hesabın var mı? giriş yap

  • konu sadece dil bağlamında olmayıp, isveçlilerin atalarının türkler olduğunu prof. sven lagerbring (bkz: sven lagerbring)yaptığı araştırmalar neticesinde ortaya koymuştur.

    isveççenin viking tanrısı oden tarafından getirildiğini ve oden'in tirkiar ( türkler ) denilen bir kabilenin lideri olduğunu da lagerbring tarafından tespit edilmiştir.

    özcümle de, türk ve iskandinav halklarının yakınlığı yerliler olan laponlardır. üstelik laponlar şamandırlar. laponların şarkıları, ninni ve ağıtları çok benzer olup, fiziksel görünümleri de çok benzerdir.

    edit: laponlar; iskandinavya yarımadasının kuzey bölgelerinde yaşamaktadırlar.

    edit: sessizlerde d - t, k - g, b - p, f - v, f - b, kelimelerin anlamları değişmeden birbirine dönüşebilirler. kısaca istendiği gibi kullanılabilir. bu durum türkçe için de geçerlidir.

    edit: tarafıma yeşillendirme, harf dönüşümleri akustik olup, her dilde vardır. konu akustik (bkz: akustik) değildir ki gerçek olgusu dahilinde konu ses bilgisi dahilinde fonetik (bkz: fonetik) ve ses bilimi olarakta fonoloji (bkz: fonoloji) olarak ele alınabilir. zira akustik bağlamda, katı, sıvı veya gaz halindeki maddelerde dalga yayılımının fiziksel özelliklerinin incelenmesidir.

    edit: kökenbilimi (bkz: etimoloji)

    edit: iskandinavya mensubu finler. bu dilde ural altay içerisinde yer alır ve bir çok kelime mevcuttur. sine:sen, olla:olmak gibi. türkçe'de kullanılan vay bu dilde voy olmuştur.

    edit: laponya bir ülkeye değil bir bölgeye verilen isim ve finlandiya ile isveç’in en kuzeyindeki ortak bölgeyi kapsıyor. isveçliler “lapland”, finler ise “lappi” adını vermişler bu bölgeye. bölgenin barents denizi ve norveç denizi’ne kıyısı bulunmaktadır. (bkz: laponya)

  • "bir yerde duruyoruz. turistin elinde telefon, uber'den taksi çağırdığını görüyoruz. arkadaşın da gelip işimizi alması bizi sıkıntıya sokuyor. devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "devlet hakkımızı savunmazsa bu tür olaylar zaten olacak."

    "zaten"

    böyle böyle taksiler ve taksiciler kendi elleriyle kendilerini bitirecekler.

  • adam öldürseler, ölünün şikayeti yok katil de olay yerinde değil diye işlem yapmayacaklar yani.

    edit: o kadar çok mesaj aldım ki, cinayetle yaralama bir mi, ona şikayet gerekir mi gibisinden editleme gereği duydum

    iş bu entry, olay yerine geç gelen, adamın kafasına pala geçirip 25 dikiş attıracak kadar vahşileşen insanları göz altına almak için illa ki şikayet bekleyen, olay yerinde tutanak tutmayan polislerin ve bu resmen cinayete teşebbüs eden insanları serbest bırakan savcıların olduğu adalet sistemine ironi dolu sitem ve tepki içeren bir entrydir

    edit 2: tck 86/1 de kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. şeklinde geçiyor bu linkten de görüleceği üzere bu durum şikayete tabi değil

  • süper çizgi filmin süper karakteri. ayrıca yozlaşan değerler, aile yapısı, toplumsal yapıdaki değişiklikler üzerine eleştirel bir bakış olarak okunabilecek olan bir çizgi film. çocuksu düşler, aşkın o saf hali, beklentisi,tükenmezliği belki de en çok 8 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatılabilirdi. sabah tutkum.

  • tokyo'ya yakin bir yerde bir engelliler bakim merkezine saldiri sonucunda gerceklesmis hadise.
    japon kyodo haber ajansina gore bu bilgiler var. detaylari yakinda cikar ortaya.

    edit: sanki ben japonca biliyormuscasina yazdim, degil mi?
    aklima aziz nesin'in bir hikayesi geldi. yazmaya hevesim olsaydi uzun uzun yazardim ama ozet geceyim. dur bakalim ne kadar anlatabilecegim cunku hikayeyi lise doneminde okumustum. o hikayesine aziz nesin soyle basliyordu "fransizca'dan turkceye cevirdigim kitaplari cagaloglu'nda yayinevine teslim ettim ve eve dogru geri donuyordum ki beyazit'ta onumde yuruyusunden, salinimdan ve ruzgarda savrulan atkisindan fransiz oldugu tahmin edilen bir kadin yuruyordu" sonra bir yerde bu kadin bir adres sormus ve etraftakilerin diyaloglarini uzun uzun anlatiyor aziz nesin ama cok hos anlatiyor. ilk olarak soru sordugu adam hic birsey diyemiyor ama yardim da etmek istiyor. gitgide kadinin etrafinda kalabalik toplaniyor ama kimse yardim edemiyor. kadin anlatmaya calisiyor. kadinin fransiz oldugunu anliyorlar ama etraftakilerin fransizcasi da yok. aziz nesin de iclerinde ve olan biten herseyi susarak izliyor. bir ara uc tane liselinin kendi aralarinda konusurken birisinin digerine "hadi konussana oglum, okulda fransizcadan 10 uzerinden 9 almistin, konus lan. anlat" diyor. oburu de "ben konusamiyorum ki oglum, ben okuldakileri biliyorum, konusma farkli" falan diyor. yani diyaloglar diyaloglar. neyse ilerleyen kisimlarda sorun cozuluyor ve aziz nesin soyle bitiriyor oykusunu "simdi siz diyeceksiniz ki maden fransizcadan turkceye kitap ceviriyorsun da niye orada kadina yardim etmedin. cevap vereyim, ben fransizca bilmiyorum ki. o kitaplarin ismini yayin evinden aliyorum sonra gidip arapcalarini sahaflardan satin aliyorum. arapcadan turkceye ceviriyorum ve yayinevine gidip fransizcadan turkceye cevirmis gibi parami aliyorum"

    ben de yukarda ilk yazdigim iki cumleyi japon haber ajansindan almiscasina bbc'den arakladim.

  • kendisinin 5.000.000 türk lirası değerinde kontratının olmasından daha şaşırtıcı olmayan durumdur.

  • bir 17 yaş sendromu.

    2001 senesinden beri bozuldu bozulacak aha şimdi bozuldu daha da bozuldu denilen ekşi sözlük'ün düştüğü hale bak lan.

  • polis öldürerek, adam kaçırarak barış istemelerinden dolayı gerçekleşen durum. barış silahla olmuyor anlamak lazım.