hesabın var mı? giriş yap

  • bu tarz paylaşımların kocişimin bana soktuğu sik noktasına gelmesi yakındır.

    ek 2.1: mesaj ile beni terbiyeye davet eden arkadaşlar oldu, ama ben bazı konularda çirkinleşmeden kendimi ifade edemiyorum, idare edin.

  • 01:06'da kameraya nah çeken bir velet içeren film *

    o kadar çok sıcak hava balonu var ki gören de işe balonla gidip geliyoruz sanacak.
    filmi güzel de ülke boktan işte...

  • ilkokulda çok hızlı koşardım ben. ilçeler arası yarış yapılacaktı, öğretmenlerim gidip annemden rica ettiler, takım kurulacak oğlunuz da olsun diye. annem "terler bizim oğlan üşütür" dedi göndermedi beni. bakışa bak amk. işte çocukken terlemeden koşmayı becerebilseydim şimdi alkolik olmazdım belki.

  • taksim'in meydanında açık bir kafenin verandasında(!), en kenarda oturmuşum gazetemi okuyorum.
    biri koluma dokundu.
    baktım bi travesti bacı:

    - ojan ne gizeaal!
    şaşkın şaşkın tırnaklarıma baktım, sonra karşımdaki bol makyajlı, pırıl pırıl gözlere baktım:
    - sen de çok güzelsin, dedim gülümseyerek.
    - ay hakkaten miii.. (alaycı söylüyor bunu)
    - evet evet. hakkaten..

    yanında ojeyle gezen salak bi hatun değilim, tamamen tesadüf, çıkardım çantadan ojeyi verdim:
    - al. senin olsun.

    kızcağızın gözleri tekerlek kadar açıldı:
    - ay sahiden miii, gel buraya beee...
    dedi, masayı sokaktan ayıran korkuluklardan nasıl çekti beni kendine, şapır şupur öptü.
    herkes dumur vaziyette,
    içeriden bir hareketlenme olduğunu gördüm, korktum kıza bir şey yaparlar diye,
    - hadi git git, dedim, geliyorlar, atacaklar ikimizi de buradan...
    - ay hiç böyle şey görmediieeem... dedi kırıta kırıta sahneden ayrılırken.

    en cool halimle(bahaha!) tekrar yerime yerleştim, bir yandan da herkesin teker teker gözünün içine bakıyorum ki ne bir şey diyebilsinler, ne tepki verebilsinler ve lanet okuyorum bir yandan da, bu insanlara bu muamele reva mı allah belanızı versin diye..

    evet, arkadaşlar, o bendim o gün işte..

  • hayatı güzelleştiren ve insanı motive eden içecektir. aslında içecek değil, özenle yetiştirilmiş kahve meyvesinin çekirdeğidir ama doğru kavurma, doğru ekipman ve doğru ellerde mucizeye dönüşebilir. insanda bağımlılık yapar (kafein değil kalite bağımlılığı) ve masraflıdır. türkiye'de nereden, nasıl temin edebileceğinizi ve satın alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini anlatan kapsamlı bir de video mevcut.

  • benim icin umut bi mizahcidan ziyade biraz felsefeci en cok da bi sosyolog. hayatimdaki en buyuk hayallerimden birisi nuri bilge ceylan'la birlikte film yapmalari. bana bu hayali kurduran sey her ikisinin de dostoyevski'de de vucut bulmus iyi ve kotu kavramlari uzerinde determinist yargilayciliktan uzak durmalari ve bu ikisinin insanin icinde degisik dozlarda bulundugunu onkabul etmislikleri (anlatmalari demiyorum zira boyle bir dertleri de pek yok) bu entryde uzerinde durmak istedigim konu ise daha once de hakkinda baslik acilan umut-varos iliskisi uzerine yapilan tartismalar.

    ben umut'u varos olarak degil metropolun kenar mahalle cocugunu/insanini anlatan bir anlatici olarak goruyorum. kenar mahalle cocugu, buyuk bir sehirde dogmus veya erken yasta oraya goc etmistir ve ailesinin bavulunda anadolu'nun karakteristigini tasimaktadir. buyudugu mahalle de buram buram anadolu kokar. fakirlik, muhafazakarlik, kabalik gibi unsurlar vardir bu mahallede ve bavulda. ancak bu kenar mahalle cocugu (tabi burada mahalledeki her cocugu kastetmiyorum, bir sekilde ufku mahallenin otesine tasabilenlerden bahsediyorum) mahallenin otesine cesitli vesilelerle cikar.

    mesela ben izmir'de kenar mahallede yasarken ortaokulu ve liseyi alsancak'ta okudum. bu anlamda dersane muessesesi de mahallenin disina cikmak icin bizim jenerasyon icin vesile olmustur. umut tarzi kenar mahalle cocugu, mahalle ve kendisine ugrak noktasi yaptigi sehir merkezi arasinda bir arada kalmislik yasar. ancak surekli surette kenardan merkeze dogru egilimlidir. (buna center ile periphery arasinda kalan semi periphery de diyebiliriz) sehre tutunmaya calisir ve tutunur.

    varos nitelemesine karsi cikisimin nedeni de bu. varos, metropol kulturune/normlarina uyum gosterememe, tutunamama ve geri kalmisliktan siyrilamayip dejenere olma durumudur. umut ise metropole kizar ancak; ona egreti ama kararli bir sekilde tutunur. kendi karikaturuyle anlatmak gerekirse sehir onun icin ilkokulda sinir olunan ama kanka olunmak istenen zengin sarisin cocuktur.

    umut'u sevmenin mizah anlayisindan cok benzer sosyokulturel seruveni yasamislikla alakasi oldugunu dusunuyorum. facebook'taki kadin anam grubuna (genelde az bilinen karikaturlerin paylasildigi) ilgi gosteren insanlarin bu anlamda onemli bi benzerlik gosterdiklerini gozluyorum.

  • askerin basina cuval gecirmenin solda sifir kalacagi turk siyaset tarihinin en buyuk dis politika rezilligi. size zerre acimam da temsil ettiginiz ulkemizin itibarini iki paralik ettiniz, evetiniz batsin.

  • vatandaş işi demiyorum, devlet eliyle dolar basmaktan bahsediyorum. hadi sıradan kalpazan doğru düzgün para basamaz fakat koca devlet nasıl basamaz lan. şöyle mit eliyle bassak olmaz mı lan? sonra piyasada dolar fazlalığı olur o da amerika'ya enflasyon olarak yansır. sonra miami'ye ucuza tatile gideriz. olmaz mı? ah şu okul bir bitse, hariciye de bir işe başlasam, ülke çağ atlayacak ama hoca taktı işte.

  • kısa ama güzel bir video.
    şimdi gidip ofiste, evde, okulda vb. ortamda gidip birinin tepesinde şeftali yiyip üzerine suyunu sıçratın. bakın bakalım nasıl tepkiler alacaksınız? üstelik bu kişi başbakan vb. olmadığı halde nasıl tepki verecek acaba? veya tersini düşünelim. ben burada çalışırken biri tam da tepemde yapsın aynı şeyi. ben nasıl bir tepki veririm? deminden beri bunu düşünüyorum.
    sondaki tebessüm müthiş.