hesabın var mı? giriş yap

  • günlerden bir gün, köylerden birinde bir çiftçinin eşeği kör kuyuya düşer.

    eşek saatlerce acı içinde kıvranır ve bağırır. sesini duyan sahibi gelip baktığında zavallı eşeği kuyunun dibinde görür.

    çaresiz çiftçi köylüleri yardıma çağırır. köylüler kör kuyudaki eşeği kurtarmak için ne yapacaklarını düşünürler ama sonuçta onu kurtarmanın imkânsız olduğuna ve bunun için çalışmaya değmeyeceğine karar verirler. tek çare, kuyuyu toprakla örtmektir. herkes ellerine aldığı küreklerle etraftan kuyunun içine toprak atar.

    zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkerek dibe döker. bir süre sonra ise ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya kadar çıkar. köylüler kuyudan dışarı çıkan eşeğe çok şaşırır. işte hayat da bazen bizim üzerimize yüklenir ve üzerimiz toz toprakla örtülüyormuş gibi olur.

    bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. kör kuyuda olsak bile.

  • eveeet sonunda 500 sene konusacaklari bir gündemleri oldu.

    edit: madem dikkat çektik, o zaman biz de bir araya gelip saunaları boykot ediyoruz. ve diyoruz ki, kahrolsun fin hamamı, yaşasın yerli ve milli atamızdan yadigar göbektaşlı tellaklı türk hamamı!

  • surekli bakistigim cook guzel bir kiz vardi. denize havuza sirf onun icin gidiyor sadece ama sadece derin derin bakisiyorduk. yasim o zamanlar 20 falan. havuzda olmadik hareketler yapiyor bur turlu beceremedigim ters taklalar atiyordum. ters takla sonrasi kafami suyun disina cikartir cikartmaz kafam baska yonde olsa bile hemen ona donuyor ve gozlerinde bana bakip bakmadigini, atlayisimi begenip begenmedigini anlamaya calisiyordum. neyse bir ogle vakti yine havuzda oldugunu gorup kosarak gittim. kendisi iki arkadasiyla birlikte suyu icinde havuzun tam kosesinda kenarlara tutunarak sohbet ediyorlar. birbirimizi gorunce gulumsedik ve ben acilisi yine ters taklayla yaptim(bu arada her atlayisimda sirtim suya sak diye carptigindan biber gibi yaniyor ama her seferinde sirtim biraz daha nasirlastigindan kelli aciya dayaniyordum). kafami bir kere cikartip nefes alip yine suyun icinden ona dogru yuzdum. ilk defa yapiyordum bunu. yani ona dogru ilk defa yuzuyordum. yuzerken bir taraftan bunu yapma diyordum kendime. cunku, nefesim anca yetecek ve onun oldugu kenarda su ustune cikacaktim. henuz onunla bu kadar yakinlasmaya hazir degildim. tam kenara geldigimde ani bir kararla su ustune cikmamaya karar verdim ve kenar duvardan destek alip(ayaklarimla kendimi itip) geldigim yone dogru yuzmeye karar verdim. fakat o da ne? bir duvarin bu kadar yumusak olmasi hic normal degil! er kisi olan 'gerizekali ben' o gucu duvar yerine kizin gobegimden aldigimi farkettim. resmen sevdicegimin gobegine cift tepik attim ve o saskinlik, utanc ve korkuyla hemen oradan uzaklasmak istedim. telasima telas aptalligima aptallik katarak guclu tekmelerimle yanindaki iki kizi ve yine sevdicegimi acilara surukledim. cirpindikca battigim bir bataklikti. nefesim bitmek uzere ben cikmak istemiyorum. caresizlikle cikip nefes alip gozyaslarimi gizlemek icin donup o tarafa bakmadan karsiya yuzdum havlumu aldim tam giderken baktim. evet ben kazanmistim. 3'unude dovmustum. sonradan kuzenimden ogrendigim kadariyla ciglik attirmisim hepsine. filmin sonu mu? bosverin!

  • istediğiniz kadar emare yazın hatta buna aldatma, aldatılma da dahil bir çiftin boşanacağını göstermiyor. kimse konfor alanından kolay kolay vazgeçmiyor. çevremde duyduğum o kadar hikaye var ki. insanlar gelip gelip dert yanıyor eee boşan o zaman diyorum. sen bekarsın anlamazsın diyorlar.

    boşanma konuşması yapılırken hüngür hüngür ağlayıp kadına yalvarıp kararından vazgeçiren erkek duydum, her gün ağlayıp zırlayıp kafeste yaşıyorum kırıp çıkmak istiyorum diye dert yanan kadınların iki gün sonra kocisiyle mutlu mesut yaşadığını gördüm.

    binlerce emare yazılabilir belki buraya hiçbirisi boşanmak için yeterli değil. kimse konfor alanından kolay kolay vazgeçmiyor. geçebilenlere, cesur olup hayatına devam edebilme kararlılığı gösterenlere selam olsun.

  • ön not: doktor ya da sağlık çalışanı değilim. yazacaklarım sadece google’da bulduğum 10-15 adet web sitesinden derlemedir. o yüzden hatam olursa affola.

    tanım: benzodiazepine ilaç grubuna ait, alprazolam etken maddeli ve kısa süre etki gösteren muhteşem ilaç.

    ben daha çok nasıl çalıştığını merak ettiğim için araştırmıştım. buraya da yazayım, belki merak eden çıkar.

    öncelikle bu afacanın asıl mahareti, merkezi sinir sistemindeki reseptörlere tutunarak bunların işlevine müdehale etmek. lise bilgilerine kısaca bir geri dönelim. merkezi sinir sistemi; kalp atışı, nefes alıp verme, kan basıncı gibi hayati fonksiyonları bizim irademiz dışında idare eden genel müdür. haliyle panik atak ya da anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıklar da bu müdürün kontrolünde gelişen durumlar.

    kısa cevap: xanax alınca merkezi sinir sisteminin bazı fonksiyonları baskılanıyor ve yavaşlıyor.

    uzun cevap: bir stres ya da anksiyete durumu ortaya çıktığında beynin salgıladığı gaba kısaltmalı bir kimyasal mevcut. bu gaba, ilgili reseptöre bağlanarak iyon yoğunluğunu değiştiriyor ve merkezi sinir sistemini yatıştırmak gibi bir sonuç elde ediliyor. benzodiazepine grubuna ait bir ilaç alındığında ise, bunlar da ilgili gaba(x) reseptörlerine bağlanıp, post-sinaptik hücrenin 3 boyutlu yapısını değiştirerek, gaba’nın daha kolay bağlanmasını ve hücrenin daha uzun süre eksi yüklü klor iyonuna maruz kalmasına sebebiyet veriyorlar. artan klor iyonu da daha fazla impulse göndererek, uyarıcı impulseları bir anlamda bloke ediyor. haliyle vücut derin bir “oh” çekiyor.

    en favori soruyla entry’yi sonlandırayım. “xanax ile alkol alınır mı?”
    sonuç itibariyle ölmezsiniz ya da muhtemelen bir sıkıntı yaşamazsınız ama saçma bir hareket olur. ikisi de temelde benzer reaksiyonlara sebep oldukları için vücuda aşırı bir yüklenme olacaktır ve pek hayra alamet değildir.

  • şarkı "kötü" değil, "uğraşılmış kötü" resmen.
    bilmeden yapamazsın bu kadar kötü şarkıyı, uğraşman lazım.