ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yazarların küçük ama etkili tasarruf yöntemleri
-
siz türkçede nasıl diyorsunuz demek gibi olmasın ama türkçeye sanırım henüz yerleşmemiş ve youtube'da salgın haline gelmiş iki konsept var; meal prep ve capsule wardrobe.
ilki kısaca yemek planlama. 3 gün, 5 gün ya da bir haftalık yemeği bir seferde yapıyor, buzdolabında veya dondurucuda saklıyorsunuz. malzeme ziyan olmuyor, sağlıklı yiyorsunuz ve zamandan bayaaa tasarruf.
detaylar için #86592009
ikincisi, giysi dolabı planlama. renk ve stil paletinizi belirleyip bunun dışında kiyafet almıyor, toplam sayıyı sınırlıyorsunuz. yine zaman ve paradan tasarruf. ayrıca tum dolap uyumlu olduğu için ne giyseniz düzgün kombin oluyor.
#71390509
yaşam tavsiyesidir.
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: fareli köyün cavaliers)
muhafazakar kadın rock grubu isim önerileri
-
iba-death
topuklu ayakkabı sesinin erkeği tahrik etmesi
-
flashback: 90lı yıllar. star 1 televizyonu. boş bir koridor ve gittikçe yaklaşan topuklu ayakkabı sesleri.
tak.... tak.... tak... tak.....
sonrasında bülent ersoy. ablanız kurban olsun size...
tinder
-
aylardır aktif olarak kullanıyorum ama bir kişiyle bile eşleşemedim. artık görüşme sohbet olaylarını geçtim eşleşince nasıl bir program arayüzü falan çıkıyor onu görsem yetecek.
30 yaşından sonra yurt dışına taşınmak
-
yurt dışına taşınmak istemiyorum, türkiye artık güzel ve yaşanılası bi yer olsun yakamızı bıraksınlar istiyorum.
sabahattin zaim üniversitesi'nin odtü'yü kınaması
-
aklıma fıkra getirmiş kınama:
--- spoiler ---
isviçre çin`e savaş ilan etmiş. bir şekilde
çine kadar gelmişler.
haber çin başbakanına geç ulaşmış.
— başbakanım isviçreliler saldırdı pekine
girdiler
— isviçre de ne?
— avrupa’da bir ülke
— kaç kişi bunlar?
— 5 milyon
— peki, hangi otelde kalıyorlar?
--- spoiler ---
polislerle girilen ilginç diyaloglar
-
bu gece evden alkol almak için dışarı çıkar çıkmaz polis çevirmesinde geçen diyolog:
polis: ehliyet ruhsat.
cmbkts: tabi buyurun.
polis: alkol aldık mı?
cmbkts: yok daha almadım. almak için çıktım.
polis: (elinde alet olmasına rağmen üfletmeden) al, iç bir tur at gel bekliyorum burada.
cmbkts: evde içecem ben ya.
polis: canın sıkılır çıkarsın filan 3' e kadar buradayız biz.
cmbkts: eyvallah.
aşkım şarjım az kaya beni bırakacak sabah ararım
-
- aşkım şarjım az, kaya beni bırakacak, sabah ararım.
