hesabın var mı? giriş yap

  • linkedin'den baktığınız zaman 6 yıl tecrübeli bir arkadaş olduğu gözüküyor. project & knowledge management bölümünde çalışmış mersedes'te, sonra da kendi küçük işlerini kurmuş 2 yıldır da türkiye'de. pillerin geri dönüşümü konusunda çalışmış.

    gelsin tabii de bu kadar heyecan yapacak ne var o belli değil

  • lise yılları, bir gün otobüse bindim bakırköy'den avcılar' a gidicem. bir baktım şoför bizim komşulardan biri. selam verdim, cüzdanı çıkarıp pasoyu gösterecektim.

    (yüzünde kıyak yapıyor ifadesiyle, bir de göz kırpıyor)

    - sok onu cebine sok sok.

  • bunun görgü ile değil tamamen karakterle ilgisi vardır. bir çok hatunla yeme içme takılma fırsatım oldu. bazıları buluşma yerine gelirken mesajda "aa cüzdanımı evde unutmuşum eve dönsem mi ?" diye mesaj atacak kadar yüzsüzken, bazıları ise tuvalete diye gidip çaktırmadan ödediğin hesabı kabul etmeyecek kadar gururlu oluyor.

    mesela para, görgü değil. imkanı olmayıp 2 çay içip kendi hesabını ödeyen kadın ile masaya bi yanarlı dönerli meyve tabağı söylemediği kalmayan ve hesap geldiğinde numaradan çantasını ağır ağır karıştıran kadın arasında bariz "asalet" farkı vardır.

  • anneannemin köydeki evinin bahçesinde yıllardır bakmakta olduğu bir kedi vardı. bir gün anneannem, (o dönem 85 yaşında) kediye mama vermek için dışarı çıkarken düşüp ayağını kırdıktan sonra artık kimse bakamayacağı için dayım bu kediyi alıp 80 km uzaklıkta, bakılacağından emin olduğu bir yere bırakmış.
    aradan beş yıl geçmişti, anneannemi kaybetmiştik.cenaze namazına çok kısa bir zaman vardı, o kedi tam beş yıl sonra taziyeye gelir gibi kapıdan içeri girdi. anneannemin yatağının üzerine oturdu. dayım şimdi gözü gibi bakıyor ona.

  • imla ne işe yarar?

    odamı yeşile boyamış.
    o damı yeşile boyamış.
    o, damı yeşile boyamış.
    o da mı yeşile boyamış?

    dilimizi bilmek hepimizin görevi.

    (alıntı)

  • keske beyaz show'a cikmasaymis dediğim adam. sen o kadar kültür gor, rüyamızda göremediğimiz okullarda öğretim gorevliligi yap, inanılmaz bir gecmisin olsun, sonra yanında şafak sezer diye bir adam civiklik yapsın. bu adam üzerinden komiklik yapmaya çalışmayın arkadas. soru sorun cevaplasın feyiz alın biraz.

  • halbuki ben otuz yıldır memleketin neresi sorusunu istanbul diyerek bertaraf ediyordum ve konu kapanıyordu. adeta bir bizans asilzadesiydim, çomarlığı falan hiç üzerime alınmıyordum. 100 yıl öncesinde çok başka yerlerdeymişiz meğer, bu hiç iyi olmadi.

    (bkz: yo dostum yo)

    ayrıca anne tarafında ciddi bir kız ismi sorunu yaşandığı da gözlerden kaçmıyor.

    şişe, şemşe, gülüşe, nokta...

    bu nasıl bir yokluk tanrım. eğer zamanda yolculuk konusunu halledebilirsem 200 yıl öncesine gidip kendilerine en az birkaç yıllık üzerinde isim tavsiyeleri bulunan takvim hediye edeceğim. okuyamazlar muhtemelen ama denemeye değer.

    (bkz: çocuğa takvime bakarak isim koymak)

  • bir akşam vakti tuba büyüküstün'le omuz omuza çarpışmayla girdiğim liste. üstüne üstlük kadını tanımamıştım. yanımdaki annem uyarmıştı beni;

    - oğlum asi'ye çarptın.

    - asi? (sonradan anladım) anne o bana çarptı.

    arkamı dönüp baktığımda kadın bana bakmış gülümsüyordu. selamlaştık devam ettik yolumuza. elimizde defter kitaplarımız olsaydı ve yere düşseydi şimdi büyük bir aşk yaşıyor olurduk. ama kahretsin ki o asi dizisindeki berbat kostümüyle cafe ye ben de annemle sinemaya gidiyordum. kısmet böyle işler.

  • yorumcu kalan 5dk’da artık 3 gol atması lazım, çok zor diyor.
    olm fener 5 dakikayı bırak, 5 haftada 3 gol atamadı aq. deli galiba.