adam, usta ne? bizim meslekte ustalık yok. usta olmayacaksın. hep arayacaksın. hep genç olacaksın!"

    mütevazilikten ve tevazüden ödün vermeyen, kendini sürekli geliştirmesi gerektiğinin bilincinde olması sebebiyle çoktan "gerçek usta" lakabını hak etmiştir. üniversite eğitimi için bir çok farklı bölüme girip yarıda bırakması da aslında bir başarısızlık değil, sürekli bir arayış içinde olmasının göstergesidir, ki bu özelliği sayesinde nice karakterler ve eserler bırakmıştır sanat yaşamı boyunca. tuncel usta'nın güzellemelere, ihtiyacı yoktur hikayesinin(!) yapılması için. çünkü usta bilir ki, mütevazi olmak gerekir, kendini geliştirmek gerekir ki usta kalabilsin. bu zalim dünyadan ayrıldıktan sonra değeri çok daha fazla anlaşılıp hikayesi anlatılacaktır veya çekilecek ve ölümsüzleşecektir, franz kafka gibi, sabahattin ali gibi...

    allah rahmet eylesin...

  • insanların hayatlarını birlikte geçirebilmeleri için bir anlamda mecburi olan vaziyet. evliliğin ilk yıllarındaki bütün çatışmalar "benzememe" durumundan kaynaklandığı için bir süre sonra"ya benzeyeceğiz, ya ayrılacağız" noktasına gelinmesi sonucunda yaşanan hal. bir süre sonra eşler kendilerini birbirlerine doğru törpülemek suretiyle hayatı bir anlamda kolonyal ittifak durumuna çevirmektedirler. farklılıklar ortadan kalktığında, çatışmalar da kalmakta ve stres düzeylerinde düşüş yaşanmaktadır. karşı tarafta sanki tek hücreli bir canlıyken, bölünerek çoğalmış hissi yaratmaktadırlar. amiplerin hayatta çok stressiz ve mutlu olmaların ana sebebi de birbirlerine benzemeleridir zannımca. beyinlerinin olmaması da bir sebep olabilir tabi, o kadarını bilmem.

  • enflasyondan önceki bir fıkra;

    bir adam tablada kavun satıyormuş. etikete yazmış;

    ---> 1 kavun 3 lira, 3 kavun 10 lira

    yoldan geçen genç bir sevgili çift bu adamı görmüş. erkek kıza hava atmak için "bak şimdi şu kavuncuyu nasıl rezil edeceğim gör" demiş.

    - ağabey bana 1 tane kavun ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    - ağabey bana 1 kavun daha ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    - ağabey bana 1 kavun daha ver
    + al evlat
    - ne kadar
    + 3 lira

    genç, kavuncuya "ağabey bak ben senden 3 kavun aldım, sana 9 lira verdim. sen oraya 3 kavun 10 lira yazmışsın. sen bu işi bilmiyorsun" demiş.

    kavuncu cevap vermiş "bak evlat, herkes bana akıl vereceğim diye 1 kavun yerine 3 kavun alıyor. sonra da gelip bana ticaret nasıl yapılır öğret diyorlar"

    debe editi: fıkrayı yazdığım an birileri mesaj atıp çok kötü fıkra falan dedi, kulak asmadım. sonra millet fıkrayı debeye soktu. hay siz çok yaşayın e mi :)

  • haliyle ilgi gormemis sözlükçülerin en etkili 10 müzik parçası listesi basligini okurken aklima dustu. muzik tarihinin avrupa merkezli muzik baglaminda tarihsel etkisi en fazla 12 eserini belirlemeye calissak nasil olur? olur olur guzel olur, dediginizi duyar gibiyim.

    once biraz aciklama: 12 adet, cunku 10'a sigdiramadim ve 12, 10'dan daha mukemmel bir sayi (yersen). tabi ki son tahlilde subjektif bir liste ancak bu 12'nin secimini tarihsel dayanaklara yaslanmak suretiyle yapmaya calistim. bir "best of" veya en populerler listesi degil. daha ziyade muzigin evrimsel gelisimindeki en buyuk ayak izine sahip eserleri dizmeyi hedefliyor: yani kendinden sonraki muzik uzerinde en fazla etki birakan eserler ve bir kulturun doruk noktalari. dinleyiciyi (kendim dahil) cogunlukla gormezden gelmeye calistim. muzik tarihi uzerine okurken eksikligini hissettigim bir listeleme mantigi idi. ihtiyaci olana yardimci olsun, bu konuda dusunmek isteyene zemin hazirlasin. benim muzik bilgim nihai veya tamamen istatistiki bir noktada olmadigi icin bu amaca ulasamadigim varsayilabilir. siralamanin arkasinda da degilim ancak yine de secilen 12'linin mantiginin gecerli olduguna inaniyorum.

    (eserler genellikle iri tabiatta oldugundan sadece ilk bolumlerinin linkini koydum. isteyen diger bolumlere de bakabilir)

    12. rahmaninov piyano konçertosu no. 2 ve rahmaninov piyano konçertosu no. 3, 1901 - 1909
    kendi kayitlari, koncerto 2. moderato ve koncerto 3 allegro ma non tanto

    bu daha cok dinleyici uzerinde etkili olan bir ornek, o nedenle sonda. rahmaninov romantik dönemden sonra geldi, ancak onun gec kalmisligi yillanmis sarap misali gunumuz "romantik" algisini olusturmayi basardi. 2. koncerto icsel anlatimin, 3. koncerto da piyano tekniginin tarihteki doruk noktalarindan.

    11. gregoryen dies irae, 13. yuzyil
    tam melodi

    listedeki devasa captaki eselerin arasinda tek bir basit melodi. yalniz herhangi bir melodi'den bahsetmiyoruz, (katolik) bati kulturu bilincaltinin en temel melodilerinden biri bu. 8 yuzyildir kullanimda. dies irae elbette bu alanda tek basina degil, yine de benzerlerinden daha guclu bir hafiza yaratarak one gecmeyi basariyor. bu listedeki diger eserler icinde bile bu melodinin cilgin kullanimlarina rastlanacak. ne zaman bir besteci "ölum"e dair bir pasaj yazsa aklina ilk o gelecek. yaslanmayan melodi.

    10. don giovanni, wolfgang amadeus mozart, 1787
    ilk bolum
    commendatore sahnesi

    lorenzo da ponte'nin librettosunu, mozart'in da muzigini yazdigi don giovanni, wagner oncesi opera'nin tarihteki en ozel ve derin ornegi olarak parliyor. opera turlerinin arasinda, hatta onlarin ustunde duruyor. komedi ogeleri ile baslayan eser, finaline dogru muzik tarihinin en karanlik noktalarindan birine ulasiyor. commendatore'nin ziyaretinde fakli 3 karakterin ic ice gecen konusmasi hem karmasik, hem de butuncul. iste bu an, mozart'in dehasini en saf sekilde disa vurdugu anlardan biri.

    9. 4.33, john cage, 1952
    piyano

    bes dakika bile surmeyen, muzik tarihinin en tartismali birkac eserinden biri. insanlar bunun muzik olup olmadigi uzerine hararetli tartismalara girdiklerinde, 4.33 coktan muzigin tanimini degistirmisti bile. muzik ses miydi? hayir muzik zaman'di. post modernite'nin muzikteki quintessence'i.

    8. matthaeus-passion, johann sebastian bach, 1727
    tam konser, bir arya

    sadece bach'in vokal muziginin degil, tum protestan dini muzik kulturunun asilamaz zirvesi iste bu 3 saatlik metafizik sesler toplulugudur. eser o kadar saf ve guclu ki, tarihte kendinden once bu alanda bestelenen pasyon ve kantatlara ezerek zarar verdigini bile iddia edebiliriz. dinlerken bach'in neden 5. evangelist kabul edildigini anlayabiliyoruz. ayrica eserin 19.yy daki bach aydinlanmasini da fisekledigini belirtelim (bkz: 11 mart 1829 matthaeus passion konseri) (bkz: #50458447)

    7. symphonie fantastique, hector berlioz, 1830
    ilk bolum

    beethoven her ne kadar programli muzik i icat etmistir desek de fantastik senfoni'ye kadar muzik tarihinde gercek anlamda bir program-enstrumantal muzik birlikteligi goremiyoruz. fantastik senfoni enstrumantal muzigin, bir konu gudumunde gidebilecegi her yere gidiyor, hatta siniri asip saykodelik dunyaya tarihte ilk defa adim atiyor. berlioz'un eksik kalmis muzik egitimini kapatmak icin ugrasilari sirasinda, ozellikle tema gelisimi icin, buldugu onlarca kucuk muzikal icat da eserin buyuklugunu destekleyen ogeler. beethoven'in 9. senfonisi'nden sonra bestelenmis en onemli senfonilerden. bir ihtimal ile en onemlisi. program icin (bkz: #16684307)

    6. der ring des nibelungen, richard wagner 1848-74
    ring'e giris

    opera dortlemesi. wagner'in tiyatro, edebiyat, muzik, mimari ve gorsel sanatlari birlestirdigi evreni. muzik tarihinin, hatta sanat tarihinin en buyuk insaatlarindan. kendinden sonraki muzik uzerindeki devasa etkisi olculebilir duzeyde. sadece muzikten bahsedersek, donemin tum diger bestecilerini kendine gore pozisyon almaya zorluyor, armoni anlayisini degistirerek modernizme zemin hazirliyor.
    dahasi icin (bkz: gesamtkunstwerk)

    5. le sacre du printemps, igor stravinski, 1913
    tam kayit (sahneleme orjinal versiyon degil)

    1913'te stravinski bahar ayini'ni bestelediginde dunya buna hazir degildi. caykovski izinde bir bale bekleyerek galaya gelmis olanlar hayatlarinin en buyuk sokunu yasadilar ve tarihin en onemli konserlerinden biri tam bir fiyasko ile sonuclandi. kavgalar duellolar vs. stravinski bundan o kadar etkilendi ki bir daha bu kadar cesur bir eser yazmadi, yazamadi. olsun varsin bu kadari yeter de artar. bahar ayini'nin dinleyicide yarattigi ilkel duygusal tepki o kadar yuksekti ki, tum yuzyili sardi. basta sinema muzigi olmak uzere 20. yuzyil senfonik muzigini yaratti. hani iddiali laf olacak ama: her bir saniyesi (teknik-bicimsel ve melodik) saf yaraticilik iceren tarihteki tek muzik eseri.

    3 - 4. das wohltemperierte klavier ve beethoven piyano sonatları 1722-42 ve 1795-1822
    bunlara yer yetmez sadece iki ornek bach
    beethoven

    klavye'nin eski ve yeni ahitleri. bunlari hak gecmesin diye yanyana yazinca cok guclu oldu tabi. soyle diyebiliriz; klavye/piyano veya kompozisyon ogrenen bir kisinin bu kitaplarin ikisinin de uzerinden gecmemis olmasi dusunulemez. ikisinden birini bile cekersek muzik tarihi cokebilir. bu kadar fundamental kitaplardaki melodilerin gunumuz populer muzigini dahi etkilemesi ise baska bir guzellik, baska bir katman. beethoven, 19. yuzyilin; bach ise neredeyse tum muzik tarihinin ozlerini, kucuk parcalar halinde onumuze koyuyorlar. iki adet kozmos.

    2. beethoven senfoni no. 9, 1824
    karajan tam kayit

    gerek nicelik gerekse nitelik olarak tum 19. yuzyil romantizmini 9. senfoninin gudumunde kabul etsek herhalde cok abartmis olmayiz. birbiri ile en alakasiz besteciler bile (brahms, wagner, berlioz vs.) en cok bu eserden etkilendiklerini soylediler. dinleyici de sembolik anlamlar yukleyerek eseri en tepeye koymakta gecikmedi. 20. yuzyilda ise hangi kurum kendine evrensel deger atamak istediyse mars olarak final bolumunu kullandi. nazisi de caldi, komunisti de. yine de ici bosaltilamadi. eger muzik tarihini sadece romantik dönem veya toplumsal etki uzerinden okusaydik, suphesiz ki ilk sirayi beethoven'in 9. senfonisi alirdi...

    1. die kunst der fuge, johann sebastian bach 1742-50 (bach'in olumu ile yarim kaldi)
    tam kayit

    ... ancak daha genis okuyunca fug sanati adindaki bireysel ve kulturel olarak insanligin ulastigi uc noktalardan birine tosluyoruz. muzik tarihinin bicimsel olarak en karmasik, icerik olarak en saf eseri. hem kendine kadarki yuzlerce yillik kontrpuan kulturunun dorugunu cizdi, hem de bestelendikten asirlar sonra 20.yuzyila geldigimizde caz'i etkiledi, 12 ton muzigini etkiledi, kubizme ilham oldu, elektronik muzige dokundu ve bu listedeki diger tum eserlerin aksine, etki alani bitmis veya zayiflamis degil. uzerine hala calismalar yapilan, dinleyici ilgisi yuksek olmamasina ragmen muzisyenlerin kesfe cikmaktan kendini alamadigi bir dunya. fug sanati'nin tarihte biraktigi ayakizi gitgide buyuyor ve gelecekte daha da buyuyecek gibi goruluyor.

    edit: linkleri guncelledim. anlatimi da bir iki yerde netlestirdim. ilk yazdigimdan bu yana 11 sene gecmis. secki, bugunku bakisimla fena durmasa da 19.yy'dan 3 senfoni birden koymamak icin bruckner ve mahler'in hakkini catir catir yedigim acik :(

  • bir simitçi "yemek için mi abi" diye cevaplamıştı. burdan ona sesleniyorum tekrar görüşebilir miyiz acaba??