- bak yavrum, iyi dinle: facebook'u açıyorum. önce arkadaş listende kaya adında kimse var mı kontrol ediyorum, öyle birini bulamıyorum. sonra, çalıştığın şirketin linkedın hesabını beğenmiş herkesi tek tek tariyorum, kaya diye birini bulamıyorum. sonra, akşam gideceğini söylediğin barın ismini twitter'a yazıp orada check-in yapanların arasında kaya adlı birinin olduğunu görüyorum. tüm tweet'lerini okurken, nikimyok caddesi'ndeki trafikten şikayet ettiği bir tweet'ine rastlıyorum. bu bilgiyi cebe koyup, kaya'nın instagram hesabına tıklıyorum. fotoğrafları tararken, bir arabanın önünde çektiği bir selfie görüyorum. bu bilgiyi de cebime koyuyorum. az önceki check-in olayına geri dönüp foursquare'de paylaştığı yer bildirimi fotoğraflarına bakıyorum. bi kahvecide çektiği fotoğrafı görüyorum. o kahvecinin sayfasına tıklıyorum ve tahmin ettiğim gibi kaya yavşağının o mekanda en çok check-in yapan kişi olduğunu görüyorum. nikimyok caddesi yakınlarındaki kahvecinin adresine bakıp o bilgiyi de cebe koyuyorum. evden çıkıp kahvecinin olduğu sokağa gidiyorum. o sokakta ve yakınındaki sokaklarda, fotoğraftakine benzer bir araba arıyorum. iki sokak ötede söz konusu arabayı buluyorum. arabaya tekme atıp alarmın ötmesini sağlıyorum. az sonra bi apartmanın ikinci katındaki bi dairenin penceresi açılıyor ve beyaz atletiyle kaya beliriyor. bi iki bakınıp alarmı susturuyor ve pencereyi kapatıyor. apartman kapısına gidip o dairenin bi üst katının ziline basiyorum. kim o diyor bir ses, "ya ben kaya'ya geldim de zili çalışmıyor sanırım, kapıyı açabilir misiniz?" diyorum kibarca. kapı açılıyor, ikinci kata çıkıyorum. kaya'nın dairesinin kapısını çalıyorum. kapıyı açıyor sormadan. kimsiniz diyor. dairenin içine adımımı atıp "ben meltem'in sevgilisiyim, şarjı bitiyormuş da şarj aleti getirdim" diyorum. aletin kablosunu kaya'nın boynuna dolayıp sıkmaya başlıyorum. gürültüyü duyunca sen geliyorsun, üzerinde bornoz var. kaya'yı bırakıyorum, suçun büyüğü sende çünkü. beni görünce korkup odaya kaçmaya çalışıyorsun. peşinden geliyorum. yüzüne tükürüyorum. yazıklar olsun diyorum, niye yaptın bunu diyorum. ağlıyorsun, açıklayabilirim diyors...
- ay tamam, tamam! bitmiyor şarjım. of, taksiye binip eve geliyorum hemen. bişey lazım mı? yoğurt felan?
edit: niye bu kadar sevildi anlamadım ama beğenen, paylaşan herkese eyvallah... 3 vakte kadar, bu entry'yi temel alan bi kısa filmle karşınızda olacağız inşallah. haber ederim.
seneler sonra edit: hala mesaj atıp kısa film n'oldu diye soranlar oluyor. bir şey olmadı tabii ki, olacağı da yoktu. "abi izin ver ben bunu kısa film yapayım" diyen sayısız genç sinemacının ayağını kesmek için yazmıştım bu notu. işim gücüm vardı ve kısa filmcilerle uğraşmak gündemimin en son sırasında bile değildi. uğraşılır mı lan?
wifi açıkken sakın uyumayın
-
expert: uzman
performance: performans
disease: hastalık
cancer: kanser
kezbanietzsche: fatal error
edit: yukarıdakilerden bağımsız olarak konuşacak olursam wi-fi açık yatanın çocuğu doğu perinçek gibi olabilir diyebilirim. gece yarısı "sen wi-fi açık uyudun!" diye gelip uykunuzu haram edebilir.
çocukken yapılan abukluklar
-
amacı neydi bilmiyorum ama bir tanıdığımın 4-5 yaşlarındaki kızı esnemelerini bir kavanozun içinde saklardı (!)...tam esneyecekken kavanozu açar içine doğru esnerdi..bit türlü anlatamadım kıza her esnemede kavanozun kapağını açarsa önceki esnemelerin uçup gideceğini..ben olsam her esnemeyi ayrı kavanoza koyardım..evet, bu daha mantıklıydı ama anlamadı işte, çocuk...
trafikte en temkinli yaklaşılması gereken araçlar
-
arka camında osmanlı tuğrası olan fiat doblo. aman diyeyim.
tanım: hiç el, kol yapılmayacak araçlar.