hesabın var mı? giriş yap

  • 68 yıldır sıcak çatışma görmemiş bir orduda nasıl oluyor da bu kadar çok subay, bu kadar çok madalyaya sahip olabiliyor?
    tenis oynarken mi aldınız oğlum o madalyaları?

  • tum bu guney amerika ulkelerinin geri kalmisliklari farkli iktisadi yaklasimlarla aciklanabilir. hepsinin somurge ulkesi olmasi, yerli halka asimilasyon, gelisemeyen (gelistirilmeyen) demokrasi anlayisi, cok zorlu cografyalara sahip olunmasi, endustri devriminin kuzey yarim kurede yasanmasi sonucu sermaye birikiminin kuzey yarim kurede gerceklesip, guney yarim kurenin geri kalmasi...
    isim geregi sabaha kadar farkli goruslerin farkli az gelismislik teorilerini sayar dokerim de isteyenin istedigini veremem.
    cevapliyorum; tabi lan sizin dininiz hic geri kalmisliga, kadercilige sebep olur mu? hepsi kuresel gucunuzu cekemeyen gavurlarin oyunu.
    edit1; kubanin saglik sisteminin gotunu yiyin
    edit2; entry-nick uyumu.

  • telefonda veda etme kısmını çözememiş babalar yüzünden telefonun ne zaman kapanacağının belli olmadığı konuşmalardır. örneğin;
    -iyi misin oğlum bişey lazım mı bi ihtiyacın var mı?
    --iyiyim baba yok saolasın, sen nasılsın?
    -tamam.
    --ne var yok ne yok baba iş güç nasıl?
    -...
    --baba?
    -dıt dıt dıt.

  • (bkz: five point palm exploding heart technique)

    mecburen iki defa sokak kavgasına karıştım. birincide 10 kişiye 3 kişiydik. delikanlılık yaptım bir araba dayak yedim. tam 3 gün yataktan kalkamadım. ikincide daha tecrübeliydim. ceketimi kafama çekip cenin pozisyonunda yere yattım. yine bir araba dayak yedim ama en azından yüzüm sağlamdı. eğer benzer bir olay 3. kez başıma gelirse bu kadar tecrübeden sonra ayaklarım kıçıma vura vura kaçarım. en etkili savaş sanatı hızlı koşmaktır.

  • o dönemde yaşayanlar için durum böyle değil tabi ama sinemacılar açısından bakarsak ortaçağ tam bir cennet. çünkü şuan bizim elimizde olan imkanların hiçbiri ortaçağda olmadığından bu dönem için nasıl bir hikaye yazarsanız yazın ortaya dramatik bir iş çıkıyor. türk halkı olarak uçan giden kurlar nedeniyle mesela dünya turu biraz hayal oldu ancak avrupalı ya da amerikalı izleyiciyi modern zamanlarda dünya turu yapan bir insanın hikayesiyle etkilemeniz biraz zor. orta asya’nın denizlerini, güney amerika’nın ormanlarını gösterip filmi ilginç hale getiremiyorsunuz artık çünkü avrupalı izleyici oraya iki yaz önce gitti zaten. bu nedenle yerel halkın ne kadar otantik olduğundan da bahsedemiyorsunuz.

    ortaçağ konseptini ise insanlar ne kadar zengin olursa olsun daha önce deneyimlemedikleri için bu alanda film yapmak (bütçe konusunu bir kenara bırakırsak) daha kolay. çünkü o dönemde bir insanın yaşadığı köyden çıkması bile zordu. ayrıca ortaçağda yaşanan savaşları eğlence endüstrisi içinde değerlendirerek tekrar anlatabiliyorsunuz. bunu atıyorum bir körfez savaşı ya da vietnam için yapmanız daha zor çünkü izleyiciler kendi hayatlarında bu olaylara şahit oldukları için kişisel görüşleri devreye giriyor. oysa ortaçağ’da ingiltere ve fransa arasındaki bir savaşı umursayan yok artık.

    geçmişte atmosferin bu nimetinden faydalanan pek çok film oldu. bu da ortaçağ filmlerine bir standart getirdi. robin hood gibi halkın yanında olup otoriteye baş kaldıran ana karakterler, şövalyeler, halka zorbalık eden soylular gibi hikayenin temel kalıbı olmuş pek çok mekanik var. ancak daha önce de konuşmuştuk tarkovsky’nin arası standartlarla pek iyi değil. eğer bir hikaye anlatacaksa bunu her zaman kendi bakış açısıyla yapmayı tercih ediyor. örneğin filmlerin giriş gelişme sonuç gibi bölümlerini muğlak tutarken, karakter tanıtımını geri plana atarak yorumu izleyiciye bırakıyor.

    şimdi üzerine konuştuğumuz andrei rublev de diğer ortaçağ filmlerinden ayrı bir yerde duruyor. ilk olarak film, ortaçağ yapımlarında öne çıkan askeri konuları geride bırakarak o dönemin sanatçılarına odaklanıyor. tabi o dönemde halk aşırı yoksul olduğu için sanatçının emeğinin karşılığını verecek durumda değil. bu nedenle sanatçılar faaliyet gösterebilecekleri tek alana yani dini sanata yöneliyorlar.

    ancak sanatın din ile birlikte yer alması zamanla üreticiler için bir problem haline geliyor. çünkü sanat aslında insanın kendisini ifade etmesi için bir araçtır. o dönemde de sanatçılar dini duygularıyla hareket ediyorlar. ancak sanatçı dini sorgulamaya gittiğinde üretimi de bundan etkileniyor. film boyunca da rublev’in düşünce dünyası ile sanatının nasıl etkileşim halinde olduğunu izliyoruz.

    örneğin filmin başında rublev, kendisine teklif edilen önemli bir işi yapmak istemiyor. çünkü ana karakterimiz dini bir sorgulama içinde. dünyanın gerçeklerini görmüş, inandığı iyiliği ve güzelliği de burada bulamamış. ilk önceleri yaşadığı bu buhran nedeniyle elindeki işi savsaklamaya başlıyor. çünkü insanları bir şeye yönlendirmek için gösterdiği çabanın aslında hiçbir karşılığı olmadığını fark ediyor. mesela filmin başındaki katedralde çalışan taş ustaları, prensin kardeşinin yanında çalışmaya gideceklerini ve oradaki taşların daha beyaz olduğunu söylediklerinde prensin adamları tarafından kör ediliyorlar. çünkü prens bütün güzellik, ihtişam kendisine kalsın istiyor.

    rublev’in inancını asıl sarsan ise prensin kardeşinin tatarlarla bir olup bulundukları şehri yağmalaması. göçebe ve savaşçı bir ulus bunu yapsa belki rublev bu kadar etkilenmeyecekti. ancak rusların kendi halkına yaptığı bu zulüm, rublev’in insanlığa inancını tümden kaybetmesine neden oluyor.

    şimdi inanç sorgulaması dedik, ortaçağ dedik burada insanın aklına ister istemez seventh seal geliyor. bu benzerliğin bir güzel yanı iki filmde de çok derin diyalogların olması. ingmar bergman zaten tiyatroyla uğraştığı için filmlerinde yer alan diyaloglar çok üst düzey. ancak bu filmde de anlam arayışı olarak diyalogların benzer tatta olduğunu söyleyebiliriz. yine de burada önemli bir fark var. bergman, yedinci mühürde max von sydow ve gunnar björnstrand gibi çok güçlü oyuncularla çalışıyor. tarkovsky’nin oyuncuları da eldeki imkanlar içinde değerlendirirsek iyiler ancak tabi ki bu bahsettiğimiz bu iki ismin gerisinde kalıyorlar.

    sonuç olarak ortaçağ konseptine farklı bir bakış açısı istiyorsanız bu filmi izleyebilirsiniz. çünkü hastalık, veba, kıtlık gibi dönemin gerçekleri ile felsefi derinliğin birleştirildiği çok önemli bir film bu. ayrıca sanatçı üretirken nelerden ilham alır, üretim süreci nasıl başlar ve gelişir, sanatçı kimdir ve dünyaya nasıl bakar görmek için de andrei rublev çok iyi bir seyirlik.

  • doğru olacağını düşünmediğim iddia. 23 nisan - 19 mayıs deselerdi inanırdım.

    edit: espri yapma kardeşim "yav", espri yüzünden bilgileri okuyamıyoruz şeklinde mesaj aldım. 19 mayıs'ın ve öneminin ne olduğunu bilmeyen insanların da var olduğunu şaşırarak öğrenmiş oldum.