hesabın var mı? giriş yap

  • mercedes otobüslerin yakıt tankının izalasyonunun yetersiz olduğu ve yolcu kabiniyle yakıt tankı arasında kullanılan blokların ahşap olması sebebiyle 48 kişi diri diri yanarak can verdiği kazadır. dava normal şartlar altında sümen altı edilecekken odtü makine mühendisliği öğretim üyesi hüseyin vural başkanlığındaki bilir kişi heyeti hem almanya'dan hem de türkiye'den gelen büyük baskılara rağmen 2105 sayfalık raporlarında ayrıntılarıyla, bu eksiklikleri ortaya koyup mercedes'in piyasadaki bu modeldeki tüm otobüslerini toplatılması kararını çıkartmış ve mercedesin tarihinin en büyük marka imajı sarsıntılarınıdan birini yaşatmıştır.bilir kişi raporu sürecinde,mercedes ve diğer hatırlı!! kişiler dışında bilirkişi heyetinin kararlarına mercedes lehine müdahil olmaya çalışan diğer bazı odtü makine hocaları da olmuştur. ancak hüseyin vural tüm bunlara rağmen raporu hazırlayıp ekibiyle birlikte mahkemeye sunmuştur. bu mercedesci hocalar daha hala makinada hocalık yapmalarına karşın, idealist duruşu ve bir dünya devini karşısına alan bilirkişi raporu sebebiyle hüseyin vural ile konuşmamakta iletişim kurmamaktadır.

  • kesinlikle budur

    debe editi: biliyorum debe editi konusunda çok rahatsızsınız ama mecburum bunu yapmaya.

    iki gün önce balkonumuzda yavru bir serçe bulduk. yağmurdan ıslanmış. sanırım çatıdaki yuvadan atılmış. yeni yeni uçma antrenmanları yapıyor. aldık bir kutuya koyduk. dinlendi kendine geldi. kurudu. çok fazla yemese de kedi maması, bulgur şeklinde bir karışım yapıp bu karışımı sulandırarak iyice ezdik. sonra şırınga ile besledik. suyunu falanda içti. şimdi evin içinde uçacak konuma geldi. perdelere falan konabiliyor yani uçma yönünden bir sorunu yok.

    size sormak, danışmak istediğim özellikle bu işin uzmanı (bilhassa veteriner) olan kişilere; bu serçeyi bugün çatıya bırakmak istiyorum tekrar yuvasına dönsün diye. ama bazı kaynaklardan annenin ve kardeşlerinin onu artık yuvada istemeyecekleri ve dışlayacakları yönünde. acaba böyle bir şey var mı? yoksa gönül rahatlığıyla yuvasına bırakabilir miyim? ya da tek başına doğaya salsam kendi başına hayata tutunabilir mi? kendine yeni bir yuva kurabilir mi?

    teşekkür ederim arkadaşlar. bir kere daha debe editi yaptığım için herkesten özür dilerim.

    edit2: sanırım kuş yaşabilecek. yuvaya kabul görmese bile uçup kendi başına yaşabilecek durumda. yardım eden yazarlara teşekkür ederim. bu debe editi akşama kadar silinecektir. kuşun fotolarını da ekliyorum
    http://img503.yukle.tc/…age.php?id=2006img_8014.jpg
    http://img503.yukle.tc/…age.php?id=8816img_8015.jpg

    son edit: bu sabah itibariyle kuşu sağ salim uçurduk. korku ve heyecanla başka binaların çatılarına kondu ilk başta ama takip ettim daha sonra yuvasına geldi. yuvadakilerle durumunu bilemiyorum ama zaten yuvadan ayrılabilecek olgunluğa erişmiş. uzman arkadaşların yardımıyla bu işi hallettik. yardım edenlere teşekkür ederiz.

    kuş uçtu beybi :)

  • lan bu audi kupasina kim istedi katilmayi. bize skoda kupasi falan olsaydi soyle sparta prag, legia varsova falan.

  • yıllar önce sevdiceğimle okulun kafetaryasında oturuyoruz.
    çok seviyoruz birbirimizi fakat bunu hiç söylememişiz birbirimize, o ilk benim söylememi bekliyor bende onun.

    ıvır zıvır muhabbet derken elini tuttum.

    bak dedim şimdi eline parmağımla bişey yazıcam bakalım bilebilecekmisin.

    - bilirim tabi ne varki bunda.

    + bence bilemezsin.

    - taam yaz bakalım görecez.

    avucunun içine parmağımla "seni seviyorum" yazdım.

    kim milyoner olmak ister'de son soruyu bilmiş gibi heyecanlandı sevdiceğim..

    - ahahaha biliyorum biliyorum ne yazdığını.

    + tamam söyle ne yazdım?

    - seni seviyorum!

    + neeey??

    - seni seviyorum.

    + aahhh canım benim yaaa bende seni seviyorum!

    - pisliksin biliyosun dimi..(utandı kıpkırmızı oldu)

    on yıldan fazla oldu, hala seviyoruz birbirimizi.

  • -(resme bakınız)
    büyük ölçüde okyanuslarla kaplı bir dünyada, bulutlarla dolu gökyüzü ve buzla kaplı bir kıtada, dünya aslında çok az suya sahiptir. dünya'nın suyu, büyük bir kayalık kürenin yanında küçük bir damla. tatlı su, çok daha küçük bir damladır.

    burada “suyun aynı miktarda kalması” ile kastedilenin üzerinde bazı belirsizlik var. yeryüzündeki su sürekli bir döngüden geçiyor. --coğrafyada öğrendiğin döngüyü kastetmiyorum - buharlaşma, çökme değil. --fotosentez ve metabolizmayı / oksidasyonu içeren döngüyü kastediyorum. büyük miktarlarda su, fotosentez ile sürekli olarak karbohidratlara dönüştürülür ve sonuçta bu karbonhidratlar, solunum veya diğer oksidasyon formlarında enerji için kullanıldığında tekrar suya dönüştürülür.

    --şimdi genel olarak, bu döngü su miktarını değiştirmiyor.
    fotosentezde çok büyük miktarlarda su yok edilmekte ve her zaman oksidasyon ile yaratılmakta, ancak net su miktarı önemli ölçüde değişmeyecektir. (--daha sonra gireceğim nedenler hariç.) yani bu argümandaki su miktarı kabaca, sabittir, fakat sudaki moleküller dizisi, yok edilen ve üretilen oranı ile sürekli olarak değişmektedir.

    ilk olarak mevsimler yüzünden, fotosentez kışın yaz aylarından çok daha büyük bir oranda gerçekleşirken, oksidasyon aynı kalıyor gibi görünebilir. aslında hayvanların ısınması için daha fazla enerjiye ihtiyaç duydukları ve bu nedenle daha fazla gıda maddelerini metabolize edebilecekleri için, hayvanlarda (insan dahil) metabolizmanın genel olarak artacağını düşünüyorum. böylece yaz aylarında toplam su miktarında kademeli bir artış olacak ve kış aylarında azalacak.

    denizdeki kimyasal tepkimeler ve tektonik plaka daldırma işlemi sürekli olarak dünya'nın mantosuna su taşırken, yanardağlar sürekli olarak tekrar yüzeylere su çıkarıyorlar. bu iki süreç arasındaki denge zaman içinde önemli ölçüde değişebilir.

    --dünyadaki tüm içten yanmalı otomobiller, fırınlar ve yangınlar da tüm hayvanlar gibi su üretir, insanlar dahil (bazı arkadaşlar, hayvanlar yazınca insanları konu dışı tutuyor) h2o (su) üretmek için, hidrokarbon yakıtların co2 ve oksijenin yanmasıyla olağan üstü miktarda su oluşuyor. çok miktarda su o2 ve h2 üretmek için doğal işlemlerle parçalanıyor.

    -gezegene isabet eden, su miktarını yavaş yavaş artıran, su taşıyan göktaşı yağmurları vardır. kuyruklu yıldızlar, meteorlar.

    ---su molekülleri, güneşten yayılan ultraviyole ışık nedeniyle üst atmosferde hidrojen ve oksijene ayrışırlar. bazı hidrojen atomları, dünya'nın yerçekimi alanından kaçmak için yeterli enerjiye sahiptir, böylece kaybolurlar. bu yavaş yavaş su miktarını azaltır.

    ancak bu akıların tümü, dünya üzerindeki toplam su miktarına göre küçüktür ve çoğu zıt yönlü işler. bu yüzden, jeolojik uzun zaman dilimlerine bakıldığında bile genel değişim önemsizdir.
    yani belirli bir noktada, yeryüzündeki su miktarı, bir süre öncesine göre az ya da çok olabilir.

    asıl sorun tatlı suda;
    yeryüzündeki suyun en büyük hareketi deniz ve kara arasındadır, bu da tatlı sudan deniz suyuna geçiştir ve bu insan ırkının en önemli korkusu olmalıdır. -- çünkü dünyamızda bulunan su kaynaklarının sadece % 3' ü tatlı sudur